Günümüz Kadınları Neden Mutsuzlar?

Kadın kalbi “Mezar” gibidir. Giren bir daha dışarı çıkamaz.

Erkek kalbi “Bakkal” gibidir. Giren çıkanın hesabı olmaz!

Günümüz modern(!) kadınları, bu kadar teknolojik ilerlemeye rağmen, aşırı stres altında ve genel olarak desteksiz kalmalarının sıkıntısını çekiyorlar. Günümüzün modern kadınları aynı anda hem iyi bir anne, hem iyi bir eş, hem iyi bir ev hanımı, hem de iyi bir çalışan olmak zorundalar.  Ayrıca haftada beş gün en az sekiz saat dışarıda çalışan bir kadın eve döndüğünde evi temizlemek, yemek hazırlamak, çamaşır yıkamak, çocuklarını sevip onlarla ilgilenmek, eşlerine karşı sevecen ve romantik olmak zorundalar. Onlardan bu kadar çok şey beklendiğinde ise kendi içlerinde çatışma yaşamaları ve bunun dış çevreye yansıması kaçınılmaz oluyor.

Ev dışında çalışmanın baskıları, kadınların yüklerini iki kat arttırdığı için kadınlar iş hayatının stresinden erkeklerden daha çok etkileniyorlar. İş yerinde erkekler kadar verici olan kadınlar evlerine döndüklerinde içgüdülerinin hâkim olması nedeniyle vermeye devam ediyorlar. Kadınların evlerine geldiğinde günün sorunlarını unutup dinlenmesi pek mümkün değil, çünkü bilinçaltlarında “daha çok yemek pişir, daha çok temizlik yap, daha çok sev, daha çok paylaş, daha çok çalış ve daha çok ver” komutları yer almaktadır. Normalde bir kadının tüm gününü alan ev işlerini, çalışan bir kadın birkaç saat içinde bitirmek zorunda. Buda onda stres unsuru oluyor. Maalesef çalışma dünyası kadın ruhunu beslemiyor ve kadınların yakın ilişkilerinin kalitesini kötü biçimde etkiliyor.

Geçmişte, bir kadın tam gün eş ve anne olmakla kısaca ev hanımı olmakla övünürdü. Günümüzdeyse kadınlara “Siz ne iş yapıyorsunuz?” diye sorulduğunda “Ev hanımıyım” yanıtını vermekten utanç duyabiliyorlar.  Gerçi bu utancın arkasında erkeklerinde payı az değil. Erkeklerin birçoğu; ev hanımlığını vasıfsız işçi statüsünde gördüğü için, günümüzde ev hanımlığı geçer akçe değil.

Kadının tam gün evinde olması eşi-çocukları için çalışması, toplum tarafından küçümsenir bir hal almaya başlanınca kadınlarda önemsenmenin ve tatmin olmanın yolunu ev dışında çalışmayla gidermeye başladılar.

Evinde sadece çocuklarını değil içinde bulunduğu toplumu da yetiştiren kadınlara, “Sen zaten bütün gün evde ne iş yapıyorsun ki?” gibi haksız yakıştırmalar yapılmış ve onların emekleri görmezlikten gelinmiştir. Bunun sonucu olarak da evinde ailesi ve çocukları için çalışan, en az eşleri kadar yorulan elleri öpülesi eşlerimiz-annelerimiz mutluluğu ev dışında arayarak asli mekânlarını terk etmek zorunda kalmışlardır.

Günümüzde toplumun hızla dejenere olmasına şaşmamak lazım; evlerine sadece çocuklarını değil toplumu da yetiştiren bu cefakâr insanların emekleri görmemezlikten gelindiği için tali görevlere talip olmuşlar ve bu da asli görevlerinde aksaklıklara neden olmuştur. Bunun sonucunda nelerin olduğu malum…

Uzm. Dr. Kenan Taştan / NurNet.Org / Evliliğinizin Kaçıncı Kilometresindesiniz Kitabından Alıntıdır…

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: