Hastalığımızın İlacı; “Kardeşlik, Birlik, Sevgi”

Batı âlemi, barış içinde her gün ilerleme kaydediyor. Enerjisini büyümekte harcıyor.

Batılı ülkelerde çocuklar, okullarına endişesiz gidiyor.

Çarşılarda, pazarlarda kavga yok. Çekişme yok.

Problemlerini konuşarak hallediyorlar.

Birbirlerinin hayatına kastetmek için örgütlenmiyorlar.

Para birliği kurdular. Askeri birlik kurdular. Büyüyorlar.

***

İslam âlemine bakın.

Her tarafta kan ve gözyaşı. Her bir grup diğerini katletmek için fetva peşinde.

Pazar yerlerinde, alışveriş yerlerinde bombalar patlıyor.

Sadece Suriye’de hayatını kaybeden insan sayısı 300 binin üzerinde.

Konuşarak değil, vuruşarak hesaplaşıyorlar.

Her tarafta yığınla kutuplaşma var.

İslam âlemini birileri karıştırıyor.

Yıllardır unuttuğumuz kan ve acıyla tanışıyoruz.Yazık oluyor.

Bu haliyle İslam âlemi, İslam’a zarar veriyor.

İslam’ın temiz yüzünü temsil edebilme çabalarımızı sıfırlıyor. Korkunç kötü görüntü veriyorlar.

Müslümanlar, Müslümanların silahıyla ölüyor.

Ve gide gide iş, kan davasına dönüşüyor.

Üzülüyoruz.

Daralıyoruz.

Çaresizce dua ediyoruz.

Bu girdaptan çıkmak zorundayız. İslam âlemi, pusulayı yitirdi. Mesele artık dinden referans bulmayı da geçti. Nefisler, egolar, menfaatler dinin çok önünde.

Otoritesiz bir ümmet olduk.

Dur dediğinde; sözü dinlenecek, bir kabullenilmiş dini otorite yok.

Müslümanların parası pul olmuş. İtibarı mezat olmuş.

Siyasi güçleri harman olmuş.

***

Bundan bir çıkış olmalı. “Ya Rab!Bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?” diye haykıran Mehmet Akif gibi diyecek hale geldik.

“Mahşerde mi bu biçarelerin yoksa felahı.”

“Yandık diyoruz, boğmaya kan gönderiyorsun”, cümleleri ta boğazımıza kadar geliyor.

Mehmet Akif böyle seslenmişti.

Biz de biliyoruz ki bir felah olacak. Elbette bu kaos bitecek. Güzel günler gelecek. İslam âlemi huzurlu günlerine dönecek. Devran değişecek. Ümitsiz olmamak lazım.

İslam âlemi ‘Moğol’ istilası gördü. Yok oldu sanılacak günler yaşadı.

Hatırlayın hani…

Huneyn günü, sahabenin bir an dağılması ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) 10 bin kişilik düşman ordusu arasında 80 kişiyle yalnız tek başına ayakta kaldığı bir anda, bazılarının, Muhammed’in (s.a.v) işi bitti, bu bozgun ta denizde bitecek dediği bir anda Hz. Peygamber’in (s.a.v.) cesaretiyle zafere dönüşmüştü.

Aynısı yine olacak. Ümitsizlik yok. Daralma yok. Havlu atmak yok. Elbette mevsim değişecek. Elbette her hesabın üzerinde Rabbın hesabı var. Elbette her hesabın bir kaderi var. Ve bu hesaba karar veren bir Rabb var.

***

Bu dağılmayı, bu süreci, bu fitneyi, planı, bu projeleri, bu karanlık elleri birlikte, düşmanlığı durdurarak..

Sevgiyle;

Kardeşlikle;

Kucaklaşarak durdurabiliriz ancak. Bu kaos, bu karanlık kalkacak elbet.

Aşacağız bu günleri.

İslam âlemi; birbirleriyle kanlıbıçaklı olanlar, kanı durduracak ve dinlemeyi öğrenecekler. Veya tarihe kapkara, İslam’a zulmeden İslam evlatları olarak kazınacaklar.

Gülümsemeyi hatırlayacak günler gelmeli. Eller kin ve nefretle sıkılmamalı. Yumruk olmamalı. Dua için semaya açılmalı.

Yüce Allah yumruk olmuş sıkılı ellere değil, açılmış ellere rahmet indirir.

Nihat Hatipoğlu