Her şey tabiat yaptı diyenlere cevap

Kâinatta hiçbir şeye kendi kendinden olduğuna rastlanamaz. Canlı cansız kâinatta hiç bir şeye rastlanamaz ki onun meydana geldiği esnada, onun arkasında o işi idare eden: Onu bir şuur yönettiğini göstermesin. Gözle görünmeyen varlıklardan başlayalım: Çok küçük varlık olan atoma baksak, görürüz ki: O kendi kendine hareket edemez. Onu yöneten: Bilen ve Kuvvet ve Kudret sahibi biri var elbette. Ve madem O Kuvvet ve Kudret sahibi, Dünyanın her yerinde Hakim olduğunu gösterir.

İşte O işi bir Kadiri Mutlak ve Hâkim-i Mutlak olan Allah uzaktan kumandayla yapar. İster maksimum-en büyük şeylerden olsun, isterse nazarınıza verdiğim en küçüklerden bir tanesi olan atom kadar küçüklerinden dahi olsun: Bizlere lazım olduğu için Allah onları da yaratmış. Yani: Bu kâinatta olması lazım olup ta olmayan hiç bir şey bulamazsınız. Tavuğu üşümemesi için tüyler ile giydirmiş. Peki tavuğun tüyleri olmasa idi kışın soğuğunda onun hali ne olurdu? Onların ölmemeleri için kümese de soba yakmamız lazım olurdu değil mi? Bu mesele, yalnız tavuk ile ilgili bir mesele değil: Bu, insan dışında bütün canlı varlıkları Allah bir çeşit tüy ile giydirmiş.

Yalnız tavukta tüylerden bahsetmiyorum. Az önce dediğim gibi bütün canlı varlıklarda, mahluklara lazım olan şekilde üşümemeleri için bir çeşit tüy ile onları Allah giydirmiş. Serçeye ona göre kanat gibi bir çeşit tüy ile onu giydirmiş, Güvercini seninkine biraz benzer ama biraz değişik bir şekilde bir çeşit tüy, Hindiyi biraz değişik, Kargayı değişik, Bülbülü değişik, Kazı değişik, ve saire… Bu kuşlar hiç biri tüysüz yaşayamadığını bilen Allah bütün kuşları, onların hepsini kendilerine göre bir çeşit tüy ile giydirmiş. Evet: Onlar hiç biri tüysüz yaşayamayacaklarını bilen Allah her kuşa kendine göre bir çeşit elbiseyle giydirmiş Allah c.c. Doğduktan sonra değil, onlar doğar iken taşıdıkları elbise ile beraber doğarlar. Hatta yalnız Türkiye’dekiler değil. Bütün Dünyada mevcut olan o kuşları Büyük Allah daha doğmadan önce o kuşlara layık bir tarzda bir çeşit elbise ile onları giydirmiş.

Yalnız kuşlar değil, her mahluku önce deri ile sarmış, ve o deri üstüne, her mahluka layık ve onu güzelleştiren bir çeşit tüy ile giydirmiş. Sığır hayvanları da dediğim gibi bir çeşit tüy ile giydirmiş. Köpeği. Kediyi, Aslanı, Kurdu, Tilkiyi, Tavşanı, İneği, Öküzü ve bunlara benzeyen hayvanların hepsini çıplak bırakmamış.

Peki: Siz söyleyin: Bu kıllar nasıl eğrilir, kafatası gibi sert yerden bunlar nasıl çıkarlar? Yani bu tüyler, kıllar. Kuşların ve hayvanların anneleri mi o kılları eğiriyor. Yoksa: görünmeyen bir varlık uzaktan kumanda ile, her şeyi o yaptığı gibi, o kıllara da, olmalarını o emredip, tüyler, oluyor kıllar oluyor ve saire…

Peki bunlar hayatta kalmak için enerjilerini nereden temin ediyorlar? Her şey tesadüfen oluyor diyen Tabiatçı akılsızlar var öylemi? Bunun imkânı var mı ki? İte ot ata et versen olur mu? Olmaz değil mi? Bütün bunların ana maddeleri toprak-çamurdur. Biz insanlar bile, yediğimiz ekmeğin maddesi buğday topraktan oluyor. Sonra yediğimiz o besinden Göz olur, kulak olur, et olur, kemik olur, ve vücuttaki milyonlar çeşit elementler o buğdaydan olan ekmekten oluyor. Tavuk topraktan toplayıp bir şeyler yese ondan yumurta olur, yumurtanın içinde civciv olacak elementler mevcut. İnek yese süt olur.

Bunu da düşünelim bunların ana maddelerini kim yapıyor? Bunları hayvan düşünmez, İtin yiyeceği ekmek olduğu için ona insan ekmek attığı için, it ona ekmek vereni kat’iyyen ısırmaz. Onun rızkı Allah’tan geldiğini bilmediği için, onun yeri dışarıdadır. Kışın biraz üşür ama, bilmeyerek onu hak ettiği için onun kaşığına üşümek düşüyor. Kedi ise öyle değil, kedi acıktığı zaman mıyav’layarak ekmek ister, ev sahibi ona ekmek verdikten sonra, Kedi de ev sahibine saygısı yoktur. Onun rızkı ona Allahtan geldiği için; Onun yaşama yeri itin ki gibi dışarıda değil, odanın köşesinde, minder üstündedir.

Zavallı insanlar bazen; aman para kazanamazsam aç kalırım. Sonra halim ne olur kendi kendine der. Zavallı niye düşünmüyor ki, bütün canlıların yeni doğan yavruların rızıklarını onların annelerine Allah bırakmamış. Belki Allah süt gibi bir gıdayı onlara hazırlamış. Bilhassa insanın yeni doğan yavruların annelerinin göğüslerine ikişer süt deposu vazifesi gören ikişer meme Allah koymuş ve o yeni doğan yavrunun rızık derdini: Anne babaya havale etmemiş Allah o depoları süt gibi süt ile dolduruyor. O süt ne zaman bitecek? Doğan çocuk büyüklerin yedikleri yiyecekleri yiyebilmek için onunda ağzında dişleri olup geliştiği zamana kadar depolarda süt mevcuttur.

Siz söyleyin: Bu işler tabiidir, kendi kendine oluyor diyen Tabiatçılarda akıl var mı? Onlar Allah’ın insana o ufak tefek ibadetleri yapmamak için, bu sapık yola saptılar. Rusya’nın emri ile: Hem Rusya ya bağlı devletler Stalin Lenin’in baskısı ile hem Rusyaya bağlı olan devletler; hem de Balkanlar on devlet civarında Ateist idi. Ama şimdi o baskıdan kurtuldular şükür.

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: