Her şeyin ilacı iki rekat namaz..

Şafakta kılınan iki rekat namaz bir yana, tüm dünya serveti diğer yana. Efendimiz (asm) bizi uyarıyor. ”Dünyada hayra hizmet etmeyen servetleri, ahirette sahiplerine fayda sağlamayacaktır”

Aleyhissalat-ü ves’selam Efendimiz, şafakta kılınan iki rekat namazın eşsizliğini unutamayacağımız ifadeyle şöyle haber vermiştir:

”Fecir vaktinde kılınan iki rekat namaz dünyadan da, içindekinden de hayırlıdır!..

Neden böylesine önemlidir şafakta iki rekat namaz?

Çünkü dünya da, içindeki mal, mülk de ahirette geçer akçe değildir. Ancak iki rekat namaz orada geçer akçedir. Dünyada kalan servetin sağlayamadığı faydayı sağlayacak, sahibini Cennet nimetlerine kavuşturabilecektir.

Nitekim burada dünyanın servetine sahip olan nice ibadetsizler, orada yoksulluk içinde kıvranırken, ibadetinde ihmale düşmeyen nice yoksulların da orada Cennet nimetleriyle zenginleştikleri görülecektir.

Demek ki, dünyada hayra hizmet etmeyen servetleri, ahirette sahiplerine fayda sağlayamayacaktır; ama amel defterinde yazılı iki rekat namazları orada onları her türlü Cennet nimetlerine sahip kılacaktır.

Öyle ise özellikle yaz gecelerinde erken yatıp erken kalkmalı, şafakta teheccüd’den sonra gelen imsak’la güneş doğması arasındaki eşref vakitte, dünyadan da kıymetli olan sabah namazını mutlaka vaktinde kılmalıdır.

Bunun için yatarken, sabah namazına mutlaka kalkacağım niyetiyle yatmalıdır. Bu vicdani karar, onu ibadete uyandıracak, dünyadan da kıymetli olan şafak vakti ibadetini zamanında yaptıracak, uykuya dalıp da sonra vicdan azabı çektirmeyecektir.

Bununla beraber, insanlık halidir bu, hiç arzu edilmediği halde kalkamaz da, namazı güneşten sonraya kaldığı da olursa ne olacak?..

Artık her şey mahvoldu gitti diyerek ümitsizliğe düşmek fevkalade yanlıştır.

Bu durumda yapılacak ilk iş: Güneşin doğmasıyla başlayan (45 dakikalık) kerahet vakti çıktıktan sonra öğlenin kerahet vakti girinceye kadarki zaman içinde sünnetiyle birlikte kılamadığı farzı hemen kaza etmek, namaz borcuyla kalmamaya özel bir dikkat göstermektir.

Bu gibi ihmallerde mühim bir husus şudur:

İnsan istek dışı da olsa hatalarının üzüntüsünü derinden derine duymalı, vaktinde kılamadığı namazının vebalini sırtına yüklenmiş bir dağ ağırlığında her an hissetmelidir. Bu sebeple bir an evvel namazı kaza ederek, bu ağır yükten kurtulma gayreti içinde olmalıdır.

İhmal ettiği ibadetinden dolayı bu üzüntüyü duymamak, vicdan azabı çekmemek, tabiri caizse kılı bile kıpırdamamak ise hayra alamet değildir. Çünkü üzüntü duyan insan, kendisini üzen yanlışla tekrar yüz yüze gelmek istemez. İbadetlerini vaktinde yapma azmi içinde olur. Nitekim bu konuda Efendimiz’in (sas) çarpıcı ikazı şöyledir:

“Mümin, günahını üzerine yıkılacak dağ gibi büyük görür, tedbir alır. Münafık ise burnu ucuna konmuş sinek gibi küçük görür, kayıtsız kalır!..”

Günahını büyük görme duygusu, tekrar etmeme tedbirine sevk ederken, küçük görme duygusu da tekrar etmekten çekinmeme umursamazlığına iter. Halbuki tekrar edilmeyen büyük günah küçülür, ısrar edilen küçük günah ise çoğalarak büyür, küçük damlalardan meydana gelen sel gibi sahibini günah bataklığında boğar. İşte bütün bunlardan sonra demek istiyorum ki:

Özellikle yaz aylarında bu konular daha çok hatırlanmalı, ibadetleri vaktinde yapma titizliğimizi daha çok hissetmeli, hadisin ikaz yüklü müjdesini hep birlikte tekrarlamalıyız:

Şafakta kılınan iki rekat namaz, dünyadan da, içindekinden de hayırlıdır!..

Demekki bizim için en hayırlı olan, namazları vaktinde kılmaktır.

Ahmet ŞAHİN

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: