Hizmet, Siyaset ve Meşveret

Cemaatimizin bünyesinde, sıkıntıların yaşanmaması ve farklı tatbikatların olmaması hususunda en müessir sebebin meşveretlerimizde alınan kararların dikkatle okunması ve hassasiyetle tatbik edilmesinin ehemmiyeti üzerinde duruldu;

-Meşveret, Allah’ın emri olup mahiyeti itibariyle ibadettir.

-Peygamber Efendimizin (A.S.M.) hakkında nas olmayan meselelerle ilgili olarak müracaat ettiği ve hayatında hiç vaz geçmediği bir sünnet, adet ve uygulamadır.

-Muazzez Üstadımızın Külliyatta ısrarla emir makamında nazara verdiği bir hakikattir.

-Meşveret, tegallüb ve tahakkümü engeller.

-Şahsiyetçiliğe mani olup şahs-ı maneviyi tezahür ettirir.

-Cemiyet ve cemaat ruhunu muhafaza eder.

-İfrattan ve tefritten azade olarak, hayır olan vasat yolunu gösterir.

-Bir mevzu hakkında yapılan meşveret bizi, maddi ve manevi mesuliyetten kurtarır.

-Hissi temayüllere mani olur, fikri mutabakatı temin eder.

-İsabet ihtimali kavidir. Hata dahi olsa mesuliyeti icap ettirmez.

-Nefisleri terbiye eder.

-Bir çeşit eğitim müessesesidir.

-Muhabbeti artırır adaveti izale eder.

-Bir nevi manevi cihattır. Sevabını kazandırır.

-Sabır melekesini kuvvetlendirir.

-Velayet kuvvetini, alameratibihim sayesi altına sokar.

-İstikrar ve emniyeti artırır.

-Rahmet-i İlahiye’nin celbine vesile olur.

-Doğru düşünmenin ve doğru karar vermenin en mükemmel yoludur.

Mezkûr hakikatleri tazammun eden meşverete riayet etmek şarttır ve dini bir mesuliyettir.

Bir insanın makam ve mertebesi ne olursa olsun, meşveretle alınan kararlara uyma ve itibar etme mecburiyeti vardır. Zira bu meselede Peygamber Efendimiz’e (A.S.M.) tanınmayan hak, mahiyeti itibariyle biçare bizler için de elbette geçerlidir.

Maziye baktığımızda hizmetimizdeki sıkıntıların ve problemlerin ekseriyetinin, birinci kaynağı meşveretsizlik, ikinci ve en tehlikeli kaynağı ise, yanlış muhalefet ve müdahalelerdir.

Bu iki hatadan vazgeçilmediği sürece, cemaatimizin ve hizmetimizin sıkıntılı meselelerinin de bitmeyeceği bedihîdir.

Bütün nur kardeşlerimize ve hizmette sebkat etmiş muhterem ağabeylerimize istirhamımız: Bu iki mevzuda bizlere numune-i imtisal ve rehber olmalarıdır. Ve bu güzel muamele ile gelecek nesillere güzel bir hizmet ve meşveret sistemi bırakmalarıdır.

Meşveretle alakalı bu kadar malumat üzerinde fikir teatisinde bulunmamızın sebebi ise; zaman zaman meşveret kararlarına riayet edilmemesi, şahsi kanaatlerle hareket edilmesidir.

Bu mevzu ile ilgili Marmara bölgesi meşveretinde kararlaştırılan meseleler maddeler halinde şöyledir.

  1. Hiçbir vakıf, dernek veya şehir ve hiçbir mahalli hizmet birimi; Türkiye ve Dünya çapındaki cemaatimizi ve bütün hizmetleri temsil etme makamında değildir.
  2. Umum cemaat adına siyaset yapılamaz, ticaret ifa edilemez. Zira üstadımız, menfaat-i maddiye ile siyaset alanından cemaati ve hizmeti tecrit etmiştir. Şahsi ve mevzi yapılanmalar bu kaide ve kuralın dışındadır.

Nitekim Üstadımız ağabeylere: “Ben sizin birinizle iktifa edemiyorum. Ancak tamamınızla bir cihette itminan olabiliyorum.” Manasına gelen ifadeleri hiçbir şahsa veya kuruma Muazzez Üstadımızı, Risale-i Nur’u ve nur camiasının tamamını temsil etme hakkını ve hukukunu vermiyor.

  1. Kontrolsüz, takibi olmayan ve muhasebesi görülmeyen hiçbir yapılanma ve faaliyet, sıhhatli olmadığı gibi büyük sıkıntılar ve problemlere hamiledir.

Bu nedenle Türkiye ve yurt dışında hizmet ifa eden bütün hizmet birimlerimiz ve mahalleri bir sistem dâhilinde heyetlerce takip ve kontrolü yapılarak çalışmalarını deruhte etmektedirler.

Bu sisteme uymayan ve takibi olmayan hizmet birimleri, mahalleri veya faaliyet alanları meşveret cemaatimize tabi olmadan çalışabilirler.

Biz her türlü dini faaliyeti hizmet kabul ediyor, onların gayretlerini ve çalışmalarını alkışlıyor, muvaffakiyetleri için dua ediyoruz.

Ancak meşveret cemaatimizin içerisinde ve o şahs-ı manevinin sayesi altında hizmet ifa etmenin, mahiyeti itibariyle bazı standartları ve hususiyetleri vardır. Bu standart ve hususiyetler meşveret metinlerinde mevcut olup hangi birim ve hizmet mahalli olursa olsun bunlara azami derecede riayet etme mecburiyetindedir. Ancak bu şekilde, bu manevi birlik muhafaza edilebilir.

Marmara İstişare Metninden Alındı

www.NurNet.org