Hülâsatü’l-Hulasa (Meali)

(Özün Özü)

AYET’ÜL- KÜBRÂ’NIN ve

HİZBÜ’N-NURİYYENİN HÜLÂSATÜ’L-HÜLÂSASI

Geçen Ramazanın kudsî bir hediyesi ve Âyet’ül-Kübrâ’nın Birinci Makamının ayrı ve nurani diğer bir tarzı ve kâinat kitabının tevhid dili ile kısaca okuması ve kıraati ve geniş bir hayalin muhtasar bir tevhidnâmesi ve namaz tesbîhâtındaki tehlinin kâinat halka-i zikrinde ve lisan-ı hal ve lisan-ı kal ile erkân-ı âlemin çektikleri o Kelime-i Tevhidin feyizli bir tezahürü ve gelen ayetin iman noktasında bir parlak tefsiri olan Âyet’ül Kübrânın hülâsat’ül-hülâsasıdır. Ara sıra, bazı vakitte mütefekkirâne okunsa güzel olur imana kuvvet verir.

Said Nursî

Bismillâhirrahmânirrahîm

1- Yedi kat gökle yer ve içlerinde var olan kimseler Onu tesbih eder! Hiçbir şey yoktur ki, hamd ile ona teşbih etmesin (Ayet:44)

2- İman ettik ki:

3- Göklerin diliyle;

Yıldızlar, güneşler, aylar, gezegenler sözleriyle: Vücudu vacib ve gerekli olan Vahid’e Ehad’e, şahitlik eder, ahenkli düzen ve muntazam vazifeleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

4- Gökyüzünün diliyle;

Bulut, rüzgâr, şimşek, gök gürültüsü, yağmur sözleriyle..

Sağladıkları fayda şehadetiyle..

Hayat sahiplerinin ihtiyacını karşılamalarıyla:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

5- Unsurların, Elementlerin diliyle:

Meydana getirdikleri sanatlı, süslü neticeler, mükemmel hizmetler, toprak, demir, su ve havasında görünen tam bir itaat, musahhariyet, emre boyun eğme, intizamlı hareketleriyle..

Hadd-i zatlarında cahil, cansız, birbirlerine benzeyen, kayd ve hudut tanımaz her tarafa yayılır ve her şeyi istilâ eder olmalarıyla..

Ellerindeki neticelerin son derece ahenkli ve ölçülü bulunmasıyla:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

6- Yerin diliyle:

İhtiyaçlara hikmetle fayda sağlayan madenlerinin, canlılara rahmetle filiz açıp, gıda meydana getiren bitkilerinin kelimeleriyle..

Çeşit çeşit rızıkları inayetle temin etmek için ağaçlardaki meyvelerinin, içinde hikmet ve iradenin çok ince ve hassas ölçüleriyle..

İdare edilen hayvanlarının suretlerindeki hal sözleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

7- Denizlerin, çeşmelerin, nehirlerin diliyle:

Süslü cevherleri, muntazam hayvanları, ölçülü gelir ve giderleri, intizamla depo ve muhafaza edilmeleri, yerle beraber güneşin etrafında tedbir ve ihtişamla döndürülmelerinin sözleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

8-Dağların, vadilerin, derelerin, sahralarının diliyle:

Depoladıkları, türlü türlü canlıların, çeşit çeşit ihtiyaçlarını hazine ve menbalarının karşıladıkları faydalarıyla..

Mâhlukatın nafakasını temin eden sümbüllenmiş bitkilerinin kelimeleriyle..

Ellerini meyvelerle yaymış olan ağaçlarının sözleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

9- Bitkilerin, ağaçların diliyle:

Çeşit çeşit, sınıf sınıf türleriyle

Düzgün ve ölçülü yaprak, çiçek, tohum ve meyvelerinin kelimeleriyle..

Açılan farklı farklı suretlerinin, gayet intizam, nihayet derecede ölçü ve en ince hususiyetlerini muhafaza şehadetiyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

10- Hayvanlar ve hayvancıklar çeşitlerinin, kuşlar ve kuşcuklar türlerinin diliyle:

İntizamlı uzuvlar, düzgün alet, cihaz ve duygular kelimeleriyle..

Açılan ölçülü, farklı şekillerinin şehadetiyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

11- Bütün Enbiyâ ve Resullerin diliyle:

Kemâlâtları, mucizeleri, kitapları, suhufları, örnek muameleleri, kudsî münacatlarının kelimeleriyle..

Dua ve istediklerine mukabil, onlara gelen gaybî imdat, ikram, yardımlar ve Cenab-ı hak ile görüşme şehadetiyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

12- İyiler olan Ahyâr, seçkinler olan Asfiya, doğrular olan Sıddıkinin diliyle:

Getirdikleri hüccet ve burhanlarıyla, nurânî ve birbirine mutabık olan delilleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

13- Bütün Evliya ve Kutupların diliyle:

Birbirine mutabık müşahede ve keşfiyatlarının kelimeleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

14- Meleklerin ve Mübarek ruhların diliyle:

Dünya dolusu tesbihler, hamdler kelimeleriyle..

Binler defa İnsanların nazarlarına görünüp, onlara verdikleri, kesin ve doğru olan mütevâtir ve birbirine uygun haberlerin şehadetiyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

15- Müştekim akılların, selim kalplerin diliyle:

Farklı olan mezhep ve meşrepleriyle.. Üzerinde birleştikleri ve birbirine uygun düşen, yakin, kanaat, delil ve keşiflerinin kelimeleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

16- Semavî kitaplar ve suhufların diliyle:

Bütün asır ve çağlarda, bütün mekân ve beldelerde gelen vahiy ve ilhamlar kelimeleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

Evet, O’nun, rubûbiyet ve şefkatini, kâinatta fiilen ve hâlen gösterdikleri gibi, rahmet ve ulûhiyetini vahiy ve ilham yoluyla ilân ediyorlar.

17- Muhammedin (a.s.m.) küllî lisaniyle:

Kemâlâtının, mu’cizelerinin, dininin hakikatleriyle..

Tevhitte hakkalyakîn, aynelyakîn, ilmelyâkîn kendisini tasdik eden Âl, Ashâb ve ümmetinin seçkinleri olan Asfiyanın icma’ıyla:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

18- Kur’an’ın küllî diliyle:

Mu’cîz beyanıyla.. Nurlu altı cihetiyle.. Altı makamca tasdik edilmesiyle.. Altı hakikat ile ispat olunmasıyla..

Surelerinin, ayetlerinin, manevî meyvelerinin, eserlerinin hakikatlerinin ve sırlarının kelimeleriyle:

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

19- İnsaniyet hakikatinin diliyle:

Hayatının hissiyatının, seciyesinin sözleriyle.. Allah’ın isim ve sıfatlarını anlamada ölçü ve ayinadarlığının kelimeleriyle..

Sıfatlarının, ahlâkının, halifeliğinin, İsim ve Sıfatlara fihristeliğinin, enaniyetinin mahiyetiyle..

Cami yaratılışının, çeşitli ubudiyetlerinin, çok sayıdaki ihtiyaçlarının ifadesiyle..

Hadsiz fakr, acz ve noksanlığıyla, sayısız istidat ve kabiliyetleriyle..

Vücudu vacib ve gerekli olan birdir ve tektir..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

20- Mücessem büyük kitap, muazzam cismani Kur’ân olan kâinatın diliyle:

Varidat ve sarfiyatının, sekene ve müştemilatının, intizam ve ölçüyle yenilenip ve değişmesinin kelimeleriyle..

Bütün sekenesinde hüküm ferma olan hudus ve imkânın, bütün müştemilatında intizamla cereyan eden değişiklik, şekillenme ve tedbirin ve bütün parçalarında var olan ölçülü yardımlaşma, dayanışma ve uygunluğun sözleriyle, kainatı dolusu..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

21- Varlığı vacip olan Allah’ın:

Sıfatları, isimleri, şuunları ve fiillerinin tecellileriyle..

Mükemmel bir nizam ve ölçü ile idare edilen eser ve sanatlarının kelimeleriyle..

Çeşit çeşit varlıklardan yükselen türlü türlü ibadetlerin tezahürüne mukabil kâinatın her yerinde varlığını gösteren mutlak ulûhiyyetinin delaletiyle..

Bütün mahlûkatı ihata eden umumî rubûbiyetinin tezâhürüyle..

Bütün masnûatta görünen şâmil faaliyetiyle..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

22- Şerik ve ortaklığa zıt olan azamet, kibriya ve kemâlâta sahib..

Varlığı vâcib, vücudu zaruri, Vâhid ve Ehad bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

23- Şerik ve ortaklığa mani mutlak âmiriyet ve hâkimiyet sahibi bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

24- Birliği gerektiren umumî rububiyet, mutlak ulûhiyet sahibi bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

25- Açtığı eser ve suretleri birbirine benzeyen fettâhiyet sahibi bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

26- Eser ve neticeleriyle birbirine benzeyen geniş Rahmâniyyet sahibi bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

27- Zerrelerden yıldızlara kadar her şeyi ihata eden, tedbir ve idarenin sahibi bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

28- İç içe, girift ve karışık bütün canlıların düzenli ve şümullü iaşesini zamanında veren bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

29- Her şeye muhit fiil ve isimlerin sahibi..

Her tarafı istilâ eden unsur ve elementlerin tür ve çeşitlerin yaratıcısı bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

30- Eşyayı;

Mutlak intizamla beraber mutlak çoklukta.. Mutlak ölçü ve düzenle beraber mutlak süratte.. Mutlak uzaklıkla beraber mutlak uygunlukta.. Mutlak karışıklıkla beraber mutlak imtiyazda.. Mutlak mebzuliyetle beraber mutlak kıymette.. Yaratan elbette bir ve tek ilâhtır..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

31-0 Allah ki;

Yarattığı her bir eser ve sanatı birer mektuptur, birlik ve vahdetinin mühürleriyle dolup taşıyor..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

32- Şirk ve ortaklığa zıt olan en mükemmel ve umumî bir intizamla cereyan eden tedbir ve idarelerin bir olmasının şehadetiyle bütün kâinatta ve her bir şeyde birlik ve vahdetin tecellileri..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

32- En mükemmel bir tarzda, umumî bir intizamla kâinatta cereyan eden, şirk ve ortaklığa zıt olan, birliği gerektiren, idare ve tedbirlerin birlik şehâdetiyle..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

33- Âlemde ve onun eczalarında görünen vahdâniyyet delili; yardımlaşma, birbirinin, ihtiyacına cevap verme ve var olan dengenin şehâdetiyle beraber Kader kalemiyle yazılan, kabiliyete göre her bir şeyde tezahür eden, bir şuurun eseri, ehadiyetin delili, güzel ve düzgün yapma deliliyle..

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

34- Allah Melik, Hak ve Mübîn’dir ondan başka ilâh yoktur, Vadinde sâdık ve emin Muhammed (a.s.m.) Allah’ın resulüdür.

Buna şâhid ve delil:

O ümmî olmakla beraber en mükemmel din, İslâmiyet ve şeriatla, en kuvvetli iman, itikad ve ibadetle, en üstün dualar, münacatlar ve davetle, en geniş tebliğ, en mükemmel metanetle birden zuhur edip ortaya çıkmasıdır. Bu harika haller ve bu meyvedar sıfatların misli yoktur. Bunlar Onun son derece ciddiyetine, itminanına, nihayet güvenine, itimadına, sıdkının kemâline ve hakkaniyetine delâlet ederler.

Yine onun doğruluğuna şahit; iman rükünlerinin hakikatlerinin ittifakla tasdik etmesidir.

Yine onun doğruluğuna şahit; Zatındaki Binlerce kemâlât ve mucizeleridir.

Kur’ân sayısız burhan ve hakikatleriyle..

• Cevşen kudsî işaretleriyle..

• Nur Kuvvetli delilleriyle..

• Geçmiş zaman kesretli kesin irhâsatiyle..

• Gelecek zaman, binlerce hâdiselerin tasdikiyle..

• Ehl-i Beyt; hakkalyakîn derecesinde onu tasdik etmeleriyle..

• Sahabîler, aynelyakîn derecesinde kamil bir imanla Onu doğrulamalarıyla..

• Asfiyalar ilmelyakîn derecesinde kuvvetli tahkikleriyle..

• Kutuplar; keşif ve yakînleriyle onun peygamberliği cihetinde ittifak etmeleriyle..

• Geçmiş asırlar; kâhinler, hatifler, ariflerinin müjdeleri tevatür derecesine çıkmalarıyla..

• Mukaddes kitap ve suhuflar; İçlerinde görünen Enbiyâ ve Resullerin müjdeleriyle Onun doğruluğuna sadık şahittirler..

Kâinat da; gayeleriyle ve hikmetli hakikatleriyle onun peygamberliğine şahittir. Zira kâinatın gayeleri, ilahi maksatları, kıymetleri, vazifeleri, güzellik ve kemalâtlarının görünmesi ve hakikatlerinde var olan hikmetlerinin gerçekleşmesi, insanlık içinde peygamberliğe, özellikle Muhammed’in (a.s.m) risâletine bağlıdır ki onun risaleti bütün hak risaletleri içine alır. Eğer Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği olmasaydı, şu mükemmel, ebedî manalar dolu kâinat, manasız ve hikmetsiz kalırdı. Manaları uçar, kemalâtı söner, kıymetten düşerdi. Bu da çok cihetlerle imkânsız ve mümteni’dir.

LÂİLÂHEİLLÂLLAH

35- Allah Melik, Hak ve Mübîn’dir ondan başka ilâh yoktur, Va’dinde sâdık ve emin Muhammed (a.s.m.) Allah’ın resulüdür. Onun peygamberliğine şahit bu kâinatın sahibi, bu kâinatı yaratan, tasarrufunda tutup idare eden, fiil ve rububiyetinin icraatını gösteren Zattır.

• Bu gibi fiilerden Rahmâniyet fiili; her şeyi ihata eden rahmetle O’na Kur’ân-ı Mu’cizül-Beyanı indirip, çeşitli mu’cizeleri O’nun eliyle izhar edip, her tehlike ve hale karşı O’nu muhafaza edip muvaffak etmesi, bütün hakikatleriyle O’nun dinini devam ettirmesi, bütün mahlûkat üstünde gözle görülür yüce bir ikram ve hürmet makamına mazhar etmesi Onun peygamberliğine kesin bir delildir.

• Bu gibi icraatlardan Rububiyet icraatı; O’nun peygamberliğini kâinatına manevî bir güneş yapmakla, O’nun dinini kullarının yükselmesine kemâlâtın fihristesi kılmakla, O’nun hakikatini delil ve burhanlarla ulûhiyyetinin tecelliyâtına cami’ bir ayna yapmakla, O’nu, bu kâinattaki mahlûkatın vücudu için rahmet, hikmet ve adaletin vücudu kadar, güneş, ışık, hava, su, rızık ve nimetin varlığı kadar lüzumlu, kudsî vazifelerle vazifelendirmekle, Onun peygamberliğini ispat eder.

36- Ey yedi gök, yer ve içlerindeki her şeyin kendisini teşbih ettiği Zat! Seni ve geçen bütün delilleri şahit göstererek; Senin Vâcibü’l-Vücud, Vahid, Ehad, Ferd, Samed, Hayy, Kayyûm, Alîm, Hakîm, Kadîr, Mürîd, Semi’, Basîr, Mütekellim, Rahman, Rahîm Allah olduğuna ve en güzel isimler olan Esma-ül Hüsna sahibi olduğuna şehadet ederiz.

37- Senden başka ilâh yoktur. Bir teksin şerikin yoktur. Seni ve zikri geçen delilleri şahit tutarız ki; Muhammed (a.s.m.) Senin kulun, nebîin, seçkin olan safin, en yakın dost halilin, mülkünün güzelliği, sanatının sultanı, inayetinin gözdesi, hidâyetinin güneşi, muhabbetinin lisanı, rahmetinin misali, mahlûkatının nuru, mevcudatının şerefi, yaratıkların kesreti içinde birliğinin kandili, kâinatının sırrının keşşafı, rubûbiyet saltanatının dellâlı, rıza gösterdiğin işlerin tebliğcisi, isimlerine ait definelerin tanıtıcısı, kullarının muallimi, kâinatı kaplayan ayet ve delillerin tercümanıdır.

Hem O Zat Senin bilinmekle görünmenin ve mahlukatına varlığını göstermenin vesilesi, Senin cemâl ve isimlerine olan muhabbet nurlarının, sanat ve masnuatının güzelliklerine olan sevginin aynasıdır.

Ey göklerin ve yerlerin Rabbi! O Senin habibin ve âlemlere rahmet olarak gönderdiğin resulün, âlemler sarayındaki nakışlarda var olan boya, sanat ve yaratılıştaki hikmet ile Rabbülaleminin saltanatındaki rubûbiyet güzelliklerini açıklamak için vazifelendirdiğin, âlemler kitabının satırlarında var olan ayetlerdeki kelimelerin hikmetli işaretleriyle, Rabbülaleminin tecelli eden isimlerindeki hazinelerinin tanıtıcısı ve rıza gösterdiğin amellerin tarif edicisidir.

38- Öyleyse Rabbim! Sen ahir zamana kadar yazılıp okunan Risâle-i Nur’un harfleri adedince O’na, Âl ve Ashabına salât ve rahmet eyle. Rahmetinin hürmetine, bu imani tefekkürleri benim, Risâle-i Nur’un sadık talebelerinin, Üstadımız Said Nursî’nin (r.a.), anne ve babalarımızın sevab defterine kayd eyle. Âmin.

Hamd olsun âlemlerin Rabbi olan Allah’a ki hamd yalnız kendisine mahsustur.