Hüsnü Ağabey Leyali-i Aşere Münasebetiyle Mektup Yayınladı

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ ۞ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ‌
‌اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Aziz, sebatkar, fedakar, sıddık kardeşlerim!
Evvela: Gelecek bayramınızı tebrik ederim. وَالْفَجْرِ وَ لَيَالٍ عَشْرٍ kasem-i Kur’aniyle fevkalade kıymetleri tahakkuk eden o mübarek gecelerde ve seherlerde mübarek kardeşlerimin mübarek duaları hem bana, hem ehl-i imana çok bereketli ve nurlu olmasını rahmet-i Rahman’dan niyaz ederim.
Bizler de sizlerin bu gelen ve senay-ı Kuraniyeye mazhar olan On gecelerinizi tebrik ediyor, vatanımız, milletimiz, memleketimiz ve alem-i islam için ferec ve fütuhata vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyoruz.
Diyanet İşleri Başkanlığının Risale-i Nur külliyatının neşrinin devamı konusunda göstermiş oldukları gayretlerini tebrik ediyor, Risale-i Nurların Diyanetce basımının devam edeceğini kardeşlerimize berayı malumat beyan ediyoruz.
Aziz Kardeşlerimiz ve hizmet-i Kuraniyede tam sadık ve sarsılmaz sebatkar arkadaşlarımız!
Risale-i Nur’un saff-ı evvel talebeleri Nurlarla meşguliyeti her umur-u dünyeviyenin fevkinde ehemmiyetli görmüş ve O Nurlara okumak, yazmak ve dinlemek suretiyle çalışmayı her belaya her derde bir çare bir ilaç bulmuşlar.
Biz her gün hizmet derecesinde, maişette kolaylık, kalbde ferahlık, sıkıntılara genişlik hissediyoruz, görüyoruz. Elbette bu dehşetli yeni belalara, musibetlere karşı da, yine Risale-i Nur’un hizmetiyle mukabele etmemiz lazımdır. Kastamonu Lahikası s. 235
Üstadımız;”Lillahilhamd, Risaleti’n-Nur, bu asrı, belki gelen istikbali tenvir edebilir bir mu’cize-i Kur’aniye olduğunu çok tecrübeler ve vakıalar ile körlere de göstermiş. ” Kastamonu Lahikası s. 6
Hem;
Evet عُلَمَاءُ اُمَّتِى كَاَنْبِيَاءِ بَنِى اِسْرَائيِلَ ferman etmiş..
Gavs-ı A’zam Şah-ı Geylani, İmam-ı Gazali, İmam-ı Rabbani gibi hem şahsen, hem vazifeten büyük ve harika zatlar bu hadisi, kıymettar irşadatlarıyla ve eserleriyle fiilen tasdik etmişler. O zamanlar bir cihette ferdiyet zamanı olduğundan, hikmet-i Rabbaniye onlar gibi feridleri ve kudsi dahileri ümmetin imdadına göndermiş.
Şimdi ise aynı vazifeye, fakat müşkilatlı ve dehşetli şerait içinde, bir şahs-ı manevi hükmünde bulunan Risaleti’n-Nur’u ve sırr-ı tesanüt ile bir ferd-i ferid manasında olan şakirdlerini bu cemaat zamanında o mühim vazifeye koşturmuş. Kastamonu Lahikası s. 7
Bu acib zamanda Nurların derece-i ehemmiyetini ifade etmiş ki bu zamanda Risale-i Nur’un vazife-i kudsiyesini ifade sadedinde ;
Risale-i Nur, yalnız bir cüz’i tahribatı, bir küçük haneyi tamir etmiyor; belki külli bir tahribatı ve İslamiyeti içine alan dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir muhit kal’ayı tamir ediyor ve yalnız hususi bir kalbi ve has bir vicdanı ıslaha çalışmıyor; belki bin seneden beri tedarik ve teraküm edilen müfsit aletler ile dehşetli rahnelenen kalb-i umumi ve efkar-ı ammeyi ve umumun, bahusus avam-ı mü’mininin istinadgahları olan İslami esaslar ve cereyanlar ve şeairler kırılmasıyla, bozulmaya yüz tutan vicdan-ı umumiyi Kur’an’ın i’caziyle o geniş yaralarını, Kur’an’ın ve imanın ilaçları ile tedavi etmeye çalışıyor.
Elbette böyle külli ve dehşetli rahnelere ve yaralara hakkalyakin derecesinde ve dağlar kuvvetinde hüccetler, cihazlar ve bin tiryak hasiyetinde mücerreb ilaçlar, hadsiz edviyeler bulunmak gerektir ki; bu zamanda, Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın i’caz-ı manevisinden çıkan, Risale-i Nur o vazifeyi görmekle beraber, imanın hadsiz mertebelerinde terakkiyat ve inkişafata medardır.” Kastamonu Lahikası s. 30
Kıymetli Kardeşlerimiz! bu zamanda beşeriyetin en ziyade ihtiyaç duyduğu bir manevi teselli değil midir? İnsaniyet bu teselliyi nerede bulacaktır. Bu kadar zulüm ve zulmani ahval mukabilinde bir müslüman itikadını, o itikada matuf imanını ve ümidini nasıl muhafaza edecektir diye sormayacak mıyız? Ve biz Nur talebeleri olarak bütün bu hadisatın verasında akıllarımızı ve gözlerimizi ve gönüllerimizi tam bir sadakat ve sebat ile Nurlara çevirmeyecek miyiz? Gelin bütün samimiyetimizle Risale-i Nurlarla, ve O Nurun tesellikar mektuplarıyla hemhal olalım. Çabuk değişir hadisat-ı siyasiyeden, nazarımızı bu değişmez hakikatlara çevirelim;
“Evet, bu dehşetli kainatın fırtınaları ve zeval ve tahribatları içinde ve bu -boşluk- nihayetsiz fezada herşey ile alakadar olan insan için hakiki teselliyi ve istinat ve istimdat noktalarını yalnız Kur’an veriyor. En ziyade o teselliye muhtaç bu zamandır. Bu asırda, en ziyade kuvvetli bir surette o teselliyi isbat eden, gösteren Risale-i Nur’dur. Çünkü zulümat ve evhamın menbaı olan tabiatı, o delmiş geçmiş, hakikat nuruna girmiş.
Onaltıncı Söz gibi ekser parçalarında, hakaik-ı imaniyenin yüzer tılsımlarını keşf ve izah edip, aklı inkardan ve tereddütlerden kurtarmış. İşte bu hakikat içindir ki; bu çok usandırıcı ve dehşetli zamanda, usandırmayacak bir tarzda, çok tekrar ile beraber; aklı başında olanları Risale-i Nur’la meşgul ediyor. Re’fet Beyin mektubunda dediği gibi, “Risale-i Nur’un en bariz hasiyeti, usandırmamak. Yüz defa okunsa, yüzbirinci defa yine zevkle okunabilir.” Pek doğru demiş.” Kastamonu Lahikası s. 215
Umum kardeşlerimize birer birer selam ve dua ederiz ve dualarını Kur’an’ın medh ü senasına mazhar olan bu leyali-i aşr olan on gecelerde rica ediyoruz.
Bediüzzaman Said Nursi Hz.’nin Hizmetkarı ve Talebesi
Hüsnü Bayramoğlu
Kaynak : Hizmet Vakfı