Hz. Osman (R.A.) Kimdir?

Hazreti Osman (ra) 580 yılında Taif’de doğdu. Kureyş’in zengin Ümeyye oğulları ailesindendir. Babasının adı Affan’dır. Peygamberimiz (sav)’den 9 yaş küçüktür.

Hazreti Osman (ra)’ın feraset sahibi bir teyzesi vardı, kendisine “Sen bir peygamber kızıyla evleneceksin, ona vahiy gelmeye başladı” dediğinde boş konuşmayan teyzesinin anlattıklarını arkadaşı olan Hazreti Ebu Bekir(ra)’e anlattı. Hazreti Ebubekir (ra) “Teyzen doğru söylemiş, Yâ Osman, sen akıllı adamsın, ben kendisinin peygamber olduğuna inandım, îmân ettim. Gel seni de huzûruna götüreyim, sen de îmân et” deyip beraberce Resûlullah(sav)’ın huzûruna vardılar. Allah Resulu (sav) Hazreti Osman’a;

-Yâ Osman, Hak teâlâ seni Cennete misâfirliğe davet eder. Sen de bu daveti kabûl et! Ben bütün insanlara hidâyet rehberi olarak gönderildim.

Hazreti Muhammed(sav)’in yaptığı bu davet üzerine, büyük bir şevkle kelime-i şehâdet getirip, Müslüman olmuştur.

Başarılı bir tüccar, giyimi kuşamı seven bir gençti. İlk Müslümanlar’ın genellikle önemsiz kimseler olması yanında, Hazreti Osman(ra) gibi her yönüyle önemli bir kişinin Müslüman olması büyük yankı ve tepki uyandırdı.

Ailesinden, teyzesi ve üvey kız kardeşinden başka kimse müslüman oluşunu desteklememiştir.

Peygamber (sav) gelen vahiy üzerine kızı Rukiye’yi Hazreti Osman(ra)’a nikâhladı. Rukiyye, Bedir savaşından sonra vefât edince (Peygamberimiz (sav) kızının cenazesine yetişememiştir), Peygamberimiz(sav) diğer kızı Ümmü Gülsüm’ü de Hazreti Osman(ra)’a nikâhladı. Bu bakımdan ona, Peygamberimiz(sav)’in iki kızıyla evlenme nimetine kavuşmuş olduğu için, iki nûr sahibi manâsına “Zinnûreyn” denilmiştir.

Hazreti Osman (ra), Hazreti Rukiyye hasta olduğu için katılamadığı Bedir savaşı hariç tüm savaşlara katılmıştır.

622 yılında Habeşistan’a göç etmiş, tüm varlığını orada bırakıp Mekke’ye geri gelmiş daha sonrada Medine’ye hicret etmiştir. Medine’de Ebu Talha(ra)’nın yanında kalan Hazreti Osman(ra), Ensardan hiç yardım kabul etmemiştir, kısa sürede kendi evini alan Osman (ra) tüccarlıktaki maharetini göstermiş, daha önce çiftçilik yapan Medine’lilere tüccarlığı öğretmiş, musevilerin elinde olan ticaret müslümanların eline geçmiştir.

644 yılında halife olan Hazreti Osman (ra) 12 yıl gibi uzun bir zaman halifelik yaptı. Dört Büyük Halife’den en uzun süre halifelik yapan Hazreti Osman(ra)’dır.

Halifelik döneminde İslam devleti genişlemiş, Horasan, Hindistan, Mâverâünnehir, Kafkasya, Kıbrıs adası ve Kuzey Afrika’nın birçok yerleri onun zamanında feth edilmiştir. Donanma kurmuş, ekonomik reformlar gerçekleştirmiştir. İlk islam parasını basmış, bütün masraflarını karşılayarak Kabe ve Mescidi Nebeviyi genişletmiştir.

Hazreti Ebubekir(ra) zamanında toplatılıp kitap haline geirilen Kur-an’ı Kerim Mushaflarını çoğaltıp önemli merkezlere göndermiştir.

Peygamberimi(sav) kendisine 40 gün komşuluk yapan Hazreti Osman(ra)’ın su şıpırtısını bile duymadığını buyurmuştur.

Hazreti Muhammed sav) kendisinden halifeliği terk etmesini isteyeceklerini fakat halifeliği bırakmamasını tembihlemiş, yrıca kendisini Cennette arşın nurundan yaratılmış bir huinin beklediğini müjdelemiştir.

Hazreti Osman(ra) çok sıkılgan birisidir. Peygamberimiz(sav) evinde yatağında uzanmış vaziyette iken, sırasıyla Hazreti Ebu Bekir (ra) ve Hazreti Ömer (ra) içeri girip müşküllerini halledip çıkmışlardı. Bir müddet sonra Hazreti Osman(ra) kapıyı çalıp içeriye girmek için izin istediğinde Allah Resulu (sav) yatağından kalmış, üzerini toplamış Hazreti Aişe validemiz’e de üzerini toparlamasını emretmişlerdir. Hazreti Osman(ra) müşkülünü halledip çıkınca Hazreti Aişe validemiz Hazreti Osman(ra)’a neden böyle davrandığını sorduğunda Allah Resulu(sav) “Osman(ra) çok utangaçtır, beni öyle gördüğünde müşkilatını söylemeden gideceğinden çekindim” buyurmuşlardır.

Peygamberimiz(sav)kızı Rukiye’ye Ey benim kızım! Osman’dan gökteki melekler hayâ ederler. Ey canım kızım, Osman’a çok saygı göster. Çünkü, Eshâbım arasında, ahlâkı bana en çok benzeyen odur buyurmuştur.

Bir defasında Medîne’de kıtlık vardı. O sırada Hazreti Osman(ra)’ın Şam’dan yüz deve yükü buğday kervanı gelmişti. Eshâb-ı kirâm satın almak için yanına gittiler. Hazreti Osman(ra) dedi ki:

– Sizden daha iyi alıcım var ve sizden daha fazla veren var, ona vereceğim.

Eshâb-ı kirâm durumu Hazreti Ebû Bekir(ra)’e bildirip dediler ki:

– Kıtlık zamanında böyle yapması uygun olur mu?

Hazreti Ebû Bekir(ra) buyurdu ki:

– Hazreti Osman(ra) Resûlullah(sav)ın damadı olmakla şeref kazanmıştır ve Cennette onun arkadaşıdır. Siz onun sözünü yanlış anladınız, beraber gidelim.

Hazreti Ebû Bekir(ra), Hazreti Osman(ra)’ın yanına gidip durumu anlatarak buyurdu ki:

– Yâ Osman, Eshâb-ı kirâm senin bir sözüne üzülmüşler.

Hazreti Osman(ra) şu cevabı verdi:

– Evet ey Resûlullah(sav)ın halifesi, onlardan iyi alıcı olan, bire yediyüz veriyor. Onlar bire yedi veriyor. Biz bu buğdayı bire yediyüz verip alana verdik.

Bundan sonra yüz deve yükü buğdayı Medine’de bulunan fakirlere, Eshâb-ı kirama bedava dağıttı. Yüz deveyi de kesip fakirlere yedirdi. Hazreti Ebû Bekir(ra) bu işe çok sevinip, Hazreti Osman(ra)’ın alnından öptü.

Hazreti Osman(ra) muhtaç olanlara bol bol yemek yedirirdi. Fakat kendisi evde sirke ve zeytinyağı yerdi. Yola giderken, devesinin arkasına kölesini de alırdı.

Müslümanlar, Medîne’ye hicret ettikleri zaman, su sıkıntısı vardı. Rûme kuyusundan başka içilecek su yoktu. Bu kuyu da bir Yahûdîye âit idi.

Yahûdî, Müslümanları zor durumda bırakmak için, kuyudan her zaman su vermiyordu.

Verdiği günlerde de çok yüksek fiyatla sattığı için herkes alamıyor, fakir Müslümanlar çok sıkıntı çekiyorlardı.

Peygamber efendimiz, bu durumu gördükçe üzülüyordu. Kuyuyu satın alıp, Müslümanlara sebil edecek kimsenin, Cennette karşılığını kat kat alacağını müjdeliyor, açıkça Cenneti va’dediyorlardı. Bu müjdeyi işiten Hazreti Osman(ra), hemen Yahûdînin yanına varıp, pazarlığa başladı.

Yahûdî, Müslümanların mecbûren bu kuyuyu satın alacaklarını bildiği için, ödenmesi mümkün olmayan bir fiyat istedi. Bu duruma Hazreti Osman(ra) çok üzüldü. Fakat ne yapıp yapıp bu kuyuyu satın alarak Resûlullah(sav)ı memnun etmek istiyordu. Yahûdîye dedi ki:

– Senin dediğin fiyatla bu kuyuyu ben satın alamam. Sana bir teklîfim var. Gel seninle beraber ortaklaşa bu kuyuyu işletelim. Böylece kuyu elinden çıkmamış olur. Kuyunun yarı hissesini bana sat. Birgün sen, birgün ben kuyuyu işletelim.

Yahûdî, işin neticesinin nereye varacağını anlayamadı. Teklîf çok hoşuna gitti. On iki bin dirheme kuyunun yarı hissesini verdi. Kuyunun başında bir gün Yahûdî, diğer gün Hazreti Osman(ra) durup, su veriyorlardı. Yahûdî yine yüksek fiyatla suyu satıyor, Hazreti Osman(ra) ise bedava olarak veriyordu. Müslümanlar, sıra Hazreti Osman(ra)’a geldiği vakit, o günün ihtiyaçlarını aldıkları gibi, ertesi günün ihtiyaçlarını da doldurup gidiyorlardı.

Dolayısıyla ertesi gün Yahûdîye gelen olmuyordu. Yahûdî oyuna geldiğini anladı. Fakat iş işten geçmiş oldu. Sonra gelip, kuyunun diğer yarısını da aynı fiyatla Hazreti Osman(ra)’a satmak istedi. Fakat Hazreti Osman(ra) kabûl etmedi. Bir müddet sonra tekrar gelip, daha aşağı bir fiyat teklîf etti. Hazreti(ra) Osman yine kabûl etmedi. Biliyordu ki, Yahûdî mecbûren bu kuyuyu satacaktı. Çünkü başka çâresi yoktu. Daha sonra Yahûdinin ısrârına dayanamıyarak, ucuz bir fiyatla diğer yarısını da satın aldı. Böylece kuyunun tamamı Müslümanların ihtiyaçları için sebil edildi. Peygamber efendimiz(sav), bu habere çok sevinip Hazreti Osman(ra)’a hayır duâ ettiler.

Fethedilen yerlerdeki halk seve seve Müslüman oluyordu. Böylece Müslümanların sayısı milyonları buldu. Müslümanların bu kadar çoğalması, her milletten insanın bulunması sebebiyle, karışıklıklar da baş göstermeye başladı. Münâfıklar, Müslümanların arasına fitne tohumları ekmeye başladılar.

Yemenli bir Yahûdî olan, Abdullah bin Sebe Onüç bin kişilik bu çapulcu takımı ile Medîne’ye kadar yürüyüp Hazreti Osman(ra)’ın evini kuşattılar âsîler duvarı atlayarak içeri girdiler. Hazreti Osman(ra) Kur’ân-ı kerîm okuyordu, Muhammet bin Ebubekir, Hazreti Osman(ra)’ın sakalından tutarak: “Şimdi seni elimden hiç kimse alamaz!..” diye bağırdı.

Hazreti Osman(ra), Muhammet bin Ebubekir’in yüzüne bakarak yavaş bir sesle: “Baban bu halini görse, ne kadar utanır, ne kadar üzülürdü…” deyince, Hazreti Ebubekir(ra)’in oğlu utancından kaçtı. Diğer üç suikastçıdan biri kılıcını Hazret Osman(ra)’a sallayarak şehîd etti. Hazreti Osman(ra)’ın kanı, okumakta olduğu Kur’an’ın üzerine sıçradı. Hazreti Osman(ra) Son nefesini verirken şöyle duâ etti:

– Yâ Rabbî, Ümmet-i Muhammedi, tefrikadan, fitneden koru! Bunu üç defa tekrarladı.

İsyancılar iki gün Medine’ye egemen oldular. Korkusundan kimse sokağa çıkamıyordu. Hazreti Osman’(ra)ın cesedi iki gün olduğu yerde kaldı. iki gün sonra 12 sahebe gece karanlığında Hazreti Osman (ra)’nın yanına gidebildiler, elbisesi kan içersindeydi beyaz elbisesi beyaz saçı beyaz sakalı kana bulanmıştı o çoktan iftara gitmişti Allah Resulu (sav)in yanındaydı çok özlediği dostların yanındaydı çile bitmişti . Onu yıkamadılar şehitti çünkü elbisesini çıkarmadılar kanla gidecekti hesaba. Medine mahzundu. 83 yaşındaki rahmet bereket insanı tek başına Tebük’ü satın alan adam Allah Resulu(sav)nun Uhud dur bakalım üstünde şehit var dediği adam, garip bir şekilde toprağa verildi. Allah nasip ederde birgün Medine’ye gittiğinizde Hazreti Osman(ra)’ı ziyaret edin, dua edin duasını alın.

Allah bizleri Hazret Osman (ra)’ın şefaatine nail etsin amin…

Çetin Kılıç / Lüleburgaz

www.NurNet.Org

KAYNAKLAR:

1. Kütübü sitte

2. Sevgi Kutupları

3. enfal.de

4. turk.ch

Not: Ümmetin Yıldızları ve En Güzel Örnekleri Olan Sahabelerin Hayatları İçin Tıklayınız

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: