İktisad niçin önemli?

Bugünlerde baskıcı reislerin; mazlum insanlara yaptıkları işkence, zulüm, savaş ve çatışmalardan, yurtlarından edinen (BM raporuna göre) 12 milyon Suriyelilerden, beş milyona yakın Afgan, üç milyon ile takip eden Güney Sudan ve daha sayamadığım birçok ülkeden mülteci veya sığınmacı duruma düşenlerden bahsedilmiyor. Çünkü bütün dünyayı bekleyen felâketler gündeme oturdu.

“Risale-i Nur’da kat’i ispat edildiği gibi, beşerin küfrü, kâinatın ve ekser mahlûkatın hukukuna öyle bir tecavüzdür ki, semavatı ve arzı kızdırıyor ve anasırı (unsurları) hiddete getirip, tufanlarla o zalimleri tokatlıyor.” 1

İlâhî adaletin muktezâsı, arz hiddete gelip Koronavirüs ve küresel açlık gibi âfetlerle insanlar karşı karşıya gelindi. Düne kadar dünyayı kasıp-kavuran zalimler bugün acz-i mutlak içinde kıvranıyorlar.

Artık küresel kirlenme, küresel ısınma, küresel âfetler unutuldu, insanların en büyük korkusu Koronavirüs âfeti ve küresel açlık gündemde. Aynı korku ve endişe bütün insanları sarmış.

Dünyada tüketim ve israf haddi aşmış, insanların iyi yaşayabilmeleri ancak çok para kazanmak ve çok tüketmekle mümkün olabileceği anlayışı hakîm olmuştur. Ne var ki, tükettikçe mutsuzluğu artan insanlar, mutlu olabilmek için yine israf derecesinde tüketim yapılıyor.

Çok enteresan değil mi?

Gıda israfı, giyim israfı, lüks araç ve evlerin konforuna kadar israf… İsraf, şahıslardan devlet kademesine kadar uzanmış durumda. 1935’lerde israf hastalığını teşhis eden Said Nursî Hazretleri, tedavi için “İktisat Risalesi”ni yazmıştır.

Neden İktisat Risalesi? Said Nursî Hazretleri, bütün izahatını Kur’ân ve sünnete dayandırdığı için, iktisadî mevzuları da aynı esaslara dayandırmıştır. ‘İktisad Risalesi’nde israfın haram oluşunun hikmetini şöyle izah etmiş:

İktisat Allah’ın kesin emridir. “Yiyin, için, ama israf etmeyin” 2, âyetin meâlinde nehiy, yani yasaklama vardır. Yasaklanan ise “israf”tır. Demek ki, iktisat; israftan kaçınmakla doğrudan alâkadardır.

Bediüzzaman Hazretleri, bu âyetin içinde yedi hikmetten bahseder:

Evvelâ iktisat, nimetler mukabilinde manevî bir şükür olduğunu, şükür ise nimetlerin ardındaki İlâhî rahmete karşı saygı ifadesi ve bereketin kaynağı, hayatın muvazenesi, geçimin sağlanması ve maişetçe aile belâsını çektirmez, insanı zillet ve sefalete düşürmez, hakikî lezzetlerin iktisadla alındığını, iktisadın cimrilik olmadığını; iktisadsızlık ve israfın hırsın kaynağı olduğunu sıralamıştır.

Ayrıca, kanaatsizlikten ileri gelen gerileme ve fakirleşmeyi ülke ve devlet düzeyinde de ele almıştır.

Şöyle: “İktisatsızlık yüzünden müstehlikler (tüketiciler) çoğalır, müstahsiller (üreticiler) azalır. Herkes gözünü hükûmet kapısına diker. O vakit hayat-ı içtimaiyenin (sosyal hayatın) medarı olan san’at, ticaret, ziraat tenakus eder (azalır). O millet de tedennî edip (gerileyip) sukut eder, fakir düşer. 3

Bediüzzaman Hazretleri tüketicileri iktisada; üreticileri de san’at, ziraat ve ticaret ile uğraşmaları hususunda önemle vurgu yapmıştır.

Rüstem Garzanlı

21.06.2020

Dipnotlar:

1- 25. Söz, s. 743.

2- Âraf Suresi, 7/31.

3- Lem’âlar, 19. Lem’â, 7. Nükte, s. 94/364

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: