İnsan Hak Yoldan Niye Sapar?

Mahlukatın en şereflisi olan insanın şerefi, değeri, imtihana girdikten sonra belli olur. Bu şerefli mahluku yolundan çıkarmak için, nefis, şeytan, insan şeytanları, ona musallat olmasaydılar, onda terakki ve tedenni olmazdı. O zaman Hz. Ebubekirler ile Ebu cehiller, ayni seviyede kalırlardı. 
Bunu unutmayalım: Cennetin de cehennemin de derecesi ayni değildir. İnsan eğer kendini beğenmekten kurtarabilse, çok ilerlemiş olur. O zaman sevaplı işleri yapma gayreti ile yaşasa da, yaptığı sevapları az görür. “Ben çok sevap yapanlardan biriyim” demekten kurtulurken, günahlı işlerden kurtulması için devamlı Allah’ın yardımını ister ve asla kendini beğenmez. O zaman, yaptığı sevapları az görür ve günah yapmaktan kaçsa da kendini günahkâr biri bilirse o zaman o kimse terakki etmiştir. Yani her insanın sabrını taşırmak için, nefis ve şeytan, çeşitli desiselerle onu çileden çıkarmaya çalışırlar. Bu hususta nefis ve şeytanın başarmaları için de, onu pohpohlamakla, ona “nerde var ben gibi” dedirtmekle, hedeflerine ulaşırlar.
Bununla beraber, Nefis ve şeytan herhangi Mümini ümitsiz bırakmak için, “yaptığın bu günahlarla sana kurtuluş çaresi yok. Sen hiç şüphesiz cehennemi boyladın” diyerek, yaptığı günahlara pişman olmamak için bunu ikna etmeye çalışırlar. Fakat mümin ne kadar günah yapsa da, unutmamalı ki onun Gafur ve Rahmanurrahim bir Allah’ı var ki; bu mübarek isimler mümin kulun günahlarını bağışlamak için mevcutturlar. 
İnsan kurtuluş yolunu takip etmesinin ana sebebi; başta imanın altı esasına inanmasıdır ve onlara karşı şüphe etmemesidir. Her ne kadar, yukarıda bahsettiğim gibi, onun üç adet düşmanı onu rahat bırakmazlar ise de, insanın günahları onu imansız bırakamazlar. Bu da insan için imani bilgileri elde etmesi lazım ve elzemdir, İlim mümin için, büyük bir zenginliktir. Yoksa o bilgileri elde etmeden imanı korumak çok zordur.
Bir misal ile bunu izah etmeğe çalışacağım. Bir genç 14 yaşında iken babası ölüyor. Bu gencin kendinden başka kardeşleri de yokmuş. Müslüman baba çocuğunun dinsiz olmaması için gayret göstermiş. Baba camiye giderken çocuğunu da yanına alıyormuş, çocuk namazını kaçırmamak için, sık sık çocuğa “namazını kıldın mı? Kılmamış isen, haydi evladım abdest al da namazını kıl” dermiş, Bu baba evladı namazsız kalmaması için gayret  gösteren biri olmuş. Çocukta babasına isyan etmeden namazlarını kılarmış. 
Fakat ne yazık ki, baba çocuğuna dini bilgiler verememiş. Babası zengin biri imiş. Bütün mallar çocuğa kalmış. Çocuğun yaşı ilerledikçe, çevredekilerin teşviki ile, çocuk malının zekatını veriyormuş. Haccını da ifa etmiş. Namazını da terk etmemeye çalışıyormuş. Çocuk o vaziyet ile yaşı ilerleyip altmışa ulaşmış. Ateist olduğunu bilmediği halde, bir Ateist ile arkadaş oluyor. Ateist, bu arkadaşını da kendi fikrine çevirmek için uğraşmaya başlamış. Bir gün arkadaşı ona: “Allah’a inanıyor musun?” demiş. Çocuk, “evet” demiş. “Peki görmediğin şeye nasıl inanıyorsun? O eski cahillerin devrinde idi. Şimdi teknik ilerledi. Araştırdılar ve gördüler ki (haşa!) Allah mallah yok. sen benim arkadaşımsın diye, seni sevdiğimden ötürü seni uyarmak için sana bunu diyorum” diyor! Bizim zengin Müslüman deli kanlı ona haklısın diyor.. 
İşte Müslüman olan bu zengin, “haklısın” demesi ile o göne kadar yaptığı bütün ibadetleri, namaz, oruç, hac, zekat hepsini yakıyor. Ondan sonra ibadeti kabul olması için yeniden iman etmesi şarttır. İşte gördünüz mü müslüman için, ilim bilgi ne kadar kıymetlidir?
Eğer o Müslüman Ateiste cevap vermek için, Risale-i Nur eserlerinden ders almış olsa idi. Ona cevabını vermesini bilir idi. Diyecekti; “Kendisini görmek şart değil. Her tarafta onun eserleri onun var olduğunu gösteriyorlar. Madem ki bir iğne kendi kendine, ustasız olmaz, bir harf kendi kendine yazılmazsa; nasıl olur bu kâinat kendi kendine olsun? 1×2 metre kare büyüklüğünde olan kapıyı bir marangoza, biri diğerine benzememek şartı ile, 1000 tane kapı yaptıramazken, nasıl oluyor, bir katre pis su olan spermden insan oluyor. Bütün dünyadaki insanların suratları 20×20 büyüklüğünde iken, herkesin gözleri ayni yerde, burun ve kulakları ayni yerde olduğu halde, bütün dünyadaki insanların hiç biri, diğerine benzemez. Muhakkak bu işleri Allah yapıyor. Yaptığı işlerde Onun var olduğunu görüyoruz.”
Tekrar sorun inek mi insan mı? Hangisi daha akıllı? “İnsan” diyecek. Peki, sarı samandan, yeşil ottan insan süt yapabilir mi? Cevap, “yapamaz” olacak. O zaman ona ne diyeceksin? “İnek insandan daha akıllı” mı diyeceğiz, yoksa sütü ineğe Allah yaptırıyor mu diyeceğiz? Buna benzer daha binlerce inkâr edilmez deliller, ortaya sürebilir Risale-i Nur Talebesi… Allah’ıma çok şükür ben fakir 62 sene Risale-i Nur talebesiyim… O eserlerden kuvvet alarak ilerledim…  
Tekrar Ateiste soralım? “Türkiye’de hangi illerde kız, hangi illerde erkek doğar?” Cevap; her ilde karışık doğar. Peki bu kendi kendine mi öyle oluyor yoksa Allah’ın kuvveti mi onu ayarlıyor? Bunun için de onlardan cevap alamazsın. Ben inceledim ilim adamları araştırmışlar, Avrupa’da % 50 kız %50 erkek doğuyormuş. Müslüman bir ülke olan Türkiye’de, Üstadın tabiriyle; “Açık saçıklık, evladını kendi cinsine ceker.” ifadesini, olan halimiz doğruluyor. %49 erkek, %51 kız doğuyormuş. Gördünüz mü her şey gibi, bu da Allah’ın elinde. Ayni spermden, görünüşte hiç bir farkı olmayan hücreden bir babanın 4 kızı, ötekinin kızları yok, 8 tane oğlu doğmuş. Bütün bu işler Allah’ın Kudretinde olduğu, meydanda olup görünürken; “tesadüfen oldu ve tabiat yaptı” diyenlerin yüzlerine tükürüyor.     
Abdülkadir Haktanır