Kabe’ye Manayı Harfiyle Bakmak

Risale-i Nur Külliyatında bu bakış çokça zikredilir. Mana-yı harfi: Mahlukata ve bütün kainata Allah hesabına ve Allah’ın sanatı ve eseri nazarı ile bakmaktır. Yani kendi başına bir mana ifade etmez; ancak başkasına işaret ederse anlam kazanır manasınadır.

Cevat Akşit hoca efendinin hac derslerinde, hoca efendi haccın, umrenin, tavafın, sayın, vakfenin nasıl yapılması hususunu anlatırken gittiğinizde inşallah şöyle yaparsınız deyince “amin desenize ya” derdi bizde hep bir ağızdan “amiin” derdik gerek annemin duası gerek bu aminler (sebep dairesinde) bize de hac nasip oldu elhamdülillah, nasıl gideceğim hangi para ile gibi düşünceleri kafanızdan atın, sadece yana yakıla isteyin inşallah Mevlam sizede haccı nasip eder, (amin diyelim).

Bir ilçenin belediye başkanlığını yapmış emekli olmuş bir abimizden dinlemiştim
– Cami bahçesinden hacca giden kardeşlerimizi gönderirken o lebbeyk sesleri içerisinde vedalaşmalar, dualar, telaşlar beni o kadar etkiliyordu ki “Allah’ım banada nasip et diyordum. Maddi durumum imkansız olduğu için de mücize kabilinden de olsa ne olur Allah’ım diye yalvarıp duruyordum. Bir gün gazetede belediye başkanlığında bulunan birinin emekli maaşını yüksek dereceden aldığını öğrendim, oysa ben maaşımı o dereceden almıyordum, gerekli müracaatları yaptım birikmiş maaş farkı ve yüksek bağlanan maaşımı biriktirerek Allah bana da nasip etti, diye anlatmıştı yani oraya para ile değil gönül ile kabul olmuş dua ile gidiliyor. Allah dualarınızı dualarımızı kabul etsin (amin demeyi unutmayın).

Mesut Yağmahan, Mekke’de Risale-i Nur dershanesinde kalan vakıf kardeşimiz, risale i nurlardan aldığı dersle Kabeye manayı harfi ile bakmış öyle derin manalara vakıf olmuş ki gelin birlikte dinleyelim.

– Kabeye nazar etmek bile sevap bu bakmakta ne var diyebilirsin, biz şu anı görüyoruz ama Allah buraya mukaddes nazarıyla bakınca ne görüyor bu tavafta başta Resûlüllah olmak üzere bütün peygamberler bütün evliya var orada bizde varız, kabe bu görünen değil yerin altından semaya uzanan bir nurani yapı, peygamberimiz buyuruyor “yerin altında cinler yer yüzünde insanlar semâda melekler tavaf ederler”, o amudi nuranî manasını düşünmek lazım, şurası çok önemli kabenin binası ve kabenin hakikatı, üstadımız kırk sene ömrümde otuz sene tahsilimde dört kelime öğrendim diyor manai harfi, manai ismi, niyet ve nazar buyuruyor, işte kabeye bu manalarla bakarsan küp şeklinde etrafında döndüğün bina kabe değil kabenin binasıdır, o zaman kabe nedir nasıl insanın vücudu ruhu var yazının kendi manası var kabininde kendi ve hakikatı vardır. Efendimiz Yemen köşesini ve hacerül esvet köşesini selamlamış ama diğer iki köşeyi selamlamamış, neden çünkü onlar kabenin köşesi değil, kabe hicr denilen yeri de içine alıyor, bir kişi hicr içinden tavaf etse tavaf etmiş olmaz.

Ali ulvî kurucu abiden nakildir bir zat geliyor kabenin etrafındaki yüksek binaları görünce Allah kabeden daha büyük binalara niye müsaade ediyor diye düşünüyor, bir zat geliyor başını tutuyor kabenin üzerine çeviriyor adam bakıyor başını kaldırıyor kabenin ucunu göremiyor, kabe uzuyor semaya doğru gidiyor. İnsan istiyor elbette şekiller manasına uygun olsun ama olmasada manadan uzaklaşmayacağız, dikkatimizi dağıtmayacağız.

Çok kötü kullanılmış yıpratılmış bir Kuran’ı Kerim görsek ona o manasında dolayı hiçbir zaman saygısızlık yapmıyoruz. Udeybiye anlaşmasından bir yıl sonra efendimiz kabeyi tavaf ediyor kabenin etrafında üçyüz altmış tane put var Mekke feth edilmemiş efendimiz bunlar burda niye var deyip onlarla uğraşmıyor umresini yapıyor. Hacerül esvet tarafında Kabe üstünde yazan ayetler bize bu manayı anlatıyor

“Allah’ın işaretlerine saygı göstermek kalplerin takvasındandır”

Burada dikkat etmemiz önemli konu işaretin manası düşünün bir küçük “a” harfi dünya kadar büyük olsa ifadesi yine küçük “a” büyük “A” yı mikroskobik yazsak mana yine büyük “A” dır, değişmez. Bir cizginin kutsallığı mübarekliği olmaz ama bunlar bir araya geldi “Allah” lafzını meydana getirirse o artık mübareklik kazanıyor yolda görsek üstüne basılmasın diye kaldırırız. Aynı o yazıyı görüp o mana oluşuyorsa kabede de aynısı olmalı efendimiz buyuruyor kabeyi görmek dünyada Allah’ı görmek gibidir.

Zahirden hakikate geçmek çok önemli.
İbrahim Ethem ilk haccımda beyti ziyaret ettim ikinci haccımda beyti ve sahibini ziyaret ettim üçüncü de beyti hiç görmedim diyor. Biz aslında bunu yapıyoruz, okuma yazma yeni öğrenen biri harfleri görerek hece hece okur öğrenince o harfler değil manalardır zihinlerde dolaşan. Onun için Mekke’de binaları insanları görmeyin hatta Mekke’de kabeyi bile görmeyin çünkü sen buraya kabenin Rabbi için geldin.

Hac Arafat’tır, oysa Arafat haremin bile dışındadır, yani hac Arafattır manası artık evi de terk ettin evin sahibine gittin. Külliyatta geçen ifadesiyle “en ami Müminin bile Allah’ı tanıyacağı yer Arafattır” yani marifet makamı.

Çok tavafın arkasında yatan sır bu, tavaf ede ede, yoğunlaşa yoğunlaşa şekil ortadan silinir mana ortaya çıkar.

Büyük zâtlardan biri bakıyor, bina burda ama kabe yerinde yok, niyaz ediyor,
– Ya Rabbi kabe niçin burda yok,
Cenab-ı Hak kalbine ilham ediyor,
– Bir misafirimiz bizi ziyarete geliyor kabe onu karşılamaya gitti.
Merak ediyor gelen kim ki kabe onu karşılamaya gitti, bakıyor gelen hanım büyüklerimizden Rabiatül Adevviye
– Ya Rabbi bunun sırrı nedir ki, diye sorunca
– Siz beyti ziyarete geldiniz o beyte beni ziyarete geldi.

Elbette hepimiz beytin nazarında Allah’ı ziyarete geliyoruz ama hissiyatımız, tavrımız ne kadar ona uygun oluyor o önemli.

Yine anlatılır Kabe ara sıra Ravzayı mutaharraya gidip Resûlüllah’ı ziyaret edermiş, çünkü kabenin yaratılış vesilesi Peygamberimiz. Buraya gelince mümkün mertebe vaktimizi kabede geçirip tavafla, namazla, tefekkürle buranın manasına yoğunlaşmalı, bir şey bu kadar teşvik ediliyorsa bunun arkasında derin bir hakikat var, Cenab-ı Hak o kata erişebilmeyi nasip eylesin.

Zaman ve mekana birlikte bakınca mana o zaman ortaya çıkıyor, amel defterinizde en az yer kaplayan ağırlığı en fazla olan ibadet tavaftır, mahşerde amel defteri açıldığında kul en fazla tavaf ibadetine imrenecektir. O zaman bu tavafın büyüklüğü nereden geliyor. Tavaf asırlarca devam eden bir ibadet, dünyanın hangi zamanında olursak olalım şu an tavafa girsek Adem as dan Peygamber efendimize kadar herkesin içinde olduğu bir tavafa giriyorsun, tavaf dünyada kesintiye uğramayan tek ibadet, namaz öyle değil en son tahiyata yetişemezsen namaza giremezsin. Bunun bir bedeli vardır o şuurla gelip öyle hareket etmelisin, nasıl bir mekandasın senin yaptığın şu ibadeti Adem as yaptı efendimiz yaptı diğerleri yaptı ilk başlarda o hissiyat olmasa da o nazarla girilmesi, o şekilde devam ede ede o mana yakalanır inşallah, hocayla tavaf belki ama yalnız olmak bu hisleri daha kolay yakalarsın yanında bir arkadaşın olursa ister istemez araya bir şey girer.

Bu manaları kabede değilde uzaktan yaşamak mümkün mü?
İbadetler içerisinde mekan şartı olan bir ibadettir, namaz temiz olan her yerde kılınırken tavaf ibadeti için burada olunmalı bunun ayrı bir hususiyeti var, fakat risalei nur küllîyatından biliyoruz alem büyük bir insan, insan küçük bir alem insan küçük bir alemse acaba insanda da kabenin iz düşümü olan bir mana var mıdır? Safanın mervenin hepsinin vardır, buranın cilvesini, tecellisini insan dünyanın neresinde olursa olsun sırrı yakalayabilirse bu manayı yaşayabilir ama o sırrı keşf etmesi için insanın buraya gelmesi gerekiyor.

Tavaf sırasında mümin kalbini kabeye dönüyor kalbin solunda olan kabe ile kalp arasında tavafın her şavtında her adımında bir düğüm atar bir düğüm daha bir şavt bir düğüm daha o dereceye gelirki kalbini kabeye iyice bağlar, kalbini kabeye iyice bağladıktan sonra nereye giderse gitsin burayla irtibatı kopmaz çok tavaf çok sevap elbette mühim, içimizdeki kabeyi ne kadar keşf edebildik o önemli birde bağı ne kadar kurabildik.

Yarabbi biz buralardan döndükten sonra buraların feyzini, buraların bereketini buraların maneviyatını ömrümüz boyunca hissettir, hac ve umre sevabını kazandıracak amelleri oralarda da nasip et.
Beytullah Allah’ın evi burada ama, Allah her yerde, esas olan bu sırrı yakalayabilmektir, elhamdülillah okuduğumuz eserler vesilesiyle bazı manaları hissedebiliyorsun, bizzat burada olmanın ayrı bir yeri vardır. Anne babanın en mutlu olduğu an çoluk çocuk torun hep birlikte mutlu bir şekilde bir bayram sabahında sofrada olmaları onları çok mutlu eder, işte bakın o sahne, dünyanın her tarafından Allah’ın kulları var fakir zengin geda, paşa hepsi buraya gelmiş omuz omuza beraber tavaf ediyor.

Çok ilginçtir insanların nazarlarını celb edecek ağaç çiçek ırmak hiç bir şey yok sadece Kabe. Dünyanın değişik harikalarının olduğu yerde olabilirdi ama kurak çorak taştan başka bir şey olmayan bir yerde, Allah murad ediyor ki kullarım başka bir şeyle meşgul olmasın, ibadetler de illet vardır hikmet vardır Allah emretti yapıyoruz. Allah bu manaların sırrına erebilmeyi haclar, umreler yapabilmeyi, rızasına etmeyi nasip etsin.

Çetin KILIÇ

Kaynak Şadi Şaşmaz sohbeti.