Kardeşlik Nedir?

İnsanları birbirlerine yakınlaştıran ya nesep veya iman ve fikir birliği kardeşliğidir. Öyle zaman oluyor ki iman kardeşliği, nesep kardeşliğinden de üstün tutuluyor. Cenab-i Allah buyurur: “Müminler ancak kardeştirler. Öyle ise kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin ve Allah’tan korkup sakının. Umulur ki esirgenirsiniz.”Hucürat, 49/10

“O mü’minler ki, haklarına, yurtlarına tecavüz edildiği zaman onlar yardımlaşırlar.” Şuara, 26/26

“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve yekdiğerini korumakta tek bir vücut gibidir. Vücudun herhangi bir uzvu rahatsız olursa, öteki uzuvları da bu yüzden rahatsız olur ve uykusuz kalır.”Buhari, Edeb 27,

Yukarıda ki ayet ve hadislerden de anlaşıldığı üzere, ancak iman bağıyla bir araya gelenler kardeş olabilirler. Bu şekilde ki kardeşlik dünyanın neresinde olursa olsun, hangi dili konuşuyorsa konuşsun, rengi, mezhebi, ırkı ne olursa olsun iman cihetiyle kardeştirler. Bu konu ile alakalı Risale-i Nur eserlerinden, İhlâs ve uhuvvet risalesinde çok güzel izahlar vardır.

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluk bulamazsın ki onlar Allah’a ve Resulûne karşı başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar, bunlar ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir” el-Mücadele, 58/22

Mü’minleri birbirine bağlayan bağ, iman üzerine devam eden kardeşlik bağıdır, Allah’ın ipine sımsıkı sarılıp kardeşlik bağını kuvvetlendirmek şartı iledir.

“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve Allah’a ve Resulûne itaat ederler. İşte Allah’ın kendilerine rahmet edeceği kimseler bunlardır…” Et-Tevbe, 9/71

Demek ki, kardeş sadık dost olmaktır. Hz. Ebubekir-ı Sıddık’ın Hz. Muhammed’e olan bağlılığı gibi, sevinçte ve kederde beraber olmayı göze almaktır. Medine’ye hicret eden sahabeleri kucaklayan Ensar kardeşliği göstermektir. İman kardeşliği Sevgi, saygı, yardımlaşma ve dayanışma demektir. Bunlar olmadan kardeşlik zaten olamaz. İşte Kur’an’ın işaret ettiği kardeşlik budur. Sosyal ve içtimai hayatın düzeni ancak samimi kardeşlik bağları ile tanzim edile bilir.

Efendimizle birlikte Medine’ye hicret eden sahabeleri kucaklayan Ensarlar; muhacir kardeşlerinin nefislerini, kendi nefislerinden daha üstün tutmuşlar. Medine halkı muhacir kardeşlerini birer, ikişer evlerine misafir almışlar. Günlük yiyeceklerini, bağ, bahçe ve hayvanlarını onlarla paylaşmışlar. İşte kardeşliğe en güzel örnek, Muhacir- Ensar örneği olsa gerek.

Cenab-i Allah şöyle buyurur: “Kendilerinden önce o yurdu (Medine’yi) hazırlayıp imanı yerleştirenler ise, kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı da içlerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinde bir açıklık olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularından korunmuşsa, işte onlar, felah bulanlardır” el-Haşr, 59/9

Kardeşlik üzerine bu yazıyı yazmaya beni sevk eden elbette mü’minlerin iman kardeşliğine dayanan sosyal ve içtimai meselelerdir. Bugün komşumuz olan Irak ve Suriye halkının gerek idari rejimin zulüm ve istibdadından gerekse Irak, Şam İslâmi Devlet adı altında örgütlenen “IŞİD” belâsından kaçarak memleketimize sığınan 1.500.000 mülteci ve muhacir insanlara devletimiz kucak açmıştır. Bu insanlara her ne kadar devlet bir nebze barınma ve yiyecek ve içecek konusunda imkân sağlamış ise de gene yetersiz olduğu bilinmektedir. Bu mazlum ve mağdur insanlar Türkiye’nin dört bir tarafına dağılarak birçoğu dilencilikle geçimini sağlıyorlar.

Oysa Ensarlar muhacirlerine dilencilik yaptırmadılar, Osmanlı devleti 640 sene dünya üzerinde kurduğu hâkimiyetin altında adalet, hakkaniyet ve misafirperverlikleri olmuştur. Misafirperverlik nişaneleri olan kervansaraylar, konaklama yerleri bugün kültür miraslarımızın başında gelmektedir. Ana dolunun her yerinde bu şaheserler halen ayakta duruyor. Misafirperverlik İslamiyet’in, insaniyetin ve kültürümüzün gereğidir. Misafirperverlik geleneğimize sahip çıkmak aslı görevimizdir. Memleketimize sığınan bu mazlum muhacir halkı kucaklama ve onlara sahip çıkma zamanıdır. Evlerimize misafir edemiyorsak; bari maddi desteklerimiz ile bir nebze yaralarını sarmalıyız. Ufakta olsa hediyelerle gönülleri almalıyız.

Kardeşliği ne güzel tarif etmiş Fahr-i âlem (a.s.m.): “Hiçbiriniz kendi nefsiniz için arzu ettiğinizi kardeşiniz için etmedikçe iman etmiş olmaz” Buhârî, imân, 7,

Rüstem Garzanlı

11.10.2014

www.NurNet.org