Kız anne babası olmanın sorumlulukları

Kız çocukları, kundaktan çıktıktan sonra ‘Müslüman Kız’ gibi giydirilmelidirler. Çok katı kuralların tatbik edildiği bir giyim de doğru değildir; nefrete neden olabilir. Dindar görünen ailelerin kızlarının giyim kuşamlarındaki çarpıklıklar bizleri Müslümanları ziyadesiyle üzüyor. Tesettürlü bir hanımın yanında İslami kurallara aykırı giyinmiş bir kız çocuğu veya genç bir kız görmek çok karşılaşılır bir durum oldu.

Sen tesettüre girmişsin Allah’ın emrini yerine getirmişsin, Allah’ın hoşuna gidiyor ama yanında gezdirdiğin evladın Allah’ı üzüyor, haram işliyor, günaha giriyor, onun cehennemde yanmasına nasıl gönlün razı oluyor. O çocuk ahirette senden davacı olacak. En ala hak Allah’ın hakkıdır toplum seni etkilememeli, dahası seni yanlış yönlendirememeli, Allah’ın emrini yerine getirmede sana engel olamamaları gerekir.

Bediüzzaman Hazretlerinin bu konuyla alakalı ifadesi şöyledir: “Birkaç sene namahrem hevesatına göstermenin tam cezası olarak; o bıçaklı bacaklar cehennemin odunları olup, en evvel o bacaklar yanacaklarını ve dünyada emniyet ve sadakatı kaybettiği için, hilkaten çok istediği ve fıtraten çok muhtaç olduğu münasib kocayı daha bulamaz. Bulsa da başına bela bulur.

Ne olur Kızlarımızın kıyafetleri bedenlerini de teşhir etmesin. Erkekleri kışkırtan tarzda olmasın. Yedi sekiz yaşlarındaki henüz bebeklikleri geçmemiş kız çocuklarını kadın gibi giydirip, o masumlara makyaj yapan ebeveynlere doğrusu hayret ediyorum. O masumun zarif cildini o makyaj malzemesini üreten hanım bile zararlı olduğu için kullanmazken, sen nasıl oluyor da o kimyasalları kızının yüzüne dudağına sürebiliyorsun?

Helene Robinstain Polonyalı Yahudi asıllı ABD ‘lı iş kadını bir röportajında ürettiği kozmetik ürünlerin hiç birini kullanmadığını söylüyor. COLLOGEN adlı kozmetikte kullanılan maddenin ceninden yapıldığını All About Issue adlı Ameriken dergisi yazdığında dünyada büyük yankı uyandırmıştı. Kolombiya kürtaj sonucu elde edilen bebeklerden yılda bir milyon dolar elde ettiğini açıklamıştır. Farkında olmadan bu sektörleri de desteklemiş oluyorsunuz.

Çocuklarımızı yetiştirmemizi sakın cihattan aşağı bir iş görmeyelim. Bilakis asrın cihadı onları yetiştirmektir. Günahların sel gibi aktığı bu ahir zamanda, bu cihattan geri kalmayan anne ve babalara müjdeler olsun, İslam âlemine bir fert yetiştiren onları dinin emir ve yasaklarını öğreten anne babalara müjdeler olsun. Peygamberimiz (sav) efendimiz. “Kız çocuğunu güzelce terbiye edip, Allahü teâlânın verdiği nimetlerle bolluk içinde yedirir giydirirse, o kız çocuğu onun için bir bereket olur, Cehennemden kurtulup kolayca Cennete girmesine vesile olur.” Buyurmuştur.

Ayrıca “Evinde çocuğunun terbiyesiyle meşgul olan Müslüman kadın cennette benimle beraber olacaktır.” Buyurarak annelere müjde vermiştir.

Bediüzzaman Hazretleri’de Annelere şöyle seslenmektedir. “Sizin hanenizdeki masum evlâtlarınızla masumane sohbet, yüzer sinemadan daha ziyade zevklidir.” Çocukları hayata hazırlamak, yıllarca devam eden bir sabrı gerekli kılar. Kızları büyütüp yetiştirmek daha fazla bir dikkat ve itina ister. Kız çocuklarını yetiştirip hayata hazırlamak Allah’ı ve Resûlullah (sav)’ı memnun eden bir davranıştır. Meşrebimizde en mühim esas şefkat olduğu cihetiyle ve şefkat kahramanları kızlar olduğundan ve en sevimli mahlûk bulunduğundan, daha ziyade tebrike şayansınız.

Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm fermân etmiş ki: “Oğlan çocuğunu seviniz.’ demişler, ‘Kızları niçin istisna ettin?’ Ferman etmiş ki: ‘Kızlar kendi kendini sevdirirler, onlar fıtraten sevimlidirler.” Evet, kız, şefkat ve cemalin mazharı olduğundan erkek çocuğundan daha ziyade sevilir, Fakat çok zamandan beri terbiye-i İslâmi’ye zedelenmesiyle çocuklarımızın manevi eğitimi zorlaşmıştır. Çünkü âhirzâmanda çocuk olmak ve çocuk yetiştirmek çok müşkülleşmiştir.

İslâm terbiyesi yerine terbiye-i medeniyenin hâkim olması, manevi eğitimi neredeyse yok etme noktasına getirmiştir. 

Bediüzzamân Hazretleri şöyle diyor. “Çocuklar hamiyet-i milliyeden merhamet isterler, şefkat beklerler. Bunlar da, zaaf ve acz ve iktidârsızlık noktasında, merhametkâr, kudretli bir Hàlık’ı bilmekle rûhları inbisât edebilir, istidâdları mes’ûdâne inkişâf edebilir. İleride, dünyadaki müthiş ehval (korkulara) ve ahvâle (hallere) karşı gelebilecek bir tevekkül-ü îmânî ve teslîm-i İslâmî telkinâtıyla o masumlar hayata müştakane bakabilirler. Acaba, alâkaları pek az olduğu terakkiyât-ı medeniye dersleri ve onların kuvve-i mâneviyesini kıracak ve rûhlarını söndürecek, nûrsuz, sırf maddî, felsefî düstûrların tâliminde midir?” Elbette değildir. Öyleyse o masumların fıtratlarına ve hayatlarına tevekkül-ü îmânî ve teslîm-i İslâmî telkinâtlarını yapmalıyız.”

Yedi yaşına gelen bir çocuğa namaz gibi farzlara peder ve valideleri onları alıştırmak için, teşvikkârâne emretmek ve on yaşına girse şiddetle namaz kıldırmak ve alıştırmak şeriatta var. ( Hadis-i şerifte geçtiği üzere ‘ala’ edatıyla kullanıldığında ise, dövmek manasına değil, ‘mecbur etmek’, ‘sorumlu ve yükümlü tutmak’, ‘dayatmak’, ‘sıkıştırmak’, ‘zorlamak’, vs. anlamlarına gelmektedir.)

“O şefkatli valide, çocuğunun hayat-ı dünyevîye de tehlikeye girmemesi, istifade ve fayda görmesi için her fedakârlığı nazara alır, onu öyle terbiye eder. ‘Oğlum paşa olsun’ diye bütün malını verir, hafız mektebinden alır, Avrupa’ya gönderir. Fakat o çocuğun hayat-ı ebediyesi tehlikeye girdiğini düşünmüyor. Ve dünya hapsinden kurtarmaya çalışıyor; Cehennem hapsine düşmemesini nazara almıyor. Fıtrî şefkatin tam zıddı olarak, o masum çocuğunu, âhirette şefaatçi olmak lâzım gelirken dâvâcı ediyor. O çocuk, ‘Niçin benim îmânımı takviye etmeden bu helâketime sebebiyet verdin?’ diye şekvâ edecek. Dünyada da, terbiye-i İslâmiyeyi tam almadığı için, vâlidesinin harika şefkatinin hakkına karşı lâyıkıyla mukabele edemez, belki de çok kusûr eder.
Rabbimiz! Bizim gönlümüzü merhamet duygusuyla yeşert!Amin.

Çetin KILIÇ
Kaynaklar:
Risalei Nur Külliyatı
Fetva meclisi 
Sorularla İslamiyet 
Sorularla Said Nursi
Blog milliyet kozmatik vahşet