Kurban Kesimi ve Arefe Günün Önemi Nedir?

Allah’a mânen yaklaşmak için, ibâdet niyetiyle kesilen hayvana kurban denir. Hicretin 2. yılında kurban kesimi meşru kılınmıştır. Cenab-i Allah, Hazreti Muhammed’e (asm) hitaben: “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes” Kevser süresi, ayet 2. İslâm âlimleri, bu ayetle imkânı yerinde olan mü’minlere de kurban kesimine işaret olduğunu belirtiyorlar.

Ebû Hüreyre’den, rivayet edilmiş: “Hâli vakti yerinde olup da kurban kesmeyen kimse bizim mescidimize yaklaşmasın…” görüldüğü üzere maddi durumu iyi olan mü’minler kurban kessin. İmkânı olup ta kurban kesmeyenler için “Mescidimize yaklaşmasın” ifadesiyle de ibadetleri makbul olamayacağı anlaşılmaktadır. “Kurbanlarınızı büyük büyük kesin. Muhakkak ki onlar, Sırat’ta sizin binek hayvanlarınızdır.” demekle de, büyük baş hayvanları kurban etmeğe teşvik edilmiştir.

Kurban kesme, aynı zamanda insanlar için büyük bir nimet ve rahmettir. Maddi durumu müsait olan mü’minler, kestikleri kurbanın etini çevredeki ihtiyaç sahiplerine dağıtmakla yararlanan fakirler; bu kez zenginlere karşı hürmet ve saygı gösterilir. Dolayısıyla fakir- zengin arasındaki kin ve adavette ortadan kalkar, haset yerine; kardeşlik bağı perçinleşir, böylece bayram mutluluğu hep beraber yaşanmış olur.

Peygamberimiz (a.s.m.) Medine çevresinde kıtlık olduğu senelerde, “Kimse evinde üç günden fazla kurban eti bulundurmasın.” buyurmuş, yani çevrede bulunan ihtiyaç sahiplerine yardımcı olmayı istemiş, kıtlık bitiği sonraki senelerde ise bu üç gün müddetini kaldırmıştır.

Kâinatın medar-i iftiharı Hz. Muhammed, (a.s.m.) yaşadığı sekiz bayramda da en az iki kurban kesmiştir. Bu da bizlere kurbanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Durumu müsait olanlar tek kurbanla yetinmeyip, âlemlere Rahmet olarak gönderilen fahr-i âlem, kurban kesiminde de örnek olmuştur. İmkânı olan Efendimizi örnek alarak iki veya daha fazla kurban kesip çevresinde bulunan fakirlere, komşu ve yakınlarına kurban etini dağıtsın, yardımlaşma ile birlik, beraberlik, sevgi ve samimiyet gösterilsin.

Ayrıca unutmayalım ki, bugünlerde IŞİD zulmünden mustarip olup Türkiye’ye sığınan Suriye ve Irak muhacirleri de maddeten fakir ve mazlum insanlardırlar. Bu insanlara Ensarlar gibi kucak açıp maddi sıkıntılarına ortak olmak, acılarını paylaşmak hem insani hem de insani bir görevdir.

Arefe günün önemi nedir?
Arefe, Kurban Bayramından bir önceki gün, hicri takvimine göre Zilhicce ayının 9’uncu günüdür. 10’uncu gün ise Kurban Bayramının ilk günüdür.
Cenab-ı Allah, (c.c.) Kur’an’ı Kerim’de üzerine yemin edilen,(Fecr,2) Zilhicce’nin ilk on gecesinin ne kadar kıymetli olduğu anlaşılmaktadır.
Duanın faziletlisi, arefe günü yapılanıdır. (Beyhaki)

Bediüzzaman, arefe ile ilgili bir hususiyeti şöyle belirtiyor: “Aziz, mübarek kardeşlerim. Bizim memlekette eskide Arefe gününde bin İhlâs-ı Şerif okurduk. Ben, şimdi bir gün evvel beş yüz ve arefede dahi beş yüz okuyabilirim. Kendine güvenen, birden okuyabilir. Ben, gerçi sizleri göremiyorum ve hususî her birinizle görüşmüyorum. Fakat ben, ekser vakitler, dua içinde her birinizle bazen ismiyle sohbet ederim.” Şualar, 266
Bugünlerde fazileti yüksek olan, tesbihi (Sübhanallah) tahmidi (Elhamdülillah) tehlili (La ilahe illallah) ve tekbiri (Allahu ekber) çok zikir edelim.

Sonuç olarak, İnsanlar arasında yardımlaşma ve dayanışma sağlansın ki, sulh çiçeği ebediyen solmasın, kimse kimseye dargın kalmasın, çünkü dostluğun ve barışın tek şartı bağışlamaktır. Onun için bağışlamayı ve yardımlaşmayı bilelim ki dargın kimse kalmasın.

Kurban bayramı tüm İslâm âlemine ve insanlığa hayırlara vesile olmasını dilerim.

Rüstem Garzanlı
30.09.2014

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: