Kuzey Avrupa ve Tesettür

Fıtrat tesettüre zorluyor
    
KUZEY Avrupalı, ifrat ve tefriti yalnızca düşünce ve fikirde yaşamıyor. Maddî havalardaki zıt noktalar da son zamanlarda dikkatleri çekmeye başladı. Kışın burudeti eksi 31’leri geçtiği gibi yazın harareti artı 40’ları vuruyor. Kuzey Avrupa’nın bu sert iniş ve çıkışlar arasında çoğu kez şaşkınlık ve sersemliği yaşadığını söylememiz mübalâğa olmaz… Kuzeylilerin nisbeten kışlara ve kışların soğuğuna alışık olduğunu düşünebilirsiniz.

Fakat “Sibirya soğuklarına” pek alışık değiller. Denizden yüksekliği altı yüz metreyi pek geçmeyen kuzey coğrafyasındakilerin yüksek nem ile yaşadıkları 40 derece ise, buradaki insanları adeta düşünemez hale getiriyor.

Düşünce melekesini bu hararet altında kısmen kaybeden insanlar ve bilhassa kadınlar; akıllarını ve bedenlerini daha büyük zararlara uğratacak şekilde soyunup caddelere sokaklara taşınıyorlar. İnsanlığın temel değerlerini, kadınlığın haysiyetini, iffet ve nezafetini ayaklar altına alan manzaralar, fıtratı bozulmamış herkesi rahatsız ediyor.

Bir ayı aşkındır Almanya’yı kavuran çöl sıcağı, “medenî olduklarını” zanneden bazı semavî din karşıtlarına, çölde yaşayan insanlarla istihzanın ne kadar yanlış olduğunu İnşallah anlatmıştır. Cehennemî sıcaklıkların ten ve ciltlerindeki tahribatını çok yakında ilmî makaleler ortaya koymadan önce, aynı hararetin buradaki insanlarda meydana getirdiği “psikolojik bozukluğun” da altını çizmekte fayda var.

Kuzeyli kadınların, kendilerini müstehcenlik ve fuhşa teşvik eden “sinsi dinsiz ve ahlâksız cereyanların” oyunlarının şimdililik farkına varmaları nisbeten zor görünüyor. Zira söz konusu “kadın karşıtı ifsad cereyanını,” maalesef aktüel politikacılar, medya ve ipi mâlûm şebekelerin elinde olan feminizm azıcık destekleyince, kuzeyli kadınların hem ruh, hem de beden sağlıkları ciddî tehlike ile karşı karşıya kalıyor.

Son zamanlarda yayınlanan sağlık istatistiklerine göre “cilt kanseri” büyük bir atakla üst sıralara sıçramış. İnsanların kirlettiği çevreden semaya yükselen zararlı gazlarla dünyamızın damı delik deşik olmuş. Bu böyle devam ederse, önümüzdeki senelerde Hannelore Kohl’un akibetini maalesef birçok Alman yaşayacakmış. İnsanları sağlık sebeplerinden dolayı sigaradan uzaklaştırmaya çalışan insanî hareketler, kuzeylileri ciddî bir şekilde tehdit eden hastalık böyle devam ederse, bu defa müstehcenliğe karşı bilhassa kadınları uyarmaya başlayacakmış…

Semavî dinleri – İslâmiyet, Musevîlik ve İsevîlik– dinlemeyen, insaniyete ve ahirete yönelik gözü kör Avrupa medeniyetinin fıtrat dışına çıkışının cezasını yalnızca Avrupa kıt’asında yaşayanlar çekmiyor.

Avrupa kültürünü “medenî kültür” diyerek elindeki maddî kuvvetlerle üçüncü dünyaya dayatan emperyalistler yüzünden, bütün dünya bu “yaratılış karşıtlığının” bedelini maalesef ödemek zorunda kalıyor.

İslâmiyet ile insaniyet-i kübrayı aynı anlamda değerlendirenler, ahirzaman Peygamberinin “fıtrat peygamberi” olduğunu bilirler. Fıtrat Peygamberinin “insanlığa hediye ettiği” hayatı takip edenler, ne kışın sıfır altı otuz bir derecesinden, ne de sıfır üstü kırk derecesinden pek rahatsız olmazlar. Giysileri, yiyecekleri ve içinde oturdukları evleri “fıtrata göre” düzenlenmiştir onların.

İnsanlar, başlarını yalnızca soğuktan korunmak için örtmezler. Sıcaklık bir yönüyle soğuktan daha tehlikelidir sağlığımız için. Asyalının, Arabın veya Kuzey Afrikalının kıyafetini alaya alan Avrupalılar, belki şu günlerde “fıtrî giyimi” düşünebilecekler. Kadını hem bedenî, hem psikolojik ve hem de sosyolojik olarak tehlikelerden koruyan tesettürün aleyhindeki “dinsiz ve ahlâksız çetelerin” ağzına fıtrat da çok yakında sesi ta Çin’den duyulacak büyük bir şamar vurmaya hazırlanıyor.

İnsanlığı ve bilhassa Avrupalıları söz konusu acıklı akibetlere karşı uyaran insaniyetperver kurumlara, Müslümanlara ve hakikî İsevîlere büyük görevler düştüğünü, hadiselerin gelişimi haber veriyor.

Bizden sadece hatırlatması….

Şükrü Bulut

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: