Legoların, Tevhid Çığlıkları!…

Hem oyun, hem eğlence, hem zeka testi, hem kültür, hem de en önemlisi VAHDANİYET ve TEVHİD içeren tefekkür dolu çok harika bir konuya giriyoruz bugün. Bunu da hak ettik galiba.
 
Torunlarıma oyuncak almak için, zengin çeşitleri olan ünlü bir oyuncak mağazasına girmiştim. Sadece oyun ve eğlence için değil de, artı olarak zeka geliştirici oyuncaklar almayı düşünüyordum. Beni LEGO oyunları ile ilgili reyona götürdüler. Lego’yu bilirsiniz: Birbirine geçmeli olarak imal edilmiş, küçük ve renkli plastik parçalardır.  
 
Çeşitli renklerde ve boyutlarda olup, birbirine monte edilecek yiv ve setleri vardır. Çocuklar, örnek resimlere bakarak bu Legolardan onlarcasını kullanırlar ve evler, kaleler, köprüler, ağaçlar veya çiçekler yapmaya çalışırlar…
 
Bu konu o kadar çok geliştirilmiştir ki, büyükler bile Legolardan yüzlercesini kullanarak, araba, hayvan, hatta insan heykeli bile yapmaktadırlar. Ben hayretle, Legolardan yapılan bu şekillere bakarken, bana bir yabancı gazete kupürü getirildi. Bana gösterilen o ilginç Haber şöyleydi: “San Francisco’da New York merkezli Tuğla sanatçısı Nathan Sawaya tam boyutlu heykellerin yanı sıra, küçük sanat eserleri ve mozaikleri yapar.
 
O, New York stüdyosunda 1,5 milyondan daha fazla lego tuğla kullanır! Geçen yaz, Sawaya süper kahraman modunda Conan bir heykel yaptı.”  
 
Bana böyle geniş bilgiler verilirken, bendeniz adeta kendimden geçtim. İç alemimde vahdaniyet fırtınaları kopmaya başladı. Adeta Legoların TEVHİD ve vahdaniyet çığlıklarını duyuyor gibiydim. “Beyefendi, beyefendi, bir şeyiniz yok ya?…” sesleriyle kendime geldim. Alelacele karar vererek alacaklarımı aldım, bu tefekkürümü satırlara dökmek üzere bilgisayarımın başına geçtim. Şimdi birlikte tefekkür etmeye devam edelim. 
 
1. Bakınız; Legolar hazırken bile, 8-10 Legodan basit bir çiçek şekli   yapabilmek için, belli bir akla, zekaya ve kudrete ihtiyaç var. Bu kesindir. Yani, binlerce kez o 8-10 Legoyu rast gele atsanız veya yıllarca yan yana bekletseniz, tek bir çiçek şekli oluşmaz, değil mi? 
 
2. Dikkatinizi mutlaka çekmiştir. İlim ve kudreti çok sınırlı olan çocuklar, ancak 8-10 Lego kullanarak basit bazı şekiller yapabiliyor. İlim ve kudreti biraz daha çok olan büyükler ONLARCA Lego kullanarak, daha çok çeşitli obje yapabiliyorlar. İlim ve kudreti çok daha fazla olup, ömrünü bu çalışmalara verenler ise YÜZLERCE Lego kullanarak “Nathan Sawaya” gibi kişiler, hayvan veya insan suretleri yapabiliyor.  (Şimdi konuya tam odaklanalım.)
 
3. Acaba, (yüzlerce değil, binlerce ve milyonlarca da değil) milyarlarca atom Legolarından ELEMENT, ve milyonlarca element Legolarından HÜCRE, milyarlarca hücre Legolarından, tek bir gerçek MENEKŞE veya LALE nasıl kendi kendine olabilir?
 
Basit bir toprak içinde, birbirilerine kenetlenip yeryüzüne çıkarak, yavaş yavaş katılımlarla büyüyerek, o güzel renklerle ve harika kokularla bezenerek, nasıl bizlere gülümseyebilirler? 8-10 Lego’luk basit bir çiçek şekli bile kendi kendine oluşamazken, böylesine Harika bir menekşe nasıl kendi kendine olabilir? Elbette Bu menekşeyi bizlere sunan O Kudret, irade ve akıl, asla inkar edilemez. Değil mi?
 
Sadece bir menekşe değil, yeryüzündeki katrilyonlarca menekşeyi, hatta milyonlarca çeşit bitkiyi yaratıp, bizlerin istifadesine sunan O Yüce Kudret inkar edilebilir mi? Hazır Legolardan şekiller yapan Nathan Sawaya dünya basınında takdir görürken, her mevsimde bizlere bu güzellikleri sergileyen O Yüce Kudrete c.c. her fırsatta SECDE ile takdir, tebrik, teşekkür ve tazim edilmez mi?…
 
4. Normal yapıda bir insanda 100 TRİLYON’dan fazla HÜCRE (Lego’su) olduğu biliniyor.  Her hücrede milyonlarca molekül (Lego’su) olduğu da malum. Her molekül Lego’sunda da (300 000 Km./Saniye hızla dönüş ve gravitasyon halinde olan) milyonlarca ATOM Legosundan meydana getirildiği de ilmen kabul ediliyor.
 
Acaba; trilyonlarca çeşitli (atom, element, molekül, hücre v.s.) Legolardan meydana getirilen İNSAN, tesadüflere havale edilebilir mi? TEK bir insanı, böylesine karmaşa içinde KUSURSUZCA yaratan İlim ve Kudret sınırlı olabilir mi? 
 
5. Evet; vakıa ortada: Şu anda var olan 7,5 milyar insanların, her birinin parmak izlerini imza niteliğinde farklı, simaları farklı, göz frekansları farklı, SES şifreleri farklıdır. Tüm insanların bu şekilde farklı yaratılması için, O yüce Yaratıcının gelmiş-geçmiş ve var olan TÜM insanların parmak izlerini, simalarını, göz frekanslarını, SES şifrelerini, aynı anda görmesi ve bilmesi ŞART değil mi? Bu İlim ve Kudrette hiç SINIR olabilir mi?…
 
6. Böylesine komplike olan ve aynı atom, molekül ve hücre Legolarından, yüzbinlerce çeşit ve trilyonlarca sayıda hayvanları, aynı anda yaratan, onları fıtratlarına göre giydiren, kuşatan, yürüten, zıplatan, yüzdüren, uçuran, her türlü hareketi yaptıran ve insanlara hizmetler ettiren, her türlü ihtiyaçlarını karşılayan, v.b. deveranı asırlardan beri sürdüren O Yüce Kudret eğer tanınmaz ise, takdir edilmez ise, sevilmez ise, kendisine her gün SECDE edilmez ise, ne derece KALIN BİR GAFLET içinde olduğumuz anlaşılmaz mı?… 
 
7. O Yüce Kudret c.c., böylesine önemli NİZAMI, elbette boşu boşuna kurmadı. Tüm Kainatı ve bizleri yaratma gayesini anlayabilmemiz için (hayvanlardan farklı olarak) bizlere AKIL nimeti verdi. Bizlerin gaflete düşmememiz için, her an SINAVDA olduğumuzu idrak edebilmemiz için, her dönemdeki insanlığa, suhuflar ve kitaplar göndererek, dünyaya gönderiliş gayelerini bildirdi.
 
Rızık ve Maişet peşinde koşan insanların, bu kitaplardaki mesajları kolaylıkla anlamaları için, NEBİLER gönderdi. Son NEBİ Hz. Muhammed’den sonra, Kıyamete kadar her asır insanına yetecek donanımda olan Kur’anı, muasırlarına açıklamaları için (Ö.b. Abdulaziz, İ. Azam, Şafii, Maliki, Hambeli, İ. Ebu’l-Hasan el-Eş’ari, Ahmed İsferani, İmam Gazali, Fahruddin Razi, A.K.Geylani, Ş.Nakşibendi, Mevlana C.Rumi, Bediüzzaman Said Nursi v.b. gibi) kutup imamları, din mücdditleri ve Bediüzzamanlar gönderdi. 
 
Böylesine lütuf ve Rahmete mazhar olan şu insan, O yüce Kudreti nasıl inkar edebilir? O’nun c.c. emir ve yasaklarını nasıl hafife alabilir? Dünyevi işlerini, nasıl O’nun c.c. buyruklarına tercih edebilir? Evlatlarının dünyevi tahsillerine 10-15 yıl ve milyonlarca lira harcarken, bunları O Yüce Rabbini tanıtmak ve sevdirmek için nasıl esirgeyebilir?…
 
KEHF Suresi, 29. Ayet: “Ve (insanlara) de ki: Hak (olan KUR’AN) , Rabbinizdendir. Öyle ise dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin. Biz, zalimlere öyle bir cehennem hazırladık ki, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Susuzluktan İmdat dileyecek olsalar imdatlarına, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. Ne fena bir içecek ve ne kötü bir kalma yeridir orası!”… İsra Suresi, 9. Ayet: “..Şüphesiz ki bu Kur’an; en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükafat olduğunu müjdeler.”…
 
Tefekkür deryasına, sadece bir kapı aralamış olduk. Bundan sonrası, sizlerin özel anlayış, arayış ve kabiliyetlerinize göre geliştirilebilir. Vesselam…
A. Raif Öztürk

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: