Merhum Bayram Yüksel Ağabeyin Hatıralarından (2)

26- Üstad Hazretleri, uçağı gördüğü zaman, onu göstererek, “Nev’imle iftihar ediyorum.” dedi.

27-Üstad Hazretleri, Şafii mezhebine göre biraz erken kalkardı. O zaman Ağabeyler namazlarını ayrı kılarlar, sonra zile basılınca Üstad Hazretlerinin yanına giderlerdi. O zaman Üstad Hazretleri “Tesbihatı yapıp yapmadıklarını” sorar, yapmamışlarsa “yapmalarını” söylerdi. Eğer namazı beraber kılmışlarsa, La İlahe İllallah çekilinceye kadar kimseyi bırakmazdı.

28- Üstad Hazretleri, “Yirmi milletvekili vatan, Kur’an için çalışacağız.” Deseler,” maaş almazlarsa bomba gibi te’sir edecek!” dedi.

29- Üstad Hazretleri, gümleğinin önüne bazen reyhan ve gül takıyordu.

30- Üstad Hazretleri, “Benim hizmetkârlarımı gıybet edenlerin akıbetlerinden korkarım.” dedi.

31-Üstad Hazretleri “Menderes gelse, Bayramı bana şoför olarak ver!” dese, bunun neticesi olarak “Risale-i Nur dağıtacağım neşredeğim!” dese, ben Bayramı vermeyeceğim.” dedi.

32- Abdullah ağabey Urfada hizmetteyken, validesi Üstada mektup yazarak diyor ki: “Abdullahı müsaade  edin, iki aylığına yanıma gelsin! Yoksa hakkımı helal etmeyeceğim.” Üstad Hazretleri, o  sırada Emirdağı’nda imiş Bu mektuptan evvel evvel haberdar olan Zekeriyya kitapçı Ağabey Üstad Hazretlerinden habersiz olarak Abdullah Ağabeye mektup yazarak demiş ki, Annenden böyle böyle mektup geldi. Üstad Hazretleri iki aylığına değil de iki günlüğüne gitmenize izin verdi. Çabuk gidin.” Abdullah Ağabey hemen yola çıkarak evvela Üstad Hazretlerini ziyaret ederek, memlekete gitmek  niyeti ile Emirdağı’na geliyor. Üstad Hazretleri, Abdullah Ağabeye o zaman Şöyle demiş: “Sıla-i rahim mektupla da olur. Hemen  Urfa’ya geri dön. Eğer önceden tedbir alıp, eve ara sıra mektup yazsa idin, bunlar başına gelmezdi. Eğer seni özlemişlerse, onlar senin yanına gelsinler.”Abdullah Ağabeyin anlattığına göre, Üstad Hazretleri sağ elini göstererek demiş ki: “Baş parmak Hukukullaha; işaret parmağı hukuku Resülullah. Orta parmak hukuku Üstada; Yüzük parmağı hukuku vâlide; Küçük parmak hukuku peder.” Demiş. Sonra Üstad Hazretleri baş parmağını işaret ederek, “Hepisine mukabildir ve hepisinden önce gelir.” Demiş. Abdullah Ağabey hemen urfaya dönmüş.

33- Abdullah Ağabey Üstad hazretlerini ziyarete gelince, Isparta’daki Ağabeylerin hepsi yemekte toplanıyor. (Üstad Hazretleri, dışarıdan lokantadan yemek getiriyor.) Üstad Hazretleri yemekten sonra şöyle dua ediyordu: “Ya Rab bu cemaatla beraber cennette de bize yemek nasip eyle!” diyor.

34- Üstad Hazretleri, fırtınalı bir havada,  Eğridir’den Barlaya motorlu bir kayıkla gidiyor. Üstad o fırtınada kayık içinde bir delikanlı gibi duruyor. Kayık içnde korkmayan bir Üstad Hazretleri ile bir çocuk varmış. Üstad Hazretleri kayıktaki korkaklara diyor: “Hey ahmaklar, ne korkuyorsunuz? Şehid olacaksınız!” Karaya çıktığında Üstad Hazretlerinin üzerinde bir damla yağmur ve deniz suyu yokmuş. Üstad Hazretleri, orada bulunan ihtiyar bir kadına: Çayın varmı.” diye soruyor? Kadın: hiç çay adetimiz yoktur!” diyor. Üstad Hazretleri bir yerden çay alıyor. Oba sahibi ise: Şekeri de benden olsun diyor.” Üstad Hazretleri ise: “Ben seksen senelik kaidemi bozmam” deyip şekerin parasını veriyor. (Emirdağ.2: 198-199’a bakınız.)

35- Üstad Hazretleri, “Vandaki ada içinde  yetiştireceğim on adam, dünyayı idare eder!” Diye buyuruyor. Sebebi sorulunca:”Çünki âfâki meşguliyet yok!” demiş.

36-  (Sırr-ı İnna A’tayna), ay ışığında ve çam ağacında te’lif ediliyor.

37-  Üstad Hazretleri, (Bast-ı zaman, Risale-i Nurun te’lifinde vuku bulmuştur.” Demiştir.

38- Üstad Hazretleri, Demokrat Parti parmak kesiyor. Halk Partisisi el kesiyor. Onun için Demokrat Partiye ehvenişer nazarıyla  bakıyorum!” diyordu.

40- Bayram Ağabeyin kalbine bir gün, “Bir avuç Nur telebeleri olan bizler yazıyoruz, bizler okuyoruz.” Diye geliyor. Üstad Hazretleri, birden “Bu Nurları bütün kâinata okutturacağım! Diye buyuruyor.

41- Üstad Hazretleri,(sarıklı genç) için “Bir zaman Ceylan’ı düşünmüştüm.” Demişti.

42- Üstad Hazretleri, “Fıtri uyku  beş saattir diyordu. Kendide erken yatıp saat ikide kalkıyordu.

43- Üstad Hazretleri, Emirdağı’na üç Km. kalsa bile namaz vakti girince arabayı durdurup, hemen evvel vaktinde namazını eda ediyordu.

44- Üstad Hazretlerinden âfâki hiç bir şey duymadık. Beş dakika boş durduğunu da görmedik. Ya yazıyor veya okuyordu.

45- Üstad Hazretleri, “benden sonra sizin vazifeniz tevafuklu Kur’an, Risale-i Nur’un ta’limi, Lahika mektuplarının neşri (Kastamonu ve Emirdağ Lahikaları neşredilmişti) olacak diyordu. (Ağabeylere hitaben)

46- Üstad Hazretleri, Risale-i Nuru bir yerden bir yere götürmek, on kâfiri öldürmekten daha ehemmiyetlidir.” Buyurmuştu.

47- Üstad Hazretleri, Bazen bizleri çağırır ve ” Siz mi çalışkansınız , ben mi çalışkanım?” diye sayfaları gösteriyor ve kendisinin ikiyüz sahife okuduğunu tek tek sayıyordu.

48- Üstad Hazretleri, “Risale-i Nur’u evrad makamında da okuyabilirsiniz.” Diyordu.

49- Üstad Hazretleri ile bir gün yolda giderken, yolda gördüğümüz yeni doğmuş on günlük bir bebeğin Üstad Hazretlerine gitmek ister gibi hareketlendiğini gördük.

50- Üstad Hazretleri, Arapça Mesneviyi ders verdiği zamanlarda dersi çok uzatıyor ve sabah namazından öğle namazına kadar ders yapıyordu. Zübeyir Ağabey uyumamak için vücuduna iğne batırıyordu. Üstad hazretleri, Arapça Mesneviyi ders okurken izah ediyordu.

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org