Merhum ve Mağfur Vahdet Ağabeyden Ders Alalım

Ey şehit torunları vatandaşlarım!
Sakın o mübarek ecdadın sana yadigâr olarak bıraktığı İslam ahlakını terk etme. Yoksa o pişmanlık gününde, pişmanlığın çok kötü olur. Burası imtihan dünyası olmasa idi, burada yapılan günahların cezasını Allah hemen burada verseydi, günah yapanı göremezdin. Namaz kılmayanın başına gökten taş düşseydi; Siz söyleyin namaz kılmayan kalır mıydı.
Aşağıda İslam ahlakını yaşayan Merhum Vahdet Ağabeyden bahsedeceğim:
Rahmetli olan Vahdet Ağabeyimiz de bizim gibi İnsan idi ama, büyük fedakârlık yapıp, günahlı işlere tekme vurup, devamlı Allah’ın rızasını gözeterek Yaşıyordu. Nur Talebeler çoktur ama Rahmetli gibi, Nurların şartlarına onun gibi uyan azdır. Nurların Prensiplerine uyup lazım olan işleri yapmak için gece gündüz çalışırdı. Rahmetli her zaman kendini beğenmekten uzak durup büyük fedakarlıkta bulunurdu.
Ben fakir Rahmetliyi kırk seneden fazla bir müddettir tanıyorum, tanışıyorum. Kumkapı’nın üst tarafındaki dershaneye çok sefer derse gitmişimdir. Dikkatle bakmışımdır; kendisi nefsine pay çıkarmaktan çok korunmuştur. Devamlı hizmet peşinde koşardı. Beraber kaldığı kimselerle asla kavgalı değildi. Rahmetli bu günkü ölüm hayatını hiç aklından çıkarmazdı. 
Rahmetlinin nazarında bu geçici hayattan leke almadan kurtulmaktı. Yapıp ne yapıp insi ve cinni şeytanların oyunlarına gelmeden kurtulabilmek. Allah’ın rızasını yaşayabilme gayretinde olmaktı. 
Allah nasip etti Rahmetlinin arabasıyla beş kişi  Makedonya ve Kosova’ya Nur hizmetine gitmiştik. Yanımızda Necmi İlgen Ağabey de vardı. Çok güzel bir yolculuk, bir hizmet olmuştu. Ben Risale-i Nurları Arnavutça’ya tercüme  ettiğimden, epey kitap yanıma almıştım. Kitapları muhtaç olanlara dağıtmıştık. Rahmetli tevazu göstererek her ne kadar o ordayken imam olmak istemesem de, her zaman namazda zorla beni imam çıkarır idi. Hele ki rahmetlinin şoförlüğü de meşhurdu. Nur içinde yat hizmette Ağabeyim. Sevgiline kavuştun. Makamın Cennetül Firdevs ola…
AV. OKTAY ERDOĞAN’IN RAMETLİ İLE HATIRALARI SUNUYORUM:
50 yıllık bir hukukum vardı Vahdet ağabey ile. Beni ilk defa terziye götürüp elbise ve palto, (evet Erzurum kışı için palto) diktiren adamdı. Param olmadığını anladığında gece ben uyurken pantolonumun cebine para koyan ve “benim param yoktu, cebimde para var; biri galiba yanlışlıkla kendi pantolonu sanmış para koymuş” dediğimde de, “berekettir bereket, kimse koymaz” diyen adam. Ben hiç emir dinlemezdim; hep sürtüşürdüm; ama o hiç beni ezmeye kalkmazdı. Bildiğini okurdu, Erzurum’da Süleymaniye’de altlı üstlü kaldık, vallahi herkesten çok okurdu. Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun kilit, kapı, konak serisini 10 günde bitirdi ve Sepetcioğlu Erzurum’a geldiğinde ona bi hakkın mihmandarlık etti. Düzgün yatağa girip uyumayı bilmez di, kıvrıldığı yerde uyurdu.
Erzurum’da 7 düvelle barışıktı. Hızır gibi hocamı her yere yetiştirirdi. Talebelerin dersleri ile ilgilenir ve biran önce mezun olmalarına gayret ederdi. Hatta bir ağabeyin okulunu bitirmesi için gidip hocası ile konuştuğuna şahidim. Bayramı, seyranı, kendine mahsus hayatı yoktu. İçimizdeydi. Herkesi ismi ile tanır; ailesinin sosyo ekonomisini bilir; insanlara öyle davranırdı. Sigara içen, kot pantolon giyen, şehir çocuklarını benim gibilere sap ederdi.
Bilmem ki ne diyeyim. Bilmem ki ne yazayım 1973 ye hapishaneye İdris Akkuşun ders notlarını hemen hemen her görüşte götürürdüm. İdris abi görüşe çıkamazdı, o her görüşe çıkar notları alır, İdris Akkuş a verirdi. Duvar yapardı, sıva yapardı, yemek yapardı, misafir ağırlardı. Şoförlük öğretirdi, adab öğretirdi.
Bir mesai arkadaşımın düğünü vardı. Ben dershanede kalıyordum, kalk arkadaşının düğününe git diye beni ikaz etti. Bilmem ki ne diyeyim; ne yazayım. Hizmet etti. Solumadan koştu. Dinlenmeden çırpındı.
Allah rahmet etsin. Makamı cennet olsun. Hocama, Üstadıma, Ağabeylerime, Efendimize selamımızı götürsün.
GAYYUR. CEVVAL. MÜÇAHİTTİ. GÖZÜ PEKTİ. FİKİR NAMUSU SAHİBİYDİ. Hürmetlerim ile 
Güle güle Vahdet Ağabey
Av. Oktay Erdoğan
(Paylaşan: Abdülkadir Haktanır)

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: