Meşveretlerde ki Mana

Meşveretlerde ki Mana

“siz, mabeyninizde münakaşasız bir meşveret ediniz.” 1

“Medar-ı niza’ bir mes’ele varsa, meşveret ediniz. Çok sıkı tutmayınız, herkes bir meşrebde olmaz. “Müsamaha ile birbirine bakmak, şimdi elzemdir.” 2

“İhtiyat ve temkin ve meşveret etmek lâzımdır.” 3

“Müslümanların hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyedeki saadetlerinin anahtarı, meşveret-i şer’iyedir.

وَ اَمْرُهُمْ شُورَى بَيْنَهُمْ âyet-i kerimesi, şûrayı esas olarak emrediyor.” 4

“meşveret-i şer’iye ile şehamet ve şefkat-i imaniyeden tevellüd eden hürriyet-i şer’iyedir ki, o “hürriyet-i şer’iye, âdâb-ı şer’iye ile süslenip, garb medeniyet-i sefihanesindeki seyyiatı atmaktır.” 5

“meşveret-i efkârın mehasinindendir ki: Makasıd ve mesalik, bürhan-ı katı’ üzerine teessüs ve her kemale mümidd olan hakk-ı sabit ile hakaiki rabteylemesidir. Bunun neticesi; bâtıl, hak suretini giymekle efkârı aldatmaz.” 6

Meşveret etmek, fikir almak, kamu oyu yoklaması yapmak elbette ki, insanın şahsi hayatı ve içtimai hayatın istikameti için elzem olan bir şeydir. Bunun ihmal edilmesi istibdatı, istimal edilmesi ise istikameti, bir grup tarafından bu sistemin su-i istimali ise oligarşiyi ve zımni manada istibdadı tevlid eder. Peki meşveret nedir diye baktığımızda kısaca karşımıza şu manalar çıkıyor. Danışma. Konuşup anlaşma. Fikir edinmek için konuşup görüşme. Görüşme meclisi. Meşveret etmek. Fikir danışmak. Müşâverede bulunmak… bütün bu manalar latif ve nazif olan manalardır. Manaevi meselelerde ortak akıl olan meşveretten beslenmek, nizami ve ortak bir sistemin tesisi cihetiyle güzeldir ve ibadet manasındadır. Dünyevi bir manada müşaverede bulunmak ise mevzubahis olan iş hakkında bir nokta-i nazara vesiledir. Yani netice itibariyle insanda ister manevi ister maddi meselelerde olsun bir nokta-i nazara vesiledir.

Maddi meseleler, manevi meselelerde tali ve ikinci, üçüncü mesele mesabesinde olmalıdır ki, manevi hizmetleri esas alan yerler kurum ve kuruluşlar (stk, dernek, vakıf..) gerçekten manevi hizmet iddiasına şahit olsun. Manevi hizmet iddia eden yerler sürekli olarak adeta dört mevsim yaşanan ülkemizde laakal mevsimlere kendisini endekslemiş gibi en az dört defa maddi taleplerde bulunması ve meşveretlerde insanların manevi olarak tatmini hususunda neler yapılabilir yerine nereye arsa, daire veya bina dikilebilir haline dönüşmüşse arabanın hararet ibresinin sinyal vermesi gibi o hizmet hareketi sekülerleşip artık maddi bir hizmet suretine bürünmeye başlamıştır.

Bir yerde mülk bir daire veya binanın olması orada manevi hizmetlerin inkişafı manasına gelmediği aşikardır. Bir de biz hizmet edemiyoruz çünkü mülk bir yerimiz yok gibi bir serzeniş ise hiçte manevi hizmetler iddiasında bulunan bir yere yakışmamaktadır.

Bir yerde manevi hizmet iddiasıyla yapılan meşveretlerde manevi meselelerin ötelenip maddi meselelerin ilk sıralarda tutulması da maalesef ki mananın maddeyye mağlubiyetinin ifadesidir.

Eskilerde insanlara nasıl okuturuz veya daha iyi istifadeye vesile oluruz gibi sualler açılırken, bize mülk daire lazım, araba lazım.. gibi şeylere dönülmemesi gerekir. Dönmüşse şayet bilin ki, gemi dünya suyu almaktadır.

İşin acı yanı ise biz bunu hizmete kullanacağız gibi maskeli ve sureta mübarek sözlerle aldatmak yoluna gidilmiş olmasıdır.

Hülasa: eğer maddi hizmet iddia ediyorsak ve bunu Risale-i Nur namına yapıyorsak hizmetin düsturlarıyla yapmalıyız. Kendi hevamıza hevesimize ve efkarımıza hizmet kılıfı giydirerek değil. Bediüzzamanın davasında Bediüzzamanın metoduyla hizmet edilir.

Bahtiyar o kimsedir ki, bu hizmette bu hizmetin düsturlarıyla amel eder.

Bedbaht ise, heva ve hevesine hizmet kılıfı giydirir.

Saftirik ise, hüsn-ü zanna binaen bedbahtların sözünü hizmet zannederek ona taraftar olur.

Selam ve dua ile

Muhammed Numan ÖZEL

www.NurNet.Org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: