Modası Geçmeyen Meyveler

Her yıl başka bir giysi ve renk modası çıkıyor ve insanlar her sene yeni bir modanın peşine düşüyorlar.  Acaba insanoğlu modanın ötesinde bir şey mi arıyor?

Peki her yıl aynı renklerde görüp de iştahla yediğimiz meyvelerde bu seneki moda renk ve trend ne olacak diye bir şey aklınıza geliyor mu?..

Bildiğiniz gibi meyveler, sebzeler, çiçekler ve ağaçların her biri farklı renklere, kokulara ve tatlara sahiptir. Çevremizde her an gördüğümüz, kimi zaman da sadece kitaplardan tanıdığımız bitkiler de her biri kendine özgü renklere ve desenlere sahiptir. Hepsinin içerdikleri nektar oranı, kokuları hep diğerlerinden farklıdır. Ama önemli bir özellikleri de hiçbirinin modası geçmez…

Görmek ya da görmemek…

Gülleri düşünelim: Kırmızı, beyaz, sarı, turuncu, pembe, siyah, kenarları beyazlı, çift renkli hatta geçişli renklere sahip pek çok çeşidi bulunmaktadır. Kuşkusuz bunları gören bir insanın hayranlık duymaması, bu çiçekleri yaratan Yüce Allah’ın sanatının inceliklerini ve anlamlarını kavrayamaması çok büyük bir manevi körlük olur.  Allah, Kur’an’da, insanın gördüğü yaratılış delillerini takdir edememesinin sebebi olarak şu davranış ve ruh haline dikkatimizi çeker: “Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler. Onların çoğu Allah’a iman etmezler de ancak şirk katıp dururlar.” (Yusuf Suresi, 105-106)

Allah’ın her fiili mucizedir

Dünyanın her yerinde aynı türdeki meyveler aynı desenler ve renklerle yaratılırlar. Hatta tek bir meyve ile yeryüzündeki diğer tüm meyveler yaratılış açısından birdir. O halde tek bir meyveyi yaratan kim ise yeryüzündeki diğer başka meyveleri de yaratan odur. Bunlar aynı bütünün tekleri olarak, aynı iradenin ve aynı sanatkârın eserleri olduklarını gösterirler.

Evet, Allah’ın her fiili mucizedir. Mesela, Allah (cc.), Musavvir (tasvir eden, her şeye belli bir şekil ve suret veren) isminin gereğince yarattığı her şeyi, o şeye en uygun surette yaratır. Yeryüzü sergisinde gördüğümüz eserler şekil ve özellikleriyle bize şu âyeti anlatırlar: “O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, şekil ve suret verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakîm’dir.” (Haşr Suresi, 24)

Eserden sanatkâra

Evet, bir eser, üzerinde görünen özellikleriyle sanatkârının sıfatlarını bildirdiği gibi, her bir meyve de tüm özellikleriyle Allah’ın bazı isim ve sıfatlarını bildirir. Yani yeryüzünde yaratılan eserlere bakarak, Esma-i İlâhiye’nin karşılıklarını görür ve Âlemler Rabbini isimleriyle tanıyabiliriz.

Bu konuda farklı bir örnek olarak, iki ilahî isim olan ‘Vahid’ ve ‘Ehad’ isimlerinin, geniş bir bakış açısıyla tecellilerini şöyle görürüz:

 Bütün meyveler dış görünümleri itibariyle, yani morfolojik ve anatomik özellikleri açısından birbirine benzemektedir. Yani en dışta bir kabuk, daha sonra etli kısım ve en içte çekirdek olması ile bütün meyveler birbirine benzerler. Demek ki, ağaçları ve iklimleri farklı olduğu halde ‘meyve’ dediğimiz şeylere bu ortak özellikleri aynı ‘İrade’ vermiştir; yani yaratanları birdir, Vahid’dir. Varlıklardaki bu birlik yansımasına ‘Vahidiyet’ deniliyor.

Ayrıca aynı özellikleri taşıyan meyvelerin her birinin kendine has özellikleri de vardır. Yani bütün meyveleri yaratan, onların her birini de farklı özelliklerde yaratmıştır. Bu ise farklı bir ismi, ‘Ehad’ ismini gösterir. Varlıklardaki bu benzerlik içindeki benzemezlik de ‘Ehadiyet’ tecellisidir. Yani deniz yüzeyinde yansıyan sayısız güneş ışıkları hepsi birlikte bir güneşin ışığını yansıtırlar, bu Vahidiyetin örneğidir; tek tek her bir parıltı da bir güneşi gösterir, bu da Ehadiyetin örneğidir. Allah (cc.) bütün varlık âlemlerinin yaratıcısı olduğu gibi, tek tek her şeyin de yaratıcısıdır; her şeyi bildiği gibi, tek tek her bir şeyi de bilir; rahmeti her şeyi kuşattığı gibi, rahimiyetiyle de tek tek her yarattığına merhamet eder, duasına cevap verir, ona yardım eder.

 Demek ki, Allah (cc.), yarattıklarına benzemez; bir yaratır ve mükemmel olarak yaratır. Bunun için de gözlüklerin modası geçer ama gözün modası hiç geçmez… 

Dr. Şahin Bey / Zafer Dergisi