Mübalağanın Zararları

İnsanların bazıları abartmayı sever, hayaliyle hakikatı karıştırır, kahramanlık hikayelerinden bu gibi durumlara çokça rastlanır. Bu, o karaktere iyilik değil kötülük olur, arttırayım derken noksanlaştırır, meth edeyim derken çirkinleştirir. Güzelliğin esası dengeli olmaktır. İlaç dozunda alınırsa ilaç, fazla alınırsa zehir olur.

Muvazenesiz sözler kötülükten sakındırmak içinde olsa doğru değildir. Ayakta bevletmek mekruhtur, bunu zina ile bir tutarsan zinayı hafifletirsin. Bir dirhem sadaka hacca eşittir demen haccın kıymetini düşürür. Vaiz, konuşmacı hikmetli, muhakemeli, muvazeneli olmak zorunda, dengeli anlatmak zorunda. Ayın ikiye bölündükten sonra Peygamberler(sav) ‘in cebine girdi demek münkirlerin bahanelerine kapı açar.

Romanlarda oluyor, Hazreti Ali bir kılıç darbesi ile kırk kafirin kafasını kesti deniyor, bu Hazreti Ali’ye fayda değil zarar verir, kendisi duysa rahatsız olur. Dinini seven hakikati söylesin, farza farz, sünnete sünnet, mekruha mekruh desin, haddi aşıp Kudrete iftira etmesin, bu Allah’ın hükmünü beğenmemek olur. İmam Gazali “şu alemde daha güzeli yoktur” der, yani her şey olması gerektiği gibi, ölçüsüyle miktarıyla her şeyi ile ne eksik ne fazladır. Deveye kanat vermemiş lütfetmiş, verseydi ne kadar sakıncaları olurdu. Ağaçta ceviz, incecik sapta kabak olduğunu görüp tenkit eden Nasrettin hocanın kafasına ceviz düşünce, “aman Yarabbi hikmetine sual olunmaz” demiştir.

Farz belli sünnet belli, bununla iktifa edilmeli. Kurşun, demir, altın, elmas, gümüş, her birinin yeri ayrı inşaata demir, cami kubbesine kurşun koyulur. Dinin maksatlarıda bunun gibidir, kimi akla kimi kalbe kimi sırra bakar. Ticarette 100 liralık bir şeyi 10 liraya alamazsın, 10 liralık bir şeyi 100 liraya satamazsın, yaparsan hilekar olursun. Fabrikanın her bir çarkları vazifesi gereği farklı farklı ölçülerdedir, bilmeyen biri bunların yerlerini değiştirirse fabrikaya zarar verir.

Din şahısların keyfine göre şekillenemez, doğru anlamalı doğru öğrenmeli, bence günümüzde faiz haram olmamalı diyebiliyor, herkes bulaştı diye faiz haram olmaktan çıkmaz, baş örtüsü için aynı şeyler söyleniyor, bunların hükmünü değiştirme hakkı kimseye verilmemiştir. İşlersen günahkar olursun itiraz edersen dinden çıkarsın. Sikkeye itibar edilmeli, yani birkaç para var, üç beş gram kurşun veya 5 cm kağıt, mahiyetleri aynı ama değeri üzerinde yazılan rakam kadardır, ülkenin yetkilileri ona öyle bir paha biçmiştir onun sözü üzerine söz olmaz.

Allah haram demişse haram, helal demişse helaldir, dinin hükümleri laf ebeliği yapanların, mübalağa edenlerin aşırıcıların elinde değildir. Bunlar şeriata adavet ediyorlar düşmandan daha çok zarar veriyorlar. Uzaktan bakan dinin içine girmeden kulaktan dolma bilgilerle değerlendirenler şeriatın hükümlerine karşıdırlar, mesela idam kararını tenkit ederler insan haklarına aykırı bulurlarlar, oysa insafla baksalar, içeriye girseler, nedenlerini öğrenseler, bir çok Avrupa, ABD gibi kabul edecekler.

Aldanma muhakeme et, yüzeysel bakmakla iktifa etme araştır, alim görünümlü şahıslara aldanma, sahih kitapları oku, Allah’ın ezeli ilminden gelen ebede gidecektir, zamanın eskimesiyle hükümler eskimez bilakis gençleşir, nefsine taraftar olanlar, aciz insanlar anlayamadı diye yanlış hükümleri İslamdan zannediyor, hata yapıyor. Adam göz muayenesi için göz doktoruna gitmiş doktor karşıdaki levhada bulunan harfleri okumasını isteyince “karşıda levhamı var” demiş. Sen göremiyor olabilirsin ama İslam hakikatleri görünmez değildir, güneş gibi, yıldızlar gibi daima parlamakta ve yol göstermektedir.

Hataya düşüren şeylerden biri de falan böyle demişti, esas olan ayet ne diyor, hadis ne diyor, icma ne diyor, kıyas ne diyor, bunların dışında bir ölçü olmadığını Müslüman bilmeli kim söylerse söylesin mihenge vurmalı. Ağlamak isteyen çocuk gibi, günahlarına bahane arama, dinde kusur yok, kusuru iç dünyanda ara. Dindeki dört eşliliğe itiraz edenler, içimizdeki batıyı yaşayanlar, özel hayatları deşifre olunca dört değil çok daha fazla kadınla münasebet kurduklarına şahit oluyoruz.

Müslümanın her tavrı Müslüman olmayabilir, keşke olsa, Arap’lar “Kuran bir vadide biz başka vadide” diyerek konuyu özetlemişler aslında. Hadisi şerifte Peygamberimiz (sav) “Müslüman yalan söylemez” buyuruyor, öylemi? maalesef hayır. Yusuf İslam “Kuranı inceledim Müslüman oldum Müslüman’ların haline baksaydım belki olmazdım” demiş. Yaşantımızda büyük problemler var, Üstad Bediüzzaman “hakkıyla dini yaşasak sair milletler ferc ferc İslamiyete girer” diyor. Allah, bizleri dinimizi hakkıyla yaşayanlardan eylesin. Amin.

Çetin Kılıç

Kaynak Şadi Eren muhakemat dersleri.