Muhabbet Fedaileri

“BİZ MUHABBET FEDAİLERİYİZ HUSUMETE VAKTİMİZ YOKTUR”

Önce biz insanız. İnsan insana sırf insan olduğu için saygı duyar. İnsan olan insana tahakküm etmeye çalışmaz. İnsan insanın hürriyetini tanır. İnsan insana insanca muamele eder. Etmelidir. İnsan olan sadece insan olduğu için hiç kimseye zulüm etmez. Kimsenin tahakkümü altına da girmez.

Başka insanları sevmek zorunda değiliz. Onlar gibi düşünmek, yaşamak zorunda değiliz. Ama onların hürriyetlerine, seçimlerine, yaşama tarzlarına, düşüncelerine saygı duymak zorundayız. Bu saydıklarım bir erdem değil. Bir fazilet, sufist bir söylem, bir üst kimlik filan değil. Bilakis insan olmanın asgari şartıdır.

Bir insana sırf insan olduğu için saygı duymuyorsak insan bile değiliz demektir. İnsanlığımız her şeyden önce tüm insanları insan olarak görmeyi, insanca saygı beslemeyi gerektirir. Başka insanlara saygısı olmayanın kendisine de saygısı yoktur. Başkalarının tercihlerine karışmak, herkes benim gibi olsun demek, ilk önce kendimize hakaret etmektir.

Sonra müminiz. Bir yaratıcıya iman etmek, bütün insanların, canlıların O’nun kulu, mahlûku olduğunu bilmek hepsine saygı duymayı, hatta hepsiyle kardeş olmayı gerektirir. Yaratılan her varlığı Yaratan’dan ötürü sevmektir iman etmek.

Tek bir Allah’a inanmak kardeş olmak, su-i zan etmemek, birbirimizin her daim lehinde olmak, hüsn-ü zan mümkün olduğu müddetçe, insanlar aleyhinde düşünmemektir. İman ne büyük bir birlik ve beraberliktir. Dünyevi menfaatler, sen ben kavgaları, koltuklar imanın yanında ne kadar da anlamsızdır. Bir Allah’a iman etmek sadece O’nun kulu olmayı,  hiç kimsenin tahakkümü altına girmemeyi gerektirir. Aynı zamanda iman etmek hiçbir insana, hatta hiçbir hayvana, bitkiye, canlıya, hatta cansıza tahakküm etmemeyi de gerektirir.

Madem ki her varlık Allah’ın en güzel bir sanatıdır, varlığa zulmetmek, Allah’a zulmetmektir. İnsanların kalbi Beytullah’tır. Bir kalp yıkan Beytullah’ı yıkmış gibidir. Kim, ne, hangi düşünceden, hangi yaşayıştan olursa olsun onun kalbi kutsaldır. Allah’ın evidir ve sırf bu yüzden bile saygı duyulmaya layıktır.

Sadece insan olarak da baksak, mümin olarak da düşünsek her varlık saygıyı hak ediyor. Zulüm ile kimse mutlu, huzurlu olmadı bu dünyada.  Seçimler, referandumlar, siyasi çatışmalar, kavgalar, gruplar geçici şeylerdir. Siyasetçiler elbet kavga edecek, birbirlerine bağırıp çağıracak, birbirlerini suçlayacaklar. Maalesef ülkemizde bir yerlere gelmenin, kazanmanın yolu bu.

Ama biz önce insan, sonra müminiz. Bir insanı kırmaktan, bir insana zulüm etmekten korkup titremeliyiz. Bir savaşta bir sahabe Peygamberimize gelip sordu: “Burada şehit olursam bütün günahlarım affedilir mi?” “Evet, dedi Resulullah affedilir.” Adam ayrılırken hemen Cebrail’i gönderdi Allah. “Ey Muhammed, Ona söyle kul hakkı hariç.”

Sizi bilmem ama bir dünya için, dünyevi bir menfaat için, mal, mülk, maddi menfaat için ahiretimi feda etmeye hiç arzum, niyetim yok. Çevreme bakıyorum sen ben kavgası her yeri sarmış. Bu kavgalara girmeye, takip etmeye en ufak bir arzu duymuyorum. Bunun için de bir tarafın yalakası, sopası olan bütün gazeteleri, internet sitelerini, televizyon kanallarını protesto ediyor hiçbiri ile ilgilenmiyorum. Oturduğum yerde zalimlere taraf olup, zulme ortak olmaktan, kul hakkından ve ahiretteki hesaptan korkuyorum.

Sanırım artık insanları sadece bir satranç oyununun piyonları olarak gören, bizi birbirimize düşman etmeye, tektipleştirmeye çalışan, tercihlerimize saygı göstermeyen, bizi propaganda malzemesi olarak gören zihniyetlere dur demenin zamanıdır.

Levent Bilgi – hicbisey.com