Muhabbete muhabbet edelim

Evvelâ muhabbeti, muhabetullah olarak görmemiz lâzım. Çünkü muhabbetullah, Allah’ın kemâl ve cemâlini idrak, takdir ve takdis edebileceğimiz ölçüde kalp, ruh ve aklımızda yerleşen bir esastır. Cenab-ı Allah (cc) insanın kalbine muhabbet kabiliyeti lütfetmiştir ki bu muhabbetin de esası Allah’ı ve sıfatlarıyla birlikte tanımak ve O’na kulluk görevi yapmaktır. Aslında ne kadar güzellikler varsa O’nun zatının güzelliğindendir. Bunun için “muhabbet şu kâinatın bir sebeb-i vücudu…” 1 olmuştur.

Bundandır ki, insanoğlu her hoşuna giden şeye bir şekilde muhabbet besler. Meselâ aile hayatının esası ve devamı muhabbete bağlıdır; muhabbet kalktığında aile hayatı bozulur. Cemaatlerin rabıtası, ittihad ve tesanüdünü sağlayan muhabbettir. Cemaatlerin şirket-i manevîyesini teşkil eden gene muhabbettir. Hatta bir devletin devamı ve bekası da yöneticiler ile yönetilenler arasındaki bağı kuran gene muhabbettir. 

Aralarında muhabbet bağı koptuğu an, memleketin huzuru da bozulur.

Demek ki, “insan-ı mü’minde, hayatına ve bekasına ve vücuduna ve dünyasına ve nefsine ve mevcudata karşı türlü türlü muhabbetleri ve şedid alâkaları, o istidad-ı muhabbet-i İlâhiyenin tereşşuhatıdır.” 2

Keza, “Bütün kâinâtın mâyesi muhabbettir. Bütün mevcudatın harekâtı muhabbettir. Bütün mevcudattaki incizap ve cezbe ve câzibe kanunları muhabbettendir.” 3

Said Nursî Hazretleri hayatı boyunca gerek tefekkür sahasında, gerek ameli hayatında muhabbet düsturuna önem vermiştir. Kendine düstur edinen muhabbeti talebelerine de Kur’ân’ın hizmet metodunda muhabbeti öncelikli düstur edinmiştir.

Risale-i Nur’un dört esasından şefkat ve tefekkür düsturu muhabbete dayanıyor. Bediüzzaman Hazretleri sadece insanlara değil, kâinatta bulunan on sekiz bin âleme canlısı-cansızı her şeye muhabbet göstermiştir.

Kara sineklerin istirahatını bozmamak için elbisesini ipe astırmamış, yediği çorbanın tanelerini karıncalara ikram etmiştir. 

Konumuzu Bediüzzamanın şu ifadeleriyle özetlemek isterim: “semavat zemine gıbta eder ki; zeminde hâlisen lillah sohbet ve zikir ve tefekkür için, bir-iki adam, bir-iki nefes, yani bir-iki dakika beraber otururlar; kendi Sâni’-i Zülcelâl’inin çok güzel âsâr-ı rahmetini ve çok hikmetli ve süslü eser-i san’atını birbirine göstererek Sâni’lerini sevip sevdirirler, düşünüp düşündürürler.”  4

Haydi, zikir ve tefekkür için, ittihad ve tesanüd için, hâlisen lillâh için muhabbette buluşalım.

Dipnotlar:

1- Sözler, Yirmi Dördüncü Söz, Beşinci Dal, s. 574.

2- Lemâ’lar, On Birinci Lem’â, s. 187.

3- Sözler, s. 624.

4- Barla Lâhikası, s. 2

Rüstem Garzanlı

13.11.2020

Dipnotlar.

1-Sözler,Yirmi dördüncü Söz.Beşinci Dal.s.574

2- Lemâ’lar, On birinci lem’â, s.187

3-Sözler, s.624

4-Barla Lahikası, s.260

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: