Müslüman: Yalan, Hile ve Aldatmaktan Uzak Olmalı

Sağlam iman sahibi olan Müslüman; Yalan, hile ve aldatmak gibi kötü hasletlerden üzak olmalı. Onda bu işler çok farklı olarak kendini göstermeli. Diyelim ki sanatkârdır. Birine bir iş yaparken, yaptığı işi kendisi beğenmeden müşteriye teslim etmeyecek. Bir yerden bir para mı isteyecek, ödeyebileceği günden daha geç bir tarih verir ki, sonra mahcup olmasın. Parayı harcarken de, çok   dikkatli davranır. Çünkü Allah (… İsraf etmeyin, çünkü O (Allah) israf edenleri sevmez) (A’raf 31) İşte bu Ayet-i Kerime bize iktisadı emredip İsraf yapmayı yasaklıyor. Bundan ötürü, sağlam imana sahip olan  zat, evinde azami iktisatla yaşamaya çalışır. Hele borçlu iken ekmeğini tuzla, pul bibere banarak yer ve bunu yaparken yaptığından eziklik hissetmek şöyle dursun zevk alır ve şeref duyar. Bunda şeref mi olur dersen:

Tabii ki şereftir.  Çünkü Müslüman kendisi için yaşamaz dini için yaşar. O yemek için yaşamaz, yaşamak için yer. Hatta: İnsanın en kıymetli malı olan canını bile, dini uğruna verirken, o dininin şerefini korumakla her zaman kendini mükellef hisseder. Nasıl ki, onun kardeşleri olan diğer Mü’minlerin sevinçleri ile de sevinir müferrah olur,  onlara herhangi bir keder isabet etse, kederlerinden de hisse almaya kendini alıştırır ; Afrika da o kadar Müslüman aç dururken biz çok çeşit yemek yiyerek karnımızı tıka basa dolduramayız.  Aynen bunun gibi müminin yaptığı bütün hareketler, ister iyilik olsun ister kötülük, beraber yaşadığı Müslüman cemaate de mal olacağını bilir. Ona göre davranır. Hatta farkında olmayarak da olsa, yaptığı herhangi hata cemaate mal olacağını bildiği için çok rahatsız olur. Hele yalana kat’iyyen tenezzül etmez . Çünkü, İşaratül İcazda, bak nasıl mükemmel bir ifade var :

“Mü’min için: Yol iki görünüyor: Ya sükût etmektir: Çünkü söylenilen her sözün doğru olması lazımdır. Veya sıdktır. Yani: (Ya susmalı, veya konuşursan, doğruyu konuşmalı)

Çünkü İslamiyet’in esası, sıdktır. (doğruluktur)

İmanın esası, sıdktır.

Bütün kemalâta isal edici,(ulaştırıcı) sıdktır.

Terakkiyatın(ilerlmenin) mihveri, sıdktır.

Ahlak-ı âliyenin (yüksek ahlakın) hayatı, sıdktır.

Âlem-i İslam’ın nizamı, sıdktır.

Nev-i beşeri kâbe-i kamalata isal ( en yükseğe ulaştıran) eden, sıdktır.

Ashabı kiram’ı bütün insanlara üstüne çıkaran , sıdktır.

Muhammed-i Hâşimi Peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam’ı mertebe-i beşeriyenin en yükseğine çıkaran, sıdktır. (doğruluktur)

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org