Mustafa Sungur Ağabeyin “Manidar” Dediği Rüya!

Mustafa Sungur ağabeyin “ manidar” dediği rüya!

Evvela Mustafa Sungur ağabey hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum. 1929 Yılında Karabük, Eflâni ilçesinde doğdu. Kastamonu Gölköy Enstitüsü mezunudur. Evli ve yedi çocuk babasıdır. Bedîüzzamân Saîd Nursî’nin önde gelen talebelerindendir.

Mustafa Sungur, köy enstitüsünden mezun olduktan sonra, öğretmenlik yapmaya başladı. Bedîüzzamân ve Risâle-i Nur’u, öğretmen iken 1946 yılında tanıdı.

Bedîüzzamân’a mektuplar yazmaya başladı. Bedîüzzamân’ın “Nurun küçük kahramanlarından Mustafa Sungur ve Rahmi’nin az bir zamanda eski harfle, Mustafa Sungur’un gayet mükemmel, Meyve’nin 11. Meselesi Hatimesi ile Rahmi’nin Gençlik Rehberi’ni eski harflerle güzelce yazmaları ve Kastamonu’dan gelen kitaplarım içinde bize göndermeleri, hakikaten benim için yeni biraderzadelerim bir Abdurrahman ve Fuad dünyaya gelmiş gibi beni memnun ediyor.” bu ifadeleri kendisi için büyük değer taşımaktaydı.

1947 Eylül ayında Emirdağ’da Bedîüzzamân hazretleri ile görüşme şerefine nail olan Mustafa Sungur için, Üstad şöyle demiş: “Ceylan bir Sungur, Sungur bir Ceylan” keza, “Sungur benim evlâd-ı mâneviyemdir.”diyerek iltifatta bulunmuştur. Talebelerin kaldığı evde bir gece kalan Mustafa Sungur, ertesi gün Bedîüzzamân, kendisine 25 kuruş para göndererek Emirdağ’dan ayrılır.

1948 yılında Bedîüzzamân’ın Afyon’da tevkif edildiğini öğrenen Mustafa Sungur, Afyon’a gider,Mahkeme günü Bedîüzzamân ile görüşür, Bedîüzzamân’la görüşmenin suç sayıldığı o dönemde tutuklanarak onu da Üstadın kaldığı hapishaneye koyarlar. Altı ay ceza alan Mustafa Sungur, memuriyetten de atılır.

1949 yılında Bedîüzzamân ve talebeleri ile uzun bir süre kalan Mustafa Sungur, Samsun’da neşredilen Büyük Cihad gazetesine yazılar gönderir. Bu yazıların neşrinden sonra hakkında dâvâ açılır ve 19 Şubat 1953 yılında tutuklanır. Bir süre Ankara’da hapis yatıktan sonra memleketi Eflani’ye gider. Eflani’de fazla kalmaz, tekrar Isparta’ya döner. Bedîüzzamân’ın vefatına kadar yanında kalır. Mustafa Sungur ağabeyin hayatı bir umman denizine benzetilirse; bu umman denizinden ancak bir katre su alabildim. Ruhu şad olsun.

Sungur ağabeyin “manidar” dediği rüya!

Büyük öneme sahip olan 5 km. uzunluğu ile Çin, Hatay ve İstanbul’dan sonra Diyarbakır surları gelir. Halen surlarda ki kapılardan adres gösterirler. (Urfa kapı, çift kapı, tek kapı, Mardin kapı Saray kapı, Dağ kapı)

2005 Yılında gördüğüm bir rüyamın hülâsası şudur ki: Kapı numarası on olduğu için “on” numara ile maruf olan dershaneye gidiyordum. Eskide Urfa kapıdan, Balıkçılarbaşı semtine kadar yol gidiş- gelişliydi. Balıkçılarbaşında bir “U” dönüşü yaparak dershaneye gidiliyordu. İşte, “U” dönüşünün yapıldığı yerde siyah üniformalı temiz giyimli 5-6 kişinin tek sıra halinde birilerini ya da birini karşılamak üzere beklediklerini tahmin ettim.

Birisine sordum: “Burada niçin bekliyorsunuz?

Cevap: “Bedîüzzamânı bekliyoruz” dedi.

Bedîüzzamânı, görmek için ben de bekledim. Biraz sonra siyah renkli bir taksi yanımıza doğru geldi. Üstad, taksinin arka sağ tarafında oturmuş, şoförü de Abdurrahman Aras hocanın kardeşi, Hasan Aras idi.

Hasan: “işte Rüstem abi, Rüstem abi!” dedi.

Taksi yanımda durdu, kapıyı açtım. “Üstadım, müsaade ederseniz kemal-i iştiyakla elinizi öpeyim” dedim.

Üstad: “Bizde el öptürme yok, kardeşim” dedi. Üstadın elini öpmeye ısrarlıydım, hem de büyük bir arzu ve iştiyakla, tekrar: “efendim böyle bir fırsatı bekliyordum, müsaadenizle elini öpeyim” dedim.

Üstad,  sağ elini bana doğru uzattı, birkaç kez üst üste o mübarek zayıflamış elini öptüm, öptüm…

Üstad, Şoförüne Mustafa Sungur “On” numaradadır.  Oraya gidelim” dedi.

Rüyanın yorumunu siz değerli okuyucularıma havale ediyorum. Yalnız ben bundan hissediyorum ki: “Sungur, hayatınla hayatım devam edecek” Üstadın bu dikkat çekici takdir ve tahsînine mazhar olan Mustafa Sungur’un, çok sevdiği “on” numara dershanesine Üstad, manen gitmiş, imdad-i ruhani ile Sungur abinin yanında olduğunu da rüyada göstermiş, kanaatindeyim.

Bir müddet sonra Diyarbakır’da esnaflık yapan birisine rüyamı anlattım, o da telefonla Sungur ağabeyi aradı. Ağabey, bir kardeşimizin rüyasını size anlatacağım” rüyayı anlattıktan sonra, Sungur abi: “Maşallah, Çok manidar bir rüyadır,” dedi.

Sungur abi, Kabrin pür nur, mekânın cennet-i âlâ olsun!.. Âmin.

Rüstem Garzanlı

30.11.2014

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: