Mutluluk için bilinçaltını doğru kodlamak çok önemli!

Aile Danışmanı Fatma Taş, danışanlarının sorunlarını daha çok bilinçaltı telkini yöntemleriyle çözen bir isim. Bu konuda radyo ve televizyon programları yapan, kitapları bulunan Fatma Taş yüksek lisansını psikoloji alanında yapmış bir isim.

Çeşitli dergilerde makaleleri yayınlanan Fatma Taş, sorunların çözümünde bilinçaltının rolü konusunda yaptığımız röportajda ilgi çekici bilgiler verdi. Ailede mutluluğu yakalamada bilinçaltının doğru kodlanmasının önemine çeken Taş, bilinçaltına doğru mesajlar verilmesi noktasında tatmin edici bilgi ve örneklere değiniyor.

Fatma Hanım siz aile danışmanısınız. Danışmanlığınız sırasında size gelen problemleri daha çok bilinçaltı yöntemlerle çözüyorsunuz. Problemleri nasıl çözdüğünüze geçmeden önce bilinçaltı nedir? Bilinçaltının insanda yapmış olduğu görevler nelerdir? Bunları bize tanımlar mısınız?

Bilinçaltı, beynimizin bir parçasıdır. Bizim aslında bir korteksimiz vardır. Akıllı beyin diye isimlendirdiğimiz beynin üstünü saran ince bir zardır. Korteksin görevi düşünür, karar verir ve bizim doğru ve yanlış noktalarda mekanizmamızı çalıştırır. Bilinçaltı ise bu aldığımız kararları eylemselleştiren bölümdür ve çok güçlüdür. Gün içinde biz bilinçaltını normalde yüzde 98 oranında, korteksi ise yüzde 2 oranında kullanıyoruz. Otomatik beyin dediğimiz bilinçaltı bizim otomatik olarak beynimizi çalıştırıyor. Kirpiğimizden tutun kan basıncımıza kadar dengeyi sağlayan ve adeta otomatikleşen birçok olay bilinçaltının koordinesiyle yapılan programlardır. Akıllı beyin ne düşünürse, ne karar verirse bilinçaltı onu anında eyleme geçirmek için mücadele verir ve sınırsız bir güce sahiptir. Akıllı beyni bir yönetici lider olarak düşünürseniz, bilinçaltını da işçiler olarak düşünebilirsiniz. Lider emir verir, işçiler de eyleme geçer. O yönde çok aktif çalışır.

İnsan hareketlerini yönlendirmede, tepki vermede bilinçaltı nasıl bir işlev görüyor. Mesela; biz bir olay hakkında olumlu veya olumsuz karar vereceğiz bunu bilinçaltı nasıl algılıyor? Bir olayı değerlendirmede kişinin bakış açısı bilinçaltını etkiliyor mu?

Bilinçaltı, akıllı beyni etkiliyor fakat akıllı beyin bilinçaltını çok etkileyemiyor. Orijinalliği buradadır. Bilinçaltı isterse akıllı beyni hem yönetebiliyor, hem yönlendirebiliyor, hem de ele geçirebiliyor. İstediği yönde davranış sergiletebiliyor. Bilinçaltının gücü akıllı beyinden çok güçlü olduğu için korteks teslim olabiliyor. Korteks ona hükmedemiyor. Korteksin fonksiyonları bellidir. Düşünüyor, karar veriyor. Mantığını oluşturuyor. Belli standartları vardır. Fakat bilinçaltının standartları sınırsızdır. Eylem programları da sınırsızdır. Alt belleğin ne yaptığını biz çok bilemeyiz. Bilinçaltı çalışmalarımda bazen çok şaşırdığım, hayret ettiğim anlar olabiliyor.

Size gelen danışanlarınız genelde hangi şikâyetlerle geliyorlar ve siz bilinçaltına hangi telkinler yaparak o danışanınızın mutsuzluğunu veya olumsuz tarafını düzeltiyorsunuz?

Danışanlarım bana geldiğinde genellikle bilinçaltlarında negatiflerle dolu bir program oluyor. Mutsuz, huzursuz ya da birçok psikolojik sorunları almış, eyleme geçmiş ve işin içinden çıkamayarak geliyor insanlar.

Bu programı insan kendi kendine nasıl yapıyor?

Düşünceler yapıyor, çevresel boyut bunu yapıyor, yaşadığı bir olay farkında olmadan ileride onu psikolojik olayların içine çekebiliyor. Hafızamız bilinçaltının elindedir. O orada bir şeyler üretebiliyor. Bilinçaltı çok şey taşır. Çok güçlüdür. Fakat belli bir noktaya gelince taşıyamaz. Taşıyamadığı noktada taşıdığı şeyi dışarı atmak ister. Çocuk beyni gibi basit düşündüğü için ne yapacağını bilemez. Psikolojik sorunlar mı, patolojik sorunlar mı, fizyolojik sorunlar mı olacağını hiç bilmez. Sadece atmıştır ve kurtulmuştur. Bu anlamda rahatsızlıklar ortaya çıkar. Biriktirmenin sonucunda patlamalar ortaya çıkar.

Her rahatsızlığın altında mutlaka ve mutlaka bilinçaltında bir neden ve sebep vardır. Dağın görünen yüzünde örnek olarak depresyon görüyoruz. O depresyonun oluşmasında kaynak olarak mutlaka ve mutlaka bir neden, bir sebep, bir kaynak vardır. Ben o kaynağa ulaştığım ve karşımdaki insanla konuştuğum zaman destek aldığı program içinde ben onu beyinsel fonksiyonlarla, onu kendi tekniklerimle yok etme programı yaptığımda o sorun kaybolup gidiyor.

Olumsuzlukları yok etmek için sürekli olumlu mesajlar mı veriyorsunuz?

Kullandığım dil kalıbı çok önemlidir, olumlama dil kalıbı kullanıyorum. Çünkü ağzımızdan çıkan her şey canlıdır. O kadar canlı ki ağzınızdan çıkan o canlı kelimelerin bizi programladığını, bizi maniple ettiğini ya da bizi ileri veya geriye taşıdığını biliyoruz. Önemli olan burada doğru kelimeler ve doğru cümlelerle karşı tarafın beynine ulaştığınızda direk bilinçaltı onu komut olarak alıyor. O komut yazılıma dönüşüyor ve beynin ana programı içine giriyor.

Mesela bir aileyi düşünecek olursak bilinçaltı eşler arasındaki konuşmaları depoluyor. Bunlar olumsuz şeyler olursa yani eşlerden biri diğerine sürekli olumsuz yüklemeler yaparsa bir süre sonra o da rahatsızlık olarak ortaya çıkıyor.

Evet, karşı taraf olumsuz olarak etkilediği için olumsuz mesajlardan kaynaklanan olumsuzluklar ortaya çıkıyor.

O zaman eşlerin birbirleriyle konuşma kalıplarına çok dikkat etmeleri gerekiyor. Mutlu bir evlilik sürdürmek isteyen eşlerin birbirlerine karşı davranışları nasıl olmalı ki bilinçaltı ondan olumsuz etkilenmesin?

Olumsuz konuşan insanların ben hemen gençliğine ve çocukluğuna gidiyorum. Ailede kim olumsuzdu diyorum. Çünkü olumsuz mutlaka bir modeldir. Bir insan olumsuz düşünüyor, olumsuz sistemin içinde kalıyorsa, o yine çocukluğunda anne-babasından aldığı olumsuz programla ilgilidir.

Olumlu düşünme, olumlu konuşma ile farkındalığın açılması gerekiyor. Pozitif etki pozitif tepkiye dönüşür. Negatif etki negatif tepki olur. Bu sefer sorunlar, tartışmalar akabinde gelir. Negatif negatifi tetikliyor. Pozitif tepkisel yaklaşımda pozitif etki, pozitif tepki getiriyor. “Bugünkü yaptığın davranışların aslında çok kırıcı idi, beni çok mutsuz etti. İstersen bunları düzeltebilirsin, bir daha olmayacağını düşünüyorum. Bu konuda bana yardım eder misin?” gibi cümlelerle pozitif etki oluşturduğunuzda pozitif tepki olarak “Evet, ben kırıcı oldum, aslında düzeltebilirim” cümlesiyle kendimizi düzeltme yönelimi yapıyoruz. Fakat negatif etkide “Sen zaten hep böylesin, her zaman beni kırarsın. Sen zaten yanlış bir insansın” cümleleriyle yaklaştığınız zaman karşı tarafın savunma mekanizması hazırdır. Negatif tepki verir ve orada tartışma başlar.

Burada kişinin yapacağı olumlu veya olumsuz etki büyük önem taşıyor. Kişi kendini olumlu yaklaşıma nasıl hazırlayabilir? Yani biz bilinçaltımıza olumlu yaklaşım programını nasıl yerleştirebiliriz?

Aslında yaklaşımlar çok kolaydır. Pozitif yaklaşımla, negatif yaklaşımı otomatik beynimizle biz kendimiz seçiyoruz. Kendimize doğru telkin verirsek sorunu da aşmış oluruz. Mesela kendimize uyumadan hemen önce “Bugün çok daha pozitif olmak istedim ama başaramadım ama yarın pozitif olacağım, ertesi gün daha pozitif olacağım, daha olumlama cümleler oluşturacağım” dediğiniz zaman bu cümleyle bilinçaltı verdiğiniz komutları alıyor. Eylem programı bilinçaltına gönderiyor ve bilinçaltı sizi mümkün olduğu kadar pozitif sınırları içinde tutmaya başlıyor. Siz bunu düzenli olarak 21 gün boyunca devam ettirirseniz beyniniz otomatik olarak pozitif düşünce, pozitif algı oluşturmanıza yardımcı oluyor ve düşünce kanallarınız açılıyor. Zor gibi görünüyor ama aslında çok kolay.

Bu yöntem sadece uyumaya geçmeden önce mi geçerli yoksa bunu gün içerisinde başka durumlarda da kullanabilir miyiz?

İnsan isterse her şeyi beynini yöneterek yapabilir. Biz beynimizi kendimiz yönetebiliriz, kendimiz idare edebiliriz, istediğimiz yönde kullanabiliriz. Mesela sabahleyin tıraş oluyorsunuz, tıraş olurken aynada bilinçaltınızla konuşuyorsunuz. Beyninize komut veriyorsunuz. “Bugün işlerim çok güzel olacak, daha bereketli olacak. Bugün kendimle barışık olacağım. Arkadaşlarımla daha barışık olacağım. Manevi anlamda daha güçlü olacağım. Maddi anlamda daha güçlü şeyler yapacağım. Ekonomik anlamda daha güçlü şeyler yapacağım” gibi telkinler verdiğiniz ve o enerjiyle gittiğiniz zaman enerji kapıları açılıyor zaten.

Bu telkinlerin yapılacağı yer ve zaman önemli mi?

Bilinçaltını her an, her şekilde, her yerde kullanabilirsiniz. Her durumda ifade edebilirsiniz. Karşı tarafa doğru telkinleri verdikten sonra uykuda bile bilinçaltı açıktır. Korteks gün içinde o kadar yoruluyor ki yüzde 2 oranında düşünürken, karar verme noktasında mantık ve akıl noktasında kullandığımız program o kadar yoruluyor ki günde 8 saat uykuya ihtiyaç duyuyor. Bilinçaltı sınırsız, yüzde 98 yaşayan bir programımız. Fakat onun yorulma programı yoktur. 24 saat çalışmak zorundadır. O dinlenmeye geçerse kalbimiz durur, beynimiz çalışmaz. Uykuda bile uykudan 45 dakika sonra istediğiniz telkini yanınızdaki insana verebilirsiniz, çocuğunuza verebilirsiniz. İnanılmaz etkileri var. İnanılmaz sonuçları var. Her an her şekilde ve her ortamda bilinçaltı uyanık, verilen doğru telkini alır ve uygular.

O zaman, “Nasıl olsa yanımdaki insan uyuyor, şu anda beni duymuyor. Ben onun hakkında istediğimi söyleyebilirim” diyemeyiz yani… Bu durumda “Beni nasıl olsa duymuyor” diye onun hakkında olumsuz cümleler kurmak çok yanlış bir şey değil mi?

Olduğu gibi onun beynine kayda geçiyor. Sabah kalktığında deneyin, hırçın kalkar. Sizin ona gönderdiğiniz negatif enerji ve sözcükten dolayı mutsuz kalkar.

Sürekli çocuklarına kızan bağıran bir anne aslında bağırmak istemiyor ve kendini değiştirmek istiyor. Az önceki yöntemle belli bir süre, mesela bir ay kendisine şunu söylediği zaman: “Çocuklarına kızma, bağırma”…

Hayır, öyle değil, burada “kızma” derken “kız” emri var. Bağırma derken “bağır” emri var.

Peki ne demesi gerekiyor?

“Kızma” derken bilinçaltı -me ve –ma’ları atarak “kız” emrini alır. “Bağırma” derken “bağır” emrini alır. “Kızmak yok” dediğiniz zaman “yok” ile mühürlüyorsunuz. “Kızma” kelimesini hiç kullanmamak gerekiyor. Kişi kendine “Aslında sen bazen çok sakin olabiliyorsun. Onlar bize verilen emanetler, sen emanetlere daha düzgün davranabilirsin. Sen güçlü bir annesin. Çocuklara daha saygılı, daha doğru ifadelerle yaklaşabilirsin” gibi telkinlerde bulunursa ve bunu belli bir süre devam ettirirse bu telkinler artık davranış haline dönüşür.

Biraz da anne-babaların çocuklarıyla ilişkilerinde bilinçaltının rolü konusuna değinmek istiyorum. Çocuğun bilinçaltı da ebeveynle olan ilişkilerde yukarıda değindiğiniz gibi mi çalışıyor? Mesela çocuğun yemek yeme sorunu var. Annenin yaklaşımı nasıl olacak?

Yemek yemeyen bir çocuğa yaklaşımda “Yemek yemek zorunda değilsin” diyebilirsiniz. Bilinçaltı komutu “Yemek zorundasın” gibi algılıyor. Bu komutu kodluyorsunuz. Bir de bu uykuda “Sen her gün düzenli, dengeli besleniyorsun” şeklinde pekiştirildiği zaman olumlu sonuçlar alınıyor.

Bir de annelerin şunu bilmesi gerekiyor, çok yemek yemek marifet değil. Önemli olan dengeli beslenmektir. Çocuğa bunu göstermek gerekiyor. Obezite çalışmalarımızın bilinçaltı çalışmalarında annelerin sözcükleri çıkıyor karşımıza. “Ye, yemezsen ölürsün, yemezsen büyüyemezsin, yemezsen adam olmazsın, yemezsen evlenemezsin, yemezsen askere gidemezsin!” Çocuğun bilinçaltı buradaki “ye” komutunu öyle alıyor ki çocuk bu sefer ergenlik döneminde sınırsız yiyor. Orada patlama başlıyor ve kilo sınırsızlaşıyor. Annelerin verdiği komut da çok önemli, “Sen kontrollü besleniyorsun, sen kontrollü yemek yiyorsun” mesajı verilmeli. Aynı şekilde uykuya daldıktan 45 dakika sonrasında “Annenin koyduğu yemekleri yemekten keyif alıyorsun, yemek yedikçe kendini daha iyi hissediyorsun, bilinçli besleniyorsun, kontrollü besleniyorsun” gibi telkinleri bilinçaltı alıyor ve eylemselleştiriyor.

Bu komutları anne gün içerisinde her zaman kullanabilir mi?

Evet, kullanabilir. “Dengeli besleniyorsun. Kendin için yiyorsun. Daha kaliteli büyümek için bunu yemek zorundasın” telkinleri her zaman olumlu sonuçlar vermiştir.

Ekmeği fazla yemek, karbonhidratı fazla yedirmek marifet değil. Az, öz ama kaliteli, çocuğun yaşayacağı şekilde beslemek çok önemli. Buna annelerin çok dikkat etmesi gerekiyor. Anneler kendilerini o kadar zayıf görüyorlar ki çocuk yemek yerse tatmin oluyor. Bu çok yanlış bir yaklaşım tarzı. Çocuğa dengeli beslenmesi için doğru telkinler vermek gerekiyor.

Ekrem Altıntepe (Fatma Taş ile yapılan Ropörtaj)