O (s.a.v) Seni Seviyor!

لَقَدْجَاءَكُمْرَسُولٌمِنْاَنْفُسِكُمْعَزِيزٌعَلَيْهِمَاعَنِتُّمْحَرِيصٌعَلَيْكُمْبِالْمُؤْمِنِينَرَؤُفٌرَحِيم

And olsun! Size, içinizden sıkıntıya düşmeniz onun gücüne giden, size pek düşkünmüminlere de şefkatli ve esirgeyici olan bir peygamber gelmiştir. (Tevbe 9/ 128)

Allah Teâlâ  sonsuz  merhametiyle insanlara; korku duymamaları ve mahzun olmamaları,[1] hidayet yolunu bulmaları için, kendilerini kötülüklerden ve inkârdan temizleyen, kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur.[1]

Hz. Muhammed (s.a.s) risaletinin başlangıcından vefat ettiği ana kadar hep ümmetini düşünmüştür. O’nun, ümmetine olan düşkünlüğünü Kur’ân-ı Kerim şu şekilde ifade buyurmaktadır: “And olsun! Size, içinizden sıkıntıya düşmeniz onun gücüne giden, size pek düşkün, müminlere de şefkatli ve esirgeyici olan bir peygamber gelmiştir.” (Tevbe 9/128)

O Peygamber, şeref, üstünlük ve izzet sahibidir. Ümmetinin sıkıntı çekmesi O’nu üzer ve O, ümmetine çok düşkündür. Efendimizin ümmeti genel olarak O’nun tebliğine muhatap olan herkestir. Resûlullah (s.a.s) bütün insanlığın kurtulması için çaba sarf ediyor ve onlar için o kadar endişeleniyordu ki Allah Teâlâ O’nu şu şekilde uyardı: “Bu yeni kitaba inanmazlarsa (ve bu yüzden helak olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap edeceksin.”[2]

Peygamber  (s.a.s) ümmetine karşı durumunu şöyle açıklamaktadır: “Benim ve sizin benzeriniz, ateş yakan ve ateşine pervane ve çekirgeler düşmeye başlayınca onları ateşten kurtarmaya çalışan kimse gibidir. Ben sizi ateşe düşmekten korumak için eteklerinizden tutuyorum. Oysa siz benim elimden kurtulmaya çalışıyorsunuz.”[3]

Âyet-i kerimede geçtiği gibi O, ümmetinin hidayeti için kendini feda edecek kadar haris (hırslı) bir peygamberdir. Arapçada ‘hırs’ kelimesi şiddetli tutkuyu ve bir şeyi elde etmek için duyulan aşırı isteği ifade etmektedir. İslâm’a karşı hareket edenler için bile bu kadar üzülen bir elçinin, kendi ümmetine muhabbeti yüce Rabbimiz (cc) tarafından övülmüştür.

Peygamberimiz (s.a.s),  Allah Teâlâ tarafından Esmaü’l-Hüsna’dan olan “raûf” ve “rahîm” isimleriyle nitelen­dirilmiştir. Raûf “çok şefkatli”, Rahîm “çok merhametli” demektir. Yüce Allah’ın kendi sıfatlarından ikisiyle Resûlü’nü anması, Efendimizin Allah katında ne kadar değerli olduğunun işaretidir. İman edenlerin bu dünyada sıkıntıya düşmeleri O’na ağır gelmiş, işkenceler altında eziyet çekmelerine karşı çaresiz kalması O’nu üzmüştür. Ancak Efendimiz ümmetini rahatlatacak çareleri Allah’ın izniyle her zaman bulabilmiştir.

Habeşistan’a ve Medine’ye hicret, O’nun, müminlerin kurtuluşu için düşündüğü çareler olmuştur.

O elçiye itaatsizliğin büyük bir cürüm, O’na duyduğumuz sevgiye karşı büyük bir ihanet olduğunu anlamlı ve ona göre hareket etmek gerekir. Çünkü Allah onu kendi sıfatıyla övmüş ve Tevbe sûresi 129. âyette şöyle buyurmuştur: “(Ey Muhammed!) Yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O’na güvenip dayanırım. O, yüce arşın sahibidir.”

“Ey örtüsüne bürünen kalk ve uyar.”(Müddessir, 1-2); “ Âlemler Seninle rahmette.”(Enbiya/ 107)

Hatice tesellide, Varaka müjdede, Zeyd teslimiyette, Ali temyizde, Ebû Bekir sadâkatte,  Erkâm evinde, Ömer  “Tâhâ” Sûresinde.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.), ümmetine öyle düşkündür ki, ümmetinin dünyada ve ahirette sıkıntıya düşmesi onu çok müteessir ve mahzun eder, onu en çok düşündürüp mahzun eden de ümmetinden cehennem azabına düşecek olanların hâlidir. Ümmetini cehennem azabına götüren bir yola düşmemesi için bir baba şefkatinin ötesinde ikaz eden Rasulüllah (s.a.s.), bizlerin hayırlara, güzelliklere kavuşması hususunda ısrarcı olmuştur. Nitekim Şefkat Peygamberi (s.a.s.) ümmetine olan bu düşkünlüğünü şöyle ifade etmişti: “Hiç şüphesiz ben size bir babanın evladına olan durumu gibiyim”. (Ebu Davud, Taharet, 4; Beyhaki, Sünen-i Kübra, I, 91)

Binler salat ve selam EFENDİLER FENDİSİ (S.A.V)’İN üzerine olsun inşaALLAH….

Selam ve Dua ile…

Hatice BAŞKAN

www.NurNet.org

[1] Âl-i İmran sûresi, 164.

[2] Kehf sûresi, 6. Ayrıca bkz. Şuara sûresi, 3.

[3] Müslim, Fezail 19.

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: