O vaiz ve alim zata benim tarafımdan selam söyleyiniz

 Cami Hocaları Ve Nur Talebeleri

«İstanbul’da malûm itiraz hadisesi ima ediyor ki, ileride, meşrebini çok beğenen bazı zatlar ve hodgâm bazı sofi-meşrepler ve nefs-i emmaresini tam öldürme­yen ve hubb-u cah vartasından kur­tulmayan bazı ehl-i ir­şad ve ehl-i hak, Risale-i Nur’a ve şakirdle­rine karşı kendi meşrep­lerini ve mesleklerinin revacını ve etbâla­rının hüsn-ü te­veccühlerini muhafaza niyetiyle itiraz ediyorlar hiç çekinmeden mukabele etmek ihtimali var. Böyle hadiselerin vu­kuunda, bizlere, itidâl-i dem ve sar­sılmamak ve adavete girme­mek ve o muarız ta­ifenin de rüesalarını çürütme­mek gerektir.» (Kastamonu Lâhikası sh: 196)

«O vâiz ve âlim zâta benim tarafımdan selâm söyleyiniz. Benim şahsıma olan tenkidini, itirazını, ba­şım üstüne kabul ediyo­rum. Sizler de, o zâtı ve onun gibi­leri münakaşa ve münazaraya sevk etmeyiniz. Hattâ te­cavüz edilse de bedduayla da mukabele et­me­yiniz. Kim olursa olsun, madem imanı var, o nok­tada kar­de­şimizdir. Bize düşmanlık da etse, mesleğimizce muka­bele edemeyiz. Çünkü, daha müthiş düşman ve yılanlar var.» (Kastamonu Lâhikası sh: 247)

 SİYASET TARAFTARLIĞININ KARDEŞLİĞE VERDİĞİ ZARARLAR

«Sakın, sakın, dünya cereyanları, hususan si­yaset cere­yanları ve bilhassa harice bakan cereyanlar sizi tefri­kaya atmasın. Karşınızda ittihad etmiş dalâlet fırkalarına karşı peri­şan et­mesin

Elhubbu lil-lah vel buğzu vil-lah düstur-u Rahmânî yerine (el-iyazü billâh)

Eihubbu fissiyaseti vel buğzu fissiyaseti 

düstur-u şeytanî hükmedip, melek gibi bir hakikat kardeşine adâ­vet ve elhannâs gibi bir siyaset arka­daşına muhabbet ve taraftarlıkla zulmüne rıza gösterip cinayetine mânen şerik eyleme­sin.» (Kastamonu Lâhikası sh: 122)

«Gördüm ki, siyaset cereyanlarında, hem mu­va­fıkta, hem muhalifte o nurların âşıkları var. Bütün siya­set cereyanlarının ve tarafgirliklerin çok fev­kinde ve onların garazkârâne telâkki­yatlarından mü­berrâ ve sâfi olan bir makamda verilen ders-i Kur’ân ve gösteri­len envâr-ı Kur’âniyeden hiçbir taraf ve hiçbir kı­sım çe­kinmemek ve itham etmemek gerektir—meğer dinsizliği ve zendekayı siyaset zannedip ona tarafgirlik eden in­san suretinde şey­tanlar ola veya beşer kıyafe­tinde hay­vanlar ola!

Elhamdülillâh, siyasetten tecerrüd sebebiyle, Kur’ân’ın el­mas gibi hakikatlerini propaganda-i siyaset it­tihamı altında cam parçalarının kıymetine  indirme­dim.  Belki,  gittikçe  o  elmaslar  kıymetlerini her taife­nin naza­rında parlak bir tarzda ziyadeleştiri­yor.» (Mektubat sh: 49)

«Câ-yı dikkat bir hadise: Bir zaman, bu garaz­kâ­râne ta­rafgirlik neticesi olarak gördüm ki, müte­dey­yin bir ehl-i ilim, fikr-i siyasîsine muhalif bir âlim-i sa­lihi, tekfir dere­cesinde tezyif etti. Ve kendi fikrinde olan bir münafığı, hürmetkârâne medhetti. İşte, siyasetin bu fena netice­lerinden ürktüm, Eûzü billâhi mine’ş-şey­tâni ve’s-siyaseti dedim, o zamandan beri hayat-ı siyasi­yeden çekildim.» (Mektubat sh: 267)

«Risale-i Nur, dünyada her cereyanın fevkinde bulunması ve umumun malı olması cihetiyle, bir ta­rafa tâbi ve dahil olmaz. Belki mütecaviz dinsizlere karşı haklı tarafa yardımcı olur ve dost olur ve ihtiyat kuvveti hük­münde onlara bir nokta-i istinat olur. Fakat siyaset hesa­bına değil, belki Nur’ların intişarı ve maslahatı he­sabına, bazı kardeşler, Nurlar namına de­ğil, belki kendi şahıs­ları namına girebilir. Hususan, mübarek Isparta’nın şimdiye ka­dar Nurlar medresesi olması ve muarızların dahi ona çok ilişme­mesi nokta­sında, da­hilde tarafgirane vaziyet almamak, mu­terizle­rin nedametine ve hakikate dönme­lerine bir vesile olabilir.» (Emirdağ Lâhikası-l sh: 160)

«Nur şakirdleri, hiç siyasete karışmadılar, hiç­bir partiye girmediler. Çünkü iman, mâl-ı umumîdir. Her ta­ifede muhtaçları ve sahipleri vardır. Tarafgirlik gi­remez. Yalnız küfre, zende­kaya, dalâlete karşı cephe alır. Nur mesleğinde, mü’minlerin uhuvveti esastır.» (Emirdağ Lâhikası-l sh: 180)

«Risale-i Nur’un bu kadar muarızlarına muka­bil en büyük kuvveti ihlâs olduğundan ve dünyanın hiç­bir şeyine âlet olmadığı gibi, tarafgirlik hissiya­tına bina edi­len cereyanlara, hu­susan siyasete te­mas eden cereyan­larla alâkadar olmaz. Çünkü tarafgirlik damarı ihlâsı kı­rar, hakikati değiş­ti­rir.» (Emirdağ Lâhikası-l sh: 272)

«İman dersi için gelenlere tarafgirlik nazarıyla bakılmaz. Dostdüşman, derste far­ketmez. Halbuki siya­set tarafgirliği, bu mânâyı zedeler, ihlâs kırılır. Onun içindir ki, Nurcular em­salsiz işkencelere ve sıkıntılara ta­hammül edip Nuru hiçbir şeye âlet etmediler. Siyaset to­puzuna el atmadı­lar.» (Emirdağ Lâhikası-ll sh: 36)

«Milletin her tabakası, muvafıkı ve muhalifi, me­muru ve âmisinin o hakikatlerde hisseleri var ve on­lara muhtaçtırlar. Risale-i Nur şakirdleri, tam bî­tarafane kal­mak için siya­seti ve maddî müba­rezeyi tam bırakmak ve hiç karışma­mak lâzım gelmiş.» (Şualar sh: 362)

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: