Özgür İnsan

Sabahın altısında kalkıp, son model arabasına binip, bir saat trafikle boğuşup, rezidanstaki son model mobilyalarla donatılmış ofisine gidip, çalışanın getirdiği iki poğaça bir duble çayla kahvaltısını yapıp, son sistem bilgisayarının başına geçip saatlerce çalıştıktan sonra, valenin getirdiği son model aracına binip bu kez iki saat trafikte boğuşarak evine varabilen, akşam yemeğini yiyip bir iki saat TV seyredip yatan, bunu haftanın beş günü, yılın elli haftası tekrar eden ve halen gelecek kaygısı yaşayan insan, bu mu özgür birey?

Yoksa, sabah horoz sesiyle kalkıp ibadetlerini eda ettikten sonra tüm aile bireyleri ile birlikte tarhana çorbasını kaşıklayıp, inekleri yemleyip, sağımını yapan, tavukları yemleyip, içinde bir şişe ayran ve bir parça ekmek olan torbasını karakaçanın heybesine aşarak, sabahın serinliğinde şırıl şırıl akan derelerin kenarından, mis gibi kokan kekik kokuları içinde, yemyeşil kırları seyrederek tarlasına varan, orada hava kararıncaya kadar çalışıp yine aynı şekilde geri dönüp evde hanımın hazırladığı böreği, odun ateşinde pişmiş çömlek fasulyesini yiyip, minderine oturup çayını, kahvesini yudumlayıp, günlük konuşmalarla iki saat geçirip yatan, bunu haftanın yedi günü yılın elli iki haftası yapan, Allah ne verirse kanaat edip telaş etmeyen insan mı özgür?

Çetin KILIÇ

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: