Protokol nedir?

Kimi toplantı yada etkinliklerde hayata emek veren insanlara verilen bir değerin işreti olsa gerek, bazen de kurum temsilcilerine saygı mahiyetini içerir. O saygı o kişilere değil, temsil ettikleri kurumdan kaynaklanıyor.

Protokol, yönetim kalitesi zayıf toplumlarda her geçen gün daha da önem kazanır, çünkü kimi yetersiz insanların üstünlüğünü ortaya koyduğu bir manzaradır.

İslami gelenekte protokolü andıran bir ifade var, deniliyor ki; “ön saf ümera ve ulema içindir.” Gayet manidar bir ifade olduğu kanaatindeyim, zaten edep ehli olan kimse bunların önünde oturmaz, oturduğu halde bu vasıfları taşıyan biri gelse yerinden fırlar ona yerini verir, duasını alır.

Peki günümüzde niye protokol bu kadar önemseniyor, birkaç nedeni var, protokol ile vatandaş arasında görünmeyen bir perde var, maalesef  o perde protokolün üstünlüğünü ifade ediyor.

Bazıları bir makama gelir gelmez önce çevresi ile arasına mesafe koyuyor. Hem de yarın oradan inebileceğini unuturcasına, oradan inince de halkın arasına inmeyi içine sindirmiyor, çünkü kendinse merhaba diyecek birini bulamadığı için soğuk protokolün yapmacık selamlaşmasının arasına katılıp, “nerde o eski günler” dercesine ah çekiyor.

Protokol dediğin; İl valisi, Belediye başkanı, varsa gelen Bakan ya da genel müdür, İktidarın ve muhalefet partilerinin il başkanları ve şehrin ileri gelenlerinden alim yada saygın birkaç adam o kadar. Yani ilk saf bile dolmaz, peki bizde niye böyle?

Bir defa bürokrat ve siyasetçi vatandaştan kaçıyor.

Eski Bakan,

Eski Vekil,

Eski Müdür,

Eski Başkan,

Ayrıca yardımcılardan ve kol başkanlarından tutun, sivil toplum kuruluşları başkanlarına kadar, çoğunun gözü protokolde maşallah. Öyle ki bazen ısrar edilmesine rağmen ben protokole oturmaktan haya ediyorum.

Vatandaş olarak kendisini beğenmeyen biri tabi ki orada burada kendini önde görmek/göstermek isteyecek. Halbuki biraz düşünüp o eski unvanı ile anılan kimselere bakarsa irkilip kendine gelecek de, ama orasını görecek kadar izanı yok.

Halbuki ön sırada oturmak için sizden geride oturanların üzerinde bir bir hakkınız olmalıdır ki orada oturunca arkadakiler ruhen huzur bulsun.

Bence biz vatandaşlığı saygın hale getirelim, rahat edelim. Zaten unvan sahibi kimseler vatandaşa hizmet ettikleri için protokole alınıyorlar. Öyle protokol ehli kimseler var ki etkinlik ortamına girere girmez halk hürmeten ayağa kalkar ve o oturmayana kadar vatandaş oturmaz, ama öyle kimseler var ki mecburi protokol olmazsa vatandaşlar onu aralarına bile almaz.

Mesela bir siyasetçi olarak Yusuf Azizoğlu’nu  hatırlayın görmediğimiz halde onun hasreti ile yaşıyoruz, yetersiz insanları örnek göstermek istemem gayba girer günahkar olmuş olurum, siz sağınızda solunuzda onları çok görüyorsunuz zaten.

Kısacası önemli olan gönüllerde taht kurabilmektir, protokol soğukluğu içinde bir yerlere gidip gelmek marifet değildir diye düşünüyorum.

Benim kanaatim budur, haksız mıyım acaba?

Eyüphan Kaya