Rahmet-i İlahiye’den ümid kesmemek!..

Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerîm’de buyurduğu gibi; “Allah’ın rahmetinden ümid kesmeyin!” (Hayrat Neşriyat Meâli, Kur’ân-ı Kerîm, Zümer Sûresi, 53. Âyet-i Kerîme)

Bizim bir diğer ilacımız da budur; “Bütün zîhayatlar hayatlarının lisan-ı halleriyle Hâlık’larına takdim ettikleri mânevî hediyelerini ve lisan-ı halle hamd ve şükürlerini, o Zât-ı Vâcibü’l-Vücud’a biz de takdim ediyoruz ki, demiş:  

 لاَ تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِ 

Yâni, rahmet-i İlâhiye’den ümidinizi kesmeyiniz.” (Hutbe-i Şamiye, s. 18)

Kaside-i Bürde isimli meşhur bir kasidemiz vardır ki, İmam Bûsîrî tarafından yazılmıştır. Orada çok güzel bir şekilde şu tabirler geçmektedir;

“Gün olur bir olay gelirse başa,

Kesip ümidi düşme telaşa.

Kereminden mahrum eder mi hâşâ?

Resul’un yaktığı meş’ale sönmez.

O kapıyı çalan eli boş dönmez.”

(İmam Bûsîrî [Buseyrî], Kasîde-i Bürde Tercümesinden, Çeviri : Prof. Dr. Mahmut Kaya – Kasîde-i Bürde’yi Türkçe Söyleyiş’den)

Genel musibetlerin sebebi nedir ve bunlar neyin neticesidir? Cevabı 2 cümle; “Musibet-i âmme, ekseriyetin hatasından terettüp eder. Musibet cinayetin neticesi, mükâfatın mukaddimesidir.” (Mektubat, s. 538)

Bir toplumun başına gelen bela ve sıkıntılar, bütün bir toplumun hata ve günahlarının bir sonucudur. Yani genel ceza genel bir kusurun sonucu oluyor. Bir kişinin işlediği bir hata yüzünden Allah bütün bir topluma ceza vermez. Allah’ın sonsuz adaleti şahsi suça şahsi ceza, kamu suçuna da kamusal bir ceza veriyor.

Musibet ve belalar işlenen günah ve hataların bir sonucu iken, aynı zamanda mükafatın da başlangıcı oluyorlar. Çünkü musibet kişinin kusurunu temizler, affedilmesine vesile olur, ardından Allah sonsuz şefkati ile o kulunu nimetine boğar.

Kul kir ve günahlarından arınmadığı müddetçe, Allah o kuluna mükafat vermez. Bu yüzden insan tövbe ve istiğfar ile ya kendi temizlenecek ya da Allah’ın vermiş olduğu bir bela ve musibet ile temizlenecek. İlahi af ve rahmet ancak bundan sonra gelir. Temizlenmemiş bir kalbe Allah nazar etmez.

Dünya düzeni de böyle işler. Mesela, bir suç işlersin, bu suçun cezası olarak hapse girersin; hapis cezan bittikten sonra mükâfat olarak yeniden özgür kalırsın. Suç + ceza+ mükafat oluyor.

Konuyla ilgili şu Âyet-i Kerîme tam da konumuza bakmaktadır; “Hem size isâbet eden herhangi bir musîbet, işte kendi ellerinizin işlediği (o günahlar) yüzündendir; bununla berâber (Allah) birçoğunu affeder.” (Hayrat Neşriyat Meâli, Kur’ân-ı Kerîm, Şura Sûresi, 30. Âyet-i Kerîme)

Peki bu umûmî musibetler nasıl def’ olacak? İşte cevabı; “Hem böyle umumî musibetler, ekser nâsın hatasından geldiği cihetle, o insanların ekseri –kısm-ı a’zamı– tövbe ve nedamet ve istiğfar etmekle def’olur.” (Emirdağ Lâhikası 1, s. 34) Vesselâm…

Abdulkadir Çelebioğlu