Ruhlara vurulan pranga Ayasofya
Asırlarca tilavet-i Kur’an ve Münacaat-ı Rahmanlara ev sahibi oldu. 1934 tarihinde bu vazifesine pranga vuruldu.
Ayasofya, Müslümanların hak ve hakikati tebliğ ve yaşamasının mücessem bir abidesidir. Kapılarının ibadete kapanıp, turizme açılmasıyla Müslümanların cihat ve say u gayret ruhuna pranga vuruldu. Adeta onlarca sene boyunca sesi soluğu, tebliğ enerjisi inkıtaa uğradı.
Ayasofya Camii Kebiri’nin ibadete açılması, Müslümanlar arasında ittihad, ittifak ruhunun dirildiği, Ayasofya’ya her yerden akın etdilmesi bile isbat etmektedir. 350.000 Müslümanın ilk Cuma namazında orada namaz için hazır olması da başka bir isbatıdır.
Müslümanlar adeta tekbirlerle tarihi yarım adaya çıkartma yaptı ve yeni bir fetih oldu. Müsbet insanların gönülleri ittihad ile kalbleri toplu vurdu ve Ayasofya’nın prangalarını kırdı.
Ayasofya elbette ki, manevi mimarlarımızın içinde kalan bir uktedir. Hiç şüphesiz ki, Ayasofya’yı bir dava haline getiren mimarlarımız arasında Bediüzzaman Said Nursi gelmektedir. Ayasofya edebiyatı değil manevi bir mesuliyet olarak eserlerinde zikretmiş, hükümetlere de Ayasofya ruhunu aşılamıştır.
“Hem Demokrat’a ezan-ı Muhammedî gibi çok kuvvet vermek ve Risale-i Nur’un neşrine müsaadesi gibi çok taraftar olmak ve âlem-i İslâm’ı, hattâ bir kısım Hristiyan devletlerini de memnun etmek için Ayasofya’yı muzahrefattan temizleyip ibadet mahalli yapmaktır.”[2]
2 – Risale-i Nur’un neşrine müsaadesi gibi çok taraftar olmak
3 – Âlem-i İslâm’ı, hattâ bir kısım Hristiyan devletlerini de memnun etmek için Ayasofya’yı muzahrefattan temizleyip ibadet mahalli yapmak.
Ezan-ı Muhammedi’yi aslına çevirmek Üstâd Bediüzzaman Hazretleri döneminde gerçekleştirildi. Ama diğer 2 madde sonraki döneme kalmış vazifelerdendir. Kısmen Diyanet eliyle Risale-i Nurun neşri de yapıldı ama inkıtaa uğradı.
Avrupa ikidir sözüne istinaden, Ayasofya’nın müze yerine ibadethane olmasını bazı Avrupalı devletler, hükümetler destekledi ve Ayasofya’nın asli haline dönmesinden memnun oldular diye tahmin ediyorum.
Dr. Tahsin Tola’nın Üstâd Bediüzzaman Hazretleri’nin ‘Ayasofya’nın camiye çevrilmesi’ ile ilgili bir hatırası şöyledir;
“Üstâd çok telaşlı idi. Gelen bir musibeti, bir felâketi önlemek istiyordu. Daha sonra şu haberi gönderdi;
“Ayasofya’yı tekrar camiye çeviriniz! Risale-i Nur’un serbestiyetini resmen ilân ediniz! Eğer bunları yaparsanız, biz de sizlere ismen dua etmeye karar vereceğiz.”[3]
Hatıralara baktığımızda ise,
“Üstâdımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, Zübeyir Gündüzalp Ağabey ve diğer Ağabeylere bir gün şöyle demişti; ‘Ayasofya mutlaka açılacak inşaallah. Onun açıldığı gün Masonların Türkiye’de mağlub olduklarını anlayacaksınız.’”[5]
Ayasofya sadece taştan bir bina olsa elbetteki manevi mimarlarımız üzerine bu kadar düşmezdi bu konunun sadece edebiyatını yapar veya gerek bile görmezlerdi.
Ayasofya açılışı ile inşallah maddi ve manevi fereçler olacaktır.
Cihat ruhunun kırılmasını, tebliğ faaliyetlerinin inkişafı ile rahmet-i ilahiyeyi celbedebilmek duasıyla
Selam ve dua ile
Muhammed Numan ÖZEL
[1] Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası 2, s. 163-164
[2] Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası 2, s. 235
[3] Abdülkadir Badıllı, Mufassal Tarihçe-i Hayat 3, s. 2007; Son Şahitler, c. 4, Dr. Tahsin Tola Hatıralarından
[4] Son Şahitler, c. 2, Selahaddin Çelebi Hatıralarından
[5] Hatırayı 1990’da Rüştü Tafralı Ağabey’den bizzat Ali Kemal Pekkendir Ağabey dinlemiştir.
Kaynak: RisaleHaber
www.NurNet.org