Sahabenin birbirlerine gösterdikleri vefa ve saygı

Cemel vakasında Hz. Ali (r.a.) çok sevdiği bazı dostlarıyla karşı karşıya gelmişti.

Bir tarafta Hz. Talha, Hz. Zübeyr gibi cennetle müjdelenen seçkin sahabe; diğer tarafta Hz. Ali ve dostları.

Fitne ve nifak maalesef bu özel insanları harp sahasında birbirleriyle rakip kıldı.

Ama bu zor şartta bile, sahabenin şereflilerinin birbirlerine gösterdikleri vefa ve saygı göz yaşartacak kadar dikkat çekicidir.

Cemel’de İmam Ali (r.a.) ile Zübeyr (r.a.) karşı karşıya geldiler. Hz. Ali eski dostuna sitemle şöyle hatırlattı:

“Yıllar önceydi ey Zübeyr! Bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.) sana; ‘Sen günün birinde Ali ile karşı karşıya geleceksin. Orada Ali’ye zulm edeceksiniz’ buyurmamış mıydı?”

Bunu duyan Hz. Zübeyr duraksadı. Sonra şöyle dedi: “Vallahi bunu unutmuştum. Şimdi hatırladım. İşte kılıcımı bırakıyor ve dönüyorum.”

Dönerken Hz. Ali’nin ordusunun saflarında Hz. Ammar bin Yasir’i gördü. Pişmanlığı daha da arttı. Zira yıllar önce Hz. Peygamber (s.a.v.); ‘Ey Ammar! Seni azgın bir grup öldürecek’ buyurmuştu. Şimdi Ammar, Hz. Ali’nin yanında ve Zübeyr’in karşısındaydı.

Hz. Zübeyr savaştan ayrılırken şehit edildi. Savaşın sonunda Hz. Ali, rakibi olan ve son anda pişmanlık duyan Hz. Zübeyr’in cesedinin başında duraksadı. Uzunca durdu ve ağlamaya başladı.

Eski dostunu şöyle uğurladı: “Ya Zübeyr! Şu yıldızlı göğün altında seni uzanmış görmek ne kadar acıttı beni; keşke yirmi yıl önce ölseydim ve bu günü görmeseydim.”

Hz. Ali, aynı üzüntüyü benzeri cümlelerle Hz. Talha için de göstermişti. Harp sahasında karşı karşıya da gelseler birbirlerinin onur ve şerefini asla kirletmiyorlardı.