Said Nursi Birinci’ye ‘seni kabul ettim’ dedi

Bütün ömrünü Risale-i Nur hizmetlerine vakfeden Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden merhum Mehmed Emin Birinci Ağabeyi vefatının 4. yılında rahmet ve özlemle anıyoruz…

Rize’nin Pazar İlçesinin Hisarlı Köyünde 1933 senesinde dünyaya gelen Mehmed Emin Birinci, bilhassa, Risale-i Nur’un matbaalarda tab edilmesi hizmetleriyle iştigal etmişti…

İlk defa, 1953 senesinde Hz. Üstad’ı İstanbul’da ziyaret eden Birinci ağabey birçok baskın, hapis ve tarassud hadiselerine de maruz kalmıştır.

Birinci Ağabey, çok sevdiği ve örnek aldığı Tâhirî ağabeyden tam otuz sene sonra aynı günde ve aynı şehirde vefat etmiştir. Kabirleri de Eyüp Sultan’da birbirine yakındır.

BEDİÜZZAMAN’I İLK ZİYARETİNİ ŞÖYLE ANLATMIŞTI:

Artık sabrım tükenmişti. Ne yapıp yapıp Üstadı görecektim. Aradan birkaç gün geçtikten sonra Fatih’e gittim. Reşadiye Otelini buldum. ‘Falan odada kalıyor‘ dediler. Çıktım. Beni Abdullah Yeğin Ağabey karşıladı. Ve Üstadın hizmetinde bulunanların kaldıkları odaya götürdü. Üstad kendi odasından bir ara abdest almak için çıkınca tekrar odasına giderken beni gördü. ‘Bu kimdir?‘ diye sormuş olacak ki, biraz sonra beni çağırdılar, gittim. Titreyerek, çekinerek, ürkerek Üstadın odasına gittim. Elini öpmek için yaklaşırken bana işaret ederek ‘otur‘ dedi, oturdum. O esnada Hz.Üstad, Türk Milliyetçiler Derneği tarafından Süleymaniye Camiinde okutulmakta olan Mevlid-i Şerifi küçük el radyosundan dinliyorlardı. Mevlid yayını bitince kalktım ve büyük Üstadın elini öptüm. Hz. Üstad da alnımdan öperek nereli olduğumu ve ne yaptığımı sorunca dilim tutulmuştu. Orada beni tanıyanlar cevap verdiler.

Risale-i Nuru okuduğumu, elimden geldiği kadar hizmet ettiğimi söylediler. Hz. Üstad bana dönerek:
Seni, hem Zübeyir, hem Bayram, hem Ceylân, hem Hüsnü, hem Tahirî, hem de Abdülmuhsin gibi kabul ettim. Risale-i Nur’a hizmet eyle” dedi.

Kendime geldiğim zaman, o mübarek zatın sıcacık eli hâlâ şakaklarımdaydı. Ruhumla birlikte bir anda bütün duygularımın yıkandığını hissetim. İkindi namazını oradaki arkadaşlarla kıldıktan sonra otelden ayrıldım. Bütün vücudumda bir hafiflik, bir rahatlık hissediyordum. Büyük Üstadın elini öpüp, onun mübarek duasına nail olmanın huzuru ve saadeti gönlümde bambaşka ufuklar açmıştı. Hele bana iltifat ederek bizzat kendine hizmet eden has talebeleri arasına dahil etmesinin sevinci içimi daha bir başka yakmakta idi. Tarifi imkânsız bir saadete kavuştuğumu hissediyordum.

Kaynak: RisaleHaber.com

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: