Sanal dostluklar “gerçeğin” yerini tutmuyor!

Ne kadar “sosyal”iz. Yakınlarımızla, akrabalarımızla ilişkilerimiz nasıl? Ne ölçüde iletişim kurabiliyoruz? Yani toplum olarak birbirimize olan düşkünlüğümüz artık internetten bile belli oluyor.

Nasıl mı?

Geçenlerde Facebook Teknoloji Başkanı Bret Taylor, New York’ta düzenlenen Web 2.0 Expo konferansınde Türk gazetecilerin sorularını cevapladı. Bizim acar muhabirler, yabancı ellerde bu tür bilişim konferansı oldu mu hemen “Türkler”in istatistiki durumunu sorar.

Taylor, Türkiye’nin sosyal iletişim ağlarına olan ilgisini baya baya övmüş, ardından, “Türkiye’de yüksek oranda friendfeed ve facebook kullanıcısı var. Oldukça sosyal bir ülke olmalısınız. Bu çok ilgi çekici bir durum” demiş.

Yani: Türkiye, 22.6 milyon kullanıcısla ABD, İngiltere ve Endonezya’dan sonra facebook’ta 4’üncü sıraya yerleşmiş.

Yani: Dünya geneline bakılırsa, 500 milyonu aşkın kullanıcıya sahip sosyal paylaşım sitesi facebook’un en gözde ülkeleri arasında Türkiye var. Taylor, medya aracılığıyla yöneticilere kur yapıyor ve: “Türkiye bizim ekonomimiz ve ürünlerimizin başarısı için önemli bir ülke” diyor.

Ee, bu değirmen hangi suyla dönecek. Şaka bir yana: Sosyal paylaşım sitesi facebook’a göre, biz birbirimizin değerini bilen sınıfa giriyoruz. İnternetten çok önce…

Televizyonun ülkemize geldiği günleri hatırlayanınız var mı?

Hani, bir mahallede 10 ev varsa, bir evde mutlaka televizyon bulunuyor ve kuruyemişi kapan soluğu komşuda alıyordu. Çoluk çocuğuyla ekran karşısına oturup bir yandan çekirdek çıtlatıyor, bir yandan da komşuluk ilişkilerini geliştiriyorduk.

Sosyal yanımız televizyonun ilk günlerinde çok gelişmişti!

Televizyon yaygınlaşınca bu sefer, birbirimizden koptuk.

Programlar, maçlar bizi evimize bağladı, komşu ziyaretleri bile dizilerin gününe göre şekillenir oldu.

Dahası: Teknoloji gelişti. Geliştikçe tüketim arttı. Zaruri ihtiyaçlar çoğaldı. Bilgisayar da buna dahil oldu. Bilgisayarsız ev yok denecek kadar azaldı. Şimdi “MSN” i olmayan ayıplanıyor, Facebook’un yoksa kimliğin de yok! Twitter’siz hayat olur mu?

Ancak bunlar “sosyal” olduğumuzu göstermez.

Asıl olan insanların akrabaları ve dostlarıyla yüz yüze görüşerek bir arada bulunmasıdır. Yani sanal değil canlı bir dostluk gerçek bir değer ifade ediyor.

Sanal ortamdaki yazışmalar, hiçbir zaman gerçek sosyal olgunun yerini tutmaz. Teknolojinin gelişmesi, insan ilişkilerini arttırmıyor, bilakis kendi içinde bir yalnızlık meydana getiriyor. Bu da teknolojiye bağımlı ama yalnız insan portresi oluşturuyor.

Arkadaşlarımızı bilgisayar yönetmemeli. İnternet merkezli dostluklar “gerçeğin” yerini tutmuyor.

Belki günümüz koşullarında daha çok insanla irtibat kurabilmek, bilgi paylaşımında bulunmak açısından sanal dostluklar önemsenebilir.

Ancak, gerçek dostluğun yerini hiçbir şeyle dolduramazsınız.

Kendimizi bundan mahrum etmeyelim..

Davut ŞAHİN

kaynak: nurdergi.com

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: