Şeytanın kumandası: Vesvese

Şeytan, Allah’ın yasakladığı her şeye vesvese vererek yaptırır.

Hatta ilk insan Hazreti Adem (as) ile eşi Hazreti Havva’ya da şeytan vesvese verdi, onların Cennetten kovulmasına sebep oldu. Zaten şeytanın anlamı da “Haktan uzak olan” demektir. Bütün şerlerin baş aktörü ve kumandası cin taifesinden olan iblistir.

“Hani biz meleklere: âdem’e secde edin, demiştik: İblis hariç olmak üzere, onlar hemen secde ettiler. İblis cinlerdendi; Rabbinin emrinden dışarı çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da onu ve onun soyunu mu dost ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için bu ne fena bir değişmedir.” 1

Bu Âyet-i Kerîme, şeytanların cin taifesinden olduğunu ve onun bir nesli olduğunu belirtmektedir. Ayrıca şunu da ifade etmek isterim. Şeytanların yaptıklarını insanlar da yapabileceğini ve yaptıkları akıldan uzak değildir.

Meselâ, insanlar içinde gelmiş geçmiş zalimlere baktığımızda Firavun, Nemrut, Ebu Cehil, Mao, Lenin, Stalin ve bunların avaneleri süfyan gibi kâfirler “ins-i şeytan”lara birer örnektir.

Bediüzzaman Hazretleri bu konuya şöyle bir açıklık getirmiştir: “İnsanlarda Şeytan vazifesini gören cesedli ervah-ı habâse bilmüşahede bulunduğu gibi, cinnîden cesetsiz ervah-ı habîse dahi bulunduğu, o katiyettedir. Eğer onlar maddî ceset giyseydiler, bu şerîr insanların aynı olacaktılar. Hem eğer bu insan suretindeki insî şeytanlar cesetlerini çıkarabilse idiler, o cinnî iblisler olacaktılar. Hattâ bu şiddetli münasebete binaendir ki, bir mezheb-i bâtıl hükmetmiş ki, “İnsan suretindeki gayet şerîr ervah-ı habîse, öldükten sonra şeytan olur.” 2

Demek ki, şeytan dediğimiz şerîr cinnîler dinsiz bir insan gibidir. Başta küfür ehli olmadığı halde sonradan ataları yani anne ve babaları tarafından onu dinsiz yapar. Şeytanlar dumansız bir ateşten olduğu için, fıtratları gereği lâtif varlıklardır; bizim gibi maddî değildirler. Bunun için insanın bütün azalarında rahatlıkla gezebilirler. Cenab-ı Allah onlara o iradeyi vermiştir.

Hazreti Aişe’den (ra) rivayet edilmiş: “Her insanın yanında birer şeytan var mıdır, dedim.” O da: “Vardır” buyurdular. Ben yine: “Seninle de mi ey Allah’ın Resulu? diye sordum. Şöyle buyurdu: “Evet, fakat, Rabbim ona karşı bana yardım etti de o da Müslüman oldu.” 3 İnsanda hayır ve şer iki yön vardır, insanın iradesi hangi tarafa meylederse o yön galip gelir; diğer yön ise mağlûp olur.

Cenab-ı Allah (cc) âyetlerinde “İnsanların kalbine kötülük fısıldayan sinsi vesvesecinin şerrinden Allah’a sığınırım.” 4 

Kur’ân’da emredildiği üzere şeytan sinsi bir şekilde insanın kalbine girer ve insanı etkisi altına alır. İşin en garibi insanların en hassas yönü neyse oraya vesvese vererek kalbi ifsad eder. İnsanı felâkete sürükler.

Özellikle namaza niyet getirirken ve namazda iken vesvese akıl ve kalbi çok meşgul eder. Cenab-ı Allah tevbe kapısını açık bıraktığı halde kişi geçmişte işlediği bir günahın sıkıntısını yıllarca çekebiliyor, tevbe ediyor. Buna rağmen günahı gözünde büyütüyor, büyütüyor ve en sonunda” Allah, beni affetmez” deyip ümitsiz ve karamsar bir duruma girerek eski hayatına yani sefahat ve rezalete döner.

Evet, ehl-i takva bir mü’mine, ne kadar şeytan musallat olsa da onlar ibadetlerinde ve yaşayışlarında daha da ciddileşirler. Şeytanın verdiği vesvese akîm kalır. Nitekim Yirmi Dokuzuncu Mektupta geçen Şeytanın desiselerine Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri verdiği cevaplarla şeytanı mağlûp etmiştir.

Cenab-ı Allah, âlem-i İslâm’ı vesvese marazından, insî ve cinnî şeytanların şerrinden, maddî ve manevî hastalıklardan bahusus dünyayı etkisi altına alan koronavirüs hastalığından muhafaza etsin, bu hastalıktan vefat edenlere Allah’tan rahmet, hastalara da âcil şifa ihsan etsin. Âmin…

02.12.2020

Rüstem Garzanlı

Dipnotlar:

1- Bakara Sûresi âyet 34.; 

2- Lem’alar On üçüncü Lem’a, 10. işaret s. 82.

3- Müslim, Müsned VI/115.; 

4- Nas Sûresi, âyet, 4-5.