Sultan Hamid ve Erdoğan

Ülkenin kaderine taalluk eden şu günlerde, bozulmuş, birçok yönü ile dejenere olmuş ve kavramların aşındığı bir ülkede verilecek karar bir siyasi karar değil bir mukadderat kararıdır. Bu millet çok badireler geçirmiş ama yine de Allah karanlık günlerde yolunu açmıştır. Biz oyumuzu vereceğiz ama  yine mesele Allah’ın takdiridir.

Bu konuyu Akif’in fikirlerinden aldığımız bazı satırlarla anlatalım.

“Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz” diyor Akif.

Sultan Aziz’in öldürülmesi, Sultan Abdülhamit’in tahttan indirilmesi, Menderes’in katli, daha sonraki siyasilerin kafasında dış güçlerin ve bizim maşaların demoklesin kılıcı gibi devletin ve parlementonun, devlet adamlarının üstünde durmasının bitmesi, milletin gerçek merciinin millet olması gerekir.

Bunlar içinde en önemlisi milletteki bozulmaya  yine milletin sebeb olduğu bahsidir. Şayet bozulma böyle giderse vatan da millet de din de tehlikededir. Çünkü eğitim kurumları ülkenin gelişmesine katkı vermiyor, din ve cemaatler, bozulmadan nasibini almış, tavır insanlarının yaşaması imkansız, belki yeni bir ruh ile yeni bir yapılanma ile ülkenin bu gidişine dur denilir.

Akif, Milletlerin bozulmasını da tahlil eder. “Zaten bir millet müstehak olmadıkça Allah onları bozmaz.  Millet fertleri teker teker müstehak olarak   bozulmuşsa onları hangi siyaset düzeltecektir? Bir millet kendisinde olan güzel seciyeleri bozmazsa  Allah da onların saadetini bozmaz. Bu beliğ tebliğ kıyamete kadar meriyetini koruyacak, bir kanun-ı ilahi ve fıtrattır.” (128)

Biz ne çekersek kendi amelimizin cezasıdır. Evet şehameti, himmeti, sayi, sıdkı, istikameti, iffeti, teavünü, gayreti, faaliyeti bırakmanın karşılığı cezası  zillet ve mahkumiyettir. Akif felaket sebebi olarak kendini murakabe etmemek yani denetlemeyi gösterir. (128)

Erdoğan insandır, yanlışları olabilir, kendinden önceki devlet adamlarından çok daha ileri boyutta dindar, vatansever, din ve milliyet arasındaki dengeyi kurabilmiş, samimi, inandığı şeye her türlü fedakarlıkla  bağlı, ama yanlışı gördüğünde de affetmez bir insandır. O bu bozulmuş toplumda bir hami durumundadır.

Müslüman Türkiye’nin olduğu kadar islam dünyasının da, Türk dünyasının da istenilen ve dua edilen bir büyük liderdir. Onu suçlayanların buldukları onun hezimete uğramasına yetmez, bir binada bir taş çürük diye o binayı tahrib etmek yanlış, bir gemide dokuz masum bir cani varsa o gemi batırılmaz, veya dokuz cani bir masum olsa batırılmaz.

Siyasi tarihe bakılsa  yüz yılı aşkın süredir, bu kadar  dik duran doğru siyaset uygulayan bir başka kimsemiz olmamış. Reşit Paşa’dan bugüne her devlet adamı ile karşılaştırsan  onun farkı ortaya çıkar. Sultan Hamid’in de tahttan indirilmesini isteyenlere Akif cevap verir.

Akif , yapılan yanlışlardan hep tavanı suçlayan geleneksel telakkiye bir örnek verir. Konu Sultan Hamid’den yansımadır. Ortalığın fenalaştığı, işlerin devamlı sarsıntı geçirişini  Padişah ikinci Abdülhamit Han’a yükleyerek  “Ah o Yıldız’daki Baykuş  ölüvermezse  eğer akıbet çok kötü ..” diye dert yanan  Köse İmam’a Babası Hoca Tahir Efendi’nin  verdiği cevabı şiirleştirerek nakleder.

Oğlum bu temenni neye benzer bana bak :

Eşeklerin canı yükten yanar , aman , derler

Nedir bu çektiğimiz dert , o çifte çifte semer

Biriyle uğraşıyorken gelir  çatar o biri ;

Gelir ki taş gibi hain , hem eskisinden iri

Semerci usta geberseydi .. Değmeyin keyfe !

Evet gebermelidir, inkısar edin herife

Zavallı usta  göçer bir gün akıbet ancak

Makamı öyle uzun boylu nerde boş kalacak

Çırak mı kalfa mı  kim varsa yaslanır köşeye

Takım biçer durur artık  gelen giden eşeğe

Adam meğer acemiymiş, semere hayli hüner :

Sırayla baytarı boylar zavallı merkepler ,

Bütün o beller omuzlar çürür çürür oyulur

Sonunda her birinin sırtı yemyeşil et olur

Giden semerciyi derler bulur muyuz şimdi ?

Ya böyle kalfa değil basbayağı muallimdi

Nasıl da kadrini vaktiyle bilmedik  tuhaf iş!

Semer değilmiş  o rahmetlinin ki devletmiş.

Akif adam olmanın zaruriyetini anlatır.

Nasihatim sana, her şeyle iştigali bırak

Adamlığın yolu nerdeyse bul da girmeye bak

Adam mısın ebediyyen cihanda hürsün gez

Yular takıp seni bir kimsecik sürükleyemez

Adam değil misin oğlum gönülsünün semere

Küfür savurma boyun kestiğin semericilere

(131)

Akif, adalet konusunda Hz Ömer’in bir  vakasını anlatır. Hz Ömer daima mazlumun yanında olduğunu zalimin ise karşısında olduğunu anlatır, bu anekdotta. Ama Akif zamanı için “Ömer de olsan halin müşkül” der. (132)

Akif günümüzde de geçerli insan tiplerinin anlatır.

Sallanan çünkü kılınçlardı, re kuyruk ne de kavuk

Öyle bir devr-i şehamette kolaydır ululuk

Senin etrafını alsın ki yığınlarca sefil

Kimi idmanlı edepsiz , kimi talimli rezil

Kiminin fıtratı azade  haya kaydından

Kiminin iffeti ikbaline etten kalkan

kumarbaz bu harami , şunu dersen ayyaş

Sonra mecmuu müzevvir , mütebasbıs kalleş

Bu muhitin bakalım şimdi içinden çıkabil

Ne yaparsın  Ömer olsan yine halin müşkil

(133)

Hatta “ böyle bir muhitte  peygamberim diye ortaya çıksan da karşında tapılan sahte ilah menfaat çıkar”

Bir muhalif hava yok dinlediğin aynı sada

Zat-ı saminize millet de hükümet de feda

Menfaattir seni  tehdid edecek  tek mevcut

Çünkü çıksan da  nebiyim diye hasbın bu mabud!

(134)

Bütün bu olumsuzluklara  karşı  çıkacak imandır.

İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür

İmansız olan paslı yürek sinede yüktür

Oflu Mandal hoca onun ideal imanlı insanıdır. Hiçbir şeyden korkmaz.

Bu imanla Mehmetc ik çanakkalede vatanını dinini savunmuştur.

Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler

Ne celik tabyalar ister ne siner hasmından

Alınır kala mı göğsündeki kat kat iman ?

(136)

Süleymaniye camii de bu imanla yapılmıştır.

Dur da mabuduna yükselmek için ilme basan

Mabedin halini gör işte serapa iman

Bu bozulma ancak akıl ile imanın kalbin birleşmesi ile giderilebilir.

Beyinle kalbi  hem ahenk  edip işletmeli

Atıldı vahdet-i milliyenin temeli

(138)

İmanın başı da Allah korkusudur.

Ne irfandır ahlaka yükseklik veren ne vicdandır

Fazimlet hissi insanmlarda Allah korkusundandır

Yüreklerden çekilmiş farzedilsin de havf-ı Yezdan’ı n

Ne irfanın kalır tesiri  katiyyen ne vicdanın

O cemiyet ki vicdanında hakim havf-ı Yezdandır

Bütün dünyaya sahiptir bütün akvama sultandır

Fakat efradı Allah korkusundan bihaber millet

Çeker milletlerin menfuru kıptiler kadar zillet

Maali meyli hiç kalmaz şehamet büsbütün kalkar

Ne hakimlik tanır artık , ne mahkum olmaktan korkar.

Maneviyatı  ölmüş milletlerin halini anlatır.

O doymak bilmeyen mabuda kurbandır haya hissi

Hamiyet ademiyet hissi  ulvi hislerin hepsi

Bu hissizlikle cemiyet yaşar  derlerse pek yanlış

Bir ümmet göster ölmüş maneviyatıyla sağ kalmış

(143)

Özetle Bediüzzaman’ın siyaset felsefesi ve birliği koruma fikirlerine yüzde itibariyle son yüz elli yılın en çok uygun düşen şahsı sayın Erdoğan’dır. Allah ülkemizi felaketlerden korusun.

Himmet Uç

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: