Sünneti Seniyyeyi İfa Eden Talebeye Yüz Şehid Sevabı

Fesad-ı Ümmet Zamanında Sünneti Seniyyeyi İfa Eden Nur Talebelerinin Yüz Şehidin Ecrini Sevabını Kazanmasından Biraz Bahsedeceğiz.

Muhterem Kardeşim;

Sünnet-i Seniyyeye ittiba bizim düsturlarımızdandır. Elinizde bulunması gereken “Ey Ehl-i İman! Muhakemat-ı Kuraniye’nin mizanları ve sünnet-i Seniyyenin terazileri ile a’mal ve hatıratını tart! “ başlıklı 29 maddelik ve 8 sayfalık toplamamızda  her hal-ü kârda Sünnet- Seniyenin kurtarıcı bir kal’a olduğu dersi veriliyor.”kal’ayı metin “ tabiri kullanıyor. Kim küçük de olsa bir adaba ait sünneti  işlerse, o kal’anın içinde olacağı için “En müthiş düşmanı olan şeytanların dahi yanaşamayıp bir halt edemiyecekleri “ garantisi veriliyor. Lem’alarda geçen o cümleyi aynen alıyorum:

“Ehli hakkın  öyle bir kal’ası var ki, orda tahassun ettikleri vakit, o müthiş düşmanlar yanaşamazlar,bir halt edemezler…O kal’a-i metin, o hısnı hasin ise, Şeriati Muhammediye  a.s.m  ve sünneti Ahmediyedir a.s.m. 13 Lem’a:71.

Demek ki bildiğimiz herhangi bir sünnete ittiba bizleri  şeytanın şerrinden muhafaza ediyor.  Acaba mevzu bahis sünnet nedir?  Adab ve müstehab sünnetler, küçüklüğüyle her Nur Talebesine,  fesad-ı ümmet zamanında verileceği vaat edilen yüz şehidin ecrini sevabını kazanacak mı? Yoksa bazılarının vehmettiği gibi o mükafat yalnız mümtaz bir ferde mi aittir? Herkes istifade edemez mi?  Veya bir mektupta mevzu olduğu gibi  Sünnet-i Seniyeye temessükte yüz şehidin ecrini sevabını alabilir. Evet,  en küçük adabına müraat etmek takvayı ihsas ediyor. Fakat bir insan ki en küçük adabına müraat ederken en  mühimlerini yani esasat-ı Sünnet-i Seniyeyi  ihmal ediyorsa bu insan nasıl yüz şehidin ecrini sevabını alabilir?  Hem bazı insan var ki: Sünneti seniye içinde farz ve vâcip olanlar, yani sünnete temessük ederek kurtulurken, küçük âdabına müraat edip eğer büyükleri ihmal ediyorsa kurtulamayacağı âşikârdır. “Yâni sünneti seniyenin en küçük âdabı… en büyükleri ihsas ve ifham ediyor.” Yâni büyükleri yapmayan küçükleri yapmak bu ecir ve sevaba nâil olmazmı? Şimdi bunlara Üstadımızın lisani ile cevap vereceğiz. Sevap dağıtmak iyi ki biz insanlara kalmamış! Bakınız şefkatlı Üstadımız ne diyor? Sünnetin Bilhassa küçük âdâblarına ittiba’i nazara vererek, insanın terakkiyatı neticesinde mazhar olduğu mukâfata mazhar olduğunu nasıl izah ediyor. Onun içn yalınız Üstadımızı dinleyelim

“ Hususan fesad-ı ümmet zamanında, sünneti seniyenin küçük bir adabına müraat etmek, ehemmiyetli bit takvayı ve kuvvetli bir imanı ihsas ediyor. Doğrudan doğruya sünnete ittiba etmek, Resül-i Ekrem Aleyhissalatüm vesselamı hatıra getiriyor. O ihtardan o hatıra, bir huzuru İlahi hatırasına inkilab eder. Hatta en küçük bir muamelede, hatta yemek içme ve yatmak âdabında Sünnet-i Seniyeye müraat ettiği dakikada, o âdi müamele ve fıtri amel sevaplı bir ibadet ve şer-i bir ibadet oluyor. Çünkü o âdi hareketiyle Resül-i Ekrem aleyhissalatü vesselam’a ittibaını düşüniyor ve şeriatın bir edebi olduğunu tasavvur eder ve şeriat sahibi olduğu tasavvur eder ve şeriat sahibi  hatırına gelir. Ve ondan şâri-i hakiki olan Cenab-ı Hakka kalbi müteveccih olur, bir nevi huzur ve ibadet kazanır. İşte, bu sırra binaen, Sünnet-i Seniyyeye ittibâı kendine âdet eden, âdâtını ibadete çevirir, bütün ömrünü semeredar ve sevabdar yapabilir. 11 Lem’a: 41

Görüyorsunuz, Üstadımız küçük adabı nazara veriyor. Bazı kardeşlerimiz ise Üstadın verdiği bu dersi gölgeler gibi büyüklerini işlemeyen küçüğünü işlerse, sanki hiç sünnet işlememiş olacağını düşünebiliyor. Bir Nur talebesinin küçük sünnetlere  riayet ederek büyüklerini yapmaması da düşünülemez. Çünki Nur talebesinin düsturlarında Sünnet-i Seniyeye ittiba vardır.  Mektubun başında da bunu zikrettik. İşte küçük bir âdâb veya âdi bir harekette Rasul-ü Ekrem (a.s.v.) ı düşünüyorsa, yüz şehid sevabı alır. Küçük âdâba bu kadar büyük  sevabı çok görmeyelim. Sünnetlere riayet eden çok azdır.  Üstadımız:

Rasül-ü Ekrem Aleyhissalatü Vesselam ferman etmiş: “Fesad-ı ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük etse, yüz şehidin ecrini sevabını kazanabilir.” 11.Lem’a 49

Bu hadisi nakletmek suretiyle bilhassa Nur talebelerine büyük müjde vermiştir. Bildiğimiz ve en küçük sandığımız hareketlerin azîm mükâfatı bizi sünnete daha çok riayet ettirecektir, İnşâallah…

Başka insaflı kardeşimiz de , vesvese ve evhamı def için ( Garanti Belgesi ) ser-levhalı ve yine şefkatli Üstadımızdan bir nakil yaparak, bizleri Sünnete  ittibaa teşvik etmektedir. İşte Garanti Belgesi…

“Nur Şakirtlerinin gayet ağır müşkilatlar içinde kemal-i metanet ve hizmet ve irtibatlarıyla o zatın (a.s.m.) Sünnet-i Seniyyesine ittiba etmek ne kadar kârlı olduğunu ve bir Sünnete bu zamanda ittibada yüz şehidi ecrini kazandığını bildiren…” 11.Şua:276

Şimdi de hiç duymadığımız ve tatbik edeni de görmediğimiz için tamamen yabancısı olduğumuz bir sünneti seniyye olan(İ’caz ve kabul-ü şer’i) yi bize misal vererek, bu kimsenin bilmediği sünneti dahi işlemenin vereceği  azîm ve yüksek netâici izah eden  üstadımızı dinleyelim:

“Ey nefis az bir ömürde hadsız amal-ı uhrevî istersen ve her bir dakika ömrünü bir ümür kadar faideli görmek istersen ve âdetini ibadete ve gafletini huzura kalbetmeyi seversen. Sünnet-i seniyyeye ittiba et. Çünkü bir muamele-i şeriyyeyi tatbik-i hareket, bir nevi huzur veriyor. Bir nevi ibadet oluyor. Uhrevi çok meyveler veriyor. Mesela bir şeyi satın aldın. İcab ve kabul-i şer’iyyeyi tatbik ettiğin dakikada, o adi alış-verişin bir ibadet hükmünü alır. O tahatturu hükmü şer’i bir tasavvuru vahy verir. O dahi , Şârii düşünmekle bir teveccühü İlahî verir. O dahi bir huzur verir. Demek Sünneti Seniyyeyi tatbik-i amel etmekle bu fani ömür, baki meyveler verecek ve bir hayat-ı ebediyeye medar olacak olan faideler elde edilir.” Bununla ilgili Ayetin fermanının tercümesini dinle. “şeriat ve sünneti seniyenin ahkâmları içinde cilveleri intişar eden Esma-i hüsnanın her bir isminin feyzi tecellisine bir mazhar-ı câmi’olmağa çalış…”24 Söz: 362.

Evet sünnet-i seniyyeyi hayatımızla tatbike çalışmaya başlarken ötekilerini öğrenmeye başlarken, bildiğimiz kısmını tatbikten başlayıp devam etmeliyiz.

“Su içerken, 1- oturmak, 2- başı örtme, 3- kıbleye dönmek, 4- besmele çekmek, 5- 3 yudumda içmek, 6- nefesi suya vermemek için bardağı yana çekmek, 7- suyu emerek içmek, 8 Kapalı kabda, yanı suyu gürerek içmek, sonunda Elhamdülil-lah demek.

Allahümme veffikna li Sünneti seniyyeti Aleyhisselam Amin.

Abdülkadir Haktanır

www.NurNet.org