Etiket arşivi: abdülhamit Oruç

Facebook Topluluğuna

Her şeyde olduğu gibi, Facebook’ta iki tarafı keskin bir bıçak gibidir. Bilgi ve kanaat yaymaya yaradığı gibi, günah kazanmaya, fitne ve fesada da kullanılabilir. Haberleşme, bilgilendirme, bilgi ve kanaatını yaygın hale getirme vasıtasıdır. Doğrulara destek, yanlişlara ikaz ve tenkid için kullanılabilir. Fakat her şeyin sui istimali olduğu gibi, Facebook’un da, sui istimali vardır. Çirkin, ahlak dışı, fitnekar fikir ve düşünceler için kullanılmamalıdır. Haklı bile olunsa, küfür, iftira, yalan sözler Allah Rıza’sına aykırıdır. Hele hele yaptıkları ne kadar kötü, hatta ihanet bile olsa, onun sülalesine taallukuna, Şamil hakaret, çok büyük yanlıştır. İnsanlara (or………çocuğu)(pi……) vs deyip masum anne babalara teşmil ederek küfür, çok çirkin ve büyük günahtır. O adı geçen kimseler çok masum, mazlum hatta Allah’ın Veli kulları da olabilirler. Yakınlıklarından dolayı, onlara da küfretmek, kat kat vebaldir.

Kuranı Kerimde VELATEZİRU VİZRA UHRA buyurulmaktadır.

Yani, başkasının suçunu başkasına yükleme! buyurulmaktadır.

Efendimiz de bir gün; ‘Annenize sövmeyin!’ buyurunca sorarlar;

-‘Ya Rasulullah insan annesine söver mi?’

Efendimiz; ‘Sizden biri başkasının anasına söverse, o da dönüp onun anasına söverse, ilk söven de kendi anasına sövmüş olur!’ buyuruyor.

Yine Kuran-ı Kerim’de “ALLAH’TAN BAŞKASINA İBADET EDENLERE, ETTİKLERİNE SÖVMEYİN, ONLARDA DÜŞMANLIK VE CEHALETLE ALLAH’A SÖVERLER.

Yani sövmeye sebeb olmanın sorumluluğu vardır. Hem amel defterimize yazılan kelam envanterimiz çirkinleşir. Unutmayalım ki her amelimiz kaydedildiği gibi, ağzımızdan kalemimizden çıkan her söz de yazılmaktadır.

Abdülhamit Oruç

Gayba İman

Bakara süresinin ilk ayetlerinde, Kuran kerim’in , takva sahipleri için hidayet kaynağı olduğu  belirtilir.

Takva sahiplerinin vasıflarından birinin de , gayba iman olduğu beyan edilir. Gaybi olan şeyler, Allah’ın, meleklerin, kabir ve ahiret hayatının, gelecekte olacak işlerin kesin olarak kabulü demektir. Gaybi olan şeyler ve işler , gözle görülüp , el ile tutulan gerçekler olmadığı için , onlara iman , bedihi olan şeylerden yararlanarak tahakkuk eder.

Kainatin yaratılmasındaki  mükemmellik, varlıklardaki sonsuz nimet, hikmet, zinete bakıldığında, bütün bunların , akıllı , şuursuz , iradesiz sebebler ve tabiat tarafından husule gelemeyeceği gerçeğini ortaya koyar.

Selimiyenin ,  muhteşem mimari olan  Sinan’ı görmedigimizden, o muhteşem   eserin , ustasını inkar ederek , kendi kendine meydana geldiğini iddia edemeyecegimize göre , bu muazzam  kainatı nasıl tesadüfe verebiliriz?

Bu tefekkür , bizi Allah’ın varlığı inancına götürür. Hz  Muhammed (SAV) özellikleri ve mucizeleri ile , Kuran-ı kerim  icazı,bu kaynaktan gelen gayb âlemlerine aid mahlukatın hak olduğunu netice verir. İşte , Bu  inanç sistemine ulaşan insanın , Bedihata dayanarak , gaybi olan iman esaslarına ulaşması tahakkuk eder. İşte bu iman sahibi olan kimselere ,  Kuran-ı kerim , Hidayet kaynağıdır.

Bu iman maihayatina ulaşamayanların hali , yarasaların  durumu gibidir. Nur onlar için karanlık demektir. Her canlı , insan , hayvan ve bitki güneşin ışığından  ve ısısıdan hayat bulurken , kalpleri ölü ve iman nuruna kapalı olanlar, güneşte kalan laşe gibi , taaffun edip kokuşurlar . İmandır o tecelli, İlahi ne büyüktür!

İmansız paslı yürek , sinede yüktür.

Abdülhamit Oruç

Sağlam Karakterin Korunması

Güneydoğu seyahatimizde, Batman Nur talebelerinden, Said Dolgun ,Urfa yolunda ilerlerken  anlattı  gerçek bir vakıa olduğunu ifade etti.

Bir yolcu minibüsü yolda seyrederken, asfaltın  orta yerinde Hoca Nasreddinin karakacan , bazılarının arapça binek manasına gelen kibar bir ifade ile merkep, kabaca ifade ile birçoğunun eşek , Hz Bediüzzaman’ın da , bütün yaratılanlara olan şefkatinden dolayı ,  çok çalışkan manasına gelebilecek , ifade ile işlek dediği , sabırlı hayvan , yolun ortasında öylece durarak trafiğe engel olur.

Yolcular şöförün sinirlenerek tepki vereceğini beklerken , yolcuları hayrete düşüren bir şey olur. Şöför sakince, arabadan iner , hayvana yaklaşır, onu gözlerinden öper, yolun kenarına çeker ve direksiyonun başına geçer. Yolcular hayretle  ne iş?  Diye sorunca şöförün cevabına hayran kalırlar.

Yahu kardeşim der, insanların bir çoğunun karakteri bu zamanda o kadar değişken olmuş ki, bu eşek gibi karakterini muhafaza eden , eşekliğinden ödün vermeyen bu havvanın  durumuna hayran kaldığım için , ona takdirlerimi arzettim demiş.

Hisse
Menfaat, korku, ya da yalakalık duygusu gibi sebebler ile , bukalemun tavrı takınaların çirkinliğini ifade etmektedir.

Abdülhamit Oruç

www.NurNet.org

Ben Artık Namazdan Zevk Almıyorum

Bundan çok seneler evvel, Kırklareli Merkez Hızırbey camiinde görevliyim. Devamlı cemaatimden çok samimi olduğum bir arkadaşım, biraz farklı bir tasavvuf gurubundakilerden aldığı yanlış bir değerlendirme ile Cemaati ve Namazı terketmişti.

Nerdesin arkadaş deye sorduğumda dedi ki, “ben artık namazdan zevk almıyorum, zevk almadan namaz kılmamın bir faydası yok onun için Namazı terkettim, ileride lezzet ve zevk alır duruma gelirsem kılarım!” dedi.

Ben de kardeşim bu senin düşüncen, çok tecrübeli olan şeytanın bir hilesidir. Hz Bediuzzaman Risalelerin muhtelif yerlerinde Hayrul eğmali ahmezuha yani amellerin hayırlısı nefsin hoşuna gitmeyen amellerdir, kaydını ehemmiyetle belirtmiş. Tatlı uykunu terkedip namaza kalkmak nefsin hoşuna gider mi? Fakat en sevaplı namaz, sabah namazıdır. Zekat vermek nefsin hoşuna gider mi ? Hatta zekatı verdikten sonra fazlasını vermek nefsin hoşuna gider mi? Cihad yolunda zahmet çekmek, yara almak hatta gerektiğinde canını din vatan, millet yolunda vermek şehid olmak, vicdanın nazarında güzel ve şerefli ise de, nefsin hoşuna gitmez, deyince ikna oldu namaza yeniden başladı.

Demek oluyor ki zaman zaman şeytan “hayırhah” mış gibi görünerek, böyle igfalat ve ifsadat yollarına başvuruyor eğuzu billahi mineşşeytanirracim demeli Allah’a sığınmalıyız.

İbadetin illeti, sebebi, emri ilahi neticesi rızai ilahidir, zevk almak değildir.

Elbette nefis mutmainne makamına erişince hayırlardan ve ibadetlerden şevk alır amma ibadetteki farzlar taabbüdidir. Allah emreder kul itaat eder.

Abdülhamit Oruç

www.NurNet.org

Güneydoğu Seyahati ve Notlar

Geçtiğimiz günlerde, Batman’dan, Said Dolgun kardeşimizin daveti ve organizasyonu ile, Güneydoğu’da idik.

Güzel ve feyizli dersler ve okuma programlarına katıldık. Hamidiye adındaki nur dersanesinde misafir edildik, yine , Batman’da , Veysel Karani medresesini ziyaret ettik.

Oradan Siirt, Bitlis, Beşiri , Kurtalan ve Tilloda ziyaretler yaptık . Üstad Bediuzzamanın hani suyunu içip, tanelerini, Cumhuriyetçi karıncalara verdiği makama gittik, İbrahim hakkı hazretlerinin müzesini ve o günden kalan çalışmalarında kullandığı ilmi aletlerini gördük, Kurtalanda cuma namazı ve dönüşte ikindi namazini eda eyledik.

Daha sonra Urfa’ya, Halilürrahmana, üstadımızın defnedildiği ilk makamı, Halilürrahman dergahını, Badıllı ağabeyimizin , orada bulunan kabrine selam verdik, Harran’da , tarihi yerleri ziyaret ederek , her tarafta , derslere katıldık, dönüşte Kurtalan medresesindeki kardeşlerle ders ve sohbetler ettik. Büyük barajı yakından gördük, Urfa’dan Diyarbakır yolu ile Adıyaman’a giderek,oranın medresesi nuriyesinde derslere katıldık, Belediye Başkan’ı Muhterem Hüsrev Kutlu’yu makamında ziyaret ettik.

Salı günü İstanbul’a uçtuk. Güneydoğunun çok büyük bölümünde hayatı normal olduğuna şahid olduk bazı lokal bölgelerin dışında herkesin işinde gücünde olduğunu batı’dan bakıldığında göründüğü gibi olmadığını, elbette bazı problemlere rağmen halkının büyük ekseriyetinin birliğe beraberliğe taraf olduğunu, menfi görüntünün daha önceki örgütün propogandası ve baskılarından kaynaklandığını şahid olduk.

Bu kadar gezi esnasında sadece iki yerde kimlik kontrolü ile karşılaştik. Sözler yayınevi genel müdürü Osman Sevimli ile Nurtaşından Ahmet Tanyel kardeşimizle birlikte yaptığımız bu seyahatle vatanımızın ve milletimizin güzel gelecek günleri için umudumuzun arttığını ifade etmeliyim. Cümleye selamlar dualar ederiz. Bu seyahate gördüklerim ile Merhum Zübeyr ağabey ve o zamandaki ağabeylerimiz hizmetteki şartları ve imkanları kıyaslandığımda nereden nerelere gelindiğine şahid oluyoruz Allah cümlesine rahmet eylesin.

Abdülhamit Oruç