Etiket arşivi: Bangladeş

Kur’an-ı Kerim aşkı engel tanımıyor!

Bangladeş’in Myanmar sınırındaki Cox’s Bazar şehrinde kamplardaki yaşam mücadeleleri süren Rohingya Müslümanları, sivil insani yardım kuruluşlarının desteğiyle güç bulurken, her türlü zorluğa rağmen çocuklarının dini eğitim almasına önem veriyor.

Kutupalong kampında, birçok küçük Arakanlı’nın eğitim merkezlerinde Kur’an-ı Kerim öğrenme çabası sürerken, birçoğu daha ileriye giderek hafızlık eğitimi alıyor.

En kısa sürede hafız olabilmeyi hedefleyen küçük Arakanlıların yaşları 6 ila 10 arasında değişiyor.

Medrese” olarak adlandırdıkları barakalarda mum ışığında hafızlık eğitimi alan Arakanlıların heyecanı ise gözlerinden okunuyor.

Ebeveynleri ise, pek çok zaman, kampların ortasından akan pis suların üzerinde yürümek ve oynamak zorunda kalırken görülebilen çocukların bu olağanüstü şartlardan kurtulabilmeleri için, yardımların devam etmesi için çağrılarını yineliyorlar.

Samanyolu Haber

İlk yardım paketleri Arakanlı Müslümanlara ulaşmaya başladı

Arakan’da yaşanan insanlık dramına sessiz kalmayan Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı, toplanan ilk yardım paketlerini Bangladeş’teki mülteci kamplarında yaşayan Arakanlı Müslümanlara ulaştırdı.

On binlerce Arakanlı Müslümanın yaşadığı mülteci kampında yardım paketlerinin dağıtımına Türkiye Diyanet Vakfı yetkililerince başlandı. Açlık ve salgın hastalıkların kol gezdiği mülteci kampında yaşanan manzara bölgedeki insanlık dramının boyutları hakkında ipuçları veriyor.

Geçtiğimiz hafta tüm yurt genelinde toplanan yardımlar sayesinde bölgeye gönderilen gıda paketlerinde; pirinç, şeker, mercimek, nohut, tel şehriyesi ve konserve bulunuyor. İlk planda bölgeye ulaştırılan yardımlardan 2 bin kadar Arakanlı Müslüman yararlandı. Türkiye Diyanet Vakfı tarafından Arakan’da yürütülen çalışmalar Ramazan boyunca devam edecek.

5601’e Arakan yazıp mesaj yollayarak sizde yardımcı olabilirsiniz. 1 sms 5 liradır.

Diyanet

Türkiye Myanmar Müslümanlarına Sahip Çıkıyor!

Uluslararası kamuoyunun gözleri önünde, Arakan Müslümanlarına yönelik sergilenen vahşete Türkiyeli vatandaşlar kayıtsız kalmadı. Birçok dernek ve sivil toplum örgütleri ile Myanmar Müslümanları için Bangladeş ve Tayland sınırlarında bulunan mülteci kamplarına yardımlar ulaştırılıyor. Myanmar sınır köyleri ve ormanlarına da gizlice yardımlar götürülüyor.

Myanmarlı Müslüman Mültecilerin Dramı;

Arakan’dan can havliyle nehirden güçlükle Bangladeş’e kaçıp canlarını kurtarabilenler aslında kaçıştan sonra kendilerini bekleyen kimsesizliği, yokluğu ve yoksulluğu da biliyorlar. Tıpkı Myanmar – Tayland sınırında sarp dağları aşarak Tayland’a sığınmaya çalışan diğer Rohingyalılar gibi. Onları da ayrı bir yokluk bekliyor. Birleşmiş Milletlerin destek verdiği Tayland – Myanmar sınırında bulunan 15.000 nüfuslu Mülteci Kampı geçtiğimiz ay tamamen yanmış. Sosyal medya henüz bu bölgeye ve bölgede yaşananlara ulaşamamış durumda!

Birleşmiş Milletler tarafından kayıt altına alınan mülteciler Myanmar – Tayland sınırında ki kamplarda barınma imkânı bulabilirken, sınırın ötesinde Birleşmiş Milletler, diğer ülkeler ve sivil toplum örgütlerince tanınmayan, ulaşılamayan ve kayıt altına alınmayan Karen ve Rohingyalı 5.000 mülteci bulunduğu söylenmektedir.

Çare Gönüllüleri bu zulme kayıtsız kalmadı!

Erzak kamyonumuz akşam saat 7.30 sularında yüklendi. Mae Sot’dan 86 km kuzeye, Myanmar sınırına gidiyoruz. Müslüman kardeşlerimize yardım ediyoruz.

Çare Derneği olarak Myanmar’da yaşayan ve etnik kırıma maruz kalan Rohingya, Karen, Burma (Myanmar) ve Kashin Müslümanlarına gönderdiğiniz yardımları bölgeye ulaştırıyor.

Kötü koşullarda, yoksunluk içinde olan fakat Mülteci Kamplarında barınan Karen ve Rohingyalı Müslümanlar aldıkları yardımları sınırın ötesinde ki çaresiz mültecilere gizlice ulaştırmaktadırlar.

Mülteci Kampı Gençlik Lideri gelen yardımların yarısını dağları aşarak sınırın ötesinde zulümden kaçan ve orman içinde gizlenen Rohingyalı’lara ulaştırdıklarını söyledi. Üç ay önce tamamen yanan kampta kalan mültecilerin fedakârlığı; ders alınacak bir dayanışma ve paylaşım!

Mahmut Derindağ
Çare Yardımlaşma Ve Kalkınma Derneği
02163283234
www.care.org.tr
Tayland – Burma

Arakan’da yaşananlar insanlık suçudur

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in davetlisi olarak Türkiye’de bulunan İslâm ülkeleri liderleri iftar sofrasında bir araya geldi.

Buluşmayı, “Kardeşlerin buluşması” olarak adlandıran Diyanet İşleri Başkanı Görmez, İslâm coğrafyasının bir acı ve elem coğrafyası olmaktan kurtularak, yeniden bir ilim ve medeniyet coğrafyasına dönüşmesi temennisinde bulundu. Son günlerde Arakan’da yaşananları “İnsanlık suçu” olarak değerlendiren Başkan Görmez, “Arakan’da Müslümanlara reva görülen insanlık dışı uygulamalar bir an evvel sona ermeli.” dedi.

Başkan Görmez, şöyle devam etti:

“Arakan’da Müslüman kardeşlerimize yönelik bir insanlık suçu işlenmektedir. Din kardeşlerimize reva görülen bu insanlık dışı muameleler, bir an evvel sona ermeli. Adeta vatansız bırakılmak istenen Arakan’lı Müslümanlara yardım eli uzatılmalı. Biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak Arakanlı Müslümanların acılarını bir nebze de olsa hafifletebilmek için büyük bir yardım seferberliği başlattık.”

“İslâm dünyası harekete geçmeli”

Yemekte, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in davetlisi olarak İstanbul’da bulunan Arakanlı Müslümanların önemli liderlerinden Dr. Muhammed Yunus da Arakan’da yaşananlar hakkında bilgi verdi. 3 Haziran’da başlayan insanlık dışı saldırılarda bugüne kadar 50 bin Müslümanın hayatını yitirdiğini 50 bin Müslümanın da kayıp olduğunu dile getiren Yunus, soykırımın bir an evvel sona erdirilmesi için İslâm dünyasının harekete geçmesi gerektiğini söyledi.

Arakan’daki Müslümanların zulüm altında inlediklerini ve her türlü işkenceye maruz kaldıklarını anlatan Yunus, birçok Müslümanın açlıktan ve sağlık sorunlarından dolayı hayatını kaybettiğini söyledi.

“Arakan’daki Budistler ile Burma’daki hükümet işbirliği yaparak Müslümanlara etnik temizlik uygulamaktadır.” diyen Yunus, “Bangladeş kendisine sığınan Müslümanları kabul etmeyerek bir noktada Müslümanların öldürülmesine göz yummaktadır. Türkiye ve tüm İslâm ülkeleri bir araya gelerek bu zulmün durdurulması konusunda gerekeni yapmalıdır.” diye konuştu.

Bangladeş: Biz daha İslamiyet’in Neresindeyiz? Bu Kitapların Devamı Yok Mu?

ESSELAMÜ ALEYKÜM VE RAHMETULLAHİ VE BEREKATÜHÜ

Evvela, bütün ağabey ve kardeşlerin geçmiş kurban bayramlarını tebrik edip bu bayramın Âlem-i İslam’ın bayramına mukaddeme olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyoruz.

Saniyen; Van’da meydana gelen elîm zelzele sebebiyle geçmiş olsun dileklerimizi arz ederiz. Cenab-ı Hakk vefat edenlere rahmet, yakınlarına sabır ve metanet, yaralılara da acil şifalar ihsan eylesin.

Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Elhamdülillah Bangladeş’te de Cenabı Hakk’ın avn ve inayetiyle nur hizmetleri günden güne inkişaf ediyor. Bangladeş’te geçtiğimiz Haziranın başında dershane tutuldu. Dershanemiz başkent Dakka’nın merkezinde olup herkesin rahatlıkla gelebileceği, ulaşımın rahat olduğu bir yerde.

Bangladeş’in yönetim biçimi Cumhuriyet olup 160 milyon nüfusa sahip. Yüz ölçümü yaklaşık olarak Türkiye’nin altıda biri olan; nüfusun %85 Müslüman, %14’ü Hindu ve %1 de Hıristiyanlardan oluşmaktadır.

Ülkenin Bengal körfezine kıyısı olmakla beraber diğer bütün çevresi Hindistan’la çevrilidir. Resmi dil Bengalce olup İngilizce yaygın olarak konuşulmaktadır. Bangladeş 200 yıl boyunca İngilizlerin sömürgesi altında kalmış. 1971 yılında bağımsızlığına kavuşmuş.

Halkın büyük bir çoğunluğu fakir olup günde üç öğün pirinç lapasıyla karnını doyurmaktadır. Hindistan’la etrafı çevrili olduğundan dolayı Hint kültüründen çok etkilenmiş.

Halkın İslamiyeti doğru olarak öğreneceği yerler çok az olmakla beraber burada birçok medrese var. Fakat medreseler halktan kopuk bir şekilde eğitimini sürdürüyor. Medreseler eski tarzda eğitim veriyor ve bu eğitim yıllarca sürüyor.

Medreselere gidenler islamiyetle alakalı bilgileri alabiliyorlar. Ancak bu bilgiler medrese dışındaki insanlara aktarılmıyor. Dolayısıyla medreselerde yıllarca süren eğitime imkânı olmayan ve buna vakti olmayan (üniversite, lise gibi) birçok insan islamiyeti öğrenemiyor. Bir de okuma yazma bilmeyen çok büyük bir kesim var onlar da duyduklarıyla islamiyeti yaşamaya çalışıyorlar. Bu tablo bize burada Risale-i Nur’lara ne kadar ihtiyaç olduğunu göstermeye kâfi.

Buraya geldiğimizden beri birçok medreseyi, üniversiteyi, köyü ziyaret edip risalelerden takdim ettik. Bunun neticesinde şimdilik iki medresede risalelerin Arapçasından haftalık ders yapılıyor. Dua edin bir hafta sonra da başka bir medresede ders başlama durumu var. Medreselerde hocalarla risaleleri okuyoruz her geçen derste daha da risalelerin değerini, bu eserlerin bütün bütün farklı olduğunu, üstadın ne kadar büyük bir âlim olduğunu anlıyorlar.

Ders okuduğumuz medreselerden birine Arapça külliyat bırakmıştık bu medresenin müdürünün kuvvetli bir Arapçası var. Dolayısıyla Risaleleri Arapçasından çok iyi anlıyor. Şimdiye kadar altı tane büyük kitabı okumuş. Hatta tercümeye bile başlamıştı ama sonradan bu eseri tercüme etmenin kolay olmadığını anlayınca şimdilik okumaya devam etmeye karar verdiğini söyledi. Bu zat aynı zamanda Türkiye’ye gelip risalelerin nasıl intişar ettiğini, dershaneleri yakından görmek istiyor. Dua edin Allah bu abimizi tercüme hizmetlerinde istihdam etsin.

Aynı zamanda dershanemizde lisans eğitimini Libya’da tamamlamış burada da master programına devam eden bir Bengal abimizle her hafta Arapça ders okuyoruz. Burada bazı Türk ağabeylerimiz de var onlarla da her hafta dershanede dersimiz oluyor. Her hafta Bengal bir abimizin evinde Bengalce ders oluyor, oraya da o abimizin tanıdıkları bengaller iştirak ediyor.

Aynı zamanda dershaneye gelen Bengal esnaflar var. Bunlardan lisans eğitimini Sudan’da tamamlamış Arapçası çok iyi olan bir abimiz var. Bu zat çok yoğun olmasına rağmen risaleleri ciddi bir şekilde okuyor. Bu eserlerin en kısa zamanda Bengalce’ye tercüme edilmesi ve Bengal halkının istifadesine sunulması gerektiğini söylüyor.Bu vesileyle çok önemli mevkide bulunan bir arkadaşına da verdiğimiz risaleleri takdim etmiş.Bu abimiz risalelerin bir kısmını okuduktan sonra müşahedelerini şu şekilde hulasa etmişti:

Birincisi, bu eserlerin bir veya iki sayfasından edinilen istifadenin diğer eserlerin büyük bir kitabından daha fazla olduğu… Bu eserlerin doğrudan neticeye götürdüğü, birçok kitabı okumaya ihtiyaç bırakmayarak istifadenin de daha fazla olduğu,

İkincisi, bu eseri okumaya başladığınızda kitabın anlaşılmasının çok zor olduğunu zannediyorsunuz fakat Üstad öyle bir temsil, öyle bir misal veriyor ki bu eserin anlaşılmamasının imkansız olduğunu anlıyorsunuz.

 – Üçüncüsü, bu eseri okudukça insanın kalben ve ruhen büyük bir ferahlık ve rahatlık hissettiğini.. ifade etti.

İngilizceyi de bilen bu zat bizden Yirmi Üçüncü Sözün Arapça ve İngilizcesini tercüme etmek için aldı. Kendisi Türkiye’yi merek ediyor ve Türkiye’ye gelip hizmetlerin intişarını yakından görmek istiyor. Dua edin Cenab-ı Hakk inşallah hizmetlerde istihdam etsin.

Yine başka bir medresenin müdürü ramazan ayında Türkiye’ye gelip dershanede kalmıştı. Bu zat şimdi nurlara çok taraftar olup bizden Bengalceye tercüme edilmiş birçok küçük risalelerden aldı. En son yanına gittiğimizde medresesindeki odayı göstererek oraya kitaplık yaptırıp nur dershanesi yapacağını söyledi. Kitapları okuyan talebelerinden bir tanesi kitapların kalbini çok derinden etkilediğini söylemişti.

Bir ay önce Bangladeş’te tanınan büyük bir Âlim zatın yanına gitmiştik. Ona içerisinde Yirmi beşinci söz, Onuncu söz ve On dokuzuncu mektubun mevcut olduğu Arapça bir kitap verdik. Birkaç gün önce tekrar kendini ziyaret ettik. Verdiğimiz kitap hakkındaki fikrini sorunca: “Ben bu kitapta okuduğumu bin kitapta görmedim. Bu kitabın devamını bana getirebilir misiniz.” şeklinde hayret ifadelerini dile getirmişti. Hatta bu zat haftada farklı iki tefsir dersi yaptığını ve bu derslerde bu kitabın muhtevasından da bahsettiğini söyledi. Aynı zamanda da bu zata: “Yeni neslin sorularına nasıl cevap veriyorsunuz” diye sorunca: Bilhassa okuyan gençliğe, ayet ve hadislerden cevap verince; ayeti ve hadisi inkâr ettiklerini, dolayısıyla küfre gittiklerini söyledi. Bu noktada yeni genç neslin sorularına aklen mantıken anlayabilecekleri bir şekilde cevap verebilmek için bütün Bangladeş’teki Âlimlerin bir araya gelip çözüm bulması gerektiğini ifade etti. Biz de kendisine bu tür soruların cevaplarının bu kitaplarda olduğunu söyleyince şaşırdı ve çok hoşuna gitti. Netice olarak kendisi, medresede okutulan ilmin bu asrın insanlarına hitap etmede yeterli olmadığının farkına varmış.

Yine derslere gelen bir Bengal kardeşimize; köyünde dağıtmak üzere bazı Bengalce tercümelerden verdik. O da köydeki bazı akrabalarına ve hanımlar arasında dini sohbet yapan ablasına bu kitaplardan vermiş. Risaleleri okuduktan sonra: “Biz daha İslamiyet’in neresindeyiz. Bu kitap nelerden bahsediyor, biz ne yaşıyoruz, ne anlatıyoruz!.. Bu kitapların devamı yok mu?” diye soruyor ve o ders grubuna risalelerden anlatıyormuş.

Tabii şu an elimizde sadece Bangalce üç kitap mevcuttur. Kitapların en kısa zamanda Risalelerin ruhuna muvafık tercüme edilmesi için dualarınızı bekliyoruz.

Dershanede bizimle beraber kalmaya başlayan üniversiteli bir Bengal var, inşallah bir hafta sonra bir talebe daha gelecek. Biz de hafta içi beş gün Bengalce dil kursuna gidiyoruz, kursta Amerika, Kore, Japonya, Almanya, Srilanka gibi ülkelerden Hıristiyanlar var. Bunlar Hıristiyanlığı anlatmak için Bangladeş’e gelmişler. Kursta tek Müslüman biz varız. Bunların hemen hemen hepsine risalelerden verdik. Onlar Hıristiyanlığı anlatmak için gelmişler biz de onlara İslamiyeti anlatıyoruz. Aynı zamanda İslamiyeti de merak edenler var aralarında.

Türkiye’den bize gönderilen Bengalce risalelerimiz bitti. Dua edin inşallah burada bir tane matbaa ile anlaştık. Eserlerin Bangalce ve İngilizcelerini burada bastırmayı düşünüyoruz. Şimdilik kitap tekrar gözden geçiriliyor yani tashih ediliyor, hazır olduğunda basıma girecek.

Bilhassa hafta sonları bu eserleri ulaştırabileceğimiz birileri varsa ziyaret ediyoruz, kitapları takdim ediyoruz. Tabii burada hafta sonu resmi tatil Cuma-Cumartesi. Aynı zamanda burada haftalık yayınlanan bir gazetede son bir aydır her hafta üstadın hayatını tarihçe-i hayattan Bengalceye çevirip neşreden bir gazete var. Buradaki insanlar Türkiye’yi çok yakından takip ediyorlar. Kiminle görüşürsek bize Türkiye’den bahsediyor.

Mektubumuza son verirken bütün ağabey ve kardeşlerden; bu nurları ihlâs ve istikamet dairesinde layık ellere ulaştırmasını Cenab-ı Hakk’ın nasip etmesini ve bize sabır, metanet, şevk ve ihlâs ihsan etmesi için dua etmenizi arzu ediyoruz.

Dualarınızı bekleriz…

Bangladeş Nur Talebeleri

www.NurNet.org