Küçük cihaddan büyük cihada döndünüz. O, kulun nefsani arzularına karşı yaptığı cihaddır.
Bu yazımızda size bir meydan savaşından bahsedeceğiz. Bu savaş, Çeçenistan’da, Filistin’de, Irak’ta, Afganistan’da ve dünyanın başka yerlerinde süren mücadelelerden fazla bizi ilgilendirmesi lazım. Evet bizim için en büyük savaş (cihad-ı ekber) bu savaştır.
Bu savaş Vücut memleketinde ve Göğüs meydanında, Nefis ordusuyla Kalp ordusu arasındaki meydan savaşıdır.
Nefis ve Kalp arasında vuku bulan savaşlar,bizi en çok ilgilendirmesi gereken savaşlardır. Bir tarafta aklın hakîmiyeti ile kalp ve vicdan, diğer taraftan nefis, şeytan ordusu ve iki ayaklı şeytanlar ordularıdır. Bu savaş Hazreti Ademden başlayarak , kıyamet kopuncaya kadar devam edecek olan mücadele ve eşi olmayan savaştır.
Nefisin cenahında zulmüyle meşhur “Kuvve-i Gadabiye, ahlâksızlığı içeren “Kuvve-i Şeheviye” vardır. Nefis, savaşı kazanacaklarına kesin gözüyle bakar. Öte yandan Kalp var. Kalbin iki veziri Akıl ve vicdandır . onların sancaklarını İhlâs taşır, Kalp, sağ cenahın komutasını ‘Takva’ya, sol cenahın komutasını ise Sabr’a vermiştır.
Nefse galip gelmek için, Himmet’in imdadına İhlâs yetişir, “Allah için olunuz!” düsturu onu ikaz etti. Unutmayalım ki, yukarıda saydığım o üç düşmanı mağlup etmek için ilim lazım, Müslüman bu üç düşmanı mağlup etmek için manevi kuvvetini ilimden alıp terakki etmesi şarttır. Bu zamanda da manevi sahada geçerli para Risale-i Nur eserleridir . Çünkü fen hakim olduğu devirde ispat konuşur. Bugün iman hakikatlerini ispatlı izah eden Risale-i Nur eserleridir. Bu eserlerden yeteri kadar hisse alanlar. Namazı terk etmemekten başla, Allahın emirlerinin tamamını yerine getirmeye himmet göstererek, Yasaklarından da nefretkârane uzaklaşmaya gayret gösterirler. Cesaret de sabır hasleti de Nurlardan yeteri kadar hisse alan kardeşlerde mevcuttur . Bu hususlarda, yani Allahın emir ve yasaklarını samimi olarak yerine getirmek ve aralarında dayanışmayı te’min edip bir diğerini sevmekte ilerlerler bu kardeşler. “Emir ma’ruf ve nehyi anilmünkere” yani (Allahın emirlerini yerine getirmekte ve yasaklarından kaçınmakta) sadık kalmaya gayret ederler. Netice İhlaslı olmayı ana prensip edinmek Mü’minin en büyük işidir. Zaten bu haslet biz Nur talebelerinin ana gaye-i maksadımızdır. Çünkü Üstad Bediüzzaman hazretleri İhlas Risalesini en azından on beş günde bir defa okumayı tavsiye etmiştir.
Evet, şeytanların da akılları vardır, fakat onlar sevap yapamazlar, yalınız günah yaparlar ve yaptırırlar. Melaikelerin da akılları vardır, onlarda terakki ve tedenni yoktur. Onlara Allah ne emretti ise onu yaparlar. kimine devamlı secde yapmasını, kimine rukû yapmasını Allah emretmiştir, onlar o vaziyette devam ederler. İnsan ise bu üç düşmanın sayesinde, dini gayretini ve sonsuz kabiliyetini Allah yolunda kullanabilirse meleklerden de üstün bir dereceye yükselebildiği gibi, nefsin ve şeytanın emirlerine uyarsa, vahşi hayvanların altına da düşebilir.
İnsan âilesinden veya başka yerden alabildiği dini kültürün yardımı ile, kendine verilen o en büyük ni’met olan aklını kullanması neticesinde ma’na aleminde terakki edebilir. İnsanı imtihana tabi tutmak için Allah tarafından kendisine verilen o nefsani duyguları ve vücuduna yerleştirilen kötülük yapma kabiliyetini kullanarak, yani, nefis devamlı kötülüğü emrederek, insanı cehenneme bir odun parçası yapmak için durmadan çalışır. Bunun şerlerinden kurtulmak için, imanın öteki şartları ile birlikte, Allahın varlığına inanıp ve ahret gönünde amellerin hesabını firade firade vereceğine inanan insan kurtulur.
O ahiret hayatında mü’minlere cennette verilecek sonu olmayan mutlu bir hayatın varlığına inanmak, günahkârlar için günahlarını temizleyinceye kadar, İmansızlara ise cehennem de sonu olmayan muzdarip bir hayata düçar olacaklarına inanan kimse nefis ve şeytana uyup günah yapabilir mi? O insan öteki insanlara hiç benzeyebilir mi? O başka bir insandır. Yani bu sebeptendir ki bu dünyada imansızdan iyilik beklemek aptallıktır. İnsan menfaatsiz iş yapmadığına göre, imansızlar da burada yaptıklarının mükâfatını ahirette alacaklarına inanmadıkları için, onlar yalınız şehevi duygularını tatmin ve maddi menfaatlerini te’min den başka düşünmezler.
İnsanın ikinci düşmanı de bir ayaklı cinni şeytanlardır. Bunların insandaki te’siri evham vermekle olur. Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam Hadisi şerifinde “Nasıl insanın kanı vücudunda devreder, aynı onun gibi şeytanın evhamları de insanın vücudundunda devridaimdedirler. Bu sebepten Allah-u azimüşşan Kur’anı Keriminde, çok yerde: “Festeiz bil-lahi mineşşeytanirracim. ”(Şeytanın şerrinden Allaha sığının) buyuruyor.
İnsanın üçüncü düşmanı ise Allahın yolundan sapmış bizim gibi iki ayaklı insanlardır. Bazı ulema kitaplarında, insan şeytanının te’siri insanda, yetmiş şeytan kadar te’sirlidir çünkü öteki şeytan bunun gibi konuşmaz yalınız evham verir. Bu ise türlü türlü laflar zırvalar “ Bırak more namazi, sen daha gençsin, yok görmediğine nasıl inanırsın, yok mademki din birdir diyorsunuz, bu dört mezhep nereden çıktı.” Bu gibi olumsuz kelimeleri devamlı zırvalarlar Bu sebepten Kur’anı Kerimde: “Ahiret gününde arkadaşlar biri diğeri ile düşman olacaklar, Allahtan korkanlar hariç.”buyuruyor. (Zuhruf: 67)
Sayıca az nice topluluklar, sayıca çok olan topluluklara Allah’ın izniyle galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir Bakara, 249
Bu savaşı kazanmak için menfi hasletlerin önüne Allah indinde makbul hasletlerle çıkacağız, Mesela:
1- Hubbu dünyaya karşı—Zühdü Çıkaracağız
2- Aculiyete karşı———-Sabırı Çıkaracağız
3- Gösterişe karşı———-İhlası Çıkaracağız
4- Cerbezeye karşı— Hikme’ti……. Çıkaracağız
5- Vesveseye karşı — Tefekkür ile… Çıkaracağız
6- Tul-u emele karşı–Rabita-i mev’ti Çıkaracağız
7- Kibir,Gurır ve Ucuba karşı –Tevazu’yu.Çıkaracağız
8- Cerbeze ye karşı —- Hikme’ti Çıkaracağız
9- Zina ve fücura karş–Iffet’i …. Çıkaracağız
10- Kizbe karşı ———-Sıdk’ı.. .Çıkaracağız
11- Gadaba karşı —– Hilm’ı .… Çıkaracağız
12- Tehevvüre karşı—Şecaat’ı. Çıkaracağız
13- Zulme karşı —- Adalet ile… Çıkaracağız
14- Hırsa karşı—– Kanaat’ı ….. Çıkaracağız
15- İsrafa karşı —İktisad’ı ……Çıkaracağız
Bilerek bunları yaptıkmı çok şey başarmış olacağız. Ve Allaha karşi dualarımızı eksik etmeyeceğiz. “Allahümmeh fizna min şerrinnefsi veşşeytan ve min şerril cini vel-insan ve min şerril bid-ati veddalati vel ilhadi vettugyan birahmetike ya Erhamerrahimin.
Evet Aleyhissalatu vesselam Bedir Savaşından dönerken boşa dememiş: “Küçük savaştan dönüp, büyük savaşa gidiyoruz” Sahabeler: Ya Resulallah nerede o savaş?” “İçimizde görünmeyen o nefsi ve şeytani vesveselerdir.” Buyurmuşlardır.
Abdülkadir Haktanır
www.NurNet.org