Etiket arşivi: ceza

Çocuğunuz Babasından Korkuyor mu?

Geçenlerde bir baba aradı. “Hocam çocuk anaokulundan eve ufak tefek silgi kalem gibi bir şeyler getiriyordu, şimdi de oyuncak getirmiş. Öğretmeni haber göndermiş, acaba babasından korkmuyor mu biraz babası korkutsun onu..” demiş. “Şimdi hanım aradı haber verdi, ne yapayım ne dersiniz. Eğer doğru demiş öğretmen derseniz gidip çocuğu döveceğim” dedi.
Konuştuk biraz, ne olursa olsun cezanın ve şiddetin çözüm olamayacağını anlatmaya çalıştım. Ve üzüldüm ülkemde ki bu manzaraya..

Çocuk sınıfta biraz hareketli ya da olumsuz hava estiriyorsa, galiz sözler sarf ediyorsa, gizli gizli eşya alıp eve götürüyorsa, öğretmen arkadaşların çözüm için aklına gelen ilk soru; Babasından korkuyor mu? Babası çok mu yüz veriyor? olmamalı.
Amaç ne yani babasından korkan çocuk bunları yapmaz mı? Babasından korkan çocuk uslu uslu bir yerde mi oturacak? Sakin ya da sınıfla uyum içinde olduğu düşünülen çocuklar babasından korkan çocuklar mı?
Kusura bakmayın ama babasından korkan çocuk topluma ya bela olur ya da yem yetişir. Sağlıklı bir ruha sahip olamaz ki. Bir çocuk babadan korksa bile yapmak istediğini gene gizli saklı yapar.

Geçenlerde 30 yaşlarında bir hanımefendi 2 çocuğu ile ilgili sorunlarını anlatırken laf döndü dolaştı eşi ile arasındaki problemlere geldi. Dedim ki çocuklarınız ile yaşadıklarınız eşinize karşı suskun kalıp acısını çocuklarınızdan çıkarmanızdan dolayı görünüyor. Acaba oturup eşinizle konuşsanız.
Olur mu Hocam dedi, ben çocukken babamdan çok korkardım. Şimdi eşime bir şey diyecek olsam zannediyorum ki o da babam gibi bana davranacak. Korkuyorum iki laf söylemeye.

İşte çocukken babasından korkan suskun sözüm ona uyumlu çocuğun yetişkinlikte yaşadığı durum. Eşine kendini ifade edemeyen, haksızlık karşısında uygun bir dille bile hakkını savunamayan bir anne! Sebebi kim??
Dönelim yazımızın başına, böyle davranışlar gerçekleştiren çocuklar için ebeveyn ya da eğitimcilerin sorması gereken soru şu aslında:
– Evde neler yapıyorsunuz, okuldan döndüğünde nasıl vakit geçiriyorsunuz?
– Çocuğunuza tesir edebiliyormusunuz. İletişiminiz nasıl?
– Yavrunuzun evde kendine ait bir alanı var mı?
– Sanki yolunda gitmeyen bir şeyler var ki okulda çok hareketli, duymuyor bizi. Acaba neden kendini kapatıyor, duyamaz hale geliyor olabilir sizce?
– Eşinizle müsait bir vakit gelseniz de bir değerlendirme yapsak nasıl olur?

İşbirliği içinde veli ve eğitmen kafa kafaya verip şartları konuşmalı ve şartlardan yola çıkarak durum tespiti yapılmalı. Direk çocuğa ve çocuk ruhuna şiddet içeren temaslar akla gelmemeli.
Toplumda ki kötü insanlar, değil babasından Allah’tan bile korkmuyor. Korku ile neyin önüne geçmeye çalışıyoruz acaba?
Bu bir okul öncesi dönemde, hayata yeni yeni adım atmaya çalışan minik bir kuzu. Birini vurmuş azılı mahkum gibi niye hemen üstüne üstüne hem de şiddet içeren yöntemlerle gidiyoruz.
Nasıl ki çaresiz aciz kalmış bir ebeveyn çocuğuna ceza verir ve şiddet uygular diyorsak, aynı şekilde çaresiz aciz kalmış bir eğitimci öğrencilerine şiddet uygular ya da bunu tavsiye eder.

Toplum olarak düştüğümüz yere serildiğimiz nokta burası. Düştüğümüz yerden kalkmak için düşmemize vesile olan şiddet vâri eylemleri ve sözleri terk etmekten başka çaremiz yok.. Çözüm için önce şiddeti ve cezayı bir terk etmemiz lazım. Ondan sonra da iletişime girme sürecini başlatmak gerekiyor.

Ebubekir Ertem

cocukaile.net

Başörtüsü çıkarttıran hocaya hapis cezası!

Geçtiğimiz yıl yapılan YGS’ye girmek için Tevfik Serdar Anadolu Lisesi’ne gelen Münevver Özün (21), sınav görevlisi Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) öğretim görevlisi Tuna Arın tarafından başörtülü olduğu gerekçesiyle salona alınmadı. Bunun üzerine başörtüsünü çıkararak sınava giren Özün, yaşanan olay nedeniyle strese girdiği, moral bozulduğu ve bu nedenle de sınavının kötü geçtiği gerekçesiyle çıkışta öğretim görevlisi Arın ile tartıştı. Genç kızın ailesinin de karıştığı olay sonrası taraflar karakola giderek birbirinden şikayetçi oldu.

Öğrenci Münevver Özün ayrıca, kendisini başörtülü olarak sınava almayan öğretim görevlisi Arın hakkında, kendisini strese soktuğu ve sınav esnasında da moral ve motivasyonunu bozacak davranışlarda bulunduğu iddiasıyla Cumhuriyet Savcılığı’na şikayette bulundu.

Yapılan soruşturmanın ardından da Arın hakkında suçundan 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nde “görevi kötüye kullanma” suçundan dava açıldı. Davanın önceki gün yapılan duruşmasında mahkemeye yazılı olarak savunmasını veren öğretim görevlisi Arın, iddiaların gerçeği yansıtmadığını ve üzerine atılı suçları kabul etmediğini savundu. Mahkeme, sanık öğretim görevlisi Arın’ı 5 ay hapis cezası ile cezalandırdı. Ancak sanığın yargılama sürecindeki halini dikkate alarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.

Öte yandan, öğretim görevlisi Tuna Arın’ın şikayeti üzerine, öğrenci Münevver Özün ve annesi hakkında Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde ‘tehdit ve kasten yaralama” suçuyla açılan davada ise mahkeme sanıkların beraatine karar vermeşti.

Cihan

Rabbim imhal eder(mühlet verir) ama asla “İHMAL” etmez!

Zalimlerin nasıl zelil duruma düştüklerini hep beraber seyrediyoruz. Oysaki onlar, bu zulmün bin yıl süreceğini, Allah’ın bile buna mani olamayacağını parmaklarını sallaya sallaya iddia etmişlerdi.

İnkar edenler sanmasınlar ki, kendilerine mühlet vermemiz, onlar için hayırlıdır. Biz onlara mühlet veriyoruz ki, günahlarını artırsınlar ve onlar için alçaltıcı bir azap vardır.” (Ali İmran Sûresi. 178)

Rivayet edilir ki, Bermekî Hanedanlığı’nda önemli bir makamda görev yapan bir zat yaptıklarının neticesinde oğluyla beraber zindana atılır. Oğlu babasına sorar:

“Babacığım! Onca izzet ve saltanattan sonra, aklımıza gelmeyen başımıza geldi, adi bir suçlu gibi zincire vurulup hapse atıldık, der! Bunun üzerine babası:

Evladım! Mazlumun duası geceleri yol alır ve Allah’a ulaşmak için hızla yol alırken, biz gaflete daldık. Bu zevk-ü sefanın, saltanatın, demir yumruğun hep böyle süreceğini zannettik. Fakat mazlumun duasının er geç Allah’a varacağını hesaplayamadık. Hâlbuki Allah hiç bir şeyden gafil değildir, diye cevap veriyor.”

Evet, tarihi ibretle incelersek, kendi halklarına bile, hayvanları tiksindirecek, insanları insan olduğundan utandıracak akıl almaz işkenceler yaptıran, zulmeden zalimler, zorbalar dünya üzerinde hep var olagelmişlerdir. Ve bu dünya var oldukça da despot ve zalim kişiler de hep olacaktır. İşte bunun için; “cehennem lüzumsuz değil.” İşte bunun için, Kur’an-ı Kerim, zalimlerin akibetlerine dikkat çeker, işaret eder.

Evet, hiçbir zorbanın yanına yaptığı kâr kalmaz. Eninde sonunda Allah’a hesap verir. Bu hesap imhal edilir (hesap sonraya bırakılır), ama ihmal edilmez. Bazen de hikmeti gereği sıcağı sıcağına da hesap sorar Allah.

Bilhassa bugünlerde TV’lerde zalimlerin nasıl zelil duruma düştüklerinin görüntülerini hep beraber seyrediyoruz. Oysaki onlar bu zulmün bin yıl süreceklerini, Allah’ın bile buna mani olamayacaklarını parmaklarını sallaya sallaya iddia etmemişler miydi?

Adeta, İsrailoğullarının Hz.Musa’ya; git, sen ve Allah’ın birlikte savaşınız, deyişleri gibi bunlarda, mazlumlara hitaben; hani sizin Allah’ınız, niçin yardım etmiyor, der gibi, alayvari ve tehdit ederek, sonuna kadar bu saltanat ve izzetimiz sürecek dememişler miydi? Malatya Üniversitesinin rektörünün sözlerini hatırlayınız. (Şu anda kendisi nerede acaba? Ve nicedir akibeti?)

Evet, ne oldu zalimlerin sonu! Bugün izzet kimin, zillet kimin. Kiminle cenk ettiklerini bilmek lazım.

(Habîbim!) Hatırla ve sakın zalimlerin yaptıklarından Allah’ı gâfil sanma! Muhakkak onlar(ın cezaların)ı Allah, ancak öyle bir güne kadar erteler…

O gün Onlara: “Hani siz, bundan önce (dünyada): sizin için zevâl yoktur, diye yemin etmiş değil miydiniz?”

Gerçekten onlar çeşitli hileler ve tuzaklar kurdular. Allah katında da onların hileleri ma’lumdur, isterse onların hileleri dağları yerinden oynatacak (derecede büyük) olsun, diye cevap verilir. O halde (Habîbim!) sakın Allah’ın peygamberlerine olan vaadinden cayacağını sanma! Şüphesiz Allah azîzdir, (her şeye galiptir), intikam sahibidir, (kimsenin yaptığını yanına bırakmaz.)” (İbrâhim sûresi Âyet: 42-47)

Bu ve benzeri ayetlerde Zalimi ihmal etmeyen ama imhal (mühlet) veren Hz. Allah, bazen hikmeti gereği cezayı peşin de veriyor.

Recai ALBAY