Etiket arşivi: dürüstlük

Dürüstlüğün Hayatımızdaki Tezahürleri

Dürüstlüğün Hayatımızdaki Tezahürleri

“Beni hayra, doğruluğa ve takvaya muvaffak eyle; ve yüksek cemaat ile Firdevs Cennetine yerleştir.”[1]
 
Doğru yolu tanıyan kimse, onu kendine maksad yapar ve o yolda gider. Onu tanımayan ise, ifrat ve tefritte kalır. İsraf, iktisadın zıddı olup hayatta ve amelde hadd-ı istikameti aşmaktır.[2]
 

Dürüstlük

Doğruluk, dürüstlük ve adalet prensiplerine dayalı olarak davranma durumunu ifade eder. Dürüst bir kişi, başkalarına karşı açık ve doğru olmayı, güvenilir ve adil davranmayı bir hayat prensibi haline getirmiştir. Böylece sözlerinde ve işlerinde doğruluktan sapmamayı, başkalarını kandırmamaya, aldatmamaya ve genel olarak etik/ahlâkî değerlere sadık kalmayı içerir.
Dürüstlük, kişisel ve profesyonel ilişkilerde güvenin temelini oluşturur.

Hizmette Dürüstlük

Risale-i Nur hizmetinde ve sair hizmetlerde hatta hayatın tüm sahasında insanı dürüstlükten alıkoyan şey nefsine uyuyup kural ve kaidelere göre hareket etmemesidir.
Bunu Bakın Üstad Bediüzzaman şu şekilde ifade etmektedir.
“Bütün Sözlerde konuşan ben değilim. Belki, işârât-ı Kur’âniye namına hakikattir. Hakikat ise hak söyler, doğru konuşur. Eğer yanlış birşey gördünüz muhakkak biliniz ki, haberim olmadan fikrim karışmış, karıştırmış, yanlış etmiş.”[2]
Peki dürüst hizmet edersek ne olur?
Eğer biz, doğru İslâmiyet’i ve İslâmiyet’e lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan fevc fevc dâhil olacaklardır.[3] 
Yani hem İslamiyeti hem de İslamiyet’e hizmeti hem de bu manalarla kendi maneviyatımıza katkı sağlayacağız.

Ticaret Ahlakı

İş dünyasında etik ve dürüstlük prensiplerine dayanan bir davranış biçimidir. Bu, ticaretteki taraflar arasında adil, şeffaf ve güvenilir ilişkiler kurma, sözleşmeleri yerine getirme, müşteri memnuniyetine odaklanma ve genel olarak dürüst ticaret uygulamalarını içerir.

Dürüst Ticaret

Etik ve ahlaki değerlere dayanan, şeffaf ve âdil ticarettir. Bu, işletmelerin müşterilere, tedarikçilere ve diğer iş ortaklarına karşı dürüst ve güvenilir olmalarını içerir.
Dürüst ticaret, sahte tanıtımlardan, hileli uygulamalardan kaçınmayı, sözleşmelere sadık kalmayı, ayıplı ve kusurlu mal veya hizmetten kaçınmayı ve iş ilişkilerinde şeffaflığı ön planda tutmayı içerir. Bu prensipler, iş dünyasında sürdürülebilir ve uzun vadeli başarı için önemlidir.
İnsan ne kadar hileli ve usulsüz hizmet veya mal sunarsa belki geçici olarak insanları aldatıp kâr edebilir ama uzun vadede zarar eder. Çünkü “Aldatan, aldanandır.”

Ticaret Ahlakı

İş dünyasında etik ve dürüstlük prensiplerine dayanan bir alışveriş, bir davranış biçimidir. Bu, ticaretteki taraflar arasında adil, şeffaf ve güvenilir ilişkiler kurma, sözleşmeleri yerine getirme, müşteri memnuniyetine odaklanma ve genel olarak dürüst ticaret uygulamalarını içerir. Dürüst ticaret anlayışına ben temiz ticaret diyorum. Çünkü daima olumlu geri dönüşler söz konusudur.
Dürüst ticaret, sahte tanıtımlardan, hileli uygulamalardan kaçınmayı, sözleşmelere sadık kalmayı ve iş ilişkilerinde şeffaflığı ön planda tutmayı içerir. Bu prensipler, iş dünyasında sürdürülebilir ve uzun vadeli başarı için önemlidir.

Ticarette Rol Modellik

İş dünyasında etik değerlere uygun davranış sergileyerek diğerlerine örnek olmayı içerir. Dürüstlük, şeffaflık, müşteri memnuniyetine odaklanma ve toplumsal sorumluluk gibi değerleri benimsemek, iş dünyasında güvenilir bir figür olmanın temelidir. Rol model bir ticaret profesyoneli, sadece başarıya değil, aynı zamanda etik standartlara da önem verir ve bu değerleri iş ilişkilerine yansıtarak sektörde olumlu bir etki oluşturur.
Kaliteli ürün ve hizmet anlayışını vizyon haline getirerek rol model olmak özelikle her Müslümanın bir hedefi olmalıdır. İslamiyeti sadece abdest ve namaza, oruç ve zekâta indirgemek aslında din düşmanlarının hedef adımlarından birisidir. Buna bir tür evangelist Müslümanlık denebilir yani nedir derseniz İslamiyetsiz Müslümanlık diyebiliriz.
Bu konuda İmam-ı Azam hazretlerinin şu kıssasını nakletmek istiyorum
İmâm-ı A’zam Hazretleri, kendisine satın alması için ipekli bir elbiselik getiren kadına malının fiyatını sormuştu. Kadın:
“Yüz dirhemdir, yâ İmâm!” deyince itiraz etti:
“Hayır, bu daha fazla eder…” buyurdu.
Kadın şaşkınlıkla yüz dirhem artırdı. İmâm-ı A’zam yine kabul etmedi. Kadın yüz dirhem daha artırdı, sonra yüz dirhem daha… İmâm-ı A’zam:
“Hayır, bu dört yüz dirhemden de fazla eder.” deyince kadıncağız:
“Yâ İmâm! Siz benimle alay mı ediyorsunuz?” demekten kendini alamadı.
Bunun üzerine İmâm, kadının, malın gerçek fiyatını öğrenmesi için işten anlayan birini çağırttı. Gelen kişi, elbiseliğin fiyatını beş yüz dirhem olarak belirledi ve İmâm-ı A’zam onu bu fiyattan satın aldı.

İş ahlakı

İş ahlakı, bir işletmenin veya bireyin iş dünyasındaki etik davranış standartlarına uymasıyla ilgili prensipleri ifade eder. Bu, dürüstlük, şeffaflık, adalet, güvenilirlik ve sorumluluk gibi değerlere dayalı olarak iş yapma şeklini kapsar.
İş ahlakı, işletmelerin çalışanlarına, müşterilere ve topluma karşı sorumlu ve adil bir şekilde davranmalarını teşvik eder.
İş ahlakı prensiplerine uyum, uzun vadeli başarı, sürdürülebilirlik ve güvenilirlik açısından önemlidir.
İş ahlakında işletme sahipleri müşteri memnuniyetini ne kadar arttırmak istiyorsa çalışanlarının haklarına da en az o derece dikkat etmelidir. İşçilerini ihmal eden, haklarını gözetmeyen, gasp eden bir işletmecinin karşılaşacağı şey hiç şüphesiz ki düşük motiveli çalışan temposu olacaktır. Bu da hem ürün ve hizmete hem de kasaya yansıyacaktır.
“Sattığı zaman kolaylık gösteren, satın aldığı zaman kolaylık gösteren ve hakkını isterken kolaylık gösteren kula Allah merhamet eylesin.” [5]
İşin özü “Eğer biz, doğru İslâmiyet’i ve İslâmiyet’e lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan fevc fevc dâhil olacaklardır.” [3]
S- Her şeyden evvel bize lâzım olan nedir?
C- Doğruluk.
S- Daha?
C- Yalan söylememek.
S- Sonra?
C- Sıdk, sadakat, ihlas, sebat, tesanüddür.
S- Neden?
C- Küfrün mahiyeti yalandır. İmanın mahiyeti sıdktır. Şu bürhan kâfi değil midir ki hayatımızın bekası, imanın ve sıdkın ve tesanüdün devamıyladır.[7]

Dürüst Ticaretle Alakalı Bazı Hadisler.

“Her ümmetin bir fitnesi vardır. Benim ümmetimin fitnesi maldır.”
Tirmîzî, Zühd, (19)
“Âdemoğlunun iki dere dolusu malı olsa bir üçüncüsünü ister. Âdemoğlunun içini / karnını topraktan başka bir şey dolduramaz.”
Buhârî, Rikâk, 10; Müslim, Zekât, (116)
Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Kusurunu açıkça söylemeden, bir Müslümanın diğerine herhangi bir ayıplı malı satması helâl değildir. Hadisi Şerif-İbn Mâce, Ticâret, 45
Ey insanlar! Allah’tan (hakkıyla) sakının ve rızkınızı güzel yoldan isteyin. Hiç kimse (Allah’ın kendisine takdir ettiği) rızkı —geç de olsa— elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah’tan (hakkıyla) sakının ve rızkınızı güzel yoldan isteyin. Helâl olanı alın, haram olanı terk edin!
Hadisi Şerif-İbn Mâce, Ticâret, 2
“Altın ve gümüş paranın, kibir ve gurur taşıyan elbisenin kulu olan helak olsun!.. Çıkar düşkünü (muhteris) kişiye (dilediği) verilirse memnun olur, verilmez ise razı olmaz (ilâhî taksim ve takdire isyan eder).”
Buhârî, Rikak,10; Cihad, 70; İbn Mâce, Zühd, (8)
“Allah, sizin namazlarınıza, oruçlarınıza değil, para münâsebetlerinize bakar.” buyurmuştur. (bk. Kenzul-Ummal, h. no: (8435, 8436)
“Alışverişte vukû bulan lüzumsuz sözler ve yemînler olur; işe şeytan ve günâh karışır. Ticâretinizi sadaka ile karıştırınız (temizleyiniz)!”
Ebu Davud, Büyû 1; Tirmizi, Büyû 4; Nesai, Eyman 7)
“Tüccârlar kıyâmet günü fâcirler olacaklardır. Ancak dürüst ve doğrulukta bulunanlar müstesnâ…” (Tirmizî, Büyû , 4; İbn Mace, Ticârât, 3)
“Malı piyasaya süren kazanmış, pahalıya satmak için bekleten ise, Allah’ın lânetine uğramıştır.”
 (İbn Mace, Ticârât, 6)
“Üç kişi vardır ki, kıyâmet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap da vardır.”
ifadelerini üç defa tekrarladığını işiten Ebû Zerr -radıyAllahü anh-:
“Adları batsın, umduklarına ermesinler ve hüsrâna uğrasınlar, kimlerdir onlar yâ Rasûlallah!” diye sordu.
Rasûlullah -sallAllahu aleyhi ve sellem-:
“Elbisesini (kibir ve gururundan dolayı kurula kurula) sürüyen, verdiğini başa kakan ve yalan yeminle malını pazarlayan!” buyurdu.
(Müslim, İman, 171)
Bu konuda bir çok kutsi kaynağımız var son olarak bir ayet-i kerime meali nakletmek istiyorum
“Ey îmân edenler! Karşılıklı rızâya dayanan ticâret olması hâli müstesnâ, mallarınızı, bâtıl (haksız ve harâm yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin! Ve kendinizi öldürmeyin! Allah size karşı pek merhametlidir.”
(Nisâ. 4/29)

Dürüstlükle alakalı meşhurlardan sözler

“Dürüstlük her zaman en iyi politikadır.” – George Washington
“Dürüstlük, zenginlikten daha değerli bir mirastır.” – Frank Sonnenberg
“Dürüstlük, en kârlı yatırımdır.” – Bernard M. Baruch
“Bir şeyi asla değiştirmem gerekmiyorsa, o da dürüstlüktür.” – Mark Twain
“Dürüstlük, karakterin anahtarıdır.” – Unknown
“Dürüstlük, güvenin temel taşıdır.” – Joel Osteen
“Dürüstlük, yaşamın en iyi politikasıdır, çünkü insanın kendisiyle barışık olmasını sağlar.” – Zig Ziglar
“İnsanların sizi hatırlamasını istiyorsanız, dürüst olun.” – Warren Buffett
“Dürüstlük, en karanlık gecede dahi bir yıldız gibi parlar.” – Elizabeth Barrett Browning
“Dürüstlük, en değerli varlıktır; çünkü onu kaybettiğinizde, her şey kaybolur.” – Anonymous
“Evet sıdk ve doğruluk İslâmiyetin hayat-ı içtimaiyesinde ukde-i hayatiyesidir.” – Bediüzzaman Said Nursi
Selam ve dua ile..

Muhammed Numan ÖZEL

Dipnotlar

[1] Celcelutiye 82. Beyit
[2] Esasat-ı Nuriye (89)
[3] Tarihçe-i Hayat (82)
[4] Sözler (651)
[5] Hadisi Şerif-İbn Mâce, Ticaret, 28
[6] Tarihçe-i Hayat (85)
[7] Hutbe-i Şamiye (45)
Kaynak: Risale Haber

İkinci Hastalık “Hilekarlık;” Tedavisi “Dürüstlük” (Hutbe-i Şamiye)

Metinde "Kurtuluş doğruluktadır" yazıyor

Said Nursî’nin hutbesinde çağın ikinci hastalığı olarak bahsettiği husus, sosyal ve politik hayatta dürüstlük ve doğrulukta görülen eksikliktir. Doğruluk ve dürüstlük, İslam toplumunun temelini oluşturmalıdır. Oysa bunların yerine, bu toplumları zayıflatan ve güçsüz bırakan aksi hususlar bugün toplumda görülmektedir. Doğruluğun olmayışı, basitçe “yalan söylemek” olarak algılanmamalıdır. Zira yalan bunun da ötesinde pek çok şekle bürünmektedir. İkiyüzlülük, dürüst olmamanın bir şeklidir ve genelde söylenen şeyin aksine, özelde onun tam zıddını yapmaktır. Aldatma ve hilekarlık, gerçeklerle oynamaktır, gerçekleri tahrip eder ve yarı doğruları doğruymuş gibi yüceltir. Düzenbazlık, her ikisine de dost görünerekten tarafları birbiriyle karşı karşıya getirir. Bühtan ve iftira, dürüst olmamanın tahripkar bir şeklidir ve sadece başkalarına zarar vermemekte, aynı zamanda toplumdaki dayanışmayı da tahrip etmektedir. Dinî liderleri de, hilekarlık noktasında vermiş oldukları şahsî fetvalar dolayısıyla istisna addedemeyiz. Politikacılar, propaganda kampanyalarında, güç kazanmak ve kendi gayelerine ulaşmak adına bulundukları mevkileri kullanarak dürüst bir imaj çizmeye çalışmalarına rağmen, dürüstlükle bağdaşmayan davranışlar sergilemektedirler.

Doğru olmama illetine çare olarak Said Nursî, toplum hayatında dürüstlüğü ve şeffaflığı reçete olarak sunmaktadır. Müslüman topluluklar, doğruluk, dürüstlük ve sorumluluklarının gerektirdiği prensipleri kendilerine şiar edinmedikleri müddetçe günümüz dünyasında yalana ve bozulmalara karşı toplum hayatına geçerli alternatifler sunmaları mümkün değildir. Orijinal hutbenin Türkçe tercümesinde Said Nursî, bu prensibin hutbenin ilk irat edildiği zamanki şekliyle 1950’lerde de geçerli olduğuna işaret etmektedir: “Ey bu Cami-i Emevî’deki kardeşlerim! Ve 40-50 sene sonra âlem-i İslam mescid-i kebirindeki 400 milyon ehl-i iman olan ihvanımız! Necat yalnız sıdkla, doğrulukla olur. Urvetü’l-vuska sıdktır. Yani en muhkem ve onunla bağlanacak zincir, doğruluktur.

Prof. Dr. Thomas Michel