Etiket arşivi: Eyüphan Kaya

Bir Saatlik Zaman İstiyorum!

Muhabbet için, sohbet için,  tefekkür ve okumak için BİR SAAT istiyorum.

Sevgili dostlar iletişim insanlar arasında bağ kurmaya yarayan en önemli unsurdur .Ancak bir çok nedenden dolayı iletişim şu anda ikinci durumda kalmış vaziyette ve bu durum toplumumuzda mutsuzluğa neden oluyor.

Malum insanım diyen herkesin muhabbete, sohbete ihtiyacı olduğu gibi, tefekküre ve okumaya ihtiyacı vardır.Televizyon dizileri ve yapay gündenler yüzünden, başta aileler olmak üzere toplum bu insani değerden yoksun kalmıştır. Bu münasebetle diyorum ki bir şeyler yapmak lazım.

Bu insani değerlere millet olarak ihtiyacımız var, peki ne yapalım derseniz ben derim ki her akşam saat 21:00-22:00 arsında bir saat televizyon yayınları kesilsin istiyorum. Televizyon  ekranlarında da “şimdi okuma saati” yazılsın, hatta farklı yaşlardaki insanlar televizyonda sessizce kitap okusunlar. Çok değil bunu bir yıl uygulayalım. Eminin vatandaşlarımızın %20-30’u kitap okumanın tadına varır ve artık ister istemez kitap okuma kendisine bir bağımlılık yapar. Kanıtı var mı derseniz evet diyebilirim, ben bir ara müdürler toplantısında kitap okuma saatini dile getirmiştim, bir öneri sahibi olarak ben unutuldum ama kitap okuma saati hala devam ediyor. O saatte ben de epey keyifle kitap okuyorum hatta bir okul müdürü okuluna o saatte kocaman bir pankart asarak,  “şu anda 825 kişi bu kurunda kitap okuyor” yazmıştı. Öyle ki okula gelen bir ziyaretçi varsa o da kitap okumak durumunda kalıyordu. Belki elde edilen başarı %50 ama olsun kitap okuma alışkanlığı için de, kitabı hatırlatmak için de bir katkı olduğunu düşünüyorum.

Peki kitap okumayanlar ne yapsın? derseniz ben de derim ki, sohbet etsinler, muhabbet etsinler, o da olmuyorsa tefekkür etsinler. Bundan daha iyisi can sağlığı…

Neredeyse eşler olsun, valideyn çocuklar olsun, kardeş akraba olsun sohbeti bırak, birbirinin yüzünü bakmaya/görmeye hasret kaldılar.Dolayısıyla bu saatte yüz yüze konuşmaları için iyi bir fırsattır. Ya da tefekkür etsinler. Boşuna denilmemiş,  ‘bir saat tefekkür bir yıl nafile ibadetten daha hayırlıdır.’

Dolayısıyla hangi açıdan bakarsanız bakın ben böyle bir saatin yararlı olacağına inanıyor, duyarlı vatandaşlarda da destek istiyorum.Bu millet yıllardır perişan hale gelmiş; kimi dizilerle haya ölçüsünü kayıp ederken, kimi dizilerle de uyutuluyor. Artık buna “dur” demenin zamanı geldi de geçiyor.

Bu topluma sohbet, muhabbet adına; tefekkür adına, kitap okuma adına bir şeyler kazandırabilsek ne mutlu bize,,,

Unutmayalım biz Müslümanlar ilk emri “oku” olan bir dimin mensuplarıyız. Hatta sonradan İslam’la müşerref olan bir   Alman doktor diyor ki, “okumamak Allah’a isyandır.” Çünkü Yüce Allah okumayı emretmektedir.

Ayrıca kıraathanelerde kitaplık, şehirlerarası otobüslerde aynen kitapların olması lazım. Sıra kuyruklarının olaşabildiği banka, PTT vb. yerlerde okunabilir kitapların bulunabileceği kitaplık olması da elzemdir diye düşünüyorum.

Bunun dezavantajı var mı? Hiç sanmıyorum sadece televizyonlar kapitalist düzenin reklamlarını o saatte alamayacak o kadar. Bu da her halde iyi bir şey olsa gerek. Zaten reklama veriler her kuruş söz konusu ürünün fiyatına eklenerek tüketicinin cebinden çıkıyor.

Düşünüyorum da acaba fazla bir şey mi istedim diye, yazımı bir daha gözden geçirince ne iyi etmişim diye kendimle iftihar ettim. Her duyarlı vatandaşın bu düşünceye katkı vermesini bekliyorum.

Bu milletin okumaya ihtiyacı var.

 Selam ve sevgilerimle

Eyüphan Kaya

www.NurNet.Org

Yılın Bürokratı, Diyanet Reisidir!

Bürokrat, üst düzey yönetici, istisnai memur; devleti yasa ve yönetmeliklere dayanarak icra ettiği kimsedir. Ancak Bürokratın kalitesi, bilgi ve cesareti, vizyonu ve mizacı başında olan kurumun işleyişini, verimini arttırdığı gibi kalite kat sayısını da arttırıyor.

Örneğin Milli Eğitim Bakanına fırsat verilirse eğitim öğretim camiasına bir heyecan bir motivasyon kazandırabilir, tabi o bir Bakan. Ancak bir bürokratımız var ki, kanaatimce yılın bürokratı olmayı şimdiden hak etmiş bile. Bu zat, Diyanet Reisi Prof.Dr. Mehmet Görmez’dir. Neden mi? Beraber değerlendirelim;

1-Diyarbakır’da bir ilk olarak Kürtçe Mevlit okudu ve Tükçe Mevlidin yazarı Süleyman Çelebi ile Kürtçe mevlidin yazarı Melayı Bateyi’nin dost olan ruhlarına, duygu birlikteliğine vurgu yaparak, barış sürecine katkı verdi, bu vesileyle örülmeye olan barış duvarına bir tuğla da kendisi bıraktı.

2-Din görevlilerine seslendiği bir etkinlikte, “eğer yıllardır cemaatiniz belli şahsiyetlerden oluşan 3-5 kişi ise siz o zaman namaz kıldırma memurusunuz, tebliğ görevinde yetersisiniz” diyerek din görevlilerini özeleştiriye davet etti.

3-Cami cemaatinin hassasiyetini en ince noktasına kadar düşünerek, seccade motifli halıların cemaat mantığına aykırı olduğu, insanlar arasındaki samimiyeti bozduğuna vurgu yaptı.

4-Diyanet Riyasetinin dini ve ilmi açıdan özerk olması gerektiği üzerinde durdu ve faydalarını dile getirdi.

5-Alim, Amil ve Fadıl bir insan, saygın bir din adamı profilini sergiliyor, kamuoyuna güven verip, diyanetin saygınlığını arttırıyor.

Sevgili dostlar, Diyanet sürekli eğitime katkı verebilecek, hayatın her aşamasında vatandaşı aydınlatma mevzuunda aktif rol alabilecek nadide bir kuruluştur. Bir kuruluş düşünün ki memleketin en ücra köşesine kadar sesi ulaşıyor, hem de toplumun en saygın kimseleri aracılığıyla. Niye saygın diyorum, çünkü istisnalar hariç hala da din adamlarına saygı duyuluyor.

Bu manidar kuruluştan bir talebim var, en geç Kurban Bayramına kadar tüm Türkiye’de bir “Barış Hutbesi”nin okutulması ve bu vesileyle ülkemizde bir barış, huzur ve kardeşliğin tesisi için katkıda bulunmasını talep ediyorum.

Türkiye’nin doğusu ve batısı yıllardır, medya üzerinde bir birleri hakkında yanlış bir bilgi sahibidirler, maalesef bu bilgi de sağlıklı olmadığı gibi, aynı zamanda taraflı bir bilgidir. Nefret ve düşmanlığı aşılamaya yöneliktir.

Eski devlet anlayışı bu memlekete sıkıntı oluşturduğu, bu süreçte yetişen defolu vatandaşın hayatı birilerine zehir ettiği, devlet adına yapılan zulümlerin artık son bulması gerektiği, devletin kutsallığı, adalet ve hizmetkâr olmasından kaynaklandığını, devlet adına kimsenin vatandaşa sıkıntı verme hakkına sahip olmadığını, bu şekilde davranan devlet adamı olsa şayet yanlışı örtbas etme adına onlara karşı sessiz kalmanın bir marifet olmadığı gerçeğine vurguda bulunma gerekliliği üzerinde durulmalıdır.

Biz de nitelikli vatandaş olarak bu konuyu gündemde tutmamız gerektiğine inanıyorum. Siz sevgili okurlarımı Diyanet Reisi Prof. Dr. Mehmet Görmez’e, sahip olduğu misyona sahip çıkmanız gerektiği kanaatini taşıyorum. Ayrıca tüm imkânlarımızla barış sürecinin arkasında olup, varsa bir yanlış düzeltmek için çalışıp çabalamamız gerekir diye düşünüyorum.

Bu sürecin adil, adaletten taraf ve cesur bir adamı olarak Sayın Görmez’i yılın bürokratı ilan ediyor, katkılarınızı bekliyorum.

Selam ve saygılarımla

Eyüphan Kaya

www.NurNet.Org

Abduhu ve Resuluhu…

Genel olarak insanlarda dikkat çeken bir husus var; Konuşmaya hevesli olma, başkasına direktif verme ve üstünlük taslama. Halbuki bunlar hem insanlık açısından hem de dinen makbul görülen şeyler değildir.

Malumunuz insanların yeryüzünde insanca yaşasınlar diye kimi seçkin kullarını Peygamber olarak seçmiş ve bu muhterem nebiler vasıtasıyla insanlığı uyarmış, aydınlatmıştır. Malumunuz şu anda bile dünyanın kahır ekseriyeti bir peygamberin efsanesiyle yaşamaya çalışıyor, getirdiği değer yargılarıyla teselli buluyor.

Bir başka dinin mensubu nasıl yaşıyor o bizi enterese etmez; fakat bir Müslüman’ın yaşantı tarzı diğer Müslüman’ları yakından ilgilendiriyor çünkü İslam Müslüman’ın şahsında tecelli ediyor. Bakın bakayım şu anda İslam’ı değerlendiren, İslam’ın özü olan Kur’an’a mı bakıyor yoksa İslam dünyasının şu andaki haline göre mi bir değerlendirmede bulunuyor. Maalesef ikincisini tercih ediyor.Ondan dolayıdır ki bir kere daha düşünmemiz lazım, bir Müslüman olarak kendimize nasıl bir çeki düzen verelim diye..

Malum tüm Peygamberlerde olduğu gibi Peygamberimizde de hem kulluk hem de elçilik vasfı varmış. Çünkü İslam’ın emirlerini öncelikle bir model olarak Peygamberimiz hayata geçirmiş, Hz.Aişe(r.a) Resu-ı Ekrem için “O yaşayan Kur’an’dı” ifadesini kullanmış.

Günümüz Müslümanlarına bakıyoruz Peygamberi model alarak İslam’i değerleri yaşama geçirmeyi hedef almaları gerekirken, daha çok elçilik vazifesine sarılıyorlar.

Müslümanlar Peygamberî bir hayatı örnek alsalardı, Peygamberin lisani halini örnek almaları gerekirdi.

Peygamber(a.s), adaleti elden bırakmazdı,

Peygamber(a.s), ibadeti ihmal etmezdi,

Peygamber(a.s), Komşuluk hakkına fazlasıyla riayet ederdi,

Peygamber(a.s), insanlara karşı gayet zarif davranırdı,

Peygamber sahabelerine değer verir onlarla istişare etmeyi ihmal etmezdi,

Peygamber(a.s), tebliğinde “kavlı leyin” ile iletişim sağlardı,

Peygamber(a.s), iyi bir eş iyi bir aile reisiydi.

Peygamber(a.s)’in bu konulardaki hassasiyetini çok çarpıcı, dikkat çekici örneklerle izah etmek mümkün ama yazı uzar diye kaleme almadım.

Şimdi ibretle bakıyorum günümüz Müslümanlar bu nadide Peygamberi vasıflara çok pasif sahip çıkıyor, boğazdan yukarı elçilik görevine sarılıyor ve daha çok konuşmayı tercih ediyor.

Acaba bu bir artı değer midir? Müslüman’ın hayatı açısından inanın İslami değerleri yaşama geçirmeden bir başkasına dikte etmek ayetin ifadesiyle “kebüre mekten” büyük bir günah bile olabilir.

Yazının başlığı “şehadet” cümlesinden alınmadır. Bir bütün olarak şehadet cümlesine baktığımız zaman, “Ben şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed onun kulu ve resulüdür.” Bu ifadeye kalben inanmak farz, dil ile söylemek ise sünnettir.

Ne mutlu kalben sehadet edenelere, şahedetin atmosferinde yaşayanlara, Müslüman olarak yaşayıp Mümin olarak ölenlere…

Selam ve sevgilerimle

Eyüphan Kaya

Diyarbakır DES İl Başkanı

www.NurNet.Org

Bayram – İnsan (Şiir)

Benden selam olsun size
Bayramıız kutlu ola
Lütfen kalkın gelin bize
Gönlünüz sevgiyle dola

Dost ahbaba selam olsun
Onlarsız hayat yürümez
Kem gözlerin nuru solsun
Sevgi muhabbeti görmez

Benim sevgim insanlara
İlgilenmek vazifemdir
Sokaktaki berduşlara
İlgi göstermek elzemdir

Anne baba ve kardeşler
Eş evlat diğer akraba
Ak sakallar kara kaşlar
Yoksalar evler haraba

Şu mübarek bayram günü
Dargınlar kalmasın bizde
Yaşam sevginin ürünü
Kurtuluş vardır bu izde

Eyüphan KAYA
Diyarbakır

www.NurNet.Org