Etiket arşivi: gazoz

Kurban ve Gazoz

Bu yazı başlığını görünce yadırgayıp;
“- Kurban ile gazoz arasında ne alâka var?”  diyeceklerin çok olacağını biliyorum.
Ben de, onlarla aynı kanaatteyim:
“- Kurban ile gazoz arasında ne alâka var?”
Fakat; ben değil, bazı kişiler kurban ile gazoz arasında yanlış bir alâka kurmaya çalıştıkları için, burada bu konu üzerinde duruyorum.
Bu yıl (2017) Eylül ayının ilk günü başlayan bir Kurban Bayramı’nı daha yaşadık. Her Kurban Bayramı’nda gördüğümüz şeylerden biri de şu oldu: Kurban Bayramında, Müslümanlar tarafından gazozlar daha çok içilmektedir.
 
Sadece Kurban Bayramlarında değil; Ramazan ayları içinde, iftar sofralarında ve Ramazan Bayramlarında da öyle.
Bu dinî bayramlarımız yaklaşınca, ülkemizdeki marketlerin ve bakkalların gazozlarla daha fazla dolu hale geldiği dikkati çekmektedir.
“- Niçin?”  diye sorsanız;
“- Ramazan’da, iftarda ekseriya yenilen çeşitli ve ağır yemekleri hazmedebilmek için.”  derler.
Kurban Bayramı’nda da bu mevzuda Ramazan ayında söylenenlere benzer şekilde bir savunma yapmaya çalışarak ve hattâ içilen gazozun markasını da söyleyerek
“- Kurban eti, gazozla daha iyi gider (yenilir)..” diyenler olur.
Ayrıca, bayramlaşmak için gelenlere yapılan ikramlarda gazozlara da yer verilmesi ekseriya ihmal edilmemeye çalışılır (!).
Bir dinî bayram gününde, çalıştığım üniversitenin İlahiyat Fakültesi’nin öğretim üyelerinden birinin evine bayramlaşmak için gittiğimde, onun bile gelenlere gazozun da içecek olarak yer aldığı ikramda bulunduğunu görünce bu mevzuda bildiklerimle bir şeyler söylemeye çalıştığımda, o ikramı yapan ev sahibinin misafirleri önünde kendisini bu mevzuda tenkit etmemem için eliyle bana susmamı işaret ettiğini hatırlıyorum.
Allah’ın yasaklamadığı yiyecek ve içecekleri haram saymanın da,  Allah’ın yasakladıklarını helal saymak gibi yasak ve haram olduğunu ben de biliyorum. Fakat ayrıca dinî mevzularda bildiğini gerektiği hallerde söylemekten kaçınmanın ve gizleyerek söylememenin yasağını da biliyorum!
 
Modern hayatta, “Müslüman” olduğunu söyleyenler arasında, Allah’ın insanlar için koyduğu şeriatını çeşitli mevzularda kendi yaşayış tarzına uydurmaya (!) çalışanların misallerine çok rastlanmaktadır. Günlük hayattaki konuşmalardan, yazılı, sesli ve görüntülü medyadan, sosyal paylaşım sitelerinden buna dair çok sayıda misaller verilebilir.
Bu mevzuda verilebilecek misallerden bazıları da, yiyecekler ve içeceklerle ilgili olmaktadır.
Halbuki Allah’ın biz insanlar için koyduğu şeriatını kendi yaşayış tarzımıza uydurmaya çalışmak yerine, kendi yaşayış tarzımızı Allah’ın biz insanlar için koyduğu şeriatına uydurmaya çalışmalıyız!
         
Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü’ne göre “Kurban” kelimesinin manâsı, “Allah Teâlâ’ya yaklaşmak için fedakârlık nişanesi ve şükran ifadesi olmak üzere Müslüman, âkil, bâliğ, hür, mukim ve kurban nisabına malik kişilerce kesilen özel hayvan.” 1 olarak verilmektedir.
Bu dinî manâsı için kesilmiş Kurban etini yerken, onun yanında “Kurban eti, gazozla daha iyi gider (yenilir)..”  diyerek (çok az istisnaları hariç) genel imal usulünde dışarıdan kastî şekilde sarhoşluk verici etil alkol ilavesiyle yapılmış olan gazozları içmenin, Allah’ın biz insanlar için koyduğu şeriatına uygun olduğundan emin miyiz ve kurban eti yerken onun yanında o gazozları da içmek, kurban ile Allah’a yaklaşabilmemiz ihtimalini acaba daha çok mu arttırıyor?
Gazozlar ile ilgili daha önce bu dergide “Helal Gıda Hatıraları” ana başlığı altında geniş şekilde açıkladıklarıma göre, o ihtimali arttırmaz aksine azaltır!
Çünkü ilgili Türk standardında ve gıda kodeksinde, bileşiminde bulunabilmesine müsaade edilmiş kimyasal madde cinsleri ve miktarları bildirilmiş olan gazozlar genel olarak (istisnası çok azdır), az da olsa, “dışarıdan” içine alkol (sarhoşluk verici özelliği sebebiyle bir damlasının bile vücuda alınması haram olan etil alkol) ilavesiyle yapılırlar.
Bu, gazozların sır olmayan (istisnası çok az olmakla beraber) genel üretim metodudur. Ancak İslâmî hassasiyeti olan bir gazoz üreticisi, dışarıdan kastî bir işlemle bileşimine dahil edilmiş ve bir damlasının bile vücuda alınması haram olan sarhoşluk verici etil alkolün ilavesiyle değil, onun yerine tat ve koku verici yağ cinsinden esansları suda çözünür hale getirebilen ve vücuda alınması haram bir madde olmayan “ propilen glikol” gibi bir gıda katkısını çözücü olarak kullanmak suretiyle helal gazoz imali yapabilir. Bu şekilde helal gazoz yapanlar da, gazoz şişelerindeki etiketlerine “Alkolsüz” kelimesini yazarak bunu belirtirler. 
                                                                         
“Çoğu sarhoş edenin, azı da haramdır.” hadisini naklettikten sonra bunun ardından;
 “- Gazoz içerek sarhoş olana hiç rastlanmamıştır.” demek suretiyle gazozları bir içecek olarak fıkıh bilimine göre aklamaya çalışanlar, ya gazozların yukarıda bahsedilen dışarıdan kastî bir işlemle bileşimlerine sarhoşluk verici etil alkolün ilavesiyle ilgili genel imal usulünü bilmemekte veya bunu bildikleri halde “sarhoşluk verici etil alkolün dışarıdan ilave edilmiş olduğu gazozların müptelâlıkları”ndan vazgeçmemek maksadıyla, Allah’ın insanlar için koyduğu şeriatı bu mevzuda kendilerine uydurmaya çalışmaktadırlar!
İlgili hadiste bahsedilen “çoğu” kelimesini sadece; “içilenin kendisinin çoğu” manâsında nazar-ı itibara alarak ona helallik fetvası vermeye çalışmak, bu iki sebepten biriyle ilgili olabilir.
Halbuki ilgili hadiste bahsedilen “çoğu” kelimesinin,  “imali esnasında kasdî bir işlemle içine dışarıdan ilave edilen sarhoş edici kimyasal maddenin çoğu” da olabileceği çok açıktır.
İmal edilirken sarhoş edici etil alkolün dışarıdan kasdî bir işlemle içine ilave edildiği gazozların müptelâlığı içinde, Peygamberimiz (s.a.s.) zamanında bulunmayan ve modern hayatta bazı Müslümanlar tarafından da çok tüketilen gazoz içecekleri ile ilgili olarak, “Çoğu sarhoş edenin, azı da haramdır.” hadisine lastikli yorumlar yapmak suretiyle o içeceklerin tüketimine bizzat devam ve başkalarına da tavsiye mi, yoksa en azından onu “şüpheli” olarak nitelemek suretiyle de olsa onu tüketmemek ve tüketimini tavsiye etmemek mi İslâm’ı yaşamakta ihtiyata, Allah’a kulluğa ve takvâya daha uygundur?
Çünkü, kesin değil de şüpheli bile olsa, “şüpheliden sakınmak” da bir hadiste tavsiye edilmektedir.
Daha önce bu dergide “Helal Gıda Hatıraları-5” ana başlığı altında da naklettiğim, şüpheliden sakınmayı tavsiye edenBuhâri, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, Kudât, İbni Mâce, Darimî ve  Ahmed b.Hanbel’in sahih hadis kitaplarında alan  mühim ve meşhur bir hadis, mealen şöyledir:
 
Nu’man İbni Beşir radiyallahü anhümâ’dan; Rasûlullah (s.a.s.)’ın şöyle buyurduğunu işittim:
“Helal olan şeyler belli, haram olan şeyler de bellidir. Bu ikisinin arasında halkın birçoğunun helal mi, haram mı olduğunu bilemediği şüpheli konular vardır. Şüpheli konulardan her kim sakınırsa, dinini ve ırzını korumuş olur.
Şüpheli konulardan sakınmayanlar ise, gitgide harama dalar. Tıpkı sürüsünü, başkasına ait bir arazinin etrafında otlatan çoban gibi ki, onun bu araziye girme tehlikesi vardır.
Dikkat edin! Her padişahın girilmesi yasak bir arazisi vardır. Unutmayın ki, Allah’ın yasak arazisi de haram kıldığı şeylerdir.
Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur; bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası,  kalptir.
                                                                      
“Çoğu sarhoş edenin, azı da haramdır.” hadisini bir içecekte bulunan maddelerden tamamen bağımsız şekilde “sadece o içeceğin kendisinin çoğunun sarhoş etmemesi olarak helalliği” mevzuunda nazar-ı itibara almak, bu mevzuda hiyel (hileler)2 kapılarını da açmaz mı?
Şöyle ki:
Hadiste bahsi geçen bir içeceğin “çoğu” kelimesinden,  herhangi bir çokluk miktarı değil; onun ancak “bir oturuşta art arda, bardak bardak üstüne, en fazla içilebilecek miktarı” kastedilmiş olabilir.
Buna göre, bir insan meselâ: 
“-Bir oturuşta en fazla bir litre içeceği içebiliyorum.” diyerek, bir litre miktarındaki içecekte bulunan alkol miktarı kendisini sarhoş edebilecek miktardan az olacak şekilde, her türlü alkollü içkiyi (şarap, rakı, votka, şampanya, cin, kımız, bira, çeşitli likörler..vd.) üzerine su katmak suretiyle bir litreye kadar sulandırsabu bir oturuşta art arda bardak bardak içebileceği en fazla miktara kadar “sulandırılmış alkollü içkiler”in az miktarlarını içmek, ona “helal” mi olacaktır?
Gerekli ve yeterli bilgiye de sahip olduğu halde ve kastî olarak bu hileyi “helal” saymak; uymakla mükellef olduğumuz Allah’ın şeriatına uymak yerine, o şeriat hükmünü (Hâşâ) “sulandırmak” gayreti değil de nedir? 
Hiçbir Müslüman bu mevzuda kendi kendisini aldatmaya çalışmamalıdır!
Bunun için “Kurban”daki “Allah’a yakınlaşmak” manâsını da, Kurban etini yerken beraberinde içtiği, ve imali esnasında dışarıdan ilave edilmiş sarhoşluk verici etil alkolü az da olsa ihtiva eden gazozlarla “sulandırmamalıdır”.
Öyle bir zamanda ve ülkede yaşıyoruz ki, Müslümanlar arasında bile yalnız Ramazan iftarlarında, Ramazan Bayramları’ndaki ve Kurban Bayramları’ndaki bayram  ziyaretlerinde ve kurban eti yerken değil; her yemekte:
“- Ben (falan marka) gazoz olmadan yemek yiyemem.”  diyenlere de maalesef çok rastlanmaktadır.
Bu kişiler, acaba “daha iyi hazmetmek” endişesi için mi kendilerini böyle yemek yemeye şartlandırmışlardır?
 
Onların kendilerini böyle bir yanlış “şartlandırmaları” varsa, buna karşı ben de bir “helal çözüm” verebilirim:
Kitap piyasasında en çok satılanlar, yemek kitaplarıymış; ev kadınları bu kitapları alarak ev işleri arasında en çok sevdikleri ev işi olan yemek yapmakla ilgili olarak, çeşitli yemeklerin tariflerini öğrenirler ve yaparlarmış.
Madem öyledir; onlara hep çeşitli çorbaların, ana yemeklerin, pastaların, kurabiyelerin, tatlıların, keklerin, vd. tariflerinden başka; ben de değil sadece ev hanımlarının, onların küçük çocuklarının bile çok kolaylıkla yapabilecekleri “helal ev gazozu” tarifi verebilirim. O tarifim şöyledir:
Bir su bardağı içinde biraz şekerli su yapın, onun içinde, marketlerde ve bakkallarda  ekserıya 90g.lık küçük poşetlerde yaklaşık 2 TL gibi bir fiyatla “Karbonat” adıyla satılan, kimyadaki asıl ismi “Sodyum bikarbonat” olan (E500 kodlu gıda katkısı) beyaz toz halindeki maddeden biraz eritin.
Aynı büyüklükteki diğer bir su bardağının içine de limon, portakal, mandalina, vişne, kivi, vb. gibi asitli olmaları sebebiyle ekşi tattaki meyvelerden birinin suyundan biraz koyun. Daha sonra da  içinde “karbonat” ve şekeri suda  çözmüş olduğunuz su bardağındaki sıvı hacmi kadar boşluk bırakarak, üzerine soğuk su koyun.
Şeker ve “karbonat”ın sudaki çözeltisinin  bulunduğu birinci su bardağının içindekini, ikinci su bardağına boşaltın.
Bu şekilde, kapağı yeni açılmış gibi köpüklü bir meyveli gazozu, siz de evinizde yapmış olursunuz.
Helal ve küçük çocukların bile kolayca yapabileceği ve yapması da içmesi de çok hoşlarına gidebileceği bu içecekte, alkolde çözülerek gazoz ana çözeltisine dışarıdan ilave edilmiş “meyve aroması” (esansı) değil, tabiî ve helal meyve suyu kullanılmış olmaktadır.
 
Evde, “kolalı gazoz” benzeri helal bir içecek yapmak istenirse, bu defa da asitli meyvelerden birinin suyuna meyan kökü şurubu da ilave ile o bardağa doldurulabilir.
Anlaması için gerekli en az kimya bilgisi olmayanlara bu gazoz imal şeklinin kimyasal izahı lâzım değildir; fakat meraklısı için, kısaca o kimyasal izah da şöyle yapılabilir:
Bakkallarda ve marketlerde “Karbonat” adı altında satılan ve kimyadaki ismi “sodyum bikarbonat olan madde, diğer bikarbonat bileşikleri gibi, sıcakta veya bir asitle muamele edildiğinde karbon dioksit çıkışıyla bozunur. 
Limon, portakal, mandalina, vişne, kivi, vb. gibi ekşi meyvelerde ekşiliğin sebebi meyve asitleridir; bu asitler de,  bakkallarda ve marketlerde “Karbonat” adı altında satılan ve E500 kod adlı bir gıda katkısı olan “Sodyum bikarbonat”la karbon dioksit gazı çıkışıyla meydana gelen bir kimyasal reaksiyon verir; iki ayrı bardaktaki sıvının karışımıyla husule gelen karbon dioksit gazı çıkışıyla köpüğün sebebi budur.
Ticarî gazozların kapağı açılınca çıkan köpükler de, basınçlı olarak şişelere veya alüminyum kutulara doldurulurken suda basınçla çözünmüş karbondioksit gazının,  üzerindeki atmosfer basıncından daha fazla olan o basınç kalkınca, suda çözünmüş halinden çıkıp gaz haline geçerken hasıl ettikleri köpüklerdir.
Hem ticarî gazozların kapağının açılmasıyla meydana gelen köpüklere ve hem de  burada tarifi yapılan ev gazozlarının köpüklerine, gazoz çözeltisinden çıkan karbon dioksit gazı sebep olur.
Bu açıklamalardan ve verilen ev gazozu tarifinden sonra belki
“-Burada tarifini yaptığım ev gazozlarında (falan markalı) gazozun lezzeti yok.” 
diyebileceklere;
“-Sizce, damak lezzetinden daha önemli bir şey yok mu?”
sorusu yöneltilebilir.
Yemekte ve sair zaman içilen gazozların, imali esnasında içinde az da olsa dışarıdan kastî şekilde ilave edilmiş ve sarhoşluk verici olduğundan bir damlası bile haram etil alkollü ve markalı, şişeli veya kutulu; fakat daha da lezzetli mi olması lâzım?
Allah’ın rızası, o markalı, içinde özel olarak seçilmiş çeşitli tat ve koku verici esanslar bulunduğundan belki daha lezzetli; fakat en azından “şüpheli” gazozları içmekle mi kazanılır; yoksa, haramdan veya en azından da olsa, şüpheliden kaçmakla mı?
Prof. Dr. Mustafa Nutku
———————————————————————————
1”Fıkıh ve Hukuk Terimleri”, Prof.Dr.Mehmet ERDOĞAN, Ensar Neşriyat
 
2İstilahta: Amel ve tasarrufları şeklen ve zahiren fıkha uygun düşürmek, yasak olan şeyleri görünüşte meşru olarak yapabilmek için bulunan yollar, çareler, çıkış yolları. A.g.e.

Gazozlar “Helal” midir?

Gazozlar mevzuu, helal gıda ile alâkalı tartışma mevzularından biridir ve değişik zamanlarda tekrar aktüel olarak gündeme gelmektedir. 29.6.2012 tarihli gazetelerde de, Fransa’da tüketici haklarından sorumlu kamu kuruluşu olan Millî Tüketim Kurumu (INC) tarafından gazoz cinslerinden biri olan Coca-Cola’nın gizli formülünde yer alan bazı katkı maddelerinin açıklanması sebebiyle, gazozlar mevzuu yeniden aktüel oldu ve gündeme geldi; Coca-Cola firmasının ve onun Türkiye temsilciliğinin beyanları medyada tekrar yer aldı.

Kırk yıl önce vefat etmiş olan babamın hayatta bulunduğu sırada, dindar bir doktor oluşu sebebiyle onun söyleyeceklerine itimat edilerek, gazozlarda alkol olup olmadığı ve içilmesinin helal olup olmadığı çok defa dindar kişiler tarafından kendisine sorulurdu. Halbuki, bu bir tıp konusu değildi. Babam, mahiyetini bilmediği meşrubat ile ilgili, hüküm ifade eden şeyler söylemez; fakat kendisi de hiç içmezdi. Babam gibi, her Müslüman da hangi meslekten olursa olsun, mahiyetini iyi bilmediği meşrubat hakkında hüküm ifade edecek şeyler söylememeli; ancak şüpheli bir durumu varsa ondan sakınmalıydı.

İstanbul Üniversitesi’ndeki kimya tahsilim esnasında, yaz aylarında ayni sınıftaki üniversite kimya bölümü öğrencileri olarak Türkiye içinde teknik gezilere çıkmış, çeşitli kimya tesislerini yerinde görüp incelemiş ve ilgililerden teknik bilgi almıştık. Bu teknik gezilerimizde, en basitinden en gelişmişine kadar, gazoz imalathane ve fabrikalarını da gezmiştik. Sınıf arkadaşlarımdan birinin babası da Anadolu’nun bir şehrinde gazoz imalatçısıydı ve teknik gezimizde bizi kendi imalathanelerine de götürüp orada bize teferruatlı teknik bilgi vermişti. Üniversite kimya bölümü öğrencisiyken, IAESTE adlı milletlerarası kuruluş vasıtasıyla bir yaz tatilinde gittiğim İspanya’da staj yaptığım yer de, bir meşrubat fabrikasıydı. Böylece, üniversitede kimya bölümü öğrencisi olduğum yıllardan başlayarak, gazozlar hakkındaki bilgileri de hem öğrenmiş ve hem de imal edildiği yerleri görmüştüm. Üniversite öğretim elemanı ve öğretim üyesi olarak çalıştığım yıllar boyunca da, “Sulu Çözeltiler” gibi başlıklar altında bunları genişletilmiş şekliyle teorik olarak anlatmıştım.

Şimdi için de geçerli olacak şekilde, tüm gazozlar hakkında çok kısa olarak özetlenebilecek teknik bilgi şuydu: Gazozların en basiti olan sade gazozlarda bile su, şeker, tad ve koku verici esanslar ve koruyucu maddeler vardır. Bunları su ile tam karışmış (suda çözünmüş) olarak ihtiva eden gazozun sulu ana çözeltisi, basınçlı karbondioksit gazıyla şişelere ve alüminyum kutulara doldurularak satışa sunulur. Gazozları kasdetmek için ekseriya eksik olarak sıfatlandırma yaparak kullanılan “gazlı içecek” veya “asitli içecek” gibi kelimeler, gazozları tarif ve karakterize edici olarak kâfi değildir. Maden suyu, soda, bira, şampanya gibi başka içecekler de “gazlı”; limonata, portakal suyu, vişne suyu gibi başka içecekler de “asitli” içecektir. Bunların bazılar helal, bazıları ise haramdır. Gazozlar, basınçlı karbondioksitle şişe ve kutulara doldurulduğu, kapakları açıldığında fiziksel olarak çözünmüş karbondioksit atmosfer basıncıyla dengeleninceye kadar gazozdan gaz kabarcıkları halinde çıktığı için “gazlı”, karbondioksitin kimyasal olarak kısmen suda çözünüp karbonik asit hasıl etmesiyle “asitli”dir; fakat ayrıca “şekerli”, “esanslı” ve içindeki esansları suda çözünmüş hale getirmek maksadıyla kullanılmış olan “alkollü”dür.

Çünkü, tad ve koku verici esanslar, yağ cinsinden ve suda çözünmeyen (hidrofob) maddeler olduğundan, bunları gazozun asıl maddesi olan suda çözünür hale getirmek için, hem suyla ve hem de yağ cinsi maddelerle homojen (özelliği her tarafında ayni) karışım yapabilen “ara çözücü” olarak “alkol” (sekerat verici içeceklerdeki, sekerat verme özelliğini gösteren “etil alkol”) kullanılması çok yaygındır.

Sekerat (sarhoşluk) verici olduğu, için bir damlasının bile içilmesi veya başka bir şekilde vücuda alınması haram olan “etil alkol” (bundan sonra, bu yazıda “etil alkol” kasdedilerek, sadece “alkol” denilecektir) yerine, onun gibi “ara çözücü” olarak yağları suda çözünür hale getirebilecek; fakat alkolden farklı olarak, sekerat verici olmadığı için içilmesi veya başka bir şekilde vücuda alınması haram olmayan “propylen glycol” gibi kimyasal maddeler de vardır; ancak gazoz üretiminde “alkol” yerine esansları çözücü olarak “propylen glycol” gibi maddeleri kullanan gazoz üreticisi çok azdır. Buna rağmen, gazoz üreticisi bazı büyük firmalar, nüfusumuzun büyük çoğunluğunun Müslüman olması ve bunların da mühim bir kısmının “alkol” ihtiva eden meşrubattan uzak durması sebebiyle, bu Müslüman halka yapmak istedikleri satışları azalmasın diye sekülerizmle(dünyevîlikle) maalesef doğruyu söylemeyerek, gazoz mamullerinde “alkol” bulunmadığını, her vesileyle tekrar ederler. Halbuki, gazozlarla ilgili 4080 no.lu Standard, Avrupa Birliğine uyum sağlamak için, az miktardaki alkole de “alkolsüz” demekte, Avrupa Birliği Standartlarına göre hazırlanmış Etiket Yönetmeliği’ne göre de %1,2 den az olan maddeler etikete yazılmamakta ve Müslüman halkımız bunları bilmediğinden, gazoz etiketlerindeki “alkolsüz” kelimesine bakarak, içinde hiç “alkol” bulunmadığını zannederek aldanmaktadır.

Dünyanın en büyük gazoz firmaları olan Coca-Cola ve Pepsi-Cola’nın kendi yazılı beyanlarında bile, mamullerinin üretimi esnasında bileşimlerine “alkol”ün girdiğine, fakat bu “alkol”ün az miktarda olduğuna dair mektuplarından http.//www. islamicity.org web sitesindeki Q24 no.lu soruda ve onun A24 no.lu cevabında açıkça bahsedilmektedir ve buna internetten kolayca ulaşılabilmektedir.

Gazozlar, dünyada yıllık ortalama gelir seviyelerine oranla Müslüman ülkelerde ve bilhassa Ramazan aylarında en çok tüketildiğinden, son zamanlarda Filistin hadiselerini de ticarî amaçlarla reklamlarına malzeme yaparak ranta dönüştürmeye çalışan yeni gazoz firmaları, uluslararası pazarlarda Müslümanları cezbeden isimleri marka olarak kullandıkları gazoz mamulleri ile bu pazardan pay kapmağa çalışmaktadır. Bunlardan biri olan 1954 Tunus doğumlu Fransız iş adamı Tevfik Mathlouti’nin İran’da kurduğu, 4 kıtada 30 ülkede aktif olarak satışının yanında Türkiye pazarında da pay arama arayışında bulunan “Zemzem Cola” markalı gazoz firmasının Satış ve Pazarlama Koordinatörünün 27.6.2005 tarihli Akşam gazetesinde yer alan beyanatı, “İslâmî Kola Değiliz” başlığıyla dikkati çekmektedir. Malını hem “Zemzem Kola” markasıyla imal edip satmak, hem de İslâmî kola olmadıklarından bizzat kendisi bahsetmek, tezatlı bir hal değil midir? “Zemzem Cola” Fransa’da “Mekke Cola” markasıyla ve gene Müslümanları cezbetmeğe çalışan bir isim verilerek satılmaktadır. Bu ticarî akıma 2003 Şubat ayında “Kıble Cola” adıyla bir marka daha katılmış; Tunus asıllı üç Fransız da, “Muslim Up” markasında, Müslüman kelimesinin İngilizcesini kullanarak, gazozlarını satmak için Müslüman tüketicileri hedef almıştır.

Dünya menfaatini esas alarak imal ettikleri gazozlara verdikleri İslamî kelimeleri kullanan markalarla Müslümanları gazozlarının müşterileri haline getirmeğe çalışanlara ve Müslümanlarda gazozlarla ilgili çeşitli şekillerde kafa karışıklığı meydana getirenlere karşı, o mevzuu bilenlerin, bildikleriyle Müslüman halkı aydınlatmak mesuliyeti vardır. Birinci derecede Yahudi âlimlerini kasdetmekle beraber, Bakara Sûresi’nin 174-175 âyetleri, bildiğini gizlemenin büyük vebalinden bahsetmektedir. Maddî veya manevî küçük bir menfaat için bildiğini gizlemek, onu çarpıtarak insanlara aktarmak ciddî bir münafıklık belirtisi olmasına rağmen, insanlar bazen kendi uydurduklarına bir müddet sonra kendileri de inanmaya başlamaktadır. Bu şekilde, bilenin bildiğini gizleyip çarpıtması, bilmeyenlerin bilmek hakkını yerini getirmemekle işlenen bir nevî hak gaspı ve zulüm olmaktadır.

Bu mesuliyet duygusuyla, ülkemizdeki çeşitli gıda mamulleri üreten gıda şirketlerinden birinin gazoz sektörüne de gireceğini gazetelerden öğrenince, 13.7.2002’de o şirketin sahibine, başlamak istedikleri gazoz üretimi ile ilgili Müslüman halkımızın ihtiyaç ve beklentilerinden bahseden bir sayfalık bir mektup yazıp, onu iki ekiyle birlikte faksla göndermiştim. İki hafta kadar sonra, 26.07.2002’de o şirketten bana gönderilen cevapta, yazımın dikkatle okunduğu, TSE4080 sayılı “Gazlı Alkolsüz İçecekler” standardında binde beş etil alkol müsaadesine rağmen gazozların “alkolsüz” olarak takdimine haklı tepkime aynen iştirak edildiği, su bazlı ürünlerin aromalandırma ameliyesinde “propylen glycol”de çözünmüş, yağ bazlı ürünlerin aromalandırma ameliyesinde ise “Triacetin” içinde çözünmüş koku verici maddeleri kullandıkları bildirilmekteydi. Bana gelen bu cevap mektubundan memnuniyet duyarak, onu fotokopiyle çoğaltmış ve gazozlar mevzuunda bana soru soranlara, bazen bu cevap mektubundan da bahsedip fotokopisini vermiştim.

Ayrıca eski bir dostum olan “Yeni Şafak” gazetesinin o zamanki Genel Yayın Yönetmeni Selahattin Sadıkoğlu’nu 27.7.2003 tarihinde telefonla arayarak, gazozlar ile ilgili teknik bilgiler veren bir yazı göndermek teklifinde bulunmuştum. Yazımı beklediğini bana telefonda söyleyince, hemen el yazısıyla yazıp faksladığım yazım dizdirilip ertesi günkü (28.7.2003) Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” sayfasında yayınlandıktan sonra, internette de süratle yayılmış; çok kişi tarafından ilgiyle okunmuş, Tüketiciler Birliği ve GİMDES derneği yöneticileri de bu yazımdan haberdar olmuştu.

GİMDES derneği kurucularından ve Yönetim Kurulu Başkanı olan Dr.Müh.Hüseyin Kami Büyüközer’i, yıllar önce “Gıda Raporu” kitabının ilk baskısı elime geçtiğinde gıyaben tanımıştım. Gıyabî tanışmamın vicahî (yüzyüze gelmek) şekline dönüşmesi de, onun “Cola Rekabeti” yazımı okuyup orada bahsettiklerimi mühim telakki ederek, Tüketiciler Birliği ile birlikte ASKON’un Cevizlibağ’daki merkezinde yemekli bir toplantı tertipleyip beni de davet etmesinde olmuştu.

O toplantıda bana verilen 15 dakikalık süre içinde, “Cola Rekabeti” yazımı toplantıya katılmış olan bazı ilim adamları ve yazarlar önünde tebliğ olarak okumuştum. Tebliğim ilgiyle dinlenmiş ve yazılı metinden birer suret, istekleri üzerine, orada fotokopisi çekilip katılanlara dağıtılmıştı. O toplantıya katılan bazı yazarların, o zamana kadar üzerinde durulmayan gazozlardaki alkole medyadaki yazılarında dikkat çekmeleriyle mevzu, medyada uzunca bir süre tartışma konusu haline gelmişti. Yeni Şafak gazetesinin iki köşe yazarı bile, dil afetinden sakınmak için birbirlerinin şahıs ismini vermeden bunu bir süre ayni gazetedeki köşe yazılarında tartışmışlar; bu tartışmalarına internet sitelerinden katılanlar da olmuştu. O toplantıdan sonra, Tüketiciler Birliği’nin ve daha sonra da GİMDES’in, helal gıda ile ilgili istişarî mahiyetteki bazı toplantılarına ve ayni mevzu ile alâkalı bazı radyo ve televizyon programlarına da katılmıştım.

Gazozlardaki alkolle ilgili bu tartışmalar devam ederken girilen 2006 yılının Ramazan ayında, o zamana kadar sekerat verici alkolün bir damlasının bile içilmesinin veya başka bir şekilde vücuda alınmasının haram olduğu ve onun bir damlası ile bin damlasının bu mezuda farkının olmadığını açıkça belirtmesine rağmen, gazozlar mevzuu ile ilgili özel bir fetvası bulunmayan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın verdiği bir iftarda içecek olarak gazozların bulunmaması dikkatleri çekerek, haber şeklinde medyaya yansımıştı.

2006 Yılı Ramazan ayının bundan sonraki günlerinden 12.10.2006 Perşembe günü ise, Türkiye’nin en çok satılan gazetesi, manşet haberi halinde: “Ramazan’da şok eden bir gelişme – Tüketiciler Birliği TÜBİTAK’a inceletti; 10 gazozda alkol çıktı” başlığıyla, Tüketiciler Birliği’nin bu mevzudaki basın toplantısından bahsetmekte; diğer gazeteler de o basın toplantısıyla ilgili haberi çeşitli şekillerde vermekteydi. O haberle öğrendikleri, helal içecek konusuna hassasiyeti olan Müslümanların büyük tepkisini çekmişti. O şok eden gelişme ile tekrar gündemde ön plana çıkan gazozlardaki alkol tartışmalarında Meşrubatçılar Derneği Başkanı’nın “- Gazozlarda alkol bulunması doğal. Meyvelerde ve sebzelerde de alkol var. Bütün dünyada bu normal kabul edilir” beyanı da ayni gazetede verilmekteydi. Bundan sonra, bu mevzuda kâfi bilgisi olmayanlar da dahil, medyada çeşitli beyanlarda bulunanlar oldu. Halbuki, meyvelerde de alkol olduğu ve ekmekte de alkol olduğu iddiaları ile gazozlarda alkol bulunmaması gerektiği hassasiyetine gölge düşürmek istemek, Peygamberimiz (s.a.s.) zamanındaki “Nebiz” adlı helal içecek ile Peygamberimiz (s.a.s.) zamanında bulunmayan gazozlar arasında benzerlik alâkası kurmağa çalışarak alkollü gazozlara helallik fetvası yakıştırmağa gayret etmek, sulardaki temizlik hükümlerini gazozlara da aynen uygulayarak içlerindeki alkolün rengiyle (alkol renksizdir), kokusuyla (gazozdaki koku verici esanslar, alkolün kokusunu kamufle eder, ve hissettirmez) ve tadıyla (gazozdaki tad verici çeşitli maddeler de, alkolün tadını kamufle eder ve hissettirmez) kendini belli etmediğini söyleyerek alkollü gazozları aklamağa çalışmağa, verilebilecek doğru cevaplar vardı.

Allah’ın (c.c.) helal kıldığı bazı meyvelerde, insanlar iradeleriyle ve kasdî işlemleriyle onlarda tahammur (fermantasyon-mayalandırma) işlemi yapmadan, olgunlaşmaları esnasında belki az miktarda alkol de teşekkül edebilir. Fakat, Allah’ın (c.c.) helal kıldığı o meyveleri, o ihtimale dayanarak, hiç kimse haram kılamaz. Hem, ekmeğin kendisinde değil, pişmemiş haldeki ekmek mayasında alkol vardır; fakat ekmek yaklaşık 250’C sıcaklıkta pişirildiği için, kaynama noktası 78’C olan alkol, ekmek pişerken tamamen buharlaşıp ekmekten uzaklaşır. Peygamberimiz (s.a.s.) zamanındaki “Nebîz” adlı helal içecek ise, hurma gibi bazı tatlı meyvelerin sabahtan akşama kadar veya akşamdan sabaha kadar suda bekletilmesiyle yapılır; günün üçte biri kadar olan o müddet esnasında meyvenin bekletildiği suyun içinde fermantasyonla alkolün teşekkülüne sebeb olunduğu söylenemez. Nebîz, helallik bakımından, keskin tadlı hale gelmemiş şıraya benzer ve alkollü gazozlarla kıyaslanamaz.

Madde ilmi olan kimyada “Su; renksiz, kokusuz ve tatsız bir sıvıdır” olarak tarif edilir. Su gibi, renksiz, kokusuz ve tatsız bir sıvıdaki az miktarda necis bir maddenin ya rengiyle, ya kokusuyla ya da tadıyla kendisini duyu organlarımıza hissettirmesi mümkündür. Gazozların ise, içlerinde bulunabilecek az miktardaki alkol gibi necis bir maddenin rengiyle, kokusuyla ve tadıyla farkına varmak mümkün değildir; bu sebeble sularla ilgili temizlik hükümlerinin aynen gazozlara da uygulanabileceğini söylemek, akla, mantığa ve ilmî gerçeklere uymaz. Hem, “Suların kendileri için konulmuş temizlik hükümleriyle kullanılması ‘zaruret’ veya onun yerine geçecek ‘hacet’ten dolayıdır. İbn-i Abidin’de birçok yerde, bunun gibi ruhsatların ‘zaruret’ esasına dayandığı zikredilmiştir. Suların temizliği hükmündeki bu genişlik olmasaydı abdest, gusül, elbiselerin yıkanması ve yerlerin temizlenmesi, bilhassa suyun zor bulunduğu sıcak memleketlerde, neredeyse imkânsız hale gelecek; hayat yaşanmaz olacaktı. Halbuki bu zaruret, gazozlar gibi içinde az miktarda alkol bulunan meşrubatta yoktur ve suların temizlik hükümlerinin, içinde az miktarda alkol bulunan gazozlar gibi meşrubata da aynen uygulanması bâtıldır.. Bir küp şarabı beş küp temiz suyla karıştırsanız, bu karışımı içmek helal olmaz..”

(http://www.gidaraporu.com/enerji-iceceklerinde-sasirtici-fetva_g.htm)

Gazozlar mevzuunda asıl dikkat çekilmesi gereken husus, bir damlasının bile içilmesi veya başka bir yolla vücuda alınması haram olan alkolün, bilerek ve kasdî olarak, gazoz imal edilirken dışarıdan gazoz çözeltisine ilave edilmesidir. Gazozların bu şekilde tad ve koku verici esansları suda çözünür hale getirmek için alkolün dışarıdan kasdî olarak ilave edilmesiyle yapılmasına ve ilave edilen alkolün gazoz içinde bir istihaleye (kimyasal değişime) uğramamasına rağmen, içilerek veya başka şekilde bir damlasının bile vücuda alınması haram olan alkolünün sulardaki temizlik hükümleriyle kıyas yapılmağa çalışılarak, gazozun helalliğine halel getirmemesinden nasıl bahsedilebilir? Böyle bir içeceğe “helallik” hükmü verilebilseydi, o takdirde açıkça haram kılınmış şarap ve onun emsali haram olan bütün alkollü içeceklerin de, bir oturuşta içilebilecek miktarları sarhoş etmeyecek şekilde iradî ve kasdî bir işlemle içlerine su katılıp seyreltilmeleriyle de, Müslümanlar için “helal” içecek haline getirilebilmesi ve serbestçe tüketilebilmesi gerekirdi!

Gazozların imalatı sırasında, gazoz ana çözeltisine alkolün dışarıdan katıldığı bilindiği, Meşrubatçılar Derneği Başkanı tarafından da açıkça söylendiği ve dışarıdan ilave edilen alkolün gazozlar içinde aslını muhafaza ile istihaleye uğramadığı, gıda kontrolüyle ilgili bakan Mehdi Eker’in de; “- Alkol sonradan katılmışsa, gerekeni yaparız” dediği (13.10.2006) halde, “gereken” ne ise maalesef yapılmamış ve gazozlarda laboratuar analizleriyle bulunan alkolün “imalattan sonra fermantasyonla teşekkül ettiği” gerçek dışı savunmasına dört elle sarılarak, mevzu kapatılmak istenmişti.

Tüketiciler Birliği’nin TÜBİTAK laboratuarlarında yaptırdığı analizlerde, imal ettiği markalı gazozunda alkol bulunan firmalardan birinin Halkla İlişkiler Sorumlusu da, aleyhlerinde neşriyat yapılmaması ve satışlarının düşmemesi için, çok satılan bir günlük gazetenin Genel Yayın Müdürü’ne yaptığı ziyarette; “kendilerinin imalat sırasında kesinlikle alkol kullanmadıklarını, analizlerde kendi gazozlarında tesbit edilmiş olan alkolün, imalat esnasında dışarıdan ilave etmek suretiyle değil; imalattan sonra ve zamanla teşekkül etmiş olabileceğini” söylemesi ve bu sözlerinin o gazetede firmanın açıklaması ve savunması şeklinde yayınlanması, bu mevzuda gerçek bilgisi olanları tekrar üzmüştü. Çünkü, yukarıda söylediğimiz ve tüm endüstriyel gazozların etiketlerinde yazılı olduğu gibi, sade ve basit olanları da dahil, bileşimlerinde “koruyucu maddeler” de vardır ve bunlar gazoz içindeki şekerin zamanla fermantasyonla az miktarda bile olsa alkole dönüşmesini de önler. Hem, gazozlar üretilirken hava ile temasları kesilecek şekilde basınçlı karbondioksitle şişe ve alüminyum kutulara doldurulduğundan, fermantasyonla şekerlerden alkolün teşekkülü için pozitif katalizör (reaksiyonun hızını arttırıcı) olarak vazife gören havadaki “Zymas enzimi” de, onların kapalı ambalajlarında bulunmaz. Üretimi tamamlanıp şişe ve kutulara basınçlı karbondioksitle doldurulmuş ve hava ile teması kesilmiş gazozlarda bundan sonra fermantasyon olsaydı, içlerinde yüksek oranda şeker ihtiva edenleri de bulunan tüm gazoz çeşitleri, üretimlerinden bir müddet sonra “gazoz” olmaktan çıkar ve “çok alkollü içki” haline gelirdi!

Bahsedilen o firmada imalatla ilgili sorumluluk taşıyan bir işçinin, çalıştığı fabrikanın kalite kontrolü biriminden, “ürünün iyi çıkmadığı” ikazını alınca; “-Kabahat bizde değil; alkol tanklarını temizletmeniz icabediyor” cevabını verdiği, o işçinin üniversite mezunu ve sözüne güvenilir oğlu tarafından bana nakledilince, gazoz imalatı da yapan o gıda firmasının fabrikasındaki alkol tanklarının mevcudiyet sebebinin ne olduğu ve alkol tanklarının temizliğiyle, ürettikleri hangi gıda ürününün kalitesi arasında ilişkinin olduğu sorusu, merakımı mucip olmuş ve zihnimi bir süre meşgul etmişti.

Bunları ard arda ve üzülerek yaşadıktan sonra, Tüketiciler Birliği’nin TÜBİTAK laboratuarlarında yaptırdığı analizlerde imal ettiği gazozunda alkol bulunanlardan, son olarak bahsettiğim o gıda şirketinin en yetkililerinden birisinin de bulunduğu bir toplantıda, gündem dışı söz almak ihtiyacını hissedip:

“-Helal gıda, Müslümanlar’ın hayatında en çok dikkat edeceği şeylerden biridir. Bir gıda firmasının Müslüman halkın helal gıda ihtiyacını karşılayacak şekilde üretim yapmasının; ‘Sebeb olan yapan gibidir’ kaidesine göre o firma sorumlularına kazandıracağı çok büyük sevabı olabileceği gibi, Müslümanlar o firmaya helal gıda ürettiği hususunda güven duyup mamullerini alıyorlarsa, onlar için helal gıda üretiminde tam hassasiyet göstermemek de, ayni kaideye göre; fakat aksine, gıda ürünlerini alan Müslümanlar’ın firmaya bu mevzudaki güveni kötüye kullanılmış olacağından, firma sorumlularına yüklenecek büyük bir günah yüküdür.” sözlerini söylemeyi kendime vazife telakki etmiş ve o topluluk önünde açıkça söylemiştim.

Prof. Dr. Mustafa NUTKU

 ————————————————————————————————-

Alcohol: In soft drinks

Q24 : I attach copies of two letters from the manufacturers of Coca-Cola and Pepsi-Cola which clearly indicate that alcohol is a part of the basic formula of both of these drinks. In the light of this information, is it permissible for Muslims to consume these drinks?

A24 : Thank you for attaching copies of these two letters. I will begin by quoting the relevant parts. The manufacturers of Coca-Cola in Britain say in their letter: “Some of the flavors in our products are produced by an alcohol extraction of natural substances. However, the extremely small amount of alcohol involved in the process becomes insignificant in the beverage.” Schweppes International which produces Pepsi-Cola says: “Pepsi-Cola contains only a small amount of alcohol, which is present in order to dissolve the flavoring. The composition of the natural flavoring is confidential and it is only known to a few individuals of the Pepsi Headquarters in U.S.A.” Both letters indicate clearly that alcohol is used in the preparation of these beverages.

 (http://www.islamicity.org/dialogue/q24.HTM)

Helal Gazoz Nasıl Yapılır ?

Bazılarına, “Şunu yapma” demek yerine, ‘yapmaktan vazgeçmek istemediği’ ne iyi bir mecra vermek daha tesirli olabilir. Gazoz içmek alışkanlığı olan ve bu alışkanlıklarına bilhassa sıcak geçen Ramazan’larda daha fazla meyledenler için, küreselleşmiş ve iletişim teknolojileri çok gelişmiş dünyamızda bir asırdan fazla zamandır bu mevzudaki reklamlarla yapılan beyin yıkamalarının tesiri birden bertaraf edilemiyor ve bu meyillerinin önü kesilemiyorsa, ona zararsız bir mecra vermek yoluna gidilebilir.

Şöyle ki: Aslında herkes kendi gazozunu kolaylıkla yapabilir veya çocuklarına veya torunlarına yaptırabilir..

İki su bardağının her birisine yarıya kadar su konur. Birine bir çay kaşığı (silme) karbonat, 2 çay kaşığı şeker konur; diğerine de biraz limon sıkılıp birkaç damla gülsuyu damlatılır. İki bardaktan biri diğerine ilave edilirse, mahiyeti bakımından helalliğinde şüphe olmayan, köpüklü bir gazoz olur. Bunda da, şişe ve kutu gazozdaki gibi, köpüren karbondioksittir; bunun suda erimiş hali hazmı kolaylaştırır. Soğuk su kullanılmışsa, soğuk gazoz olur. Hem de bunu çocuklara yaptırmanın eğitici ve eğlendirici ayrıca başka faydaları da olabilir. İsterseniz hemen bu akşam iftarda bunu yapmayı deneyin.

(Sade maden suyunu limon sıkarak içmek de gazoz ihtiyacını (!) pekala giderebilir. Hem de terleyerek kaybettiğimiz mineralleri almamızı sağlar.)

Not: Aşağıdaki 9. Yorum, Kimya Profesörü yazarımız Mustafa Nutku’ ya aittir.

www.NurNet.Org

Meşrubatta Alkol Tehlikesi !

Müslümanların, helal, haram ve şüpheli şeylere karşı hassasiyetinin bilhassa Ramazan’da daha da fazla olması icab ederken maalesef, bu mevzuda bazılarının kafa karıştırıcı “fetva”larına sarılıp bilmeden aldanan veya bilse de nefsine hoş geleni tercih ederek hassasiyet körelmesi yaşayan tüm dünyadaki ve ülkemizdeki Müslümanların sayısı hiç de az değildir.

Numan İbnu Beşir diyor ki: Rasulüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle söylediğini işittim.

“Helal bellidir, haram da bellidir. İkisinin arasında bir çok kimse tarafından bilinmeyen helala benzeyen veya harama benzeyen şeyler vardır. Şüpheli şeylerden kaçınanlar dinini ve ırzını korumuş olurlar. Şüpheli işleri işleyenlerin misali şuna benzer. Bir korunun etrafında koyun sürüsünü otlatanların koyunları her zaman o korunun içine girip ondan otlayabilirler. Her hükümdarın bir korusu vardır. Allahın yer yüzündeki korusu da haram kıldığı şeylerdir. Şunu bilin ki insan vücudunda bir (bir çiğnem) et  parçası bulunmaktadır. O salah bulursa bütün vücut salah bulur. O fesada giderse bütün vücut fasit olur. O da kalptir.” (Sahihi Buhari ve Sahihi Müslim).
Bu hadis, birçok Müslüman tarafından bilindiği halde, manâsına uygun hareket edilmediği görülür. Halbuki, Hadis Profesörü Yaşar Kandemir’ e göre, bu hadis İslâm’ ın özünü tam manâsıyla aksettiren beş hadisin başında gelir.
Bilhassa Suudî Arabistan’ da gazozların çok içilmesi, ülkemizde Adıyaman, Urfa ve Diyarbakır illerimizin ve o illerden başka şehirlerimize göç etmiş vatandaşlarımızın taziyelerine bile, kolilerle gazoz götürülmesinin âdet haline getirilip moda olması, Ramazan’da gazoz satışlarının daha da çok artması ibret vericidir !
Bu sebeble, gazozların imalinde tat ve koku verici esansları suda çözünür hale getirmek için dışarıdan kasdî olarak sekir verici ve damlası bile haram olan etil alkolün ilave edildiğinden bahseden, sekiz yıl önce Yeni Şafak gazetesi Düşünce Günlüğü sayfasında yayınlanan “Gazozlar” ile ilgili “Cola Rekabeti” başlıklı yazımı tekrar yayınlıyorum:

‘Cola’ rekabeti 

İnsanların büyük çoğunluğu ‘Hedonism’in kölesidir. Kendilerine lezzet veren şeye yönelirler ama ötesini düşünmek istemezler. Aksine, lezzet peşindeki bu hallerini savunmaya, kendilerini bu mevzuda haklı görmeye ve göstermeye çalışırlar.
İsmindeki iki kelimeden biri ‘Cola’ olan gazozlar var. Ülkemizdeki gazozlar ‘Gazlı alkolsüz içecek’ (gazoz) adlı, Türk Standartları Enstitüsü’nün Ekim 1992’de yürürlüğe giren TS4080 No.’lu standardına göre üretilir. Bu standart 20 sayfa olup isteyen her vatandaş, bedeli mukabilinde Türk Standartları Enstitüsü Merkezi’nden veya bürolarından temin edebilir. Bu standardın 2. sayfasında ‘Gazoz Sınıfları ve Spesifik Maddeleri’, 3. sayfasında da ‘Gazozun Genel Özellikleri’ tablo halinde verilmiştir. İkinci tablo ‘Kimyasal Özellikler’in 3. satırında, gazoz cinslerinin litrede 5 gr. kadar etil alkol (bütün alkollü içeceklerde sarhoşluk verici) bulunabileceğinin belirtilmesi dikkati çekiyor. Daha açık ve anlaşılır olarak söylemek icap ederse, binde 5 gr. etil alkol ihtiva edebilen herhangi bir gazoz çeşidinin (sade, meyveli, kola, tonik, aromalı) 330 ml’lik bir kutusunda 10 ml. şaraptaki kadar etil alkol vardır (şarapta %15 etil alkol bulunduğu göz önüne alınırsa). Bu durumda, kendisine küçük bir kadehte sunulan 10 ml. şarabı, ihtiva ettiği 1.5 gr. etil alkol sebebiyle içmeyi reddeden birinin aynı miktar etil alkolü 330 ml’sinde ihtiva eden kutu gazozları hiç tereddütsüz içmeleri tezat olmuyor mu?
İnsanların büyük çoğunluğu ‘Hedonism’in kölesidir. Kendilerine lezzet veren şeye yönelirler ama o lezzetin ötesini düşünmek istemezler. Aksine, lezzet peşindeki bu hallerini savunmaya, kendilerini bu mevzuda haklı görmeğe ve göstermeye çalışırlar.
Bu vesile ile, akla gelebilecek birkaç soru üzerinde durmak istiyorum:
1 – Gazozlarda binde 5g. etil alkol bulunabiliyorsa, bunların standardına niçin ‘Gazlı Alkolsüz İçeçek (Gazoz)’ standardı ismi verilmiştir? Bu standardın ismindeki alkolsüz kelimesi ile içinde bulunabilen binde 5g. alkol birbirini nakzetmiyor mu? Belki bir oturuşta içilebilecek miktarda olmayan etil alkolü, standardı hazırlayanlar ‘kabil-i ihmal’ gördükleri için, bu standardın isminde ‘alkolsüz’ kelimesini kullanmış olabilirler. Fakat bu standardı hazırlayanların nazarında ‘kabil-i ihmal’ görülen bu etil alkol nispetinin, ‘başka standart’lara göre de ‘kabil-i’ ihmal olmayacağını gözden uzak tutmak icap eder. Diğer bir sebep de ‘alkol’ kelimesini itici bulan bir halka bu meşrubatı benimsetmek için ticari bir taktik olarak ‘alkolsüz’ kelimesinin bilhassa standart ismine dahil edilmesi olabilir.
2 – Gazozlarda az da olsa, niçin etil alkol bulunur? “Sade gazozlar” da dahil, bütün gazozlarda tat veya koku verici esanslar kullanılır. Bu esanslar, yağ cinsinden maddeler olup suda çözünmezler. Bunları suda çözünür hale getirmek için hem su ile hem de yağlarla tam karışabilen (çözünebilen) ara çözücülere ihtiyaç olur. Bu hususta en bol, en ucuz ve en yaygın olarak kullanılan ara çözücü de etil alkoldür. Etil alkol bunun için gazozların terkibine girer. Kimya bilimi açısından bunun biraz daha açıklaması şöyledir: Kimyada, ‘benzer olanlar, birbiri içinde çözünür’ kaidesi vardır. En mühim ve en çok kullanılan çözücü de su olduğundan suyun dışındaki bütün çözücülerde hidrofil (suyu seven, su ile tam karışan) ve hidrofob (suyu sevmeyen su ile tam olarak karışmayan) olarak ikiye ayrılır. Moleküllerinde hidrofil bulunduran maddeler su ile hidrofil assosiasyon yaparak berrak bir çözelti verebilir. Yağ cinsi maddeler, bu sebeple benzin, eter, toluen gibi çözücülerde çözünür. Etil alkol ise molekülünde hem hidrofil hem de hidrofob grub bulundurduğundan hidrofil grubu ile hidrofil assosiasyon, hidrofob grubu ile de hidrofob assosiasyon yaparak ara çözücü vazifesi görür.
Karmaşık gibi görünen bu mevzuu, aslında herkes çok basit bir deneme yaparak kolayca anlayabilir. Bir iki damla yağ cinsi madde (zeytinyağı, çiçek yağı veya diğer sıvı yağ ve esanslar) bir şişe suya ilave edilse, ne kadar şiddetle ve uzun müddet çalkalansa berrak bir çözelti vermez. Bu bir iki damla yağ -bulunursa, biraz etil alkolde- kolayca çözülebilir. Etil alkol bulunamazsa, tuvalet ispirtosu veya kolonya da %75-80 etil alkol ihtiva ettiğinden, bunların az bir miktarları da yağ cinsinden bir iki damla maddeyi kolayca çözerek berrak bir çözelti verir. Bu berrak çözelti şimdi bir şişe suya ilave edilirse, suyun berraklığı bozulmaz. İşte gazozlarda tat ve koku verici yağ cinsi maddelerin berrak bir çözelti verecek şekilde suda çözünür hale getirilmesi için ara çözücü kullanma işlemi budur.
3 – Etil alkolden başka, sekerat (sarhoşluk) verici olmayan sağlığa başka zararı da olmayan ara çözücüler yok mudur? Vardır. Fakat bunlar etil alkole nispeten biraz daha pahalıdır ve imalatçının bunları seçip kullanmakta bir gayesi ve hassasiyeti yoksa, etil alkolden başkasını kullanmaz.
4 – Tat ve koku verici yağ cinsi maddeleri suda çözünür hale getirmek için kullanılan etil alkol, gazoz içinde kimyevi bir değişime uğramaz mı? Etil alkol, hidrofil ve hidrofob assosiasyon yaparak yağ cinsi maddelerin suda çözülmesini sağlar. Kimyada bunun adı ‘solvatasyon’ olup fiziki bir olaydır. Fiziki olaya giren maddelerin asli mahiyeti genelde değişmez. Bir değişim olsa, bu fevkalade az oranda olabilir. Etil alkol tat ve koku verici yağları kimyevi değişime uğrayarak (solvoliz ile) çözmüş olsa idi, kendi ile birlikte çözdüğü maddelerin asli mahiyetinde de bir değişim olacaktı. Böyle bir değişim olsa idi, o yağların tat ve koku verme hassaları da kalmayacaktı.
Bu fiziksel özellikleri çözeltiye katmak için yapılan imalat işleminde istenen tat ve koku özelliklerinin işlem sonucu kaybolmayıp devamı, kimyevi olarak, ne bu tat ve koku verici yağlarda ne de onları suda çözünür hale getiren etil alkolde karşılıklı etkileşim (interaction) ile asli mahiyetlerinde bir değişikliğin olmadığının delilidir.
5 – Son yıllarda ‘cola’ rekabeti’nin artmasının sebebi nedir? Her birinin piyasaya çıkışının özel bir sebebi olabilir. Bir genelleştirme yapılması doğru olmaz. Bir süper devletin kapitalizmine tepki duymak ve bu tepkiyi duyanlardan müşteri portföyü olarak istifade etmek, Filistin davasında taraflardan birine destek veren kola üretici bir firmaya karşı, buna tepki duyarak ve tepki duyanlara satın almaları için imalat yaparak kola markaları piyasaya çıkarmak, kola piyasasını kapitalizmle ve emperyalizmle savaşın mühim savaş alanlarından biri görmek ve biri haline getirmeye çalışmak, etnik sebepler v.s.
Ancak bizim için ‘cola’ rekabeti yapanların bunu niçin yaptıklarından çok, nefsimizin neyi, niçin yaptığı asıl önemli olanıdır. Yiyecek ve içeceklerden helalini araştırıp almak, hem kendimize hem bakmakla yükümlü olduklarımıza karşı temel bir vazifemizdir. Eğer helalini araştırıp seçmek zor geliyorsa, pratik bir kolaylık olarak helalini araştıran, seçen, yapan ve satan markaları seçmek elimizdedir. “Allah (c.c.) bizleri hakkı hak bilip ona tâbi olan, bâtılı bâtıl bilip ondan sakınanlardan eylesin” duasıyla akla kapı açıp, ihtiyarı (cüz’i iradeyi) elden almamak lazım geldiği inancındayım.
(Yeni Şafak gazetesi, 28.7.2003 Pazartesi, “Düşünce günlüğü” sayfası)
Prof. Dr. Mustafa Nutku
www.NurNet.Org