Etiket arşivi: güvenli bağlanma

Duygusal Bağlanmada “Ses Tonu”

Çocuğun duygusal ihtiyacını karşılayabilmesi ve bağlanabilmesi için temel şartlardan biri, annenin (bağlanma figürünün) sesinin çocuğun duygularına yumuşak bir dokunuş yapabilecek tonda, dinginlikte, rahatlıkta, yumuşaklıkta olmasıdır. Yani doğal olmasıdır… Anne, gergin ve incelmiş bir ses tonuyla, gırtlaktan yukarıdan çıkan bir ses tonu ile konuşuyorsa; çocuk anneye bağlanmakta sorun yaşar.

Peki insanın sesi neden gergin olur?

Kişi kaygılanmaya başladıkça, sesinin tonu incelir ve gerilmeye başlar. İşte kişinin kaygılı olduğu bir sırada sesinin incelmesi, gerginleşmesi ruhsal temasa engel olur. Baktığımızda bir çok kişi kendi sesini taa çocukluk yıllarında kaybetmiştir. Çünkü kaygı taa çocukluk yıllarında bulaşmıştır. Öğretmenden, mahalledeki bakkaldan, belki de uğradığı bir tacizden, dayak yediği arkadaşından aldığı kaygı, kişinin sesinin tonunun kaybolmasına sebep olur ve kişi farkına varmaz.

Bazen, görüşme yaptığım annelerin sesinin tonunu şöyle gözlerimi kapatıp dinlediğimde ve kalbimi bir çocuk kalbi haline getirip yumuşattığımda, o sesin birdenbire beni gerdiğini, rahatsız ettiğini hissediyor ve soruyorum: “Gergin bir anne misiniz?” diye, karşılığı olarak verilen cevap: “Evet, gergin bir anneyim” oluyor. Çünkü gerginlik sesin incelmesine sebep olur. Bu da çocuğu kaygılandırır ve bağlanmaya engel olur. Çocuk sakınır kendisini, savunmaya çalışır.

Bağlanma dediğimiz şey ruhsal olarak kişinin kendini bırakması halidir. Çocuğun ruhsal ihtiyacını karşıladığı kişinin sesinin rahmetle süslenmiş olması gerekir ki çocuk kendini öylece ona bırakabilsin.

Eğer bir anne çocuğuyla bağlanmak istiyorsa ilk yapacağı şeylerden biri sesinin tonunu kadifemsi, yumuşacık, derinden ve içten gelen bir annemsi ses tonuna çevirmek olmalıdır.

Eğer çocuğa bir bakıcı seçilecekse, ince değil, yumuşak tonlu bir sesi olan bakıcı seçmeye çalışılmalıdır.

Uzman Pedagog Dr. Adem Güneş

Çocuğun ihtiyaçları asla terbiye amaçlı kullanılmamalıdır.

Güven duygusunun oluşmasındaki temel faktör ihtiyaçların “vaktinde ve yeterince” karşılanmasıdır.

Duyusal gelişim dönemindeki bir çocuğun güven duygusunu zedeleyen en önemli unsur çocuğun ihtiyaç duyduğu an ihtiyacının giderilmemesidir. İhtiyaç olarak fizyolojik, ruhsal, duygusal çalkantılar, korkular, anlamsız sevgi ihtiyacı, mahcubiyet anı, uykuya dalma sırasında çocuğun yaşadığı hâller gibi birçok durum sıralanabilir.

Çocuğu ihtiyaç hâline sokan durum giderilmiyorsa çocukta içsel direnç, tepkisellik ve kendini ebeveyninden ayrı tutma çabası görürüz. Bu durum bağlanmanın zarara uğradığının sinyalidir. Dolayısıyla özellikle ilk iki yıl ve dört yıla kadar azalan bir süreçte çocuğun duygusal ihtiyaçları koşulsuz, uyum içinde giderilmelidir.

Birçok yetişkin, çocuğa çok yüz vermemeyi eğitim tarzı olarak benimsemiştir. Hâlbuki bu tutum çocuğun benlik yapısını zarara uğratır. Bazı yetişkinler ise çocuğun isteklerini annenin gidermesini çocuğun anneyi kullanması, kandırması gibi görür. Bu yanlıştır. Çünkü çocuğun içinde ilk dört yaş döneminde anneyi çağırarak kandırma, oyun oynama, suiistimal etme gibi anormal duygular yoktur. Sadece bu dönem “ihtiyaç” dönemidir, ihtiyacı kim karşılarsa çocuk ona bağlanır.

Eğer anne oğlunun-kızının ihtiyacına cevap vermiyorsa çocuk ağlamanın veya ısrarın şiddetini artırır. Zamanla da “hırslı” biri hâline gelir. Hırs, çocuk ruh sağlığı açısından zararlıdır. Çocuklar bunu öğrenmemelidir. Çünkü hırs reaksiyoner bir duygu durumudur. Sağlıklı çocuklar reaksiyoner değil aksiyoner duyguları yetenek hâline getirmelidir.

Hırs ve körü körüne inat etmeyi çocuklar annelerini çağırdıkları ilk dönemlerde öğrenir. Bazı anneler inadını kırmak için çocuğunu defalarca ağlatır ya da “Ancak ben dediğim zaman olacak” diye onu kendisine muhtaç hâlde tutmaya çalışır.

Örneğin, çocuk su ister. Anne çocuğun ihtiyacını onunla pozitif iletişim kurma fırsatına dönüştürmek yerine koşullar öne sürer. “Ver demeyeceksin, verir misin diyeceksin?” uyarısıyla evde çatışma zemini oluşturur. Hâlbuki çocuklar ihtiyaçları giderildikçe ebeveynlerine bağlanıp pozitif iletişim kurarlar.

Çocuğun ihtiyaçları asla terbiye amaçlı kullanılmamalıdır. Tehdit edilerek ihtiyacı giderilmeyen çocuk zamanla “Annecim su verir misin?” der belki ama o çocuğun içinde hırs, öfke, nefret gibi duygular da ilk çağlardan itibaren oluşur.

-Pedagog Adem Güneş’in Güvenli Bağlanma kitabından alıntıdır. –