Etiket arşivi: haber

Mart Ayı Yurtdışı Hizmet Haberleri

Hollandalı Genç Namazını Rektörün Odasında Kıldı

Ben Müslüman olduğum zaman Müslümanlığın en büyük şartı namaz olduğunu öğrendim ve nerede olursam namazımı terk etmemeye karar verdim:

http://www.nurnet.org/hollandali-genc-namazini-rektorun-odasinda-kildi/

 

Kanada Nur Talebelerinden 3 Hizmet Mektubu Geldi

Amerika kıtasında yer alan Kanada’dan üç tane hizmet mektubu geldi. Mektuplarda Kur’an ve iman hizmetlerine dair bilgiler yer alıyor:

http://www.nurnet.org/kanadadan-3-hizmet-mektubu-geldi/

 

Tanzanya’dan İlk Selam

Türkiye’den Afrika kıtasındaki Tanzanya’ya giden hizmet kafilesi gözlemlerini kaleme aldı. İşte o notlar:

http://www.nurnet.org/tanzanyadan-ilk-selam/

 

Şehzadeler Şehri’nde Risale-i Nur Okumak

Gazetemizde hep gençlerimizin okuma programlarını ve onların tefekkürlerini okuyorduk. Şevk dolar ve gençlerimizi tebrîk ederdik. Âhirzamânda genç olmak zordu, ancak gençlerimiz o zorluğa rağmen okumayı başarıyorlardı. Ne bahtiyar gençlerdi onlar:

http://www.nurnet.org/sehzadeler-sehrinde-risale-i-nur-okumak/

 

İspanyolca Risalelere Kavuşan Perulu Patricia’nın Sevinci

Japonya’da yaşayan Perulu yeni müsluman olan birisine Risale-i Nurların İspanyolca tercümelerinin ulaşması sonrasında hissiyatını anlattığı bir mektubudur:

http://www.nurnet.org/ispanyolca-risalelere-kavusan-perulu-patricianin-sevinci/

 

İsviçre Hizmet Mektubu

İsviçre’de hizmet  Ali Uçar abilerin dönemlerinden beri var hatta o elim kazadan önce Ali Uçar abinin burda hizmetin gelişmesi amacıyla birkaç ay kalmak suretiyle sözü olduğu burdaki abilerden rivayet ediliyor:

http://www.nurnet.org/isvicre-hizmet-mektubu/

Bediüzzaman’ın Einstein’dan fazla keşifleri var

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bediüzzaman’ın Einstein’ın izafiyet teorisi veya Newton’un yer çekimini keşfi kadar önemli pek çok keşfinin bulunduğunu açıkladı.

Çağın Vicdanı Bediüzzaman’ adlı yeni kitabını anlatan Tarhan, kitaplarının “Bediüzzaman Said Nursi’nin hayret ve merak uyandıran kişiliğinin, keşiflerinin, yaptığı dönüşümün üzerindeki örtüyü kaldıracağına ve yeni bir dönem açacağın“ı söyledi.

Risale-i Nur veya Bediüzzaman uzmanı olmadığını ifade eden tarhan, “varoluşu bu kadar güzel açıklayan, din ve bilimi bu derece güzel birleştiren, bilim felsefesinde çığır açan, çağın dertlerine tabip gibi reçete yazan ve reçeteyi uygulamaya sokan, benim gibi zor ikna olan materyalist eğitim almış, insanı analiz etmeye çalışan bir meslekle uğraşan birisini tatmin eden eserler hakkında düşüncelerim bir çok kişi için ilginç gelecektir diye düşündüm” dedi.

Bediüzzaman’ın Einstein’ın izafiyet teorisi veya Newton’un yer çekimini keşfi kadar önemli pek çok keşfinin bulunduğuna dikkat çeken Tarhan, onlardan bir kaçını şöyle sıraladı:

1-Elmas kılıç (İmani konularda kiplik mantığı gibi yöntemleri kullanması), sihirli asa (mânâyı harfi yöntemi) ve kuantum ene (hüve nüktesi) kavramları birer keşiftir.

2-Yüz yıl önceye ait İslamiyet’le demokrasi kültürü arasında doku uyuşmazlığı olmadığına dair fikirleri keşiftir.

3-Materyalizmi eleştirirken “antidarwinizm” yapmaması yeni ve ileri bir metoddur.

4-Osmanlının parçalanmaması için yazdığı reçetenin bugün halen geçerli olması şaşırtıcıdır.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Kaynak: Risale Haber

Afrika Malawi’de Risale-i Nur Dersanesi Açıldı

AFRİKA’NIN SICAK KALBİ –MALAWİ-

Kurban bayramından bir ay evvel MALAWİ’nin başşehri LİLONGWE ‘de, Cenab-ı Hakk’ın lutf-u ihsanıyla bir NUR DERSHANESİ açıldı. UŞAK’tan giden üç kardeşimiz de orada hizmete başladılar.

Afrika ülkeleri arasında “Afrika’nın sıcak kalbi” olarak bilinen MALAWİ, 15 milyon nüfuslu, Mozambik’in kuzeyinde küçük bir devlet. Daha önce Güney Afrika’dan Yunus kardeş bu ülkeye birkaç defa gidip gelmiş, bazı kimselerle tanışmıştı. Bu defa dershane açmaya, Uşak’tan 3 vakıf kardeşle beraber gittiler. Uçak Malawi’nin başşehri Lilongwe’ye indiğinde çok büyük bir kalabalıkla karşılaşmışlar. Yerlere kırmızı halılar serilmiş. Etraftan sevgi gösterileri kardeşleri şaşırtmış. Meğer 20 Afrika ülkesinin iştirak ettiği bir toplantıya katılmak için Malawi’ye gelen yabancı ülke devlet erkanı bazı şahıslar da uçaktaymış. Bir tevafuk ki hizmete giden NUR Erlerine de böylece bir hoşamedi yapılmış.

Bir görevli gelip Yunus kardeşe; nereden geliyorsunuz ? Toplantıya mı geldiniz? Diye sorunca, o da: Türkiye’den geliyoruz, biz de toplantılar yapacağız demiş. Daha önce tanıştığı bazı milletvekillerinin de isimlerini söylemiş. Kardeşlere hemen hürmetle V.İ.P den çıkış yaptırmışlar. Suhuletle işlemleri hallolmuş ve iyi bir otele nakletmişler. 2-3 günlük bir otel hayatından sonra da, dubleks bir daire kiralayıp dershaneyi açmışlar. En güzel şekilde döşeyip yerleşmişler.

Eşyaların alınması esnasında tanıştıkları Adil isminde bir kardeş de dershanenin müdavimi olmuş. 29 yaşında, mimar. Grafik ve dizayn işleri yapıyormuş. Kurban dağıtımı esnasında bize lazım olan broşürü de Adil kardeş hazırladı ve 10,000 adet basıldı. Üç sayfası İngilizce, diğer üç sayfası da Çeçova diline onun tercümesi. Üstadımızın resmini de koyarak Risale-i Nur’dan güzel bir broşür oldu. Tam bize lazım olanı Cenab-ı Hak tam zamanında bize göndermiş ve bizimle tanıştırmış. Elhamdülillah.

Biz de Uşak’tan bir vakıf kardeşle beraber Kurban bayramından bir hafta önce Malawi’de olduk ve hemen faaliyetlere başladık. Kardeşlerle ve oralı Abdülmecid ağabeyle beraber, Ege bölgesinden cemaatimizin gönderdiği 735 kurbanın tedariki için 1 hafta boyunca epeyce dolaştık. Lilongwe’nin kuzeyinde bulunan SALİMA ve KOTAKOTA vilayetlerinde yoğun bir gayretin neticesinde Cenab-ı Hak 735 kurbanı bizzat isim zikredek, başında bulunarak kesilmesine muvaffak etti. Haza min fadli Rabbi.

Kurban faaliyetlerinin bir meyvesi olarak, bu 2 şehirde tanışılan cami heyetlerinin arzusuyla ders başlatıldı. Her hafta gidilerek bu derslere devam edilecek, İnşallah.

Bu arada bir müjdeli haber de Salima’dan geldi. Kurban faaliyetleri esnasında 3 hristiyan Müslüman olmuş geçen hafta derse 3 yeni Müslümanı getirip kardeşlerle tanıştırmışlar.

Rehberimiz Abdulmecid Abi, faaliyetlerimizin resmiyet kazanması için bizim bir enstitü kurmamız gerektiğini, gayr-ı resmi faaliyetlerin ülkede mahzurlar getirdiğini söyledi. Kardeşler de kısa ismiyle “Nur Enstitüsü”nü kurdular. Şimdi daha rahat bir şekilde cemaatimizin de duasıyla inşallah güzel hizmetlere vesile olunur.

Biz Malawi’deyken Adil kardeş gece gene dershanedeydi. Kardeşlerle sohbet uzamış 33. sözden dersler yapılmış ve neticesinde kitap Adil’e hediye edilmiş. Zeynel kardeş kitabı imzalamış ve altına tarih yazmış. Tarih aynen şöyle 11.11.2011 ve gece saat 01:00, kitap verilen de Nurun Malawi’deki 1.talebesi Adil. Herhalde bu kadar 1’in bir araya gelmesi tesadüf değil, tevafuktur dedik, Allah’a şükrettik. Ve sabah namazında Adil’den gelen mesaj bizi daha çok sevindirdi. Çünkü Adil mesajında sabaha kadar yatmadığını ve kitabı bitirdiğini yazıyordu.

Malawi’de Güney Afrika’daki gibi bir güvenlik probremiyle karşılaşmadık. Ülkenin her yerinde rahatca gezilebiliyor. İnsanları da sıcak kanlı ve cana yakın. İnşallah Cenab-ı Hak kalplerini NUR’a açar, gönüllerini musahhar eder de, kardeşlerimizin büyük bir fedakarlıkla, bu kadar uzak bir mesafeye sırf rıza-ı ilahi için gittikleri bu ülkede bereketli hizmetlere vesile olunur.

Bu hususta cemaatimizden dua rica ediyoruz. Binler selam ediyoruz.

Uşak Nur Talebeleri namına

Lütfi Çolak

www.NurNet.org

Risale-i Nur Aile Terapisi İçin Başvuru Kaynağıdır

 

Mehmet Paksu, halk tabiri ile hem derin bir hoca hem de gündemi yakalamayı bilen etkili bir yazar. Lisans eğitimi öncesi hem medrese tahsili yapmış, hem İmam Hatip lisesi okumuş. Türkiye’nin çok ünlü şair ve edebiyatçının çıktığı İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden mezun. Yazarlığı öğrencilik yıllarından başlamış otuz küsür yıldır yine otuz küsür kitaba imza atmış.

 Birkaç yıldır aile sorunlarına dair yazıyor, radyoda program yapıyor.

Gerek radyo programları sırasında, özellikle de elektronik posta ile gelen sorulardan oluşan üç kitabı var. Paksu hoca ile aile sorunları ve Nesil Yayınları arasında çıkan Mahremiyet Okulu seti hakkında konuştuk.

NİKAH YOLU KAPANINCA GÜNAH YOLU AÇILIYOR

Gerek gazetedeki yazılarınızda, gerekse radyo programlarınızda aile sorunları ile ilgilisiniz. Özellikle son yayınlanan “Mahremiyet Okulu” adında üç seri kitabınız çıktı. Bu konulara eğilmeniz hangi ihtiyaçtan doğdu?

Bu ihtiyaç şundan doğdu. Ülkemizde boşanmaların arttığı aile problemlerinin haber yapıldığı, özellikle son beş aştı yıldır televizyon programlarına taşındığını görüyoruz.

Bizim de bu konulara eğilmemizin nedeni, ailenin karşılaştığı sıkıntılardır. Bu sıkıntılara nasıl çözüm bulabiliriz? Özellikle Kur’an ve Sünnet boyutundan ele alıyoruz. Bizim toplumumuzun yüze 99’u Müslüman. Nikâh kavramı da İslâmi bir kavram.. Boşanma olayı da “talak” yine İslâmi bir kavramdır. Müslüman bir toplumuz, Kur’an’dan besleniyoruz. Bu gelişmelere karşı, bu sorunlara nasıl çözüm bulabiliriz?

Çözümü de yine Kur’an ve Sünnette aramamız gerektiğiniz düşündük.

Bana elektronik posta ile gelen sorular, özellikle evlilik öncesi ve evlilik sonrası yaşanan problemlerle ilgili.

Evlilik öncesi ne tür sorunlar yaşanıyor? Nasıl sorular geliyor?

Evlilik öncesi ailelerin yaşadığı sorunlar gençleri korkutuyor, evlilikten kaçırıyor. Aile yuvasını sanki problem yuvası olarak algılanıyor.  Sonra nikah zorlaşıyor, nikah yolu kapanıyor. Nikâh yolunun kapanması, haramların işlenmesine, günah yolunun açılmasına, cinsel sapmalara neden oluyor.

EVLİLİK ZORLAŞTIRILIYOR

Evlilik zorlaştırılıyor mu?

Evlilik zorlaştırılıyor. İki şekilde zorlaştırılıyor.

Birincisi bilerek zorlaştırılıyor. Nedeni maddi boyutundan kaynaklanmıyor. Mânevi boyutudur.

Yoksa insanlar bir şekilde geçinebiliyorlar. Bir kişi nasıl geçinirse iki kişi de geçinebilir. Burada problem, nikâhın sadece maddi bir konu olarak bilinmesidir.

Maddi problem birkaç ayda bilemedik bir iki senede bir şekilde aşılabilir. Nikâhın mânevi yönü ve öneminin bilinmeyişi. Maddi menfaat gerekçeleriyle evlenenler zaten üç beş yıl sürdürebiliyorlar.

Mânevi beraberlik söz konusu olunca, ebedi hayat kavramı ve inancı, ebedi beraber olabilmenin bilinmesi birlikteliği devamlı kılıyor. Ahirette de, cennette de hayat arkadaşı olduğunun bilinmesi evliliği cazip ve sürekli kılıyor. Yoksa insanların maddi beklentileri bir süre sonra bitiyor.

Asıl sorunun mânevi boyutun önemini bilmemek diyebilir miyiz?

Nikâh yolunun kapanması, iman yolunun yara almasından kaynaklanıyor. İman hayata ne kadar girerse, imanın versiyonu olan amel-i Salih de hayatımızda etkin oluyor.

Amel-i Salih Allah’ın razı olduğu şekilde yaşamaktır. İman hayata hayat olursa hayat daha anlamlı ve cazip oluyor.

 ŞEYTANIN ASIL UĞRAŞTIKKLARI DİNDAR İNSANLAR

 Size gelen sorularda dindar ailelerden de sorular geliyor. Hatta umulmayan kesimden “olamaz!” dedirtecek şekilde sorular gelmiş. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

 Olamaz diye bir şey yok. Hz. Adem ile Havva’yı cennetin dışındaki şeytan cennetteki bu iki insanı aldatabilmiş, kandırabilmiş. Cennetten çıkarılmalarına neden olmuş.

Tabii şeytan dindar insanla uğraşır. Dinden imandan uzak olan insanla şeytanın ne işi var?

Bize maillerin çoğu İslâmi kesim denilen dindar kesimden geliyor. Niye geliyor? Çünkü bunları dindar insanlar problem olarak görüyor. Diğerleri problem saymıyor.

Ama imanlı insan konunun önemini biliyor kabul ediyoruz.

Şeytan uğraşıyor. Şeytanla mücadelede yenik düşüyor. Yenik düşünce bocalama dönemine giriyor. Diyelim bocalama döneminde bir günah işliyor. Bir harama giriyor, yanlış yapıyor. “Ben bundan nasıl geri dönebilirim?”diyor.

İşte o sırada “Allah’ın rahmetinden ümit kesilmez” olan Kur’an’ın hükmü aklına gelmiyor. Şeytan vesvese veriyor. Ümitsizliği aşılıyor. “Ben tevbe etsem de bu kötülükten, bu günahtan kurtulamam” düşüncesini aşılıyor. Mesele ümitsizlik meselesidir.

İşte bu durumda ümit aşılamak. “Allah’ın rahmetinden ümit kesilmez” ayetini hatırlamak. Teğbe istiğfar etmek, istiaze etmek, ameli salihle düzeltmek.

Ayağınız kaymış, düşmüş olabilirsiniz. Üstünüz kirlenebilir. Temizleyeceksiniz.

Aynen öyle de aileler arasında tartışmalar olabilir, münakaşa olabilir. Onu hemen geri, kavgayı barışa, münakaşayı anlaşmaya çevirebilirsiniz. Bizim insanımız kavga etmesini de barışmasını da bilmiyor.

Dini bilgiler yanında psikolojik bilgilere de ihtiyaç oluyor mu?

 Psikolojik yönü var elbet şöyle ki, Herkes “Ben haklıyım, ben haksızlığa uğruyorum, ben eziliyorum, benim isteğim yerine getirilmiyor…” diyor.

Egoizm denilen bencillik öne çıkmış. Ailede şefkat, merhamet, muhabbetin fedâkarlığın yerine egoizm ve bencillik karışınca kavga oradan çıkıyor.

“Ben haklıyım karşı taraf yüzde yüz haksız” dediğiniz zaman çatışma kaçınılmaz oluyor.

AİLE FERTLERİ DE AYNI ZAMANDA MÜ’MİN KARDEŞİMİZDİR

Burada imanın hayata hayat olmasının gerektiğinin yeterince anlaşılmadığından kaynaklandığı söylenebilir mi?

 Kur’an’da “Mü’minler kardeştir” ayetini herkes bilir. Bu ayetin devamında “Kardeşlerinizin arasını düzeltin” diyor.

Kardeşler arasında münakaşa olabilir, kavga çıkabilir, tartışma olabilir.

Her kavga, tartışma, münakaşa; barışmaya, anlaşmaya, uzlaşmaya dönüştürülebilir, dönüştürülmelidir de... Birbirlerini affetme yolunu seçmelidirler.

Aile hayatı ile ilgili Kur’an-ı Kerim bize “Eşlerinizden ve çocuklarınızdan sizin için düşmanlar vardır, onlardan sakının” diyor.

Eşlerinizden ve çocuklarınızdan diyor. Sonra ne yapın diyor.

Onları affedin diyor. “Kusurlarını görmeyin, bağışlayın. O zaman da Allah da sizi affeder ve bağışlar” diyor. Çok net olarak ayette söylüyor.

Yine Nur suresinde bir ayet var;

“Allah’ın sizi affetmesini ister misiniz? Allah’ın sizi bağışlamasını istemez misiniz? ”

“Siz de kardeşlerinizi bağışlayın” diyor. İman boyutu işte bu…

Ben günah işleyince Allah’ın beni bağışlamasını istiyor muyum? Tevbe istiğfar ediyor muyum?

O halde ben de kardeşlerimi bağışlamalıyım” denilmeli.  Her Müslüman biri birinin kardeşi değil mi? Kardeşi kim? Babam, annem, eşim, çocuklarım diye uzuyor.

BEDİÜZZAMAN: AİLEYİ SEVMEK ALLAH’A YAKLAŞTIRIR

 Demek sadece kardeş denilince aile dışındakiler değil, aile içindekiler de kardeşlerimiz?

Elbette. Asıl olay bu zaten. Kendi babası, annesi, eşi, erkek kardeşi, kız kardeşi, amcası dayısı gibi en yakındakilerin öncelikle hukuku önemli. Önce eşin ve çocukların beraber olduğun. Bunları affedeceksin ki Allah da seni affetsin. Biz bu sırrı bilemediğimiz için sıkıntı buradan çıkıyor.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi sevgi konusunda “Anneni seversin, babanı seversin, eşini seversin, çocuklarını seversin vs…” diyor.

Niçin seversin?

Onların sevgisi seni Allah’ın sevgisine vesile olduğu için seversin. Onları sevmek seni Allah’a yaklaştırırda ondan seversin.

Rum suresinde evlilik için şöyle bir ayet var. “Evlilikte eşlerin kalblerine, ünsiyetin ve sevginin konulması Allah’ın birlik delilleridir” deniliyor. Onun için iman boyutu, “Nerde olursanız olun Allah sizinle beraberdir ayetini bilmek lazım. Allah sadece namaz kılarken mi beraber? Her an beraber. Eşimle çocuklarımla beraber iken de Allah’la beraberiz.

Size gelen sorulara verdiğiniz cevaplardan sonra nasıl geribildirimler alıyorsunuz?

Hemen enteresan bir örnek veriyim. Bizim bu son çıkan kitaplarımızı okuyan birisinden gelen mailde bir tespit. Bu “Mahremiyet Okulu“ kitaplarını okuduktan sonra diyor ki, “İnsanın bilmesi yetmiyormuş.. İnsanın bilinçli olması da yetmiyor muş… İnsanın bazı şeyleri uygulaması da yetmiyormuş. İnsanın ayağını şeytan kaydırdıktan sonra nerede duracağını bilemiyormuş. Allah razı olsun beni uyandırdınız.” Bunu kim söylüyor? İnançlı, bilinçli, ibadetini yapan bir insan. Bir an şeytan kandırıyor, ayağının altına karpuz kabuğu koyuyor. Gidiyor, gidiyor kafası toslayınca uyanıyor, o an kendine geliyor. Demek ki bilmek yetmiyormuş. Burada düşmanı fark etmek önemlidir.

Aile sorunları konusunda Başbakanlık Aile Araştırma Genel Müdürü Ayşen Gürcan Hanımefendinin açıkladığı istatistiklerde; Türkiye’de boşanma oranının düşük olduğu, mutlu aile oranının yüzde 78 gibi oldukça yüksek olduğu bir oran açıkladı. Sizin kitaplarda sorulan sorulara bakıyoruz “Eyvah durum felâket!” gibi görünüyor. Aynı ülkeden iki farklı tablo. Ne dersiniz?

 Ben bu kitapları başta da belirttiğim gibi bana gelen maille gelen sorulara verilen cevaplardan oluşuyor. Biz soruları hayali olarak yazmadık. Hepsi canlı gerçektir. Bilindiği üzere Türkiye’de 10 milyon özürlü vatandaşımız var. Nüfusun yüzde 12’si. Kimi görme özürlü, kimi, işitme özürlü, kimi ortopedik özürlüler gibi…

Sokağa çıktığınızda etrafınıza baktığınızda hiç de öyle fazla özürlü göremezsiniz. Bizim insanımız gizliyor.  Biz engellilerimizi gizlediğimiz gibi sorunlarımızı, dertlerimizi da gizliyoruz.

Kime açacaksınız?

Eşinizle ailesiyle kavgalısınız. Çocukları ile kayın validesi ile yıllardır sorunlu olanlar var.. Birlikte yaşıyorlar ama aylardır bir araya gelememişler… Aylarca görüşmemişler… Aynı evdeler hiç paylaşımları yok. Bu insanlar dertlerini açamamışlar.

RESMİ İSTATİSTİKLER AİLE SORUNLARININ ÜSTÜNÜ ÖRTÜYOR

Resmi istatistikler gerçeği yansıtmıyor o zaman?

Resmi istatistikler doğru değil hayali şeyler. Yüzde 78 gibi mutlu aile tablosu falan hayalidir. Gerçeği yansıtmıyor.

Siz böyle sorunlarla boğuşan birisiyle karşılaştığınızda soruyorsunuz. Nasılsınız diyorsunuz. “İyiyim” diyor. “Çoluk çocuk, hanım efendiler nasıl?” diyorsunuz. “idare ediyoruz” diyor.

Biraz ısrar edip konuşturduğunuzda… Adam dert küpü.

Neden psikologların işi arttı? Her köşe başında bir psikolog. Neden bunlar da yetmiyor aile danışma merkezleri açılıyor? Televizyonlarda neden aile sorunları ile ilgili programlar arttı.

Bazı televizyon programları sorunları çözmek yerine sorun üretimine neden olmuyor mu?

Onlar işin reytingi peşinde. Onların maksadı çözüm bulmak değil. Evlilik programlarının amacı reyting meselesi. Getiriyorlar 70’lik dede ile nineyi. Birkaç espri ile insanları ekran başına topluyorlar. Aslında RTÜK’ün bu tür programları engellemesi lazım. İnsanlarımızla alay etmeye kimsenin hakkı yoktur.

Burada şunu söylemek istiyorum. Hükümetin ve devletin bu aile konusunda ciddi bir politikası olduğunu sanmıyorum. Niye sanmıyorum? Çünkü uygulamada bir şey yok.

Aileden sorumlu Devlet Bakanlığı var, Aile Araştırma Genel Müdürlüğü var.

Nerede hangi somut projeleri var. Desinler ki, boşanmak üzere olan 100 aileyi barıştırdık diye somut yaptıkları bir proje var mı?

CEMAATLERİN AİLEVİ SORUNLARI ÇÖZMEDE ROLÜ BÜYÜK

 Bu konu kimlerin üzerine kalmış?

Bazı özel kuruluşlar, vakıf dernek gibi sivil toplum kuruluşlarına kalmış. Hatta cemaatlere kalmış. Özellikle dini cemaatlerin bu sorunların halledilmesinde, toplumun düzeltilmesinde çok büyük etkisi var.

Dini cemaatlerin bu konuda sistematik çalışmaları var mı? Bazıları bu konuları mahremiyet alanına girildiği için kırmızı çizgileri aşmak olarak değerlendiriyorlar. Nasıl çözüm üretebiliyorlar?

Sistematik olarak değil belki. Dini sohbetler vesilesi ile bu konuların dolaylı olarak eğitimi yapılıyor. Mânevi ihtiyaçları karşılanıyor, insanların bir birleri ile iletişimleri vesilesi ile bir nevi terapi oluyor. Toplantılar, seminer, konferanslarda bu konular işleniyor. Dolaylı olarak problemlerin önü alınıyor. İmani ve âhlaki meselelerin o programlarda konuşulması bir nevi eğitim oluyor. Nefislerin eğitilmesi aile içi iletişime de olumlu yansıyor. Zaten işin en önemli boyutu iman boyutudur. Cemaat ikliminde iman boyutunun işlenmesi bireyin aile içi davranışlarını olumlu etkiliyor.  Bu konuda lokal örnek olarak Konya’da, Kayseri’de ve Gaziantep’te faaliyet gösteren gönüllü kuruluşlar olduğunu duydum.

Bu konularla psikologlarla görüşüyor musunuz?

Evet, bu Mahremiyet Okulu kitaplarımı hazırlarken psikolog, pedoglara ve psikiyatr olan yakın dostlarımız okudular. Onların tavsiye ve yönlendirmeleri ile kitaplarda değişiklikler yaptım. Görüşlerinden faydalandım. Daha sonra başka psikologlara da gönderdim.

Burada bir konuya dikkat çekmek istiyorum.

Ben üç yıldır Kur’an-ı Kerimi bu gözle okuyorum. Kur’an-ı Kerim aile hayatı ile o kadar çok detay var ki hayret edersiniz. Eşler arası münasebetleri, cinsel sapmaları ele alan ayetler var. Çözümleri var. Çocukların ana babalarının odalarına nasıl gireceğine kadar detaylar var. Hakikaten Kur’an-ı Kerim’e bu gözle baktığımız zaman tam bir aile kitabıdır. Özellikle Nur Suresinde çok detay ölçüler var.

KUR’AN MEÂLİNDE HERKES AİLE SORUNLARINA CEVAP BULABİLİR

İnsanlar Kur’an tefsirlerine başvurmadan direk Kur’an meâlinden herkes bu dersleri alabilir mi?

Alır, alır. Herkesin anlayabileceği açıklıkta. Boşanma ile ilgili sure var. “Talak suresi” var. Boşanmanın usülleri var. Boşanmak mecburiyeti olunca nasıl olacağı anlatılıyor. “Meselâ orada “dostça ayrılın” diyor. Bakara suresinin neredeyse yüzde onu aile hayatı anlatılır. Ahzap suresinde peygamberimizin hayatı örnek verilir.

Hadisler dersen aile hayatı ile ilgili çok şey var. Peygamberimizin hayatı tam bir örnektir. Bu kitapların her bölümünde hadisler koyduk.

Risale-i Nurları da yine bu aile konusuna göre okuyorum.

Bediüzzaman hazretleri iki rehber yayınlamış. Biri Hanımlar Rehberi, diğeri Gençlik rehberi.

Ne zaman yazmış bunları? 1930 yıllarda. Tesettür Risalesini yazmış. O günlerde aile içi problem yaşayan bazı talebelerinden duyunca” Eyvah!.. bu da mı gitmiş” diye telaş ediyor.

Evlenemeyen kızlarımızın köylü kadınları gibi kendi maişetlerini karşılayabilecekleri için çalışmalarına cevaz vermiş.

RİSALE-İ NURLAR EN ETKİLİ AİLE TERAPİSİNİN YAPILDIĞI ESERLER

Risale-i Nurların çok yerinde aile terapisi vardır. Sevgi konusu 32. Sözde çok derin işlemiş. Sevgi yönlendirmesi var.

25. Sözde medeniyetin aileyi nasıl bozduğunu anlatır. Medeniyet kadını yoldan çıkarmıştır. Çarelerini de gösterir.

23. Sözde insan bir çocuğa benzer diyor. Buna göre, eş de, çocuktur. Şefkat ister, merhamet, yakınlık ister, ilgi ister… Risale-i Nur’lar aile terapisi için başvuru kaynağıdır.

Son zamanlar benim okumalarım aile üzerine yeniden okuyorum. Kur’an’ı da Hadiseleri de Risale-i Nurları da bir de bu gözle okuyorum. Yazılarımda ve kitaplarıma yansıtmaya çalışıyorum

Peygamberimizin en yakın en yakın sahabileri olan, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer kayınpederi. Hz. Ali ve Hz. Osman damatlarıdır. O dönemi yakından incelediğimizde çok enteresan tespitler ortaya çıkıyor.  Kur’an, Sünnet ve Risale-i Nur… bu üç kaynaktan faydalanarak aile sorunlarına dair cevaplar bulabiliyorum. Yazılarımda ve kitaplarımın referanslarıdır.

www.RisaleHaber.com

Malezya’dan Hizmet Haberleri

Esselamüaleyküm ve Rahmetullahi ve Berakatühü ebeden daimen.

Uzakdoğu pasifik ülkesi Malezyadan binler selam ederiz.

Aziz, sıddık, fedakar diye Aziz Üstadımızın atfettiği siz değerli Ağabeyler ve kardeşlerimizin Kurban bayramını tebrik eder, Alemi islama hayır ve berekete, muhabbet ve uhuvvete vesile olmasını Cenab-ı Erhamurrahiminden niyaz ediyoruz.

Göndermiş olduğunuz kurbanları da aldık. Allah Kabul etsin. Akan kanlarının zerreleri adedince defter-i amalinize sevaplar yazsın.

Değerli ağabeylerimiz, kurban bayramının sevincini yaşarken aynı zamanda Risale-i Nurun okunmasının hem alem-i islam hem alem-i dünya da intişarının ruhlarımızda ve kalplerimizde intibaha getirdigi ulvi hislerden gelen sevinçleri yaşatması bayramlarımızı daha da küllileştiriyor, memnun ve mesrur ediyor.

Biz Malezya nur talebeleri olarak Peygamberimiz(Asm)in evvelen ve ahiren ve Üstadımızın evvelen ve daimen ve siz değerli ağabey ve kardeşlerimizin maddi ve manevi yardımlarını burdaki hizmetlere vesile olduğunu hissederek, buradaki hizmetlerden biraz bahsedelim istedik.

Biraz konumundan, ikliminden bahseder isek muhitin insanlar üzerindeki etkisini gayet iyi bir şekilde tahlil edebiliyoruz. Dolayısıyla hizmetlere sirayetini bu mana ile muttasıl olduğunu anlayabiliyoruz. Zira havası gibi insanları da hakikaten sıcaktırlar ve daimen tebessümün parıltılarını yüzlerinde ve gözlerinde görebiliyorsunuz. Bilakis Müslüman Malaylarda.

Burada genel itibariyle üç ayrı milletin, %55 Malay Müslüman, %35 Budist ve kominist Çin ve %10 da Hinduizm Hintlilerin bir arada birbirlerinin dinine sosyal ve siyasi manada müdahale etmediğini halihazırdaki vaziyetlerinden anlayabiliyoruz. Çinli ve Hindu müslümanlar da var onu da söyleyelim.

Coğrafi olarak çok da büyük olmayan bu ülke, maddi olarak gelişmiş. Hem yüzlerce Üniversite, Kolej ve diğer eğitim kurumlarının bulunmasına rağmen; çok güzel, cemati kalabalık camiler olmak ile beraber ellerinde pastalar börekler, meyveler ile ilahlarına bağışlamak üzere herbir köşede budist ve hindu tapınaklarına giden insanları görmek de mümkün.

İşte hülasa olarak böyle bir vaziyette bulunan Malezyadaki hizmetimiz kemiyyeten ve keyfiyyeten inkişaf ediyor inşaalah.

Haftada mutad olarak, 3 Malayca ders, 3 Türkçe ders, 1 İngilizce ders bazen de Arapça dersler oluyor. Mesala İslam üniversitesinde öğretim görevlisi olan doçent  bir hocamızın evinde Malayca dersler, UKM Üniversitesinde görev yapan bir hocamızın evinde kendi okulunda ki akedemisyenlerin yoğun katılımıyla Malayca bazen Arapça ev dersleri, Bangi dershanemizde Malayca ve Türkçe dersler, İdeman nur dershanemizde Türkçe ve İngilizce dersler, Ayrıca Salı ve Perşembe günleri Malezyada bulunan Türk esnaf ve ağabeylerle Türkçe ev dersleri oluyor. Bazen de üniversite de okuyan kardeşlerimizin himmetiyle getirdikleri arkadaşların ülkelerinin dillerine göre dersler yapılıyor. Arapca, İngilizce, Malayca, Türkçe hatta Çince.

Geçen Ekim Ayı içerisinde UKM üniversitesinde yapılan kitap fuarında yüzden fazla Risale Malayca ağırlıkta olmak üzere İngilizce ve Arapça kitaplar Malezya-Türkiye Kültür Derneğimiz adı altında satıldı ve tanıtıldı. Elhamdülillah Risale-i Nurun ve Üstadımızın Üniversite talebeleri ve hocaları tarafından çoğunlukla tanındığını Nurları okuduklarını ve müştak olduklarını talebelerle olan tanışmalarımızdan, konuşmalarımızdan anlayabiliyoruz. Üstad için “Çok farklı biri, Ledün ilmiyle yazmış, müceddid gibi ; Risele-i Nur için baldan daha tatlı, diğer kitaplardan farklı bir metodu var” gibi ifadeleri duymamız çok barizdir.

İslam üniversitesinde okuyan bir kardeşimizin Üstadımızın hayatını sunum tarzında sınıfında anlatması talabelerin ve hocanın nazar-ı dikkatini celbediyor. Başkent Kuala Lumpur Devlet Hastahanesine 200 tane hastalar risalesi verildi. Hastahanenin başhekimliği de teşekkür yazısı yazarak derneğimize mektup gönderdi. Ayrıca Risaleleri okuyan bir ablamız, oğlunun düğünün de misafirlerine hediye etmek üzere 1000(bin) tane kadar küçük risalelerden aldı. Yine başka bir ablamız 50 tane hanımlar risalesini sipariş verdi, yakınlarına okutup hediye edeceğini söyledi. Ve bunun gibi kitap ve külliyat satışlarımız yapılarak Nurların neşriyatı devam ediyor.

Ayrıca geçen hafta Malezyanın önemli yayın evlerinden birisiyle olan görüşmemizde Risaleleri şimdilik kısmen tab edeceğinin sözünü aldık ve kendisine hanımlar rehberi ve hastalar risalesini verdik. Ve son olarak Malezya İslam Ünviversitesinde bir Öğretim Görevlisi ve UPM Üniversitesinde bir Öğretim Görevlisi ile olan görüşmemizde 2011 Haziran Ayında sempozyum yapılmasını kararlaştırdık. İçeriğini daha sonra inşaalah sizlerle istişare edeceğiz.

Biz Malezya Nur talebeleri hizmetler için burada münbit bir ortam olduğunu mümkün görüyoruz. İnşaalah maddi ve manevi imkanların zaman ve zemin hazır oldukça hizmetlerin daha da inkişaf edeceğine kanaatimiz geliyor. Tüm abi ve kardeşlerimize binler selam eder, sizleri de Malezya ya davet eder ve dualarınızı bekleriz.

Malezya Nur Talabeleri

www.malaysianur.com