Etiket arşivi: hollanda

Hollanda’da Yasama Yılı Kur’an Tilavetiyle Başladı…

Hollanda Yeni Yasama Yılı Töreni, Müslümanlar ve Toplum Vakfı’nın “İslam’da Paylaşma” konulu açılış konuşmasıyla ile başladı.

Lahey’deki Büyük Kilise’de yapılan törene Hollanda Kraliçesi Beatrix, Başbakan Mark Rutte, kabine üyeleri, milletvekilleri ve üst düzey memurlar katıldı. Tören Müslümanlar ve Toplum Vakfından Semahat Kulcu’nun “İslam’da Paylaşma” konulu açılış konuşmasıyla başladı. Kulcu, Kur’an ayetleri ve hadislerle İslam dininde maddi ve manevi paylaşımın öneminden bahsetti. Kulcu’nun yanı sıra Ömer Faruk Gürleşin katılımcılara Kuran-ı Kerim tilaveti sundu. Bu konuşmanın ardından Hıristiyan, Yahudi, Budist, Hümanist ve Bahaî dini temsilcileri ayin ve konuşmalarla paylaşmanın öneminden bahsetti. Hükümetin kemer sıktığı bir dönemde böyle bir konun öne çıkması ise dikkat çekti.

VAKFIMIZ HER YIL BU KUTLAMADA HOLLANDA MÜSLÜMANLARINI TEMSİL EDİYOR

Müslümanlar ve Toplum Vakfı Genel Müdürü Alper Alasag, “Ekonomik krizin boy gösterdiği bu dönemde değişik dinlerin paylaşma üzerine mesaj vermesi ayrıntı gibi görünse de çok önemli bir unsur. Burada bütün Hollanda’ya mesaj veriyoruz aslında. Bu ekonomik darboğazda dinlerin ve bilhassa İslam dinin lüks ve israftan kaçınma adına anlatacağı çok şey var.” dedi. Alasag, bunu başbakan, kabine üyeleri ve bini aşkın davetliye Müslümanlar adına ifade edebilmenin çok güzel olduğunu söyledi. Alper Alasag, her yıl kilisede yapılan bu törende Müslümanları temsil ettiklerini ifade etti.

KRALİÇE: TOPLUM OLARAK HERKES BU KONUDA SORUMLU

Bir saat süren programdan sonra kabine üyeleri ve milletvekilleri yıllık bütçeyi görüşmek üzere Noordeinde sarayına geçti. Burada Hollanda’da yeni yasama dönemi Kraliçe Beatrix’in geleneksel konuşmasıyla başladı. Kraliçe, konuşmasında yaşanan ekonomik krize değindi. Ekonomide güçlü bir yeniden yapılanmanın gerekliliği üzerinde durdu. Beatrix “Bütçe açığının kapatılabilmesi için 2012 yılında ciddi kısıtlamaların yapılacak.Halkın alım gücünün düşecek. Uyumlu bir toplumun saygı, hoşgörü ve nezaket çerçevesinde kurulabilir. Hollanda’da yaşayan tüm toplum olarak herkesin bu konuda sorumlu olduğunu belirtmek isterim.” dedi.

Zaman Gazetesi

Almanya’dan Ramazan Hatıraları

Kaldığım Hückelhoven isimli kent çok şaşırtıcı hatıralar yaşattı bana; Almanya’da bir şehir olmasına rağmen, buradaki Müslüman Türklerin kendi dinlerini yaşama hususundaki gayretleri ve çalışmaları gelecek adına çok güzel haberler müjdeliyor.

Burası Almanya’nın kuzey batısında Hollanda- Belçika sınırında, bütün Alman kentleri gibi düzenli, yeşillikler içinde o derece sakin, Türklerinde çok yoğun bulunduğu, 40-50 bin nüfuslu bir şehir. Almanya’da bir şehrin nüfusu çevresiyle beraber kabul ediliyor. Merkez, köy nüfusu ayrımı yok. Marketiyle, manavıyla, dönercisiyle sanki Türkiye’den, Anadolu’dan bir belde…

Diğer milletlerden de az olsa insanlar var. Ancak genelde sokakta yürürken, elinde Kur’an-ı Kerimiyle dizine kadar yarım yamalak namaz başörtüsüyle yürüyen melek gibi kız çocuklarını, şuurlu bir ciddiyetle mukabeleden gelirken, cumaya giden bizlere” Allah kabul etsin evladım.” diyen nineleri, her adım başı temizliğinde gusül, yüzünden secde; izlerini hissettiğimiz bizim insanımızı görmek mümkün.

Allah’ın selamı burada adeta ortak dil olmuş, barışı kardeşliği pekiştiriyor. Şu anda cuma namazının eda edilebildiği dört adet camisi olan çok şirin, yeşilliğiyle, gölüyle sanki Karadeniz’den bir şehrimiz…

Bu mülk medrese Hückelhoven’da geniş bir bahçesi olan, üç katı hizmet veren, beyaz köşk lakaplı, Allah’ın nur hizmeti için ikram ettiği mükemmel bir mekandır. Burası diğer nur medreseleri gibi her namaz cemaatle kılınıp sonra nur sohbeti yapılan bir dershanedir. Ramazan ayının girmesiyle beraber kardeşler tarafından sırayla iftar verilmekte ve teravih namazı kalabalık bir cemaatle kılınıp sohbet yapılmaktadır.Esas konumuz olan nur hizmetlerine gelince harika olaylara şahit oldum. Diyebilirim ki hizmet etmeye gelmişken, hizmeti öğrenmeye ve şevkimi artırmaya gelmiş oldum.

Bediüzzaman Said Nursi kültür vakfı mülk medresesinde 15 mayıs 2011’den itibaren sabaha kadar ibadetle meşgul olduklarını vakıf kardeş bize ifade ettiler. 22 temmuzdan itibaren Türkiye’den gelen öğretmen abimizle birlikte bu medresede ve bu şehir çevresinde zaten çok canlı olan, hizmetler keyfiyet cihetiyle daha güzel bir hareket ve şevk kazandı.

Çevredeki Monschengaladbach’da, Köln’de, Aachen’da, Duisburg’da ve Hollanda’da medreseler ziyaret edilip, sohbetler yapıldı. Hele hele Roermond denilen bu Hollanda kentindeki cami, minaresiyle alt kattaki ders salonlarıyla, derneğiyle ve önündeki göl manzarasıyla sanki Osmanlının torunlarının burada Kanuni’nin ruhunu şad ettirdiğini hissettiriyor insana, kişinin camiden hiç ayrılası gelmiyor. Aachen’nın Hersogenrath ilçesinde yeni medrese açılışına katılarak keyfiyetli bir cemaat ile sohbet yapılıp, teravih kılındı. Bu medrese ikramı ilahi olarak ulaşımı öyle müsait ve güzel bir mevkide nasip olmuş ki; O bölgedekiler için derslere iştirak etmek çok kolay… 

Ramazanda geceleri kaim, gündüzler saim kalmanın sevabını kazanmak için işi müsait olan kardeşler, sahura kadar değişik ibadetlerle meşgul olup, beraberce sahur yemeğini yedikten sonra evlerine gidiyorlar. Burada geceleri kaim gündüzleri saim olma ibadeti fasılasız yerine getiriliyor.

Bu hükelhoven medresesinin şakirtleri geçen sene Fransa’nın Gray kentinde bir medrese açılışına ciddi bir destek sağlayarak katılmışlardır. Ramazanın ikinci yarısından sonra buradaki Mahmut kardeşimiz İtalya’nın Modena kentine medrese açılması için gidip bir hafta on günlük iznini oralarda geçirecek…

Bundan üç sene önce tanıdığım Mikail isimli Alman kökenli kardeşimiz; Hem risalelerdeki hem de Türkçe’deki vukufiyetini geliştirmiş. Bu bölgedeki değişik medreselerde derslere oğullarıyla iştirak ediyor. Ayrıca bu Hückelhoven medresesinde haftada iki gün Cem kardeşle beraber, risaleleri Osmanlıca harfleriyle Almanca yazıyorlar.

Bu Alman kardeşimiz ailece islamı yaşıyor. Bu yıl eşi ile birlikte hacca gidecekler ve oğlu Abdullah Said ramazan bayramında Isparta’nın Barla ilçesine gidip, nur hizmetini yakından tanıma imkanı bulacak, bu arada Ispartalı abilere Osmanlıca harfleriyle yazılmış Almanca eserlerden takdim edecekmiş. Kardeşlerimize nur hizmetindeki samimi çalışmalarının daim olması ve sayılarının çoğalması için Rabbimize şükrederek dualar ettik…

Ayrıca her gün 11:30-13:30 saatleri arasında gittikçe sayıları artan on iki on üç çocuğa ve 17:00-19:00 saatleri arasında büyüklere Kur’an dersi verilmektedir. Bu arada ev dersleri haftada iki gün kardeşlerin meskenlerinde devam ediyor. Bayanlar haftada iki gün sohbetlerini fasılasız devam ettiriyor. Medresenin alt katı ayrı bir girişle bayanlar için sohbet mekanı olarak düzenlenmiş. Yakında açılışı yapılacak. Açılışında bir Alman gelinin müslüman olmak istediği sevincimize sevinç kattı.

Samsun’dan gelen üniversite öğrencisi Mehmet kardeşimizin desteğiyle hizmetler daha da hareketlendi. Medresenin kadrolu imamı gibi davranan Erol kardeşi, kendi evi gibi ilgilenen Özcan, Hasan, Tamer ve Ahmet kardeşlerimizi adeta vakıf gibi koşturan Mahmut kardeşimiz ve dershanenin vakıfı Ömer kardeşi tebrik etmek, yapılan hizmetler karşısında hafif kalıyor.

Yukarıda ifade edilen geceleri kaim ve ibadetli geçirilmesini ikramı olan Hüseyin, Sinan ve Muhammet kardeşlerin eski talebeleri geride bırakan ihlası, şevk ve heyecanları alkışlanacak kadar mükemmel durumdadır… Bir kadir gecesi nurları tanıyıp bütün geçmişindeki olumsuzlukları bırakan Kemal kardeşi, nurları tanıdıktan sonra (takribi dört yıl) dersleri asla ihmal etmeyen Şenol kardeşi ve kış-yaz 12 kilometreden bisikletle derslere iştirak eden Cihan kardeşimin ve diğer fedakar şakirtlerin samimiyetlerini söylemeden geçersek vicdanımız rahat etmeyecek.

Dislaken’e giderken ilk önce Duisburgtaki kilise medresesinden ve islama, kurana, imana hizmet müessesi olarak dönüştürülmesinden bahsetmeden geçemeyiz. Burada Türkiye’den okul yıllarındaki saf ve temiz yüreğindeki muhabbet duygularıyla tanıdığımız ihlaslı Hüseyin Yazıcı abimizin iman ve Kur’an hizmetini alkışlamamak mümkün değil… Kilisenin papazının ”bu binayı siz satın aldınız fakat ben işsiz kaldım.” deyince kardeşlerin ”müslüman ol seni buraya imam yapalım.” demesini; Şimdide o kişinin derslere geldiğini duymuş olmamız bizi çok sevindirdi.

Asıl hedefimiz olan Dislaken medresesine giderken Duisburgun meşhur camisini ziyaret edelim dedik. Uzaktan, caminin büyüklüğünün yanında küçükte kalsa minaresini görüp camiye ulaştık.

Camide ikişer rekat namaz kıldıktan sonra avluda ramazan dolayısıyla adeta iftar-sahur çarşısı kurulmuş-kitapçısıyla, çaycısıyla sanki İstanbul’da bir selatin camisi görünümü kazandığını müşahede ettik.

Dönüş yolunda Rabbimizin ziyaretimizi mükafatlandırmasının sevinciyle, Sinan kardeşimizin arabasında yasin okuyarak, ilahi söyleyerek Hückelhoven medresesine ulaştık… Hizmet edenlerden Allah razı olsun. Tebrikler Hückelhoven’ın görünmeyen kahraman nurcuları… Gayretlerinizin daim olması dileğiyle dualarımız sizinle….

Bir Misafir Öğretmenin Almanya Hatıraları

www.NurNet.org

1 Ay Müslümanca!

Blood Foundation(www.muslimforamonth.com) adlı sivil toplum kuruluşu bir ilke imza atarak İslamiyeti, müslüman olmayanlara sevdirmek adına harika bir hizmet yapıyor.

İnsanların 1 ay müslüman gibi yaşamaları için program düzenliyorlar. Program esnasında 5 vakit namaz kılınıyor, oruç tutuluyor, içki ve domuz etinden uzak duruluyor.

Belli sınırda kabul edilen başvurular ile grup oluşturuluyor ve bu grup ile dolu dolu 1 ay geçirilmesi planlanmış.  Ancak çalışma hayatlarından dolayı izin alma problemi olanlar için şimdilik 9 günlük programlar yapılıyor. İleride 1 aylık programların yapılması umuluyor.

Programa katılanlar arasında, Avustralyalı, Hollandalı, Taylantlı, Belçikalı, Amerikalı, İrlandalılar var.

Misafirler ilk önce Eyüp Caminin yanındaki bir konağa yerleştiriliyorlar. Öncelikle islamiyet ile ilgili kısa kısa bilgiler veriliyor. Erkeklere takke, hanımlara da başörtü hediye ediliyor. Burada misafirlere namaz kılmaları öğretiliyor. Program boyunca her gün İslamiyet ile ilgili konular, uzmanları tarafından öğretiliyor.

Organizasyon yöneticileri misafirleri sıkmamak için günde 1 defa namaz kılmayı programlarına koymuşlar. Fakat daha sonra misafirlerden birinin “namaz kılmak çok güzel bir şey, benim

hoşuma gitti, müslümanlar günde 5 defa namaz kılıyorlar, biz niye 1 defa kılıyoruz” gibi bir talepde bulununca, programa 5 vakit namazı da dahil ediyorlar.

Programda teheccüd namazı bile var! Gayri müslimler, kalkıp teheccüd namazını kılıyorlar. Ayrıca programda musiki saati koymuşlar. Musiki saati adı altında namaz tesbihatını yaptırıyorlar.

Ayrıca çeşitli yerlere geziler de oluyor. Edirne Selimiye Camisine gidiliyor, Konya Mevlana hazretlerinin türbesi ziyaret ediliyor.  Konya’da bir de ev ziyareti yapılıyor. Konya’da ehl-i hamiyet bir aile gönüllü olarak, misafirleri evinde ağırlıyor ve bol bol ikramlarda bulunuyor. Böylece turistler islamiyetdeki cömertliği ve müslümanlardaki misafirperverliği bizzat yaşayarak öğrenme fırsatı buluyorlar.

Meşru dairedeki eğlencelere örnek teşkil etmesi açısından, hanımlara kına gecesi, erkeklere de sıla gecesi düzenleniyor.

Program sonunda hayretler içerisinde kalan turistler, İslamiyetin ve müslümanca yaşamanın ne kadar güzel bir şey olduğunu itiraf ediyorlar. Birisi, “bundan sonra kimse bana İslamiyet aleyhinde konuşamaz” diyor, bir diğeri ise “ben, bu programda Allah ile konuşmayı öğrendim (Kuran-ı Kerim okumaları ile)” diyor.

Bu organizasyon İslamın doğru anlaşılması açısından çok önemli. Eğer biz doğru İslâmı ve İslâmiyete lâyık doğruluğu efalimizle izhar etsek diğer dinlerin tabileri de İslâma dahil olur.

Evet, ümitvar olunuz; şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sadâ, İslâmın sadâsı olacaktır!

www.NurNet.org

Büyük İtiraf – Prof. Dr. Ahmet Akgündüz (video)

Mısır Câmiü’l-Ezher Üniversitesi reislerinden meşhur Şeyh Bahît Efendi İstanbul’a geldiği zaman Bediüzzaman’a sorar: “Avrupa ve Osmanlılar hakkında ne diyorsunuz, fikriniz nedir?

Bediüzzaman: “Avrupa bir İslâm devletine hâmiledir, günün birinde onu doğuracak. Osmanlılar da Avrupa ile hâmiledir; o da onu doğuracak.

Bu cevaba karşı Şeyh Bahît Hazretleri,

Bu gençle münazara edilmez. Ben de aynı kanaatteyim. Fakat bu kadar veciz ve beliğâne bir tarzda ifade etmek, ancak Bediüzzaman’a hastır” demiştir.

Cümlesiyle konferansa başlayan Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, İslamiyet’in doğuşundan bu yana Avrupanın İslamiyet’e bakış açısının zamanla nasıl değiştiğini ve sonunda Peygamberimizi Peygamber olarak kabul ettiklerini lakin bunu bir kısım insanların nasıl engellediğini anlatmakta ve bunlara yazmış olduğu “Büyük İtiraf” kitabında yer verdiğine dair beyanatta bulunmaktadır. Neticesinde ise Avrupanın ve Rusya’nın İslamiyet ile şerefleneceği müjdesini vermektedir.