İnsanın maddi ve manevi hayatı olarak iki hayatı vardır. Bir taraftan diğer tarafa veya birini diğerine hizmetkâr olarak kullanabilir. Bu bir tercih meselesidir.
Maddi hayatı manevi hayata hizmetkâr olarak ve ahiret saadetine hizmet eden metodlar temelde tasavvuf ve ilim olarak iki hizmet tarzı vardır.
Risale-i Nur hizmeti de hakikat mesleği olan ilim ve tasavvufu cem eden zülcenaheyn bir hizmet metodudur.
İçtimai hayatın safhalarında muhtelif kademelerde hizmet eden çeşitli metodolojilerin bulunduğu bir realitedir. Herkesin çevreninde bu hizmet erbabı mevcuttur.
Hizmet erbabı ve metodları için Üstad Bediüzzaman hazretleri şunu tavsiye etmektedir.
“Ehl-i İslâm, dünyaya ve hırsa sevk etmeye ve teşvik etmeye muhtaç değildirler. Terakkiyat ve asayişler, bununla temin edilmez. Belki mesailerinin tanzimine ve mabeyinlerindeki emniyetin tesisine ve teavün düsturunun teshiline muhtaçtırlar. Bu ihtiyaç da, dinin evamir-i kudsiyesiyle ve takva ve salabet-i diniye ile olur.”[1]
Buranın üzerinde mülahaza ve mütalaalar yapılması gerekir. Bakın karşımıza neler çıkıyor.
* Hizmette dünya menfaati için hırs edilmemeli.
* Hizmette hangi sahalarda branşlaşacağı belirlenmeli ve bu sayede herkes aynı yerlere yarım yamalak el atıp birbirinin mukallidi olan neticesi de yarım yamalak elde etmenin önüne geçilmeli.
* Farklı metodlar/hizmetler arasında aynı şeye el atmaktan çıkabilecek gerginlikleri branşlaşmayla ortadan kaldırılmalı.
* Mesailerrin tanzimi maddesiyle İslamiyet’in çeşitli hizmet dallarında ihtisaslaşmanın da önemi vurgulanmalı. Hadis, kelam, fıkıh, tefsir, hıfz, akaid… gibi
* Mabeynlerindeki emniyetin tesisiyle ortak istişareler ve beraber hareket etmenin gerekliliği.
* Birbirinin ihtisas sahasına giren meselelerde, istişare heyetlerinin ivedilikle irtibata geçerek birbirine muavenetin lüzumuna…
* Bu vb. maddelerin tahakkuku ise, ihlas, iktisad, takva ve salabetle mümkün olacağı…
* “Vasıta-i halas ve vesile-i necat olan “ihlas”[2] olduğu unutulmamalı ve tüm hedefler ihlasa müteveccih olmalıdır.
* Meşreb taassubu ve nakli, akla tercih edip tahkik mesleği bırakılıp mukallitliğe tevessül edilmemelidir.
Bu vb. çıkarımları çoğaltabiliriz.
“…Şu zamanda, heyet-i içtimaiye-i İslâmiyeyi çok çark ve dolapları bulunan bir fabrika suretinde tasavvur ediyorum. O fabrikanın bir çarkı geri kalsa, yahut bir arkadaşı olan başka çarka tecavüz etse, makinenin mihanikiyeti bozulur. Onun için ittihad-ı İslâmın tam zamanı gelmeye başlıyor. Birbirinizin şahsî kusurlarına bakmamak gerektir.”[3]
Bu metinden hissemize düşenlerse şöyle:
* İçtimai hayat ve içtimai hayatın manevi merkezi kalb ve ruh dairesi birbiri içinde sistematik işleyen bir çark, bir fabrikadır ama bir çok sistemin beraber işlediği bir fabrika.
* Malumdur ki, birbiri içinde sistematik olarak işleyen sistemler birbirine bağlıdır. Mesela bir saat düşünelim. Çalışması için enerji, saat kadranı ve kadranın arka planında çalışan çarkları sistemleri bulunur. Bu sistemlerden birisinde hâsıl olacak olan bir sekte bütün sistemin inkıtaına, durmasına sebep olacaktır. Yani makinenin mihanikiyeti bozulacaktır. İnsanın şevki de bu sistemlerin enerjisi gibidir. Şevki kırılan insanı da hizmetleri atıl kalır. Bu sebepledir ki insanın şevkini kırmak onu manen öldürmekle eş değerdir. Bunu bilen hasımlar çeşitli yollarla hasmının veya hased ettiği kişinin maneviyatını kırmak için çeşitli yollara tevessül ederler. Gayretli bir dava adamının yolunda ki en büyük müşevvik şevkidir.
* İttihad-ı İslamın tahakkukunun bir manası da kişi âleminin bütünlüğünü teşkil edebilmesidir. Yani kalbini, aklını, ruhunu, hayalini, kuvvalarını, tasavvurunu, taakkulunu, tasdikini, iz’anını, iltizamını, itikadını gayelerine tevcih ederek her şeyiyle gayesine yürümelidir. Bunlar içinde vuku bulacak olan bir sekte esna-i tarikten dönmeye, döndürmeye, aldanmaya ve aldatmaya, sırat-ı müstakimi görememenin neticesi olan ifrat ile tefrit vartalarına yuvarlanmaya sebep olacaktır. Bu sebeple gaye insanı, dava adamı, idealist insanların hedef sapmasının önüne ancak bu bütünlüğü dengeli olarak sağlayabilmesiyle mümkündür. (İttihad-ı gaye.)
* Aynı gayeye müteveccih hareket eden farklı hizmet metodları/hareketlerinin kendi meşrebimize farklı gelen hareketlerini tenkid etmeyip ve hem şahsi hem de umumi manalarda eksikleri, hata ve kusurları kapatarak umumi gayeye müteveccih hareketlerde/hizmetlerde safları sıklaştırmalıdır.
“Bir çark itaatsizlik etse, bütün fabrika herc ü merc olur.”[4]hakikatinin nice canlı nümuneleri unutulmamalıdır.
Elhasıl: “Şuurlu farzettiğimiz bir çark, daha kuvvetli bir çarkı görse memnun olur. Çünki vazifesini tahfif ediyor. Hak ve hakikatın, Kur’an ve imanın hizmeti olan büyük bir hazine-i âliyeyi omuzlarında taşıyan zâtlar, kuvvetli omuzlar altına girdikçe iftihar eder, minnetdar olur, şükreder.”[5]
Rabbim, bu hakikatlerle gayelerimize müteveccihen hareket etmeyi ve hizmetlerimizde sünnet-i seniyye dairesinde sırat-ı müstakim hareket edebilmeyi nasip eylesin.
Selam ve dua ile
Muhammed Numan ÖZEL
[1] Lem’alar ( 123 )
[2] Mektubat ( 270 )
[3] Tarihçe-i Hayat ( 99 )
[4] Tarihçe-i Hayat ( 69 )
[5] Tarihçe-i Hayat ( 208 )