Etiket arşivi: iradeyi elinden alma

Aile içinde “Akla Kapı Aç, İradeyi Elden Alma”

Kocasının bazı olumsuz tavırlarından rahatsızlık duyan hanımefendi diyor ki:

Baştan böyle rahatsız edici alışkanlıkları yoktu, son devrelerde olmaması gereken alışkanlıklar ediniyor, tasvip etmeyeceğimiz yanlışları söz konusu oluyor. Bu yanlışlarına tepki gösteriyorum, ‘Bunlar sana yakışmıyor’ diyorum, tepkime tepki ile karşılık veriyor, daha da uzaklaşıyor; susuyorum vicdanım rahat etmiyor, yanlışlarını sürdürüyor. Doğrusu, nasıl bir tutum içinde olacağımı bilemez oldum. Beyin bu rahatsız edici hallerine karşı nasıl bir tavır takınayım? Susayım mı, konuşayım mı? Tavrım nasıl olmalı diyorum?

Hanımefendinin şikâyetçi olduğu bu tür haller, aile bireyleri arasında zaman zaman yaşanan gerilimlerden biridir. Konunun cevabı da elbette tek değildir. Ancak en başta gelen cevabımı arz etmek istiyorum. Böyle hallerde yanlış yapana karşı takınılacak ilk tavır, “yara yapmadan tedavi etmek, tahribe sebep olmadan tamirde bulunmak” diyebileceğimiz düşündürmeye yönelik yumuşak üsluplu tavır olmalıdır, diye düşünüyorum.

Aile bireyleri arasında bazen hanım, bazen de beyde başlayan böyle rahatsız edici hallere karşı tümüyle susmak fayda getirmeyeceği gibi, tümüyle sert sözlerle tepki göstermek de fayda getirmiyor.

Bu durumda öyle bir tavır takınılmalıdır ki, ne fayda getirmeyen susmak olsun ne de zarar getiren tahrip söz konusu olsun.

Bediüzzaman Hazretleri’nin ifadesiyle:

‘Akla kapı aç, iradeyi elden alma!’ üslubu tercih edilsin. Yani, rahatsızlık duyduğunuz yanlışları yumuşak bir dille muhatabın aklına, mantığına, vicdanına duyurmakla yetinin, ama kabul ettirmek için ısrara gitmeyin, tepkiye sebep olacak tahribe yönelmeyin. ‘Senin bu halin bende üzülme, kırılmalar meydana getiriyor, durumunu bir gözden geçir’ gibi sözlerle vicdan muhasebesiyle baş başa kalmasını sağlayın. Bundan sonrasında da içinizden dua ederek deyin ki:

-Rabb’im, bu benim eşim ise Senin de kulundur. Ben bana düşeni sakin bir sesle vicdanına aksettirip düşünmesini sağlamaya çalıştım. Bundan sonrası Sana aittir. Kapıldığı bu yanlışlarından kurtulma duygusu nasip eyle!..

İşte bu tavra biz “Akla kapı aç, iradeyi elden alma!” tavrı diyoruz. Buna “Yara yapmadan tedavi etme, tahribe sebep olamadan tamirde bulunma tavrı” da diyebilirsiniz.

Bu müspet tavrı siz daha da ileriye götürerek diyebilirsiniz ki: Ayağı kayıp da yanlışa düşen kimseye herkes bir tekme atıyor, bir tekme de ben atmayayım, ben bir vefa ve şefkat örneği göstererek kucaklayıp düştüğü yerden kaldırma kahramanlığını tercih edeyim.

Böylece aile içinde farklı bir vefa ve sabır örneği vermiş, düşene tekme atma değil, kucaklayıp kaldırma kahramanlığı göstermiş olursunuz. Bu da sizin aileyi ayakta tutan sabır ve sadakat kahramanlığınızdan kaynaklanan bir olgunluğunuz olur.

Kolay tavır mı bunlar? Elbette değil. Ancak unutulmamalı ki, Cennet hanımlarının ablası makamına yükselten olgunluk ve fazilet de böylesi kahramanlıklarla kazanılır.

Aile içinde yara yapmadan tedavi etme, tahribe sebep olmadan tamirde bulunma kahramanlığı diyebileceğimiz bu koruyucu ve kurtarıcı tavırlar, basit bir fedakârlık olsaydı, karşılığında Cennet hanımlarının ablalığı makamı vaat edilmezdi.

Müslüman’ın aile içinde göstereceği bu tür yapıcı tavrın değeri çok yüksektir. Neden çok yüksektir? Çünkü o yuvada imanlı hayat yaşanacak, inanmış bir de nesil yetişecektir. Bunun için örnek tavır göze alınabilir, bunun için tahribe sebep olmayan tamir üslubuna önem verilir, bunun için “Akla kapı aç, iradeyi elden alma!” yumuşaklığına bağlı kalınır. Sonunda yaşanacak imanlı bir hayatın korunması söz konusudur çünkü

Ahmet Şahin